Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Yargı Kararları Işığında Elektronik Tebligat (e-Tebligat) – Mahmut ÇAĞLAYAN, Gelir Uzmanı

Mahmut ÇAĞLAYAN
Gelir Uzmanı
Uzlaştırmacı
mahmut16061987@gmail

Bu yazımızda vergi dairesi müdürlükleri tarafından mükelleflere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun (VUK) idareye verdiği yetki gereğince, elektronik ortamda yapılan/yapılacak (e-Tebligat) işlemlerinin, usul ve hukuka uygunluğu güncel yargı kararları doğrultusunda irdelenerek yapılan e-tebligat işleminin yasal geçerliliği hakkında değerlendirme yapılacaktır.

Teknolojik gelişmeler ve inovasyonun etkisiyle 21. yüzyıl “dijital çağ” olarak adlandırılmıştır. Bilgi, belge ve işlemlerin elektronik olarak işlenerek az girdi ile büyük sonuçların ortaya çıktığı bu dönemde artık fiziki insan gücü ve emeğinin etkisinin azaldığını söyleyebiliriz. Her geçen gün  insanın hayatını kolaylaştıran katma değerli buluşlara imza atılmaktadır. Robotik kodlama, yapay zeka ve 5G teknolojisi bunlardan sadece bir kaçıdır. Teknolojinin bu derece hızlı ilerlemesi beraberinde insanoğlu için ‘kıt kaynak’ diyebileceğimiz zaman mefhumunun verimli kullanılması sorununu ortaya çıkarmıştır. Günümüzde şirketler ve kişilerin  teknolojik hız ve gelişmelere ayak uydurarak, artık geleneksel yöntemleri terk ettiğini, daha yenilikçi yol ve yöntemleri tercih ettiğini görmekteyiz.

Hazine ve Maliye Bakanlığı da teknolojik imkân ve verilerden faydalanarak, her geçen gün elektronik tabanlı alt yapısını geliştirmektedir. Bakanlığa bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 107/A maddesinin verdiği yetki kapsamında vergi mükelleflerine elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili teknik altyapı kurulmuş ve tebliğe elverişli elektronik tebligat adresi oluşturulmuştur. Böylece artık vergi daireleri tarafından mükellefler adına yapılan her türlü işlemin (örneğin ihbarname-ödeme emri tebliği, haciz bildirimi, resmi yazı vb. işlemler) elektronik tebligat yolu ile taraflara güvenli ve hızlı bir şekilde iletilmesi imkânı sağlanmıştır.

İnsan fiziki gücü ve emeğine dayalı geleneksel tebligat zarfı kuralına göre yapılan tebligat yönteminin -zorunlu haller dışında- yavaş yavaş terk edilerek elektronik ortama tam geçişle beraber vergi gelirinin kısa süreli/hızlı tahsilatında etkinlik ve verimlilik artışının sağlandığını söylemek mümkündür. Örneğin; eskiden yoklama işlemi ve denetim tutanakları tamamen kağıt ortamında tutulmakta iken gelinen noktada artık yoklama ve denetimler tamamen tabletler aracılığı ile elektronik ortamda tutularak vergi dairelerine anlık veri akışı sağlanmakta ve yoklama fişi/denetim tutanağı ile yapılan tespitlerin gereği vergi daireleri tarafından anlık olarak yerine getirilebilmekte ve yapılan tarhiyatlar yine elektronik ortamda hızlı ve güvenli bir şekilde mükelleflere e-tebligat yoluyla tebliğ edilerek zamandan tasarruf edilmektedir.

GİB’e bağlı Vergi Dairesi Müdürlükleri tarafından zorunlu bazı hallerde geleneksel tebligat yöntemine yani Tebligat Zarfı ile tebligat işlemine devam edilmekle beraber, çağın gerekleri gereği artık elektronik tebligat sistemine geçilmiş olup, vergi mükellefleri adına düzenlenen vergi ceza ihbarnameleri, ödeme emirleri ve resmi yazıların mükellefe tebligat işleminde, etkinlik ve verimliliğin arttırılması için mükelleflerin kendi adına kayıtlı ve GİB’e bildirdikleri posta adresine hızlı ve güvenli bir bildirim yolu ile tebligat yapılmasına geçilmiştir. Yasanın verdiği yetki gereğince 456 sıra No.lu VUK tebliği ile; kurumlar vergisi mükellefleri ile ticari, zirai ve mesleki kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan tüm mükelleflerin elektronik tebligat sistemine geçiş işlemi zorunlu hale getirilmiştir. Her ne kadar basit usule tabi mükellefler ile kira geliri elde eden mükellefler için elektronik tebligat sistemine geçiş zorunluluğu bulunmasa da adı geçenlerin ihtiyari olarak bu sisteme dahil olmaları mümkün bulunmaktadır.

Tebligat İşlemine Dair Yasal Mevzuat ve Değerlendirme:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 21’inci maddesinde tebliğ: “Vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir.” şeklinde tanımlanmış olup, 213 sayılı VUK’un ‘Tebliğ Esasları’ alt başlığı altında düzenlenen 93. maddesinde ise: “Tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilûmum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasiyle ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmiyenlere ilân yolu ile tebliğ edilir. Şu kadar ki, ilgilinin kabul etmesi şartiyle, tebliğin daire veya komisyonda yapılması caizdir.” hükmüne yer verilmiştir.

Kanunun tebligat işlemine yönelik bu hükmü “geleneksel” yollarla yani tebligat zarfı ile fiziki olarak posta veya memur eliyle mükelleflere yapılan tebligat işleminden bahsedilmektedir. Vergi daireleri tarafından bu yolla tebligat yapılmasına devam edilmekle beraber, tebligat işlemleri için büyük oranda, elektronik tebligat adresi bulunan ve 456 seri No.lu VUK Genel Tebliği’nde belirtilen sebepler gereğince e-tebligat adresi kapatılmayan mükelleflere elektronik tebligat yoluyla bilgi ve belge gönderilerek  tebliğ yapılması yolu tercih edilmektedir.

213 sayılı VUK’un ‘Elektronik Ortamda Tebliğ’ alt başlığı altında düzenlenen  107/A maddesinde: “Bu Kanun hükümlerine göre tebliğ yapılacak kimselere, 93 üncü maddede sayılan usullerle bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabilir.” hükmüne yer verilerek elektronik tebligat ile tebliğ yapılmasını zorunluluk olarak değil, tercihe dayalı bir seçenek olarak idareye tanımıştır.

Aynı maddede: “Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” hükmü ile mükellefin tanımlı posta adresine tebligat işlemini, makul bir süre geçtikten sonra, tebligat başlangıcı olarak belirlemiştir.

Bundaki amaç, çeşitli sebeplere bağlı olarak posta kutusuna gelen bildirimin her an kontrol edilememesi nedeniyle süreye bağlı hak mahrumiyetlerinin önüne geçmek amaçlanmıştır. Bu süre yani posta kutusuna düşen iletinin 5. günün sonunda tebliğ edilmiş sayılabileceği ilgili hüküm ve genel olarak da e-tebligatla ilgili bu madde anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine iptal başvurusu ile taşınmış olsa da yüksek mahkemece alınan 19/9/2019 tarihli ve 2018/144 E-2019/72 K. sayılı ilamı ile: “beş günlük sürenin makul olduğu ve elektronik tebligat sistemi ile yapılan/yapılacak tebligat iş ve işlemlerinin usul ve hukuka uygun olduğu gerekçesi ile iptal başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Mezkur kanun maddesinin son fıkrasında, Hazine ve Maliye Bakanlığına tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacakları ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul ve esasları belirleme yetkisi de verilmiş olup, bu yetki gereğince elektronik tebligat sistemine geçme ve kullanma zorunluluğu getirilmiştir.

Elektronik Tebligat Sisteminden Çıkmak Mümkün müdür?

Elektronik tebligat sistemine dahil olma işlemleri ile ilgili ve elektronik tebligattan çıkış ile ilgili düzenlemelerin yer aldığı 456 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7. bölümünde: “Zorunlu veya ihtiyari olarak elektronik tebligat sistemine dahil olanların aşağıdaki durumlar dışında sistemden çıkmaları mümkün değildir. Tüzel kişilerde (yani şirketler vd.) ticaret sicil kaydının silindiği (nevi değişikliği ve birleşme halleri dahil) tarih itibarıyla, elektronik tebligat adresi kapatılır. Gerçek kişilerde ise ilgilinin ölümü veya gaipliğine karar verildiğinin idare tarafından tespit edildiği durumlarda ölüm/karar tarihi itibarıyla ilgilinin elektronik tebligat adresi re’sen kapatılır. Mirasçıların bağlı olunan vergi dairesine başvurması halinde de müteveffanın elektronik tebligat adresi kullanıma kapatılır.” bilgisine yer verilmiştir.

Res’en ya da kendiliğinden terk yoluyla mükellefiyeti sonlanan gerçek kişilere terk tarihinden sonra elektronik ortamda tebligat yapılıp yapılamayacağı ile ilgili olarak İstanbul Bölge İdare Mahkemelerin verdiği farklı kararların İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulu tarafından aykırılığın giderilmesi talepli olarak Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu nezdinde dava konusu yapılmıştır.

Konu ile ilgili olarak 17.05.2024 tarihli ve 32549 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu tarafından alınan 06.03.2024 tarihli ve 2023/9 Esas ve 2024/3 Karar no.lu ilamı ile “mükellefiyetini kendi iradesi ile sonlandıran veya mükellefiyeti idare tarafından re’sen kapatılan gerçek kişilere terk tarihinden sonra VUK’un 107/A maddesi uyarınca elektronik ortamda tebligat yapılmasının hukuka aykırılık bulunmadığına” kesin olarak karar vermiştir.

Mezkur kararda: “456 sıra No.lu VUK  tebliğinde elektronik tebligat sistemine dahil olan kişilerin bu sistemden çıkabilmesi için öngörülen hallerin sayıldığından” bahsedilerek 456 sıra No.lu VUK  tebliğindeki elektronik tebligat sisteminden çıkış ile ilgili yapılan düzenlemesinin usule ve yasaya uygunluğundan bahsedilerek verilen karara da gerekçe/dayanak olarak gösterilmiştir.

Vergi Mahkemeleri, BİM ve Danıştayın Elektronik Tebligat ile İlgili Kararı Nedir?

Öncelikle şunu belirtmekte yarar bulunmaktadır. VUK 107/A maddesi ile uygulanan elektronik tebligat sisteminin Anayasaya aykırı olmadığını, nitekim Anayasaya aykırılık iddiası ile yapılan iptal baş vurusunun reddedildiğini ve geçerliliğini koruduğunu söyleyebiliriz.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun anılan kararının 17.05.2024 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanana kadar birçok vergi mahkemesi ve istinaf merci olan bir kısım Bölge İdare Mahkemesi tarafından, mükellefiyeti idarece veya kendiliğinden kapatılan mükelleflere, terk tarihinden sonra elektronik ortamda  tebligat yapılamayacağı şeklinde kararlar verilmiştir. Kararlarda özetle bu durumlarda geleneksel tebligat yöntemine göre kişinin/sorumlunun yerleşim yeri adresine tebligat zarfı ile tebligat yapılması gerektiğinden bahsedilmektedir.

Yasal geçerliliğini koruyan ve Danıştay nezdinde de iptale konu olmayan 456 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin Elektronik Tebligat Sistemine dahil olan gerçek ve tüzel kişilerin bu sistemden çıkmasına yönelik açık hükmüne rağmen bazı mahkemelerce gerçek kişilere terk tarihinden sonra e-tebligat işleminin yapılamayacağına yönelik kararlarında, yine re’sen terk şirketlerin terk işleminin aslında tüzel kişiliğin silinmesi gibi değerlendirilmesi gerektiği ve resen terk tarihinden sonra e-tebligat yapılamayacağı ile ilgili kararlarında hukuki isabet bulunmadığı kanaatindeyiz.

Re’sen terk işlemi dayanağını 213 sayılı VUK’un 160. ve 160/A maddelerinden alan idari işlem olup, mükellefiyeti re’sen terkin edilmiş bir mükellefin mükellefiyeti her zaman geri açılması imkân dahilinde olduğu gibi re’sen terk tarihinin belirlenmesi hususunda da farklı idareler tarafından farklı değerlendirmeler yapılabilmektedir. Re’sen terk işlemi ile kişilerin tüzel kişiliği sonlanmadığı gibi, kişi ve şirketlerin hukuk alemindeki varlığının devam ettiği tartışmasızdır. Bu durumda vergi mükellefiyeti kapatılan ve sağ olan bir gerçek kişiye ya da tüzel kişiliği devam eden fakat vergi dairesinin takdiri ile mükellefiyeti sonlandırılan bir şirkete – terk işleminden sonra vergisel iş ve işlemlerin devam edeceği tabii olup- elektronik tebligat yapılmasının hukuka aykırılığı söz konusu değildir. Zira e-tebligat işlemi gerçek kişi ya da tüzel kişiyi temsile yetkili gerçek kişinin sorumluluğundaki mail adresine ileti yolu ile yapılmakta ve tanımlı telefon numarasına ise bilgi mesajı gönderilmektedir. Örneğin;  iş yerinde yapılan yoklamalarda mükellefiyetin devam etmediği, iş yerinde kimsenin bulunmadığı, adres bildirmeden taşındığı veya gayrı faal olduğu ile ilgili tespitler yapılan (ABC) Ltd Şti.nin faaliyeti vergi dairesi tarafından re’sen kapatılmış olsun. Ardından ( şirketin sorumlusu, ortağı veya muhbir tarafından) şirketin başka bir adreste faaliyetine devam ettiğini bildirmesi sonucu o adreste yapılan yoklamada şirketin faaliyetine devam ettiği tespit edilmesi durumunda, idarece yapılacak değerlendirme sonucunda, adı geçen şirketin mükellefiyet kaydının yeniden ( baştan beri faal gibi değerlendirilerek) açılarak re’sen terk kaydı geri alınabilmektedir. Ancak tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş bir şirketin tüzel kişiliğinin bir işlemle geri getirilmesi mümkün bulunmamaktadır, zira tüzel kişiliğin silinmesi ile adı geçen şirketin hukuk alemindeki varlığı sonlanmıştır.

Re’sen terk işlemi idareye tanınan vergi güvenlik önlemi olarak değerlendirilmelidir. Mükellefiyetle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen ve/veya gerçek anlamda faaliyeti bulunmayan fakat komisyon karşılığı sahte fatura ticareti işini yapan şirketlerin/kişilerin mükellefiyetinin idarece re’sen sonlandırılması işlemi kesinlikle ticaret sicilinden silinme işlemi olan tüzel kişiliğin sonlandırılması işlemi ile aynı değildir.

Sonuç:

Danıştay VDD Kurulunun anılan kararı gereğince bir şekilde terk eden gerçek kişilere terk tarihinden sonra elektronik yolla tebligat yapılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.  Kararın dayanağını oluşturan 456 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde gerçek ve tüzel kişilerin elektronik tebligat sisteminden çıkma durumları ayrıca zikredilmiş olup, mükellefiyet kaydı re’sen kapatılan şirketlere de elektronik yolla tebligat yapılmasında herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır. Tüzel kişiliği sonlandıran birleşme, devir ve iflas gibi hallerde elektronik tebligat sistemi ile e-tebligat işleminin yapılamayacağı tabii olup bazı mahkemelerce alınan kararlarda idari işlem mahiyetindeki re’sen terk işleminin de tüzel kişiliği sonlandıran hal gibi değerlendirilerek ‘böylece re’sen terk ettirilen şirketlere e-tebligat yapılamayacağı’ şeklindeki kararlarının hukuki dayanağının bulunmadığı, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğu kanısındayız.

Kaynakça:

– 213 sayılı Vergi Usul Kanunu

– 456 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği

– Danıştay VDK’nın 06.03.2024 tarihli ve  2023/9 E.- 2024/3 K. ilamı

– Anayasa Mahkemesinin 19/9/2019 tarihli ve  2018/144 E-2019/72 K. sayılı ilamı

[vc_row][vc_column][vc_message message_box_color=”juicy_pink”]
Bu makalenin tüm hakları www.alomaliye.com’a aittir. İktibas belirtilmeden ve linkimiz verilmeden (kaynak belirtilmeden) tamamı ya da bir kısmı herhangi bir ortamda (yazılı-görsel-işitsel-sanal-bulut-eğitim vb. ortamlar) kullanılamaz. Aksi  kullanımlarda gerekli yasal işlemler yapılır.
[/vc_message][vc_column_text]

Exit mobile version