Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Alt İşverenlerin Değişmesinin İşyeri Devri Olduğu – Yargı Kararı

T.C

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2024/3332

Karar No. 2024/4380

Tarihi: 07.03.2024

» Alt İşverenlerin Değişmesinin İşyeri Devri Olduğu

» Alt İşverenin Değişmesinin Toplu Sözleşme Sürecini Sonlandırmayacağı

» Yeni Alt İşveren Nezdinde Toplu Sözleşme Sürecine Devam Edileceği

[vc_row][vc_column][vc_message message_box_color=”vista_blue”]

ÖZET: Yetki belgesi kapsamındaki alt işveren işyeri çalışanlarının, hizmet alım sözleşmesi kapsamında alt işveren işçisi olarak çalışmakta iken yeni alt işveren yanında çalışmaya devam ettikleri anlaşılmaktadır. Bu itibarla somut olayda işyeri devri bulunduğunun kabulü gerekir.

Belirtmek gerekir somut olayda işyeri devri bulunduğunun kabul edilmesine göre toplu görüşme sürecinin son bulduğu söylenemeyeceği gibi sürecin devam ettirilmemesi Anayasal düzeyde koruma altına alınmış toplu iş sözleşmesi hakkının da ihlaline sebebiyet verecektir.

Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından, yetki başvuru tarihi olan 20.07.2016 tarihi itibarıyla alt işveren işçisi olup yetki tespitinde dikkate alınan ve hâlen alt işveren işçisi olup asıl işveren nezdinde çalışmaya devam eden işçiler dikkate alınarak grev oylaması yapılması gerektiğinden, davanın kısmen kabulü ile dava konusu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü işleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti ile toplu görüşme sürecinin devamına ve fazlaya dair istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

[/vc_message][vc_column_text]

Taraflar arasında Manisa 1. İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Kurum tarafından “…Sendika tarafından grev kararının alınması üzerine ilgi ( c ) yazı ekinde yer alan ve işyerinde çalışıldığı iddia edilen kişilerce grev oylaması talebinde bulunulmuştur. Ancak, yapılan inceleme sonucunda anılan işyerinin 31.05.2018 tarihinde kapandığı çalışan işçinin olmadığı tespit edilmiştir. Bu çerçevede, TKİ- Ege Linyitleri İşletmesi Müessesi Müdürlüğünde hizmet alım sözleşmesi ile faaliyet gösteren Asma Tem. Mad. İnş. Turz. Nak. Otom. Ulş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. işyeri için yapılan oylaması talebinin, 6356 sayılı Kanunun 61 inci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen şartları taşımaması nedeniyle yerine getirilemeyeceği…” denilmek suretiyle grev oylaması talebinin reddedildiğini, davalı Kurum işleminin mevzuat hükümlerine ve Yargıtay yerleşik içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu, asıl işveren TKİ-Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi Müdürlüğü ile Asma Tem. Mad. İnş. Turz. Nak. Otom. Ulş. San. ve Tic. Ltd. Şti. (Asma Ltd. Şti.) arasında imzalanan genel temizlik hizmet alım ihalesi ile yapılacak işin başlama ve bitiş tarihinin 01.06.2016-31.05.2018 şeklinde belirlendiğini, müvekkiline verilen yetki tespitine işveren tarafından itiraz edildiğini, Asma Ltd. Şti. tarafından müvekkili Sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalamasını engellemek adına kötüniyetli olarak itirazda bulunulduğunu, nitekim dava tarihi ve kesinleşme tarihi itibarıyla müvekkili Sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalamasının engellendiğini, ihale süresinin sona ermesinin toplu iş sözleşmesinin imzalanmasına engel teşkil etmeyeceğini, Kanunda toplu iş sözleşmelerinin yürürlük sürelerinin geriye götürülmesini engelleyen bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinin ihale süresinin başlangıç tarihine kadar geriye götürülmek suretiyle imzalanmasının mümkün olduğunu, aksi hâlde alt işveren işçilerinin toplu iş sözleşmesi sürecine engel olunması ve Anayasal haklarının ihlal edilmesinin yolunun açılacağını, alt işveren işçilerinin hizmet alım ihale sözleşmeleri kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarında faaliyet yürüten alt işveren şirketlerin yeni dönem ihalesini kazanamaması hâlinde, işyerinde çalışmakta olan işçilerin ihaleyi kazanan yeni alt işverene devredildiğini ve işçilerin yeni alt işveren yanında kesintisiz şekilde aynı iş ve işyerinde çalışmaya devam ettiğini, dava dışı Asma Ltd. Şti.nin ihale sözleşmesinin sona ermesi ile bu işverene ait işyerinin, yeni dönem hizmet alım ihalesini kazanan alt işverene devredildiğini ve dolayısıyla işçilerin de bu işyeri ile devredildiğini, Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalışmakta olanların, işverenlerinin ve işyerlerinin değişmesinin işyeri devri niteliğinde olduğunu, dava konusu işlemin uygulanması hâlinde müvekkili Sendika üyesi işçilerin Anayasa, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve kanunlarla ile teminat altına alınan toplu iş sözleşmesi yapma hakkından yoksun bırakılmış olacağını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle toplu iş sözleşmesi prosedürünün yürütülemeyeceği gerekçesiyle grev oylaması talebinin reddedilmesine dair Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Manisa Çalışma İş Kurumu İl Müdürlüğünün 18.11.2019 tarihli ve 553-06.02.01-E.00003580693 sayılı işlemin hukuka aykırılığının tespiti ile iptaline ve toplu iş sözleşmesi prosedürünün grev aşamasından itibaren kaldığı yerden devamının gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, müvekkili Bakanlığın işleminin hukuka uygun olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.

Diğer davalılar cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 01.06.2021 tarihli ve 2020/376 Esas, 2021/304 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 21.04.2022 tarihli ve 2021/2044 Esas, 2022/760 Karar sayılı kararı ile; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın hukuki yarar yokluğu sebebi ile dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairemizin 23.02.2023 tarihli ve 2022/15797 Esas, 2023/2944 Karar sayılı ilâmı ile; dava konusu işlem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını temsilen Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından tesis edildiğinden Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünün pasif husumet ehliyeti bulunmadığı, bu hata kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124 üncü maddesi gereğince davasını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yöneltmesi ve bu suretle taraf değişikliği için davacı vekiline kesin süre verilmesi ve daha sonra işin esasının incelenmesi gerektiği, diğer taraftan davacı Sendikanın talebi dikkate alındığında, yargılama sonucunda verilecek karardan yetki tespit tarihindeki alt işveren Asma Ltd. Şti. ile son alt işveren Mhc Grup Temizlik Yemek İnşaat Gıda Akaryakıt Ekipmanları İç Dış Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.nin (Mhc Grup Ltd. Şti.) hukuki menfaatinin etkileneceği açık olduğundan, İlk Derece Mahkemesince davayı yetki tespit tarihindeki alt işveren Asma Ltd. Şti. ile son alt işveren Mhc Grup Ltd. Şti.ye de yöneltmesi için davacı Sendikaya kesin süre verilmesi, ara kararın gereği yerine getirildiği takdirde alt işveren şirketler ile asıl işveren Kuruma da cevap ve delil sunma imkânı tanınması, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyulan bozma ilâmı doğrultusunda eksiklikler giderilmiş, grev kararı almak ve uygulamak işçi kuruluşuna sağlanmışken, grevin uygulanmasının işyerinde çalışanların yapacağı grev oylaması yolu ile grevi önlemeleri olanağının da getirildiği ancak grev oylaması yapılmasının grevin zorunlu şartlarından olmadığı, grev oylamasına başvurunun zorunlu olmadığı gibi uygulamaya koyma sırasında da grev oylamasının ve ayrıca grev oylaması talep edilmesinin beklenilmesinin de zorunlu olmadığı, grev oylamasının grevin zorunlu şartı olmaması karşısında ve Kanun’un açık düzenlemesi dikkate alındığında davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğu sebebi ile dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; dava dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, devam eden toplu görüşme sürecinde davacı işçi sendikasının grev oylaması talebine karşı toplu iş sözleşmesi prosedürünü fiilen yürütme imkânı bulunmadığını bildiren Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü işleminin hukuka aykırılığının tespiti ile iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) “Yetki” kenar başlıklı inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”

6356 sayılı Kanun’un “Yetki itirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesinin birinci fıkrası da şöyledir: “Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.”

6356 sayılı Kanun’un “Yetki belgesi” başlıklı 44 üncü maddesi ise şöyledir:

“Tespit yazısına süresi içinde itiraz edilmemişse sürenin bitimini takip eden altı iş günü içinde; yapılan itiraz reddedilmişse ya da kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen sendikanın itirazı sonucunda yetki şartlarına sahip olduğunu tespit eden kesinleşmiş mahkeme kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde; ilgili sendikaya, Bakanlıkça bir yetki belgesi verilir.”

5. 6356 sayılı Kanun’un “Grev oylaması” başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrası da şöyledir:

“Grev kararının işyerinde ilan edildiği tarihte o işyerinde çalışan işçilerin en az dörtte birinin ilan tarihinden itibaren altı iş günü içinde işyerinin bağlı bulunduğu görevli makama yazılı başvurusu üzerine, görevli makamca talebin yapılmasından başlayarak altı iş günü içinde grev oylaması yapılır.”

Uluslararası Çalışma Örgütünün 98 sayılı Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi’nin dördüncü maddesi ise şöyledir:

“Çalışma şartlarını kollektif mukavelelerle tanzim etmek üzere işverenler veya işveren teşekkülleriyle işçi teşekkülleri arasında ihtiyari müzakere usulünden faydalanılmasını ve bu usulün tam bir surette geliştirilmesini teşvik etmek ve gerçekleştirmek için lüzumu halinde milli şartlara uygun tedbirler alınacaktır.”

Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın “Toplu Pazarlık Hakkı” kenar başlıklı 6 ncı maddesi de şöyledir:

“Âkit Taraflar, toplu pazarlık hakkının etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla; 1- Çalışanlar ve işverenler arasındaki ortak görüşmeleri teşvik etmeyi;

2- Gerekli ve uygun olduğu durumlarda, toplu sözleşme yoluyla ücretlerin ve iş koşullarının düzenlenmesi amacıyla işverenlerin ya da işveren örgütlerinin çalışanların örgütleriyle isteğe bağlı görüşmelerini sağlayacak yolları teşvik etmeyi;

3- İş uyuşmazlıklarının çözümü için uygun uzlaştırma ve isteğe bağlı hakemlik sisteminin kurulmasını ve işletilmesini teşvik etmeyi; taahhüt eder ve

4- Menfaat uyuşmazlığı durumunda çalışanların ve işverenlerin, daha önce yapılan toplu sözleşmelerden doğabilecek yükümlülüklere bağlı olmak koşuluyla grev hakkı dahil, toplu eylem hakkını tanır.”

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Toplu iş ilişkisinin temelini teşkil eden sendika hakkı (özgürlüğü), toplu iş sözleşmesi hakkı ve buna bağlı olarak grev hakkı birbirinden ayrılmaz nitelikte olup toplu iş ilişkisinin varlığından, ancak bu üç müessesenin bir arada bulunması ile söz edilebilir (Ünal Narmanlıoğlu, İş Hukuku Toplu İş İlişkileri, İstanbul, 2013, s.40). Bir başka anlatımla, bu haklardan birinin yokluğu diğerlerinin kullanımını ve etkinliğini ortadan kaldırır ya da önemli ölçüde azaltır (Fevzi Şahlanan, Toplu İş Sözleşmesi, İstanbul, 1992, s.2).

6356 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinde tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanan sendikaların amacı yine aynı maddede, üyelerinin ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak olarak ifade edilmiştir. Şüphesiz sendikaların belirtilen amacı gerçekleştirebilecekleri en iyi araç, serbest toplu pazarlık hakkı çerçevesinde bağıtlanacak bir toplu iş sözleşmesidir.

Toplu iş sözleşmesi özerkliği ise Anayasa’nın 53 üncü maddesi ile koruma altına alınmıştır. Toplu iş sözleşmesi özerkliği, işçi ve işveren taraflarının karşılıklı anlaşarak aralarındaki ilişkiyi düzenleyen kuralları serbestçe koyabilmelerini ifade eder (Fevzi Şahlanan, Toplu İş Hukuku, İstanbul, 2020, s.307).

Dosya içeriğinden, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 28.07.2016 tarihli yetki tespit kararı ile davacı işçi sendikasının dava dışı Asma Ltd. Şti. işverenine ait işyerinde toplu iş sözleşmesi yapabilmek için gereken çoğunluğu sağladığının tespit edildiği, tespit konusu işyerinin dava dışı Asma Ltd. Şti. tarafından hizmet alım sözleşmesi ile dava dışı TKİ-Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi Müdürlüğü işyerinde faaliyet yürütülen alt işveren işyeri olduğu, yetki belgesinin düzenlenmesi ile toplu görüşme sürecinin başladığı, arabulucu tarafından uyuşmazlık tutanağı düzenlendiği, Sendikanın 04.11.2019 tarihinde grev kararı aldığı ve grev kararının 08.11.2019 tarihinde ilan edildiği, aynı tarihte grev oylaması talep edildiği anlaşılmaktadır. Manisa Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün dava konusu işlemi ile de toplu görüşme sürecinin durdurulduğu anlaşılmaktadır.

Manisa Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün dava konusu yazısı ile işyerinin 31.05.2018 tarihinde kapandığı, çalışan işçi olmadığı, bu sebeple grev oylaması talebinin yerine getirilemeyeceğinin bildirildiği görülmektedir.

7. Yetki belgesi kapsamındaki alt işveren işyeri çalışanlarının, hizmet alım sözleşmesi kapsamında alt işveren işçisi olarak çalışmakta iken yeni alt işveren yanında çalışmaya devam ettikleri anlaşılmaktadır. Bu itibarla somut olayda işyeri devri bulunduğunun kabulü gerekir.

8. Belirtmek gerekir somut olayda işyeri devri bulunduğunun kabul edilmesine göre toplu görüşme sürecinin son bulduğu söylenemeyeceği gibi sürecin devam ettirilmemesi Anayasal düzeyde koruma altına alınmış toplu iş sözleşmesi hakkının da ihlaline sebebiyet verecektir.

9. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından, yetki başvuru tarihi olan 20.07.2016 tarihi itibarıyla alt işveren işçisi olup yetki tespitinde dikkate alınan ve hâlen alt işveren işçisi olup asıl işveren nezdinde çalışmaya devam eden işçiler dikkate alınarak grev oylaması yapılması gerektiğinden, davanın kısmen kabulü ile dava konusu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü işleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti ile toplu görüşme sürecinin devamına ve fazlaya dair istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine, Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Exit mobile version