Yıllık İzin Hakkının Feshin Haklı Olup Olmamasından Bağımsız Olduğu, İki Dönem Çalışmalarda Yıllık İznin Her İki Dönemi Dikkate Alarak Hesaplanmasının Gerektiği
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/17396
Karar No: 2023/146
Tarihi: 10.01.2023
» Yıllık İzin Hakkının Feshin Haklı Olup Olmamasından Bağımsız Olduğu
» İki Dönem Çalışmalarda Yıllık İznin Her İki Dönemi Dikkate Alarak Hesaplanmasının Gerektiği
ÖZET: Yıllık izin alacağının, feshin haklılığından bağımsız olduğu gözetilmeden talebin reddedilmesi doğru olmamıştır.
Dosya içeriğine göre davacının, davalı Şirket nezdindeki 27.04.2010-05.03.2012 tarihleri arasındaki ilk dönem çalışma süresi ile 27.11.2012 -07.06.2013 tarihleri arasındaki ikinci dönem çalışma süresi toplamı üzerinden yıllık izne hak kazandığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça, davacıya yıllık izin ücretinin kullandırıldığı veya karşılığı olan ücretin ödendiği ispat edilememiştir. Şu hâlde davacının aynı işveren bünyesinde çalıştığı aralıklı süreler birleştirilerek tespit edilen yıllık izin süresine göre yıllık izin alacağı hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece ilk dönem çalışma süresi hesaplamaya dâhil edilmeden sonuca gidilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 23.04.2010-11.06.2013 tarihleri arasında çalıştığını, önce aşçı daha sonra çavuş olarak görev yaptığını, çalışmasının kesintisiz olduğunu, en son net 3.800,00 TL ücret aldığını, ödenmeyen işçilik alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekili Şirket nezdinde 27.04.2010 tarihinde çalışmaya başladığını, 05.03.2012 tarihinde kendi isteği ile işten ayrıldığını, 27.11.2012 tarihinde tekrar işe girdiğini, 07.06.2013 tarihinde haklı nedenle işten çıkartıldığını, bir yıllık çalışma süresi dolmadığı için davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin hakkı olmadığını, davacının net ücretinin 3.300,00 TL olduğunu, davacının ödenmeyen bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III.MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.03.2016 tarihli ve 2014/68 Esas, 2016/164 Karar sayılı kararıyla; toplanan kanıtlara göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 07.10.2020 tarihli ve 2017/16897 Esas, 2020/11064 Karar sayılı ilâmıyla; davaya konu alacakların hangi delil durumuna göre kabul veya reddedildiğinin anlaşılamadığı, kararın gerekçesiz yazıldığı, bilirkişi raporuna atıf yapılmasının kararın gerekçeli olduğunu göstermediği, gerekçesiz karar yazılmasının adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu gerekçesiyle sair temyiz itirazları incelenmeksizin Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 11.11.2021 tarihli ve 2020/460 Esas, 2021/254 Karar sayılı kararıyla; bozma ilâmı doğrultusunda toplanan kanıtlara göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 02.03.2022 tarihli ve 2022/1818 Esas, 2022/2722 Karar sayılı ilâmıyla; davacı işçinin davalı işyerinde iki dönem hâlinde kesintili çalıştığının kabulü yerine kesintisiz çalıştığının kabul edilmesinin hatalı olduğu, ilk dönem bakımından iş sözleşmesi davacı tarafından haklı bir neden olmaksızın sonlandırıldığından davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağı, kıdem ve ihbar tazminatı talebinin sadece ikinci dönem çalışma bakımından değerlendirilmesi ve uyuşmazlık konusu diğer alacakların aralıklı çalışma olgusu gözetilerek hesaplanması gerektiği, ayrıca davacının haftada 18 saat fazla çalışma yaptığının kabul edilmesinin dosya kapsamına daha uygun olacağı gerekçeleriyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu doğrultusunda hesaplanan ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasına, davacının bir yıllık süreyi tamamlayan çalışması bulunmadığı gerekçesiyle kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; kıdem süresinin başlangıcının kanun gereği işçinin işyerinde çalışmaya başladığı tarih olduğunu, davalının ilk dönem çalışmanın istifa ile son bulduğu, ikinci dönem çalışmanın ise işverence haklı nedenle feshedildiği yönündeki savunmasının gerçeği yansıtmadığını, davalının bu yöndeki iddiasını ispata yarar bir delil sunmadığını, davacının fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmaya devam ettiğini ve hafta tatili kullanmadığını, bu hususların tanık beyanları ile de sabit olduğunu, yıllık izin ücreti talebinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, yıllık izin hakkının tespitinde değişik zamanlardaki çalışma süresinin birleştirilmesi gerektiğini belirterek Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu alacakların aralıklı çalışma olgusuna ve bozma ilâmına göre hesaplanıp hesaplanmadığı ile bu bağlamda davacının yıllık izin alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 4857 sayılı İş Kanunu‘nun (4857 sayılı Kanun) 17, 32, 41, 53, 54, 59 ve 63 üncü maddeleri ile 4857 sayılı Kanun’un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 4857 sayılı Kanun’un “Yıllık ücretli izne hak kazanma ve izni kullanma dönemi” kenar başlıklı 54 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır.4857 sayılı Kanun’un “Sözleşmenin sona ermesinde izin ücreti” kenar başlıklı 59 uncu maddesinin birinci fıkrası ise “İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar.” şeklindedir.
3. Somut uyuşmazlıkta davacının, davalı işyerinde iki dönem hâlinde çalıştığı, ilk dönem çalışmasının istifa ile sona erdiği ve kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağı bozma kararına konu edilmiş; Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda bu alacak talepleri reddedilmiştir. Bu yöndeki kabulde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki bozma ilâmında da açıkça belirtildiği üzere, davacının kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki alacak taleplerinin aralıklı çalışma olgusu gözetilerek değerlendirilmesi gerekmektedir. Yıllık izin alacağının, feshin haklılığından bağımsız olduğu gözetilmeden talebin reddedilmesi doğru olmamıştır.
4. Dosya içeriğine göre davacının, davalı Şirket nezdindeki 27.04.2010-05.03.2012 tarihleri arasındaki ilk dönem çalışma süresi ile 27.11.2012 -07.06.2013 tarihleri arasındaki ikinci dönem çalışma süresi toplamı üzerinden yıllık izne hak kazandığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça, davacıya yıllık izin ücretinin kullandırıldığı veya karşılığı olan ücretin ödendiği ispat edilememiştir. Şu hâlde davacının aynı işveren bünyesinde çalıştığı aralıklı süreler birleştirilerek tespit edilen yıllık izin süresine göre yıllık izin alacağı hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece ilk dönem çalışma süresi hesaplamaya dâhil edilmeden sonuca gidilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.