Talha APAK
Yeminli Mali Müşavir
E. Öğretim Görevlisi
Alomaliye.com Yayın Kurulu Başkanı
t.apak@apakymm.com
Halk arasında “naylon fatura” olarak bilinen sahte fatura, gerçek bir alım/ satım işlemi olmadan düzenlenen belgedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı sahte faturayı önlemek için sık sık düzenlemeler yapıyor, ancak sorunu henüz kökten çözmüş değil. Bu durum; vergi kaçırma dışında “kara para” aklama yöntemi olarak da kullanılıyor.
Türkiye’de konuyla ilgili vergi müfettişleri dışında kara parayı tespit etmekle görevli kurum, yine Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Mali Suçları Araştırma Kuruluna (MASAK) da büyük görev düşüyor. MASAK’ın başlıca görevleri; suç gelirlerinin aklanması, terörizmin finansmanı ve ekonomik güvenliğe yönelik risklerin ortaya çıkarılması ve önlenmesi kapsamında gelişmeleri izlemek, önlemler geliştirmek, analiz, araştırma ve incelemeler yapmaktır.
Sahte fatura ve kara para havadisleri uzun yıllardır beli aralıklarla ülke gündeminde yerini alıyor. Son günlerde konuyla ilgili kamuoyunu meşgul eden bazı operasyonlar ve takipler yargıya taşınmış durumda. Ben de bu haftaki yazımı ilgili konuya ayırarak, köşemin elverdiği ölçüde konuyu özetlemeye çalışacağım.
Sahte fatura ve kara para ilişkisi
Sahte fatura; Vergi Usul Kanununa göre, gerçek bir alım/satım olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgedir. Vergi kaçırmak ve kara parayı aklamak için kullanılır. Vergi Usul Kanununa göre sahte fatura düzenleyen kişiler, kaçırdıkları vergi ve cezası dışında ceza kanununa göre de üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacakları hüküm altına alınmıştır.
Sahte (naylon) faturanın iki ayağı bulunmaktadır. Birinci ayağı düzenleyici; ilk sahte belgeyi düzenleyen, esas suçu işleyen, çeşitli komisyon şekilleriyle haksız kazanç sağlayan kişilerdir. İkinci ayağı ise kullanıcı; düzenleyiciden faturayı temin eden, genellikle kayıtlı ve vergi mükellefi olup ödenecek gelir/kurumlar vergisini ve KDV sini düşük gösteren kişilerdir.
Vergi mevzuatına göre, düzenleyicilerin suçu ve cezası kullanıcılara göre daha ağırdır. Sahte fatura; 1980’li yıllarda “hayali ihracatla” ülkemiz gündemine girerek, haksız vergi iadesinde kullanılmaya başlandı. 1984 yılında sonra uygulamaya konulan KDV sistemiyle bu durum daha da yaygınlaşarak, haksız KDV iadesi veya KDV indiriminde kullanıldı.
Ayrıca, “kara paranın aklanması” amacıyla kurulan paravan şirketler aracılığıyla sahte faturalar kullanılarak yaygınlaştı. Kara para; yasadışı faaliyetler sonucu elde edilen para, mal veya değerler olarak tanımlanmaktadır. Bu yolla dünyada ve Türkiye’de yasadışı yollardan büyük miktarlarda gelir elde edildiği bilinmektedir.
Kara paranın aklanması, yasadışı faaliyetlerden elde edilen gelire yasal görünüm kazandırılarak piyasaya sokulması anlamına geliyor. Kayıt dışı paraya legal görünüm kazandırılmaması halinde, uluslararası veya ulusal denetim mekanizmalarının bu parayı takip ve tespit ederek gerekli soruşturmayı başlamasına neden olur.
Bazı önerilerim
Gerek “sahte fatura” ve gerekse “kara para” konusuna kökten çözüm bulunması için mevcut yasaların yetersiz olduğu görülüyor.
Ancak, ilave bazı radikal tedbirler ve düzenlemelerle, ülkenin ekonomik ve sosyal yapısını bozan bu sorunun ülke gündeminden çıkarılması artık elzem olmuştur. Mevcut düzenlemelerin haricinde konuya çözüm olması açısından bazı önerilerim ise; Artık “varlık barışı” adı altındaki düzenlemeler son verilmeli. Çoğu varlık barışlarında kara paralar da aklandı söylemleri ciddiye alınmalıdır.
Çünkü, “varlık barışlarında” beyan edilen varlıkların kara paranın aklanmasıyla ilişkini çözmek çok kolay olamayacak. Başta gayrimenkul alım/satım işlemlerinde ciddi bir düzenlemeyle, düşük tapu devir işlemlerinin önüne geçilmeli. Bankalardan nakit para çekmeye veya nakit (elden) harcamalara bir denetim ve sınır getirilmeli.
Örneğin, birçok Avrupa ülkesinde bankalardan 1.500 euro üzeri nakit para çekilemiyor, limitleri aşan fazla nakit para çekme ihtiyacında ise çek kullanılması zorunlu, aksi halde kişiler cezayla karşı karşıya kalabiliyor. Çok kapsamlı bir denetim ve sorgulama olan “nereden buldun” sistemi, siyasi ve ekonomik bazı kaygılar nedeniyle uygulanması zor olabilir, hiç değilse kayıt dışılığı önlemek amacıyla harcamaların sorgulanması ve harcanan paraların nasıl kazanıldığının izahatı istenebilir.
İktibas: Dünya Gazetesi