Manevi Tazminatın Bölünemeyeceği – Manevi Tazminatın Belirsiz Alacak Davasının Konusu Olamayacağı
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3199
Karar No: 2020/356
Tarihi: 30/01/2020
» Manevi Tazminatın Bölünemeyeceği
» Manevi Tazminatın Belirsiz Alacak Davasının Konusu Olamayacağı
[vc_row][vc_column][vc_message message_box_color=”vista_blue”]
ÖZET: Manevi zarar, haksız eylemin sonucunda, uğranılan kişilik değerlerindeki azalmanın karşılığı olduğu ve zarar gören tarafından da takdir ve tayin edilebilir bulunduğu için birden fazla bölümler halinde istenemez. Bu tazminat bizzat yaşananın acı ve elemin karşılığı olduğu için, haksız eylemin meydana geldiği anda gerçekleşir. Acı ve elemin bölünerek bir kısmının açılacak kısmi dava ile, kalanının açılacak başka bir davada talep edilmesi, manevi tazminatın özüne ve işlevine aykırı düşer. Ödemenin uzaması, para değerindeki düşüşler, enflasyon nedeniyle alım gücünün azalması gibi nedenlerle hükmedilecek miktarın faizi ile birlikte tahsili zararı karşılamaktan uzak olması, manevi tazminatın bölünerek istenmesini haklı göstermez.
İş kazasında zarar gören davacı, davanın açıldığı tarihte manevi tazminat alacağının miktarını kendisi belirlediğinden, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu söylenemez. O halde manevi tazminat istemi manevi tazminatın bölünemezliği kuralına aykırı bir biçimde kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açılamaz ve manevi zararın HMK’nın 107.maddesine göre dava yoluyla tespiti de istenemez.
[/vc_message][vc_column_text]
DAVA: Davacılar, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar ile davalılardan … Yapı Endüstrisi Tic. A.Ş. ve Müflis… Gayrımenkul Yatırım Ve Geliştirme A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
1- Dosyadaki temyiz kapsam ve sebeplerine göre; davacılar vekilinin tüm, davalılardan davalılardan … Yapı Endüstrisi Tic. A.Ş. ve Müflis… Gayrimenkul Yatırım Ve Geliştirme A.Ş. vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava, 18/10/2009 tarihli iş kazası kaynaklı sürekli iş göremezlik nedeniyle sigortalı ile anne ve babasının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, kazalı işçi yönünden Dairemizin 2014/21052 esas ve 2015/10607 karar sayılı Bozma ilamı öncesinde, 650.349,74 TL maddi tazminat, 202.686,48 TL bakıcı gideri ve 175.000,00 TL manevi tazminatın iş kazası tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (Davalı … Sigorta A.Ş.’nin maddi tazminat için kusur oranı ve poliçedeki limitle sınırlı olarak) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin ise reddine hükmedilmiş; akabinde Yerel Mahkemece Dairemiz Bozma İlamına uyulmuş; neticeten davacı tarafça açılan ek dava da değerlendirilmek sureti ile 650.349,74 TL maddi tazminat, 374281,20 TL bakıcı gideri ve 175.000,00 TL manevi tazminatın iş kazası tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (Davalı … Sigorta A.Ş.’nin maddi tazminat için kusur oranı ve poliçedeki limitle sınırlı olarak) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemlerin ise reddine dair hüküm tesis edilmiştir. 6100 sayılı HMK‘nın
“Belirsiz Alacak ve Tespit Davası” başlıklı 107.maddesinde; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” ifadelerine yer verilmiştir.
Manevi zararın tespiti istemine ilişkin olarak; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.03.2006 tarih ve 2006/2-14 E., 2006/26 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere; manevi tazminat, zarar görenin kişilik değerlerinde bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Zarar görene tanınmış olan manevi tazminat hakkı kişinin sosyal, fiziksel ve duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması durumunda öngörülen bir tazminat türüdür. Amacı ise kişinin, hukuka aykırı olan eylemden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi, kişinin duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar vereni bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkoyması gibi olguları karşıladığı bir gerçektir.
Manevi tazminat, kişinin çekmiş olduğu fiziksel ve manevi acıları dindirmeyi, hafifletmeyi amaçlar. Bu tazminat bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığıdır. Bu tazminat türü, kişinin haksız eylem sonucu duyduğu acı ve elemin giderilmesini amaçladığı için, zarar gören kişi, öngördüğü miktarı belirleyerek istemde bulunabilir. Manevi zarar, haksız eylemin sonucunda, uğranılan kişilik değerlerindeki azalmanın karşılığı olduğu ve zarar gören tarafından da takdir ve tayin edilebilir bulunduğu için birden fazla bölümler halinde istenemez. Bu tazminat bizzat yaşananın acı ve elemin karşılığı olduğu için, haksız eylemin meydana geldiği anda gerçekleşir. Acı ve elemin bölünerek bir kısmının açılacak kısmi dava ile, kalanının açılacak başka bir davada talep edilmesi, manevi tazminatın özüne ve işlevine aykırı düşer. Ödemenin uzaması, para değerindeki düşüşler, enflasyon nedeniyle alım gücünün azalması gibi nedenlerle hükmedilecek miktarın faizi ile birlikte tahsili zararı karşılamaktan uzak olması, manevi tazminatın bölünerek istenmesini haklı göstermez.
İş kazasında zarar gören davacı, davanın açıldığı tarihte manevi tazminat alacağının miktarını kendisi belirlediğinden, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu söylenemez. O halde manevi tazminat istemi manevi tazminatın bölünemezliği kuralına aykırı bir biçimde kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açılamaz ve manevi zararın HMK’nın 107.maddesine göre dava yoluyla tespiti de istenemez.
Somut olay açıklamalar ışığında irdelendiğinde; kazalı işçi lehine 12/01/2010 tarihli kök dava ile 75.000 TL manevi tazminat isteminde bulunulduğu, akabinde 24/05/2010 tarihinde ek dava açılmak sureti ile 25.0000 TL manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, acı ve elemin bölünerek bir kısmının açılacak kısmi dava ile, kalanının açılacak başka bir davada talep edilmesi, manevi tazminatın özüne ve işlevine aykırı düştüğünden mahkemece yapılacak iş; 12/01/2010 tarihli kök dava ile talep edilen 75.000 TL manevi tazminat miktarını aşmayacak şekilde davacı işçi yararına muhik bir tazminata hükmetmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılardan … Yapı Endüstrisi Tic. A.Ş. ve Müflis…Gayrimenkul Yatırım Ve Geliştirme A.Ş. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 30/01/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.