Fadıl KOÇAK
SMMM
[email protected]
Depremden sonra kaleme aldığım ilk makale bu.
Size bu kez mesleki bir yazı değil, biraz halimizi, yaşadıklarımızı, sessizce sürdürdüğümüz mücadeleyi anlatmak istedim.
Sevgili meslektaşlarım,
Bazen bir makaleye nereden başlanacağını bilmek zordur. Ama bazı yazılar var ki, sözcükler ne kadar dikkatli seçilirse seçilsin, yaşananların ağırlığını tam olarak yansıtamaz. Bu yazı da onlardan biri. Çünkü bu, sadece mesleki bir yazı değil; aynı zamanda bir hatırlatma, bir paylaşım, bir iç dökme.
Bu yazıda ne bir vergi var, ne bir mevzuat, ne de bir yönetmelik… Sadece meslektaş olmanın, aynı dili konuşmanın, aynı yükü omuzlamanın getirdiği bir içtenlik var. Deprem bölgesinde mali müşavir olmanın ne demek olduğunu; sadece binaların değil, hayatların da yıkıldığı bir coğrafyada mesleği ayakta tutmaya çalışanların sesini duyurmak istedim.
Deprem, merkez üssü Maraş olsa da, yıkım merkezi Hatay oldu. Çünkü burada binaların %92’si yıkıldı ve 53 bin ölüden 25 bini Hatay’da yaşamını yitirdi. Hatay, sadece yıkımın değil, aynı zamanda yeniden doğuşun da simgesi oldu. Ve bu zorluklar içinde, mesleğimizi sürdürmek, adeta bir direnişe dönüştü.
…
Fiziksel Yıkım ve Ofis Kaybı
Depremle birlikte birçok meslektaşımız ofisini, arşivini, bilgisayarını kaybetti. Belgelerimiz molozların altında kaldı, iş yerlerimiz yerle bir oldu. Ancak mesleğimizin gerektirdiği sorumluluklar devam etti. Hatta daha da arttı. Depremin hemen ardından mükelleflere kısa çalışma ödeneği başvuruları açıldı. Bizler, tüm acılarımıza ve kayıplarımıza rağmen, elimizde bilgisayarlarımızla, aracımızın içinde, bazen bir taşın üstüne oturarak, bazen internet çekmeyen alanlarda günlerce bekleyerek, kısa çalışma ödeneği başvuruları gibi kritik işleri tamamlamaya çalıştık.
—
Elektrik, İnternet ve Kurumsal Dağınıklık
Bir mali müşavirin en temel ihtiyaçları; kesintisiz elektrik, internet ve erişilebilir kurumlardır. Ancak deprem bölgesinde bu “temel” dediğimiz unsurlar bile lüks hâline geldi. Elektrik, bir gün var, üç gün yok. İnternet, kimi zaman bağlanıyor, kimi zaman e-posta bile gönderilemeyecek kadar zayıf. Telefonlar çekmiyor, sistemlere erişim ya tamamen kopuyor ya da saatler süren gecikmelerle çalışıyor.
Tüm bunlar olurken biz, beyanname sürelerine yetişmeye, SGK bildirimlerini yapmaya, müşterilerimizin sorularını yanıtlamaya çalışıyoruz. Üstelik sadece teknik altyapıyla değil, kurumların fiziki dağınıklığıyla da mücadele ediyoruz. Vergi dairesi bir ilçede, SGK başka bir noktada, Ticaret Odası geçici bir binada. Her işlem için farklı bir yere gitmek, zaman ve enerji kaybının ötesinde, her seferinde yeniden organize olmayı gerektiriyor.
Tüm bu karmaşanın ortasında, tek kişilik ofislerde ya da konteynerlerin daracık duvarları arasında mesleğimizi ayakta tutmaya çalışıyoruz. Bilgisayar ekranında eksik bir belge belirdiğinde, bazen bu belgeye ulaşmak için saatler süren bir trafik, yok yere harcanan bir gün, kopan bir internet bağlantısı ve yorgun düşmüş bir sabırla uğraşıyoruz. Ama buna rağmen, “işler aksamasın” diye yine de devam ediyoruz.
…
Personel ve Psikolojik Sıkıntılar
Personel bulmak bu bölgede başlı başına bir sorun hâline geldi. Kimi göç etti, kimi yaşadıklarının ağırlığını hâlâ taşıyor. Kalanlar ise hem kendi yüklerini hem de işin yükünü omuzlamaya çalışıyor. Bir de üstüne sürekli değişen mevzuatlar, mücbir sebep kararları, enflasyon muhasebesi gibi teknik yükler biniyor. Ancak en ağır yük belki de hiç görülmeyen: psikolojik travmalar. Yası tutulamamış kayıplar, kapanmamış yaralar, her gün yeniden başlayan mücadele…
…
Mesleki Dayanışmanın Önemi
Bütün bu zorluklara rağmen ayakta kalmaya çalıştık. Çünkü mesleğimiz sadece beyanname göndermek ya da defter tutmak değil; insanlara güven vermek, yol göstermek demekti. Bu süreçte deprem bölgesi dışında çalışan meslektaşlarımızdan gelen en küçük destek bile büyük anlam taşıdı. Bir dosya paylaşımı, bir hatırlatma, bir telefon… Tüm bunlar burada “yalnız değilsiniz” demenin başka bir yoluydu.
…
TÜRMOB Genel Kurulu Hatay’da Yapılmalı
Bu noktada çok önemli bir çağrıyı da dile getirmek istiyorum. Üst birliğimiz TÜRMOB’un önümüzdeki genel kurul toplantısının Hatay’da yapılması, hem sembolik hem de fiili olarak büyük anlam taşıyacaktır. Bu toplantı, sadece bir genel kuruldan ibaret olmayacak; aynı zamanda dayanışmanın vücut bulmuş hâli olacak.
Bu şehri gelip görmelerini istiyoruz. Sadece yıkımı değil; direnişi, yeniden doğuşu, toparlanmayı… Böylece bizleri daha iyi anlayacaklar. Çünkü bazı şeyleri anlatmak yetmez, yaşanan yere dokunmak, tanıklık etmek gerekir.
Bu çağrının karşılık bulabilmesi için, tüm meslektaşlarımı bu konuda kamuoyu oluşturmaya davet ediyorum. TÜRMOB’un genel kurulunun Hatay’da yapılmasına destek verilmesi ve bu yönde özellikle sosyal medya platformu X üzerinden bir kampanya başlatılması, sesimizin daha güçlü duyulmasını sağlayacaktır.
Son Söz
Gelin, bu mesleği daha dayanışmacı, daha insan odaklı, daha vicdani bir zeminde birlikte var etmeye devam edelim. Bizler burada dimdik durmaya çalışıyoruz. Bazen bir taşın üstünde, bazen bir konteynerin içinde… Ama en çok da birbirimize tutunarak.
Çünkü biz birlikte güçlüyüz.
Bu satırların sizlere ulaşmasına vesile olan Alomaliye.com ailesine de ayrıca teşekkür ediyorum. Böyle zamanlarda sesimizi duyuracak bir alan sunmaları, mesleki dayanışmanın en güzel örneklerinden biridir.