30 Kasım 2023 tarihinde mücbir sebep halinin kalkması ile birlikte vergi mükellefleri beklemediği sorunlarla karşılaşacaklardır. Bunlardan birisi ve en önemlisi de “İşletmelerin Aktifine Kayıtlı Deprem Nedeniyle Hasara Uğrayan veya Zayi Olan İktisadi Kıymetlerde Yaşanan Katma Değer Vergisi Sorunudur”
Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
Giriş:
06.Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin üzerinden aylar geçtikten sonra depremin bilançosu çıktı ve bölgede yıkılacak bina sayısı yüzbinleri geçti!
Depremle birlikte yaşanan can kayıplarının faturasının ağırlığı ve acılarının dinmek bilmeksizin devam etmesi bölgede yaşayan insanların sosyal yaşamını olumsuz etkilemektedir. Bu ortamda tüm zorluklara rağmen bölgede yaşam savaşı veren insanlarımızın özelliklede ticaretle iştigal eden tüccar ve esnafın sahip oldukları işyerlerinin deprem nedeniyle yıkılması ve enkaz haline dönüşmesi çözümü mümkün olmayan yeni sorunların yaşanmasına neden olmuştur.
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 06 Şubat 2023 – 30 Kasım 2023 tarihlerini kapsayan dönemim mücbir sebep hali ilan edilmesi ile bölgede faaliyette bulunan vergi mükellefleri başta olmak üzere tüm vatandaşlar için vergisel işlemlerin yerine getirilmesi konusunda önemli bir kolaylık sağlansa da depremin yarattığı yıkımın etkilerinin hala devam etmesi ve mevcut yasal düzenlemede uygulamadaki belirli konularda deprem bölgesi ve depremden etkilenen vatandaşlar için yeni bir düzenleme yapılmamış olması 30 Kasım 2023 tarihinde mücbir sebep halinin kalkması ile birlikte vergi mükellefleri beklemediği sorunlarla karşılaşacaklardır. Bunlardan birisi ve en önemlisi de “İşletmelerin Aktifine Kayıtlı Deprem Nedeniyle Hasara Uğrayan veya Zayi Olan İktisadi Kıymetlerde Yaşanan Katma Değer Vergisi Sorunudur”
Bu konuda Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yeni bir düzenleme yapılmaması halinde bu durumda bulunan mükelleflerin haksız ve yüklü tutarda bir vergi ile karşılaşması kaçınılmaz olacaktır.
Yasal Mevzuat;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 30/c maddesinde; “Deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisi, (Şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 315 inci maddesine göre Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömürlerini tamamladıktan sonra zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisi ile faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisinin kullanılan süreye isabet eden kısmı indirilebilir.) şeklinde yapılan düzenleme ile depremde zayi olan malların alımında yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılmasına imkan tanınırken, depremde zayi olan Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlerin (ATİK) yüklenilen KDV için ise, depremin meydana geldiği tarihe kadar olan faydalı ömür süresi dikkate alınarak yüklenilen KDV’nin indirimin dikkate alınması belirtilmektedir.
Bilindiği üzere 3065 sayılı Kanunun 30.maddesinin (c) bendi 5228 sayılı Kanunun 17.maddesi ile değiştirilmiştir. (Yürürlük 31/7/2004) Değişmeden önceki hali “Deprem veya sel felaketi nedeniyle zayi olanlar hariç olmak üzere zayi olan mallara ait katma değer vergisi” şeklindedir. 7104 sayılı Kanunun 9.maddesi ile de parantez içi hüküm eklenmiştir. (Yürürlük 6/4/2018)
Vergi Usul Kanununun Verginin Terkini başlıklı 115.maddesinde “Yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, zararlı hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benziyen afetler yüzünden zarara maruz kalan varlıklarının ve mahsullerinin en az üçte birini kaybedenler adına tahakkuk ettirilmiş ve afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili amme alacakları (700 Sayılı KHK‘nın 28 inci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük: 09.07.2018) Cumhurbaşkanı karariyle kısmen veya tamamen terkin olunur” ve 6183 sayılı Amme Alacaklarını Tahsili Usulü Hakkında Kanununda Tabii afetler sebebiyle Terkin başlıklı 105.maddesinde “Yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, muzir hayvan ve haşârat istilası ve bunlara benzer âfetler yüzünden:
1. Varlıklarının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin bu âfetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezaları;
2. Mahsullerinin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin, âfete mâruz arazi için zararın tahakkuk ettiği hasat ve devşirme zamanına tesadüf eden yıla ait olarak tahakkuk ettirilen Arazi Vergisi borçları ve vergi cezaları;
Maliye Bakanlığınca zararla mütenasip olmak üzere, kısmen veya tamamen terkin olunur. (Ek cümle: 28/12/2001-4731/4 md.) Maliye Bakanlığı terkin yetkisini mahalline devredebilir.”
Şeklinde yapılan düzenlemelerle vergi borçlarının ve diğer amme alacaklarının terkinine (silinmesine) ilişkin deprem bölgesinde yaşanan yıkım sonucu oluşan mali kayıplarla ilgili vergisel işlemlerin nasıl olacağı konusunda yasada Cumhurbaşkanı ve Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.
Uygulama: 3065 sayılı Kanunun 30/c maddesinde yer alan bu düzenleme kapsamında 01.08.2004 tarihinden 06.04.2018 tarihine kadar yapılan uygulamada deprem nedeniyle zayi olan Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlerin (ATİK) yüklenilen KDV’si indirim konusu yapılırken 06.04.2018 tarihinden sonra yapılan uygulamada ise Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömrünü tamamladıktan sonra zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetin alımında yüklenilen ve indirim konusu yapılan KDV’nin indirim hesaplardan çıkarılmasına ilişkin herhangi bir düzeltme işlemi yapılmazken. Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömrünü devam eden amortismana tabi iktisadi kıymetin depremden önceki faydalı ömür süresine isabet eden kısmına ilişkin KDV’sinin indirim konusu yapılırken, depremden sonraki döneme kalan faydalı ömür süresine isabet eden kısmına ait KDV’nin indirim hesaplarından çıkartılarak, ilgili döneme ait KDV beyannamesinde “Daha Önce İndirim Konusu Yapılan KDV’nin İlavesi” satırına yazılmak suretiyle hesaplanan KDV’ye ilave edilerek işlem yapılmaktadır.
Konuya İlişkin Değerlendirme; 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin şiddeti ve kapsadığı alanın boyutları ile klasik lokal bir deprem olmaktan çok yaşanan can kayıplarının sayısı ve yıkılan binaların sayısı dikkate alındığından bir bölgesel felakete dönüşmüştür. Depremin yaratmış olduğu yıkım ve hasar nedeniyle yüzbinlerce konut ve iş yeri yıkılmış veya hasara uğramıştır. Birçok işletme uğramış olduğu zarardan dolayı faaliyetine son vermek durumunda kalmıştır. Bin bir zorluklarla faaliyete geçirilen fabrikaların bir anda yok olması bu işletmelerin bilançolarını olumsuz etkilemiştir.
Bilindiği üzere doğal afetler neticesinde değerini tamamen veya kısmen kaybeden ATİK’lerin değerlemesine ilişkin VUK’un 317.maddesinde Fevkalade Amortisman başlığı altında,
“Amortismana tabi olup:
1. Yangın, deprem, su basması gibi afetler neticesinde değerini tamamen veya kısmen kaybeden;
2. Yeni icatlar dolayısıyla teknik verim ve kıymetleri düşerek tamamen veya kısmen kullanılmaz bir hale gelen;
3. Cebri çalışmaya tabi tutuldukları için normalden fazla aşınma ve yıpranmaya maruz kalan;
Menkul ve gayrimenkullerle haklara, mükelleflerin müracaatları üzerine ve ilgili Bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle, Maliye Bakanlığınca her işletme için işin mahiyetine göre ayrı ayrı belli edilen “Fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetleri” uygulanır şeklinde düzenlenmiştir.
Deprem nedeniyle yıkılan ve hasar gören ATİK’ler için yasada yer alan bu madde kapsamında işlem yapılacak olması tüm vergi mükellefleri için işletmelerin aktifine kayıtlı ve deprem nedeniyle hasara uğrayan veya zayi olan iktisadi kıymetlerin daha önce indirim konusu yapılan katma değer vergisinin ne olacağı konusu düşündürmektedir.
Deprem sonucu yok olan binalar (fabrika-işyeri) için Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömür en az kırk elli yıldır. Bu binaların hemen hemen çoğu da özellikle fabrikalar yeni yapılar olup faydalı ömür süreleri 20-30 yıl daha devam etmektedir. Deprem nedeni ile yıkılan ve hasar gören bu ticari işletmeler için KDV’sin de düzeltme yapılması, deprem nedeni ile zarar gören ve faaliyetine son vermek durumunda kalan işletmeler için ciddi bir vergi yükü oluşturacaktır. Çünkü hemen hemen tüm firmaların cari dönem işlemleri nedeniyle devreden katma değer vergisi bulunmadığından düzeltme işleminin yapılması halinde mal varlığını kaybeden ve borca batık hale gelmiş bu işletmelere birde yüksek tutarlarda KDV ödemesi çıkacak buda bu işletmeler için ikinci bir deprem etkisi yaratacaktır.
Bununla birlikte aşağıda yer alan iki hususun da ayrıca değerlendirmeye ve açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Yaşanan deprem anında yıkılan binaların dışında, deprem bölgesinde deprem sonrası yapılan denetim, inceleme ve analizler sonucunda zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan binalar ile depremde hasar görmüş ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı, ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen binaların yıkımına karar verilmesi sonucunda, yıkılacak olan binaların KDV karşısında durumu ne olacak?
Depremin yaşandığı bölgede depremin yaralarının sarılması ve olumsuz çevre şartlarının ortadan kaldırılması için illerde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ilgili birimleri ile valilikler tarafından enkazların kaldırılması, yıkımına karar verilen ve hasar gören binaların yıkımı karşılığında hurda olarak bedelsiz olarak bırakılmıştır. Bu kapsamda deprem nedeniyle zarar gören ATİK’lerin 213 sayılı VUK 267 değerlendirilmesi nasıl olacak ve 3065 sayılı KDVK’nın 17-4/g kapsamında nasıl bir uygulamaya tabi tutulacaktır?
Sonuç:
Yukarıda özet olarak yer alan açıklamalar ve mevzuata ilişkin düzenlemeleri dikkate aldığımızda 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan deprem sonrasında özellikle zayi olan ATİK’ler üzerinden yüklenilen ve indirim konusu yapılan katma değer vergisi tutarlarının düzeltilmesi depremden dolayı zarar gören vergi mükellefleri için önemli bir vergi yükü oluşturacaktır. Bu nedenle 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 30/c maddesinde yer alan (Şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 315’inci maddesine göre Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömürlerini tamamladıktan sonra zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisi ile faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisinin kullanılan süreye isabet eden kısmı indirilebilir.) parantez içi hükmünün kaldırılması ve deprem sonrası yapılan hasar tespitine bağlı olarak yıkımına karar verilen binalarında deprem kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu konuda ki diğer önerimiz ise devletin vergisel kayıp ve kaçağına ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılacak değerlendirme sonrasında yeni bir düzenleme yapılana kadar. KDVK’nın 30/c maddesinde yer alan parantez içi hükmünün 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremler nedeniyle mücbir sebep hali ilan edilen iller hariç olarak uygulanması yönünde bir düzenleme yapılması bölgenin ticari hayatının canlandırılmasında bir zorunluluk olmaktadır.
Ya da Vergi Usul Kanununun Verginin Terkini başlıklı 115.maddesinde ve 6183 sayılı Amme Alacaklarını Tahsili Usulü Hakkında Kanununda Tabii afetler sebebiyle Terkin başlıklı 105.maddesinde yer alan yetki çerçevesinde Cumhurbaşkanı veya Hazine ve Maliye Bakanın yetkisini kullanarak 3065 sayılı Kanunun 30/c maddesi parantez hükmü kapsamındaki hesaplanan indirim konusu yapılmayacak KDV’nin terkin edilmesi imkânı sağlanmalıdır.
Bu ay içerisinde TBMM’ye verilmesi beklenilen torba kanun teklifinde bu konuda bir düzenleme yapılması beklentileri karşılayacaktır.
Bu makalenin tüm hakları www.alomaliye.com’a aittir. İktibas belirtilmeden ve linkimiz verilmeden (kaynak belirtilmeden) tamamı ya da bir kısmı herhangi bir ortamda (yazılı-görsel-işitsel-sanal-bulut-eğitim vb. ortamlar) kullanılamaz. Aksi kullanımlarda gerekli yasal işlemler yapılır.