Hacı Ali GÜRKAN
Vergi Dairesi Müdür Yardımcısı
[email protected]
Amortismana tabii iktisadi kıymet; İşletmede 1 yıldan fazla kullanılan, aşınmaya, yıpranmaya ve değer düşümüne uğrayan iktisadi kıymetlerdir. Bu tanımın içine gayrimenkuller, gayrimenkul gibi değerlenenler, demirbaş eşya ve alet, edevat vb. girmektedir.
Bilindiği üzere muhasebenin en temel ilkelerinden biri ‘dönemsellik’ kavramıdır. 1 Seri numaralı Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği, dönemsellik kavramını; “İşletmenin sürekliliği kavramı uyarınca sınırsız kabul edilen ömrünün, belirli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır” Muhasebede hesap dönemi 1 yıldır. Bu 1 senelik süre, 1 Ocak ile 31 Aralık arasında olmak zorunda değildir. İşletmeler faaliyetlerinin gerekliliklerine göre Maliye Bakanlığı’ndan izin alıp kendilerine özel, 365 günden fazla olmayan bir hesap dönemi belirleyebilir. İşte muhasebe sisteminin kendi kuralları ile gelir vergilerinin dönem kuralları paralelizedir. Ancak başka bir muhasebe ilkesi ise süreklilik kavramıdır. Bu da işletmenin faaliyetini bir süreye bağlı olmadan sürdürmesidir. Aynı ilke işletmenin sürekliliğiyle de kendini gösterir. İşletme ortaklarının kişiliğinden bağımsız olarak devam amacı güder. (İş ortaklığı ve adi ortaklık gibileri hariç) Muhasebedeki ve işletmedeki süreklilik ilkesi maliyet esaslı bir kayıt nizamını doğurur. Şöyle ki; bir emtia satılana kadar giderleştirilmeden stokta bekler daha sonra satıldığında maliyeti belirlenerek kar zarar hesabına dahil edilir. Amortismana tabii iktisadi kıymetlerde de dönemsellik ilkesi kullanım ömrüne endekslenerek giderleştirilmesi sağlanmıştır. Buraya kadar anlattıklarımda görüldüğü gibi ticari hayatla muhasebe hep birlikte yürümektedir. İşletmenin doğal ortağı olan devlet de alacağını bu dönemsellik kuralı gereği yıl veya hesap dönemine bağlamıştır. Şimdi sapmanın nerede olduğuna gelelim.
Devlet bir kısım harcamalarını zaman bakımından denkleştirmek için gelir ayağında bir takım değişikliğe giderek kısa dönemli vergiler yaratmıştır. (stopaj, geçici, KDV vb..) Hatta gelirinin nerdeyse %90’ını bu kısa dönemlerde tahsil etmektedir. Oysa işletme diğer ortaklarına ancak yıllık kâr dağıtımı yapabilmektedir. İşte bu düzensizlik muhasebe sisteminde de çok çatışmalı kayıtları beraberinde getirmiştir. Bugün ki konumuz ATİK KDV’si olduğundan konuyu daraltacağım.
KDV’de dönem Madde 39
1. Katma Değer Vergisinde vergilendirme dönemi, faaliyet gösterilen takvim yılının üçer aylık dönemleridir. Ancak, Maliye ve Gümrük Bakanlığı mükelleflerin yıllık gayri safi hâsılatlarına göre üç aylık vergilendirme dönemi yerine birer aylık vergilendirme dönemi tespit etmeye yetkilidir.
2. Aşağıdaki hallerde vergilendirme dönemi:
a) Götürü usulde vergilendirilen mükellefler için bir takvim yılı,
b) Vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar için bir ay,
c) İthalat, transit ve Türkiye ile yabancı ülkeler arasındaki taşımacılık işlerinde gümrük bölgesine girildiği veya gümrük bölgesinden çıkıldığı andır.[1]
3. Maliye ve Gümrük Bakanlığı, mükellefleri gruplar içinde toplamaya ve gruplar için vergilendirme dönemlerinin başlangıç aylarını tespit etmeye yetkilidir. Bu takdirde üçer aylık dönemlerin aynı takvim yılı içinde olması şartı aranmaz.
Görüldüğü gibi KDV’de dönemin bir ilkesi yoktur. Hatta Maliye Bakanlığı kendine verilen yetkiyi kullanarak 3 aylık dönemi 1’e indirmiştir. ATİK ile ilgili bir madde kanunun ilk halinde mevcutken zamanla uygulaması zor olduğundan kaldırılmıştır.
Temel yapıyı kurduğumuzu düşündüğümden tartışma konumuza girebilirim.
1-ATİK ömrü ile KDV indirimi muhasebe ilkelerine uygun hareket eder mi?
Kullanım ömrü 7 yıl olduğunu düşündüğümüz bir makine için 7 yıl için normal veya hızlandırılmış bir amortisman uygularken KDV aylık olarak bir kere de realize olur. Mükellef yeni aldığı ATİK’i istisnalı bir işlemde kullandığında KDV İadesi alabilecek. Hatta bu miktar 7 yıl kullanım ömrü olan makinanın tüm KDV’si olabilir. Mevzuatımızda buna engel bir durum yok. Ya da yedi yıl önce alınmış bir makinanın KDV’sinin tamamını 7.yılında devri müsaade ederse de alır. Buna da engel yok. Oysa 30.maddenin c bendinde geçen bir cümle bunun önüne geçebilirdi.’ istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisinin kullanılan süreye isabet eden kısmı indirilebilir. [2][3]Evet görüldüğü gibi bu makine kullanım ömrü içinde istisna kapsamında teslim edilse idi daha önce KDV sinin bir kısmını ilaveye atmak zorunda kalacaktı. Lakin biz bu hükmü KDV İade açısından dikkate almıyoruz. Ve uygulamaya hiçbir temeli olmayan özelgelerle devam ediyoruz. Sonuç olarak ATİK KDV’si iade mekanizmasında çok yanlış konumlandırılıyor. Mükellef iade alabileceği dönemde ATİK alımını artırıyor. Örneğin taşımacılık.
2-30/f ile hayatımıza giren zamanaşımı sorunu f) (7524 sayılı Kanunun 20’nci maddesiyle eklenen bent Yürürlük; 01.01.2030) Beş takvim yılı süresince indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi
3.Bir üst madde de değindiğimiz kullanım ömrü 5 yıl üzerinde olan ATİK’lerde ve stoklarda ilave KDV gerekirse bu zamanaşımına uğrayacak mı?
Sonuç olarak; vergileme ile muhasebe birbirinden kopmaz şekilde yürüyen bir yapıdır. Sisteme yaptığımız her dokunuş diğerini işlemez hale getirmektedir. ATİK’e, KDV yükü bahşetmek işletmenin yaratacağı katma değeri önceden bilmek gibi bir şeydir.
Dipnotlar:
1- 3065 sayılı KDV Kanunu md 39
2- 3065 sayılı KDV Kanunu 30.md
3- 3065 sayılı KDV Kanunu md 30/f
Bu makalenin tüm hakları www.alomaliye.com’a aittir. İktibas belirtilmeden ve linkimiz verilmeden (kaynak belirtilmeden) tamamı ya da bir kısmı herhangi bir ortamda (yazılı-görsel-işitsel-sanal-bulut-eğitim vb. ortamlar) kullanılamaz. Aksi kullanımlarda gerekli yasal işlemler yapılır.