İş sözleşmesinin 2/b maddesinde yer alan “..taraflar sözleşmenin feshi için üç ay önceden yazılı ve gerekçeli olarak bildirimde bulunmak zorundadır. ” şeklindeki düzenleme ile…
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/7657
Karar No: 2021/15449
Tarihi: 04.11.2021
» İş Sözleşmesinin Feshi İçin Önel Öngören Sözleşmenin Belirli Süreli İş Sözleşmesi Olarak Değerlendirilemeyeceği
[vc_row][vc_column][vc_message message_box_color=”vista_blue”]
ÖZET: Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasındaki 23.10.2008 tarihinde imzalanan iş sözleşmesinin 2/b maddesinde yer alan “..taraflar sözleşmenin feshi için üç ay önceden yazılı ve gerekçeli olarak bildirimde bulunmak zorundadır. ” şeklindeki düzenleme ile iş sözleşmesinin feshi için ihbar süresi öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce haklı neden olmadan ihbar süresine uymak suretiyle feshine imkan veren düzenleme sözleşmesinin belirli süreli olarak değerlendirilmesine engeldir. Bu durumda davacı işçi bakiye süre ücreti tutarında tazminata hak kazanamaz. Anılan tazminata ilişkin talebin reddine karar verilmelidir.
[/vc_message][vc_column_text]
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalıların iş yeri hekimi olan müvekkili ile 23.10.2008 tarihinde belirli süreli iş sözleşmesi yaptıklarını, 2009 yılı Ocak ayında iş sözleşmesinin bir yıl uzatıldığını, uzatma sonrası iş şartlarının ağırlaştırılması nedeniyle görev yapması imkânsızlaştırılan müvekkilinin 15-31.03.2009 tarihleri arasında ücretsiz izne ayrılmak zorunda bırakıldığını, 01.04.2009 tarihinde tekrar işe başlayan müvekkilinin fesih bildiriminde bulunulmaksızın iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek, bakiye süre ücreti ve ücretsiz izin alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, davacının iş sözleşmesinin 15.05.2009 tarihinde haklı nedenle feshedildiğini, müvekkilleri ile davacı arasında imzalanan protokol ile davacının iş sözleşmesinin askıda bulunduğu süre boyunca hiçbir hak ve talepte bulunmayacağını beyan ve taahhüt ettiğini, yapılan belirli süreli iş sözleşmesinin üst üste birden fazla yapılması ve yapılan hekimlik işinin de süreklilik arz etmesi sebebiyle belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasına ilişkin objektif şartların bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, taraflar arasında üç ay süre ile yapılan sözleşmenin 2009 yılı Ocak ayından itibaren bir yıl için yenilendiği, şantiye iş yerinin süreklilik arz eden faaliyeti olmadığından sözleşmenin belirli süreli iş sözleşmesi olduğu, işverence iş yeri hekimi olan davacının iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiği, bakiye kalan süre içerisinde davacı işçinin başka iş yerinde çalışmaması, ekonomik ve sosyal koşullar nedeniyle hemen iş bulma imkânının bulunmaması nedeniyle ücretinden indirim yapılmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay Bozma Kararı:
Mahkeme kararı davalılar vekilince kanuni süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dairemizce davalıların sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, taraflar arasındaki iş ilişkisinin baştan itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesine dayandığı ve bu sebeple bakiye süre ücretinin reddi gerektiği, davacının ücretsiz izinde geçen iki aylık sürenin devamındaki on beş günlük sürede de ücretsiz izinde olduğu kabul edilerek bu süreye ilişkin ücret talebinin de reddi gerektiği yönündeki gerekçelerle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
Mahkemece, bozma kararının (2) numaralı bendine uyulmasına karar verilmiş; (1) numaralı bendine ilişkin olarak ise taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde her yıl yenileneceğinin belirtilmesi ve Ocak ayı gelmesine rağmen sözleşmenin devam etmesinin iş sözleşmesinin belirsiz süreli hâle geldiğine delalet ettiği, ancak İş Kanunu’nda belirli süreli iş sözleşmelerini sınırlayan 11. maddenin işçiyi korumayı amaçladığı, mevcut sözleşmenin her yıl yenilenecek olmasının sözleşmenin işçi için sağladığı güvenceyi ortadan kaldırmadığı, Ocak ayında kendiliğinden uzadıktan sonra gelecek yıla kadar işçiye güvence sağladığı, iş hukukunda işçi lehine yorum ilkesi olduğu, mevcut sözleşmenin belirsiz süreli sayılarak işçiye sağladığı güvencenin ortadan kaldırılmasının bu ilkeye ters düşeceği, sözleşme ile sağlanan güvencenin işveren lehine yorum yapılarak ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı, böyle bir sözleşmenin belirli süreli sayılması işçi lehine olacaksa belirli süreli sayılması, belirsiz süreli sayılması işçi lehine olacaksa belirsiz süreli sayılması gerektiği, sözleşmenin içeriğinde de sözleşme salt üç ay sürelidir denmediği, sözleşmenin her yıl ocak ayında yenileneceği ve koşullara uyulduğu sürece bir yıl süreyle uzatılacağının belirtildiği, bu nedenlerle sözleşmenin belirli süreli sayılması gerektiği ancak bozulan Mahkeme kararında ücrette indirim yapılmadığı belirtilmişse de davacının bu sürede çalışmadığından ücretinden yaklaşık yarı oranında indirim yapılmasının daha hakkaniyetli olacağı gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı:
Direnme kararı, kanuni süresi içerisinde taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca, Mahkemece önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile karar verilmiş olup ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, bozma kararı sonrası verilen yeni hüküm bulunduğu ve hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının Özel Dairece incelenmesi gerektiği gerekçesiyle dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Gerekçe:
Davacının Temyizi Yönünden;
Gerekçeli karar 26.04.2016 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği halde, temyiz süresinin son günü olan 04.05.2016 tarihinden sonra, 18.05.2016 tarihinde davacı vekilinin harcını yatırarak kararı temyiz ettiği ve temyiz talebinin 18.05.2016 tarihinde sekiz günlük temyiz süresi geçirildikten sonra yapıldığı anlaşıldığından; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432. maddesi gereğince, davacı vekilinin temyiz isteminin süre aşımı sebebiyle REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının talep halinde ilgiliye iadesine
Davalıların Temyizi Yönünden;
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında, davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışıp çalışmadığı ve bu bağlamda iş sözleşmesinin süresinden önce feshi sebebi ile bakiye süre ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 325. maddesinde, “iş sahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi yapmaya mecbur olmaksızın mukaveledeki ücreti isteyebilir” şeklinde kurala yer verilerek işçinin kalan süre ücretini talep hakkı olduğu belirlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasındaki 23.10.2008 tarihinde imzalanan iş sözleşmesinin 2/b maddesinde yer alan “..taraflar sözleşmenin feshi için üç ay önceden yazılı ve gerekçeli olarak bildirimde bulunmak zorundadır. ” şeklindeki düzenleme ile iş sözleşmesinin feshi için ihbar süresi öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce haklı neden olmadan ihbar süresine uymak suretiyle feshine imkan veren düzenleme sözleşmesinin belirli süreli olarak değerlendirilmesine engeldir. Bu durumda davacı işçi bakiye süre ücreti tutarında tazminata hak kazanamaz. Anılan tazminata ilişkin talebin reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.