Belediyelerin KDV Tevkifat Yükümlülüğü
Fatih KAYA
Vergi Müfettişi
[email protected]
Yazar Hakkında
Katma Değer Vergisi Kanununun “Vergi Sorumlusu” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir” hükmüne istinaden Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde vergi sorumlularına ilişkin KDV’de Tevkifat uygulaması tam tevkifat uygulaması ve kısmı tevkifat uygulaması olmak üzere iki temel başlıkta düzenlenmiştir.
Bunlardan kısmi tevkifat uygulaması KDV Genel Uygulama Tebliğinde belirtilen işlemlerle sınırlı olarak, işlem bedeli üzerinden hesaplanan KDV’nin tamamı değil, bu işlemler için yine KDV Genel Uygulama Tebliğinde belirlenen orandaki kısmının, alıcılar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenmesi, tevkifata tabi tutulmayan kısmının ise satıcılar tarafından mükellef sıfatıyla beyan edilip (beyannamede ödenmesi gereken KDV çıkması halinde) ödenmesi şeklinde tanımlanmıştır.
Kısmi Tevkifat uygulanacak işlemler sayılmakla birlikte kimlerin kısmı tevkifat yapmakla sorumlu oldukları da “KDV mükellefleri” ve “Belirlenmiş alıcılar (KDV mükellefi olsun olmasın)” olarak iki ana başlıkta belirtilmiştir.
KDV mükellefleri KDV Kanununun 8. maddesinde sayılmıştır. Peki belirlenmiş alıcılar kimlerdir veya kimlerden oluşmaktadır? Yazımızın konusunu esas itibarıyla mahalli idareler oluşturduğundan KDV Genel Uygulama Tebliğinin C/2.1.3.1. bölümünde tek tek sayılan belirlenmiş alıcıların tamamına burada yer vermeyeceğiz. Bunun yerine mahalli idareler özelinde belirlenmiş alıcıları incelemekle yetineceğiz.
Belirlenmiş alıcılar arasında mahalli idareler ile ilgili olan veya ilgili olduğu düşünülen iki adet başlık göze çarpmaktadır. Bunlar;
– 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar, il özel idareleri ve bunların teşkil ettikleri birlikler, belediyelerin teşkil ettikleri birlikler ile köylere hizmet götürme birlikleri,
– Yukarıda sayılanlar dışındaki, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle kurulan kamu kurum ve kuruluşları,
Mahalli İdareler
Mahalli idareler Anayasa’da il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileri olarak tanımlanmıştır. Mahalli idareler esas itibarıyla il özel idaresi, belediye ve köyden oluşmaktadır. Bunların her birinin kamu tüzel kişiliği bulunmaktadır. Kamu tüzel kişiliği ise ancak kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur.
Bu kısa açıklamadan sonra kamu tüzel kişiliğinin ne olduğundan bahsetmek de fayda var çünkü kamu tüzel kişiliği ne Anayasa’da ne de diğer kanunlarda tanımlanmamıştır. Kamu tüzel kişiliğini; biraz önce de belirttiğimiz gibi kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulan bunun yanı sıra bazı kamu gücü ve ayrıcalıklarıyla donatılmış olan tüzel kişilik olarak kısaca tanımlayabiliriz.
Kamu tüzel kişileri kamu idareleri ve kamu kurumları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan kamu idareleri devlet tüzel kişiliği başta olmak üzere il, belediye ve köy tüzel kişilerinden oluşmaktadır.
Mahalli idarelerin bu ayrımın kamu idareleri kısmında yer aldığını açıkladıktan sonra tekrar KDV kanunu içerisinde kısmı tevkifat yükümlülüğü bulunan belirlenmiş alıcılara dönelim.
Kısmi Tevkifat Kapsamında Mahalli İdareler
Mahalli idareler özelinde belirlenmiş alıcılar olarak sayılanlar arasında dikkat etmemiz gereken iki başlık vardır. Bunlar;
– 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar, il özel idareleri ve bunların teşkil ettikleri birlikler, belediyelerin teşkil ettikleri birlikler ile köylere hizmet götürme birlikleri,
– Yukarıda sayılanlar dışındaki, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle kurulan kamu kurum ve kuruluşlarıdır.
Birinci başlıkta 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan yer alan idare, kurum ve kuruluşların Tevkifat sorumluluğunun olduğu belirtilmiştir. Bu cetvelleri başlıklar halinde saymanın da konunun anlaşılabilirliği açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. 5018 sayılı Kanuna ekli dört adet cetvel bulunmaktadır.
I- Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri
II- Özel Bütçeli İdareler
III- Düzenleyici Ve Denetleyici Kurumlar
IV- Sosyal Güvenlik Kurumları
Bu başlıklara baktığımızda kamu tüzel kişiliği içerisinde yer alan kamu idarelerinin başında yer alan devlet tüzel kişiliğinin KDV tevkifatı yapmakla sorumlu olarak sayıldığı ancak mahalli idarelerin KDV tevkifatı yapmakla sorumlu olarak bu başlıklar içerisinde yer almadığı anlaşılmaktadır. Ancak belirlenmiş alıcılara ilişkin birinci başlığın devamında mahalli idareler arasında yer alan il özel idarelerinin de özellikle sayılarak KDV tevkifatı yapmakla sorumlu alıcılar arasına alındığını görüyoruz. Belirlenmiş alıcılara ilişkin birinci başlığa göre mahalli idareler arasında yer alan belediye ve köylerin ise KDV tevkifatı yapmakla sorumlu olmadığını net bir şekilde söyleyebiliriz. Bununla birlikte birden fazla mahallî idarenin (il özel idaresi, belediye ve köy), yürütmekle görevli oldukları hizmetlerden bazılarını birlikte görmek üzere kendi aralarında kurdukları kamu tüzel kişiliğine haiz birliklerinde yine aynı başlıkta sayılarak tevkifatla sorumlu oldukları anlaşılmaktadır.
Şimdi ise ikinci başlığımız olan ve birinci başlıkta sayılanlar yani biraz önce detaylı olarak değinmiş olduğumuz dışındaki, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle kurulan kamu kurum ve kuruluşlarına kısaca değinelim. Kısaca diyoruz çünkü detaylı olarak açıkladığımız üzere mahalli idareler kamu kurumu ve kuruluşu değillerdir. Belediye ve köy tüzel kişilerinin bu başlık kapsamında da KDV tevkifatı yapmak gibi bir sorumlulukları yoktur.
Kısmı tevkifatla ilgili olarak mahalli idareler özelinde değinmemiz gereken bir başka konu da “Diğer Hizmetlerde Kısmı Tevkifat” konusu. Çünkü KDV Genel Uygulama Tebliğinde bu hizmetlere ilişkin KDV tevkifatı yapması gereken alıcılar KDV mükellefleri ve/veya Belirlenmiş Alıcılar olarak değil de 5018 sayılı Kanuna ekli cetveller kapsamındaki idare, kurum ve kuruluşlar, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle kurulan kamu kurum ve kuruluşları, döner sermayeli kuruluşlar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, bankalar, sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri, kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları ile kalkınma ajanslarına ifa edilen ve Tebliğde özel olarak belirlenmeyen diğer bütün hizmet ifalarında (sağlık hizmet sunucuları tarafından verilen ve faturası Sosyal Güvenlik Kurumuna düzenlenen sağlık hizmetleri hariç) şeklinde özel olarak sayılmıştır. Bu konuya değinmemizin sebebi ise mahalli idarelerden tevkifat sorumluluğu olmayan belediye ve köylerin dışında belirlenmiş alıcıların tevkifat yapmakla sorumlu olarak sayıldığı diğer hizmet ve teslimlerin tamamında (Kamu Özel İş Birliği Modeli ile Yaptırılan Sağlık Tesislerine İlişkin İşletme Döneminde Sunulan Hizmetlerde Tevkifat Uygulamasında sadece Sağlık Bakanlığı tevkifat yapmakla sorumlu olduğundan bu hizmet göz ardı edilmiştir) KDV tevkifatı yapmakla sorumlu olan il özel idareleri ile mahalli idare birliklerinin bu konu özelinde tevkifat yapma sorumluluğu bulunmamaktadır.
Sonuç olarak mahalli idarelerden il özel idareleri ile mahalli idare birlikleri ki bunlara belediyelerin teşkil ettikleri birlikler de dahil diğer hizmetler dışında belirlenmiş alıcılara kısmı tevkifat sorumluluğu yükleyen teslim ve hizmetlere ilişkin olarak tevkifat yapmakla sorumlu iken belediye ve köy tüzel kişilikleri KDV’nin kısmı tevkifatı ile sorumlu tutulmamışlardır. Ancak şunu da belirtmek de fayda var belediyelerin bünyelerinde oluşan iktisadi işletmelerin gerçek usulde KDV mükellefiyeti bulunması halinde bunlar kısmı tevkifat yapmakla yükümlü olarak sayılan iki ana başlıktan birincisi olan KDV mükelleflerinin kısmı tevkifat yapmakla sorumlu tutulduğu teslim ve hizmetlerde kısmi tevkifat yapmak zorundadırlar.
Dip Notlar:
– 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu
– Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği
– 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
Bu makalenin tüm hakları www.alomaliye.com’a aittir. İktibas belirtilmeden ve linkimiz verilmeden (kaynak belirtilmeden) tamamı ya da bir kısmı herhangi bir ortamda (yazılı-görsel-işitsel-sanal-bulut-eğitim vb. ortamlar) kullanılamaz. Aksi kullanımlarda gerekli yasal işlemler yapılır.