İş Kanunu’nun 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında bu nitelikte olmamakla birlikte işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenler olduğu, işçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan
T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/2241
Karar No : 2024/477
Tarihi : 14/03/2024
ÖZET: İş Kanunu’nun 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında bu nitelikte olmamakla birlikte işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenler olduğu, işçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda feshin geçerli nedene dayandığının kabul edilmesi gerektiği, işveren tarafından iş akdinin haklı nedenle feshedildiği beyan edilmişse de, davacının bahsi geçen raporlu olduğu tarihte turist rehberliği yaptığına ilişkin olay öncesinde aynı eylemleri icra ettiğine yahut aynı davranışlarda bulunduğuna ilişkin dosya içeriğinde ispata yarar somut bir delilin yer almadığı, netice itibarıyla, davacının iş akdinin feshine konu olan davranışının, özen ve sadakat borcuna aykırılık teşkil ettiği, işveren açısından bundan sonraki iş ilişkisini çekilmez hale getireceği, bu eylemin davalı işverenin davacıya olan güvenini ortadan kaldıracak nitelikte olduğunun kabulünün gerektiği, davalılardan, doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayacak tavır ve davranışlarda bulunan davacı ile iş ilişkisini sürdürmesini beklenemeyeceği, aksi durumda davacının davranışlarının işyerinde olumsuzluklara yol açacağı ve çalışma barışını bozacağı, bu kapsamda iş akdinin feshinin geçerli nedene dayandığının kabul edilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından tesis edilen hükmün bu yönüyle hatalı olduğu, davalılar vekillerinin bu husustaki istinaf sebeplerinin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasında görülen davada, kararın istinaf kanun yolunda incelenmesi istenmiş olmakla, Hakim Abdullah ÖNGEL tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA ve SAVUNMALARININ ÖZETLERİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının 07.08.2017 – 14.06.2022 tarihine kadar davalı şirketler bünyesinde temizlik personeli olarak aralıksız ve kesintisiz çalıştığını, en son iş akdinin feshedildiği tarih ve öncesinde de davalılar bünyesinde Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosunda temizlik personeli olarak çalıştığını, davalı Boğaziçi Tesis Yönetim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş nin diğer davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın iştirak şirketi olduğunu tüm işe alımlar, işleyiş, şirket içi soruşturma ve işten çıkarma işlemleri davalı şirketler tarafından birlikte yürütüldüğünü, davacının İş akdi fesih kararı her iki davalı şirket tarafından birlikte verdiğini bu sebeple davalı şirketler, işe iadenin mali sonuçlarından birlikte sorumlu olduğunu, 2022/172652 arabuluculuk dosya numarası ile devam eden arabuluculuk süreci olumsuz sonuçlandığını anlaşma sağlanamadığını, davacının son net maaşı 6.429,00-TL olduğunu davacıya her ay yol, yemek, yakacak ve çocuk yardımı ödeneği ve işveren tarafından düzenlenen bordrolarda göründüğünü, davacının davalı şirkette çalışmakta iken rahatsızlanması üzerine 16.05.2022 tarihinde İstanbul Yedikule Göğüs ve Cerrahi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanı olan doktor tarafından yapılan muayenesinde müvekkilin astım hastalığı ortaya çıktığını, nefes kontrolü için müvekkile 26.05.2022 gününe kadar 10 günlük sağlık raporu verildiğini ve gün içerisinde evde, sokakta, yürürken, otururken nefes kontrolü takibi istendiğini. Rapor bitiş tarihinde tekrar kontrole çağrılan müvekkile bu defa da 31.05.2022 günü dahil tekrar sağlık raporu verildiğini, bu süreçte raporlu olması sebebiyle işe gitmemiş, 01.06.2022 tarihinde ileri Astım Hastalığı sebebiyle MESLEK HASTALIĞI’na dair Heyet Raporu verildiğini, davacı bu raporu şefine götürmüş ancak şefi, müvekkilin temizlik personeli olarak çalışması gerektiğini, başka işlerinin olmadığını, bu sebeple temizlik malzemeleri, çamaşır suları, deterjanlar vs ile çalışmaya devam etmesi gerektiğini söylediğini, Heyet Raporunu iş yerine teslim ettikten 1 gün sonra şefi tarafından, müvekkilin davalı şirketler bünyesinde çalışmakta iken, aynı anda başka bir işte çalıştığı ve bunu, iş arkadaşı M. Ö. adlı kişinin gördüğü, fotoğrafını çekerek kendilerine verdiği, bu kişinin beyanlarına dayanılarak müvekkil aleyhinde tutanak tutulduğu, tutanakta ‘S.’yı gördüm tur yapıyordu’ şeklinde beyanda bulunduğu ve fotoğrafın üst komisyona verildiği bildirildiğini, davacının başka bir işte çalışmadığını Bunu, şefine, yetkililere bildirmesine rağmen kimse tarafından dikkate alınmadığını, davacının aynı işyerinde çalışmakta olduğu M. Ö. adlı kişi tarafından izinsiz şekilde fotoğraflarının çekildiği gün, bu kişinin soyut ve hiçbir somut belgeye dayanmayan beyanı ile müvekkilin, tur rehberliği yaptığı iddia edildiğini. Davacının bahsi geçen gün, et pazarına gitmek için Fatih’te olduğu ve turistlere tur gezisi yaptıran arkadaşı F. K. S. adlı kişi ile karşılaşıp konuştuğu esnada fotoğraflarının çekilmiş olabileceğini izah etmişse de beyanları dikkate alınmadığını müvekkilin, Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosundaki işinde şefi olan T. G. adlı kişi tarafından 14.06.2022 tarihinde gece saat 22.30’da telefona bir mesaj gönderilerek, müvekkilin iş akdine son verildiği ve iş kıyafetlerini iade etmesi gerektiği bildirildiğini, Geçersiz ve haksız sebeple yapılan feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine, kararın kesinleşmesine kadar olan dönem için davacının boşta geçen süreye ait 4 aylık ücret ve diğer hakların belirlenmesi ile bu miktardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine, işverenin işe iadeyi kabul etmemesi halinde 8 aylık brüt ücreti tutarında işe başlatmama tazminatının belirlenmesi ile bu miktardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı taraftan müştereken ve müteselsilen tahmiline karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.
Davalı Boğaziçi Tesis Yönetim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki olduğunu, fesih tarihi itibarıyla 5.955 işçi istihdam edildiğini, davacının 09.08.2021 tarihinden itibaren 14.06.2022 tarihine kadar müvekkil şirket kadrosunda kayıtlı olmasına rağmen fiilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Başkanlığı’nda temizlik personeli olarak görev yaptığını, ilgili hizmet alım sözleşmelerinin, davacının davalı şirket kadrosunda kayıtlı olduğunu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Başkanlığı’nda çalıştığını doğruladığını, davacının 16.05.2022-31.05.2022 tarihleri arasında iş göremezlik raporu aldığını, ancak raporlu olmasına rağmen 25.05.2022 tarihinde iş yeri çalışanı F. T. tarafından Sultan Ahmet Meydanı’nda tur rehberi bayrağı taşıyan ve turist kafilesi ile birlikte tur rehberliği yaptığının gözlemlendiğini, aynı şekilde, davacı raporlu olmasına rağmen 27.05.2022 tarihinde iş yeri çalışanı M. Ö. tarafından Fatih Macar Kardeşler Caddesi’nde tur otobüsünden inen turist kafilesi ile birlikte olduğu ve tur rehberliği yaptığının gözlemlendiğini, yine aynı gün, davacı raporlu olmasına rağmen iş yeri çalışanı F. T. tarafından Saraçhane Fatih Camisi civarında turist kafilesi ile tur rehberliği yaparken görüldüğünü, A. Ö.’in beyanlarının da davacının turist rehber yapması ve turist rehberli iden kazandığı dövizleri iş yeri yemekhanesinde sayarken görmesiyle ilgili olduğunu, davacının raporlu olmasına rağmen tur rehberliği tarihinde, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/1I. maddesinde belirtilen “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sebebiyle haklı nedenle işveren tarafından feshedildiğini, iş akdinin feshinin davacıya yazılı olarak tebliğ edildiğini Türk Borçlar Kanunu’na göre, işçinin işverene karşı özen ve sadakat borcu bulunduğunu, işçinin raporlu veya izinli olduğu dönemde bile işverene karşı sadakat borcunun devam ettiğini, İşçinin, raporlu olduğu dönemde başka bir iş yerinde veya işte çalışmasının, işverenin güvenini kötüye kullanması ve doğruluk ile bağlılıkla bağdaşmayan davranış olduğunu, işçinin, iş sözleşmesi devam ederken başka bir iş yerinde veya işte çalışmasının da doğruluk ve bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, rapor alan bir işçinin dinlenmesi ve istirahat etmesinin beklendiğini, ancak davacının raporlu olduğu 25.05.2022 ve 27.05.2022 tarihlerinde başka bir iş yerinde veya işte çalıştığının kesinlik kazandığını, bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun işe iade talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı idarenin çalışanı olmadığını, bu nedenle belediyeye husumet yöneltilemeyeceğini, İstanbul Büyükşehir Belediyesine husumet yöneltilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, husumetin diğer davalı şirkete yöneltilmesine ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, işe başlatıp başlatmama hususu hasıl olduğu durumunda ise davalı idarenin herhangi bir takdir yetkisi, bu konuda bir yetki görev ve sorumluluğu bulunmadığını, işe BAŞLATMAMA tazminatının ödeme yükümlülüğünün bu bağlamda reddinin gerektiğini, aynı mahiyette bulunan benzer bir davada Bakırköy 15. İş Mahkemesi’nin 19.12.2020 gün ve 2020-581-2020-473 sayılı kararıyla idaremiz bakımından işe iade davasının husumet yokluğundan reddine karar verdiğini, davacı hakkında yapılan disiplin toplantısında, hakkında tutulan tutanaklar, yazılı ve sözlü savunması, tanık beyanları ve çalışanın şirket ile arasında imzalanan 01.04.2018 tarihli iş sözleşmesinin 9. maddesinin “b” bendinde yer alan: “İşçi, işverenin yazılı izni olmadan şirket dışında herhangi bir işte çalışamaz. Şirkete ortak olamaz. Herhangi bir sıfatla görev alamaz. İşveren, izin verip vermemekte serbesttir. Aksinin tespiti halinde işveren, işbu iş sözleşmesini bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedebilir.” maddesi birlikte değerlendirildiğinde davacının söz konusu eyleminin, işi yürütürken yüklendiği özen ve sadakat borcuna aykırılık teşkil ettiği, işveren açısından bundan sonraki iş ilişkisini çekilmez hale getireceği, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da görüleceği üzere, çalışanın eyleminin işverenin işçiye olan güvenini ortadan kaldıracak nitelikte doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olarak kabulünün gerektiği, işverenden doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayacak tavır ve davranışlarda bulunan iş ilişki beklenemeyeceği değerlendirmesi yapılarak diğer davalı Boğaziçi Tesis Yönetim Hizmetleri Sanayi ve Tic, A.Ş Disiplin Kurul kararı ile 4857 sayılı iş kanununun 25/lI maddesi uyarınca iş akdinin 14.06.2022 tarihi itibarıyla haklı nedenle, derhal ve tazminatsız olarak feshedi davalı şirket tarafından fesihte keyfi davranılması söz konusu olmadığını, alınan fesih- ihraç kararının orantılı ve ölçülü olduğunu, davacının tüm iddialarının haksız ve hukuki dayanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ GEREKÇE ÖZETİ VE KARARI:
İlk Derece Mahkemesi tarafından, “…Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, hizmet döküm cetveli, ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının 07/08/2017 tarihinde göreve başladığı ve çalışmakta iken 14/06/2022 tarihinde iş akdinin feshedildiği,
Davacının davalı Boğaziçi Tesis Yönetim Hizmetleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi ‘nde çalıştığı, bu şirketin davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştirak şirketi olduğu, bu şirket ile davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasından hizmet alım sözleşmesi olduğu, davacının yaptığı işin temizlik olduğu, bu nedenle davalılar arasında asıl işveren – alt işveren ilişkisi bulunduğu anlaşılmakla her iki davalının davanın mali sonuçlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu
Somut olayda, davacının iş akdinin iş göremezlik raporu bulunan tarihte, Macar Kardeşler Caddesi’nde turistlere rehberlik yaparken çalışma arkadaşları tarafından görüldüğü, gayri resmi olarak ikinci bir iş yaptığının hem bu yolla görgü üzerine tespit edildiği hem de işyerinde kendi beyanlarından bilindiği, aldığı raporlar yüzünden ve işe sürekli yorgun gelmesinden dolayı temizlik görevini aksattığı, ikinci işinden kazanmış olduğu parayı işyeri yemekhanesi ve whatsapp uygulamasındaki durumundan teşhir ettiği, gerekçeleri ile SGK 26 işten ayrılış kodu ile bildirimi yapılmak sureti ile haklı nedenle feshedildiği ,
Davacıya fesih bildiriminin noter kanalı ile gönderildiği ve yukarıdaki fesih gerekçelerini içerdiği görülmüştür.
Davalı şirketin davacının iş akdi feshi öncesinde, davacının feshe dayanak teşkil eden durumunu tutanak altına aldığı, yönetime bildirilmesinin ardından davalı idare kapsamında durumun disiplin kurulu incelemesinden geçtiği ve kurul kararı ile disiplin yönetmeliğinde yer alan disiplin ceza cetvelinde ilgili maddeye binaen işlem yapıldığını tespit edilmiştir. Davalı cevap dilekçesinde M.Ö. adlı çalışanın, davacının raporlu olduğu gün turistlerle birlikte araçtan indiğini ve bayraklarla turistleri yönlendirirken gördüğünü, başka bir çalışan olan F.T.’in yine davacının raporlu olmasına rağmen sağlıklı bir şekilde turistlerle yürüdüğünü gözlemlediğini, üçüncü olarak A.Ö’in ise yemekhanede dinlenirken davacının Dolar ve Euro saydığını ve turist gezdirip hızlıca para kazandığını ifade ettiğini duyduğunu beyan ettiklerini, bu 3 şahit beyanlarına göre davacının bahse konu ikinci bir işte çalıştığının tespit edildiğini iddia etmiştir.
Davacı dosya içeriğinde yer alan savunmasında raporlu olduğu süreçte veya hafta sonlarında ek iş yapmadığını, mobbinge maruz kaldığını ve sağlık sorunları nedeniyle rapor aldığını ve kendisinin turist kafileri ile görüldüğünün beyan edildiği gün turist rehberi arkadaşı ile rastlaştığını ve onlarla kısa bir mesafe birlikte yol aldığını ifade etmiştir.
Tüm dosya içeriği incelendiğinde davacının 01.06.2022 tarihli Sağlık Kurul Raporunda davacının solunum testleri sonucu, çalıştığı günlerde Astımının etkilerinin arttığı, normal evinde geçirdiği günlerde bu etkilerin azaldığının tespit edildiği bunun da davacının astımının mesleki astımı düşündürdüğü dolayışı ile davacının tozsuz, kokusuz, dumansız ortamlarda çalışması, temizlik malzemesi gibi kimyasal malzemelere temas etmemesi yönünde kurul kararı aldığı beyan edilmiş, dosya içeriğinde davacının iş akdi feshine dayanak teşkil ettiği beyan edilen olaylar öncesi davacıdan herhangi bir nedenle savunma alındığı ya da yazılı olarak uyarıldığını gösterir herhangi bir veriye rastlanmamıştır.
Bu kapsamda davacının verimsiz çalıştığı ya da görevlerini aksattığı konusunda herhangi başkaca bir tespitin bulunmadığı ve bu konuda davalı şirket bünyesinde davacının disiplin sürecine tabi tutulacağı bir durumun varlığını gösterir somut verinin dosyada bulunmadığı anlaşılmıştır.
Diğer taraftan davalı şirkette yazılı beyanları alınan ve davacıyı raporlu olduğu günlerde başka bir iş yaparken gördüğünü belirten 3 çalışanın beyanı dışında davacının herhangi bir kayıt ya da belge ile bu işi yaptığına dair dosya içeriğinde veri bulunmamaktadır. Kaldı ki dinlenen tanık beyanlarının birbiri ile çeliştiği, tanık M. Ö.’ün feshe konu olay günü yanlarında A. Ö ‘inde bulunduğunu beyan etmesine rağmen tanık A. Ö’in davacıyı turist gezdirirken görmediğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Disiplin yönetmeliği ve ceza çizelgesi incelendiğinde ise davacının yaptığı kabul edilen davranışının disiplin yönetmeliği 18. Madde çerçevesinde değerlendirildiği, İşverene karşı doğruluk ve bağlılığa uymayan tavır veya davranışlarda bulunmak şeklinde açıklanan maddede kusur ve suçun ağırlığına veya oluşturduğu sonuçlara göre verilecek ceza alternatifleri 3 derecesi bulunduğu, 1. Aşamada 3 günlük yevmiye kesintisi, 2. Aşamada 5 günlük yevmiye kesintisi ve son aşamada ihraç cezasının tanımlandığı, davalı şirketin ise davalı şirket diğer çalışanlarının görgülerine dayalı işbu tespit sonrası davacıyı en ağır ceza olan ihraç cezası ile cezalandırdığı tespit edilmiştir.
Tüm bu hususlar dikkate alındığında feshin davalı işverence geçerli yada haklı nedenlerle yapıldığı ispatlanamadığından davacının davalı işveren bünyesindeki işine iadesine, mahkememizce bilirkişi raporunda tespit edilen hususlar gözetilerek davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar olan ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine ve davacının hizmet süresinin 4 yıl 10 ay 7 gün olduğu gözetilerek davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının 4 aylık brüt ücreti üzerinden belirlenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle,
“1-Davanın KABULÜ ile işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının İŞE İADESİNE
2-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde, ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi ve fesih nedeni göz önünde bulundurularak takdiren 4 aylık brüt ücreti tutarı üzerinden brüt29.775,60 TL olarak BELİRLENMESİNE,
3-Davacının işe iadesi için işverene süresi içerisinde başvurması halinde, kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre içerisinde hak kazanılacak olan en çok 4 aylık ücret ve diğer hakları toplamı brüt 37.105,36 -TL olarak TESPİTİNE,
4-Yasal kesintilerin infaz aşamasında değerlendirilmesine
5-Davacının işe başlatılması halinde ödenen ihbar ve kıdem tazminatının boşta geçen günler alacağından mahsubuna,
6-Yasal kesintilerin infaz aşamasında değerlendirilmesine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı Boğaziçi Tesis Yönetim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı işçinin iş göremezlik raporu almasına rağmen, raporlu olduğu dönemde başka bir işyerinde çalıştığını, davacı tanıkları ve davalı tanıklarının beyanları ve dosya kapsamında sabit olmasına rağmen davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, raporlu iken işçinin bir başka işyerinde veya işte çalışması doğruluk ve bağlılık yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğini, davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından haklı ve geçerli olarak feshedildiğini, iş akdinin işverence 4857 sayılı iş kanununun 25/11. maddesine dayanılarak haklı biçimde feshedildiği durumlarda işçinin savunmasının alınması ve yazılı bildirim yapılması koşulu aranamayacağını, işe başlatmama tazminatı hesaplamalarının ve boşta geçen süre ücret alacağı hesaplamalarının hatalı olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; istinafa konu kararda yer alan kabuller dava dosyasında bulunan ve gerekçeli kararda akıf yapılan bilirkişi raporu esas alınarak belirlendiğini, hukuki açıklamalar ve içeren teknik incelemeden uzak bir rapor olduğunu, bu sebeple hükme esas alınamayacağını, davacının çalışma karşılığı edindiği ücretlerin hatalı hesap edildiğini, davacının ücretinin yanlış hesaplanması sebebiyle kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti hesabına itibar edilmesinin mümkün olamayacağını, davacı tanıklarının beyanlarının soyut ve duyuma dayandığından bilirkişinin hatalı tespitte bulunduğunu, davacının diğer davalı şirkette çalışırken sık sık rapor aldığını, somut olayda davacının davranışlarının doğruluk ve bağlılık yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğini, davacının iş akdinin diğer davalı şirket tarafından haklı nedenle feshedildiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık halleri dışında taraflarca ileriye sürülmemiş sebepler inceleme konusu yapılamayacağından, davalılar vekillerinin istinaf başvuru dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dava, feshin geçersizliği ile işe iade ve buna bağlı mali haklara ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iş akdinin davalı işveren tarafından haklı nedenle feshedilip feshedilmediği noktasında toplanmaktadır.
HMK’nun 356/1. maddesi gereğince yapılan tetkiklerde, incelemenin duruşmalı yapılmasını gerektiren eksik bir husus görülmediğinden, istinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmıştır.
Davalılar vekillerinin istinaf başvuruları yönünden yapılan inceleme neticesinde, dosya kapsamında, davacının iş arkadaşları olan ve davalı tanığı olarak beyanları alınan M.Ö. ve F.T’in, davacıyı raporlu olduğu bir tarihte turistlere rehberlik yaparken gördüklerini, yine davacının turist gezdirdiğini ve rehberlik yaptığını iş yerinde de duyduklarını beyan ettikleri, bu hususta davacının bölüm amiri T.G. ile davalı tanıkları M. Ö. ve F.T tarafından tutanak düzenlendiği, yine davalı tanığı A.Ö’in, davacının ek iş yaptığını, turist gezdirdiğini, davacının, kendisi eline bayrağı alıp turist gezdirdiğini iş yerinde anlattığını, yemekhanede euro ve dolar çıkararak, “siz burada çalışın ben 2 saatte bu kadar para çıkardım” dediğini, aldığı raporlar yüzünden ve işe sürekli yorgun gelmesinden dolayı temizlik görevini aksattığını, ikinci işinden kazanmış olduğu parayı iş yeri yemekhanesi ve whatsapp uygulamasındaki durumundan teşhir ettiğini beyan ettiği, dinlenen davalı tanıklarının iş bu beyanlarına yönelik olmak üzere davalı işverene dilekçeler verdikleri, Mahkeme huzurunda tutanak ve dilekçeler içeriklerini ve imzaları kabul ettiklerini beyan ettikleri, İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı tanık beyanlarının çeliştiğine dair değerlendirme yapılmışsa da beyanlar arasında bir çelişkinin söz konusu olmadığı, davacının iddiaları ile davacı tanıklarının beyanlarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davacı ile davalı alt işveren arasında akdedilen iş sözleşmesinin 9/b maddesinde, işçinin işverenin yazılı izni olmadan şirket dışında herhangi bir işte çalışamayacağının açık şekilde düzenlendiği, ayrıca iş bu madde hükmünün bulunduğu sözleşme sayfasında davacının imzasının da yer aldığı, feshin haklı veya geçerli nedene dayandığının ispat yükünün işverene ait olduğu, işveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih nedenlerinin geçerli veya haklı olduğunu kanıtlaması gerektiği, işverenin fesih gerekçesiyle bağlı olduğu, işçinin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunmaması gerektiği, işçinin iş görme, özenle işi yapma ve sadakat borcu kapsamında işverenin menfaatlerine uygun davranışta bulunma borçlarına aykırı davranması, talimatlara uymaması halinin işverene duruma göre iş sözleşmesinin haklı veya geçerli fesih hakkı verebileceği, işçinin davranışı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin II. fıkrasında sayılan nedenler ağırlığında olmamakla birlikte işyerinde olumsuzluklara yol açmış ve iş ilişkisinin devamı işveren açısından beklenmez bir hal almış ise işçinin eyleminin aynı yasanın 18. maddesi uyarınca davranışlarından kaynaklanan geçerli neden olarak değerlendirilebileceği, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerin, İş Kanunu’nun 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında bu nitelikte olmamakla birlikte işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenler olduğu, işçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda feshin geçerli nedene dayandığının kabul edilmesi gerektiği, işveren tarafından iş akdinin haklı nedenle feshedildiği beyan edilmişse de, davacının bahsi geçen raporlu olduğu tarihte turist rehberliği yaptığına ilişkin olay öncesinde aynı eylemleri icra ettiğine yahut aynı davranışlarda bulunduğuna ilişkin dosya içeriğinde ispata yarar somut bir delilin yer almadığı, netice itibarıyla, davacının iş akdinin feshine konu olan davranışının, özen ve sadakat borcuna aykırılık teşkil ettiği, işveren açısından bundan sonraki iş ilişkisini çekilmez hale getireceği, bu eylemin davalı işverenin davacıya olan güvenini ortadan kaldıracak nitelikte olduğunun kabulünün gerektiği, davalılardan, doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayacak tavır ve davranışlarda bulunan davacı ile iş ilişkisini sürdürmesini beklenemeyeceği, aksi durumda davacının davranışlarının işyerinde olumsuzluklara yol açacağı ve çalışma barışını bozacağı, bu kapsamda iş akdinin feshinin geçerli nedene dayandığının kabul edilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından tesis edilen hükmün bu yönüyle hatalı olduğu, davalılar vekillerinin bu husustaki istinaf sebeplerinin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu açıklamalar kapsamında, açıklanan yönlerden davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalılar vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA;
2-6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davanın esası hakkında yeniden karar verilerek;
a)Davanın REDDİNE,
b)Alınması gereken 427,60 TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 346,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
c)Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
ç)Davacı tarafından yapılan tebligat/ müzekkere/ bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 160,00 TL yargılama giderinin, kendi üzerinde bırakılmasına,
d)Davalı Boğaziçi Tesis Yönetim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılan tebligat/ müzekkere/ bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.300,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalı Boğaziçi Tesis Yönetim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye verilmesine,
e)Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yapılan tebligat/ müzekkere/ bilirkişi gideri olmak üzere toplam 160,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na verilmesine,
f)7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3/16. maddesi uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sırasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen toplam 840,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
g)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
3-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talepleri halinde iadesine,
4-İstinaf incelemesi yönünden, duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
6-Gerekli işlemlerin yapılması için dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/1-(a). maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi. 14/03/2024