Vakıflarda İktisadi İşletmeler
Ölçeği gereği bir şirket organizasyonu içerisine girmek istemeyen vakıflar halen ticari faaliyetlerini iktisadi işletme kurarak sürdürmeyi tercih etmektedir.
Çağatay YARAR
Vakıflar Genel Müdürlüğü Başmüfettişi
[email protected]
Giriş
Vakıf iktisadi işletmelerinin günümüzde vakıfların ticari hayatta gitgide daha fazla yer alması ile önemi artmıştır. Son zamanlarda vakıflar şirket kurma noktasında daha yoğun bir eğilim göstermekte ise de ölçeği gereği bir şirket organizasyonu içerisine girmek istemeyen vakıflar halen ticari faaliyetlerini iktisadi işletme kurarak sürdürmeyi tercih etmektedir.
Vakıflar Kanunundaki Düzenlemeler
Vakıflar Kanununun İktisadî işletme ve şirket kurulması başlıklı 26. maddesinde vakıfların amacını gerçekleştirmeye yardımcı olmak ve vakfa gelir temin etmek amacıyla, Genel Müdürlüğe bilgi vermek şartıyla iktisadî işletme ve şirket kurabilecekleri, kurulmuş şirketlere ortak olabilecekleri belirtilmiştir. Şirketler dahil iktisadî işletmelerden elde edilen gelirler vakfın amacından başka bir amaca tahsis edilemez. Şirket kurulması veya kurulu şirketlere iştirak edilmesi bu makalenin kapsamı dışında kalacaktır.
Kanunun maddesinden şu çıkarımlar yapılabilmektedir.
- İktisadi işletme vakfın amacını gerçekleştirmeye yardımcı olmalı ve gelir temin etmek amacını taşımalıdır,
- İktisadi işletme kurulması için Vakıflar Genel Müdürlüğüne bilgi vermek yeterlidir, izin şartı bulunmamaktadır,
- İktisadi işletmeden elde edilecek gelirler ancak vakfın amacına tahsis edilebilir.
İlk maddede iktisadi işletmenin iki şartı birden taşıması gerektiği değerlendirilmektedir. Ancak bazı iktisadi işletmelerin kar elde etme amacı taşımadığı çok sayıda gerçek örnek mevcuttur. Örneğin özel okul işletmeciliği yapan bir iktisadi işletme zarar ediyor olabilir ya da sağlık hizmeti veren bir iktisadi işletme de, ancak bunların vakfın amacına katkısı göz önünde bulundurulmalıdır. Kanımızca bu maddede amacın gerçekleştirilmesine yardımcı olmak ve gelir temin etmek şartının bir arada bulunmasını şeklinde anlaşılmaması için “veya” şeklinde değişlik yapılıp bu şartlardan yalnızca birinin yerine getirilmesi yeterli olmalıdır. Ancak bu husus halen tartışmalıdır.
Kuruluş Bildirimi ve Ticaret Sicili Tescili
İktisadi işletme ve şirket kuran vakıflar aşağıdaki linkte yer alan Vakıflar Yönetmeliğinin ekindeki (Ek-6) formu doldurarak bir ay içinde ilgili bölge müdürlüğüne vermek zorundadırlar.
https://cdn.vgm.gov.tr/mevzuat/ek-6-iktisadi-isletme-veya-sirket-acmakapatma-bildirimi-yeni.xls
Bir aylık sürenin karar tarihi mi ya da Ticaret Sicili tescil tarihi mi olduğu net değildir. Bildirim formunun dipnotlarında şu hususlar yer almaktadır.
“1. 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 26. maddesi ile Vakıflar Yönetmeliğinin 37. maddesi gereğince vakıflar, açılan ya da kapatılan veya ortak olunan iktisadi işletme veya şirketlerini bir ay içinde ilgili Bölge Müdürlüğüne bildirmek zorundadırlar. Aksi halde 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 11. maddesi uyarınca idari para cezası uygulanır.
2. Bu form 1 nüsha halinde hazırlanarak Ticaret Sicil Gazetesi fotokopisi ile beraber ilgili Bölge Müdürlüğüne verilecektir.”
Buradan da anlaşılacağı üzere Ticaret Sicil Gazetesi ilanı sureti istenmekte bu durumda bildirimlerin ilandan sonra yapılması gerekecektir.
Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 55. maddesinde vakıflara ait iktisadi işletmelerin tescil başvurusunda istenen belgeler ise şu şekilde sıralanmıştır.
a) Vakfın unvanı, merkezi, vergi kimlik numarası; işletmeyi temsile yetkili kılınan kişilerin adı ve soyadı, yerleşim yeri, kimlik numarasının da yer aldığı 24. maddede öngörülen taahhütname veya bu bilgilerin yer verildiği başvuru dilekçesi,
b) İşletmeyi temsile yetkili kişilerin Kanunun 40. maddesi uyarınca düzenlenmiş imza beyannameleri,
c) Vakfın tüzel kişiliğinin devam ettiğini gösteren resmi belge,
ç) Vakıf senedinin aslı ile birlikte ibraz edilmek kaydıyla bir örneği veya noter onaylı örneği,
d) Taahhütnamede veya başvuru belgesinde yer almaması halinde vakıf yöneticilerinin bu göreve seçilmelerine ilişkin yetkili organ kararının bir örneği,
e) İşletmenin açılmasına ve tesciline ilişkin yetkili organ kararının noter onaylı örneği,
Bunlardan Vakfın tüzel kişiliğinin devam ettiğini gösteren resmi belgeye uygulamada “Faaliyet Belgesi” denilmektedir ve vakfın ilgili bulunduğu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Vakıf Hizmetleri Şube Müdürlüğü tarafından verilmektedir.
Vakıf senedi vakfın kuruluş belgesi niteliğindeki noter senedidir. Bu belgenin aslının vakıf merkezinde bulunması gerektiği gibi birer nüshası ilgili noterde ve Vakıflar Genel Müdürlüğünde de bulunmaktadır.
Bilindiği gibi vakıfların Yönetim organı derneklerde olduğu gibi illaki yönetim kurulu olacak diye bir şart yoktur bu organ Mütevelli Heyeti, İcra komitesi, Yönetim kurulu hatta tek kişilik Mütevelli vs. bile olabilir. Bu durumda vakıf senedinde bu organ hangi üst organ tarafından seçilmiş ise o kararın bir örneği istenmektedir.
Yine vakfın iktisadi işletme açıp açamayacağına dair vakıf senedinde bir hüküm bulunup bulunmadığına bakılmalı hüküm bulunuyor ise bu kararı hangi organın alabileceği senette yazılı ise kesinlikle bahsi geçen organın kararı temin edilmelidir. Örneğin iktisadi işletme kurulması Genel Kurul kararına tabi olabileceği gibi bu yetki Yönetim Kuruluna da verilmiş olabilir. Bu hususta hiçbir hüküm yoksa yönetim kurulunun yetkili olduğu varsayılmalı ancak mümkün ise ve eğer var ise ilk Genel Kurul toplantısında karar Genel kurulun onayına sunulmalıdır.
Vakıflarda İktisadi İşletmeyi Doğuran Faaliyetler
Kurumlar Vergisi Kanununun 1. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi hükmüne göre, dernek veya vakıflar (tüzel kişiliği itibarıyla) kurumlar vergisinin konusu dışında olup bunlara ait iktisadi işletmelerin kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır.
1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde bu başlık altındaki hususta detaylı bilgiler verilmiştir.
İktisadi işletmenin belirlenmesinde Kurumlar Vergisi Kanununun 2. maddesinin 5. fıkrasında belirlenen koşullar dikkate alınacak olup işletmelerin belirgin özellikleri bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesidir. Diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurları, ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir. Kanun, bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek ya da vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsama almıştır.
Dernek veya vakfa ait bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilebilmesi için iktisadi işletmenin;
– Dernek veya vakfa ait veya bağlı olması (ait olma, sermaye bakımından; bağlı olma ise idari bakımdan bağlılığı ifade eder),
– Sermaye şirketi veya kooperatif şeklinde kurulmamış olması,
– Ticari, sınai veya zirai alanda devamlı olarak faaliyette bulunması
gerekmektedir.
Devamlılık unsuru, bir hesap dönemi içinde aynı veya ayrı faaliyet alanlarında ticari mahiyet arz eden işlemlerin birden fazla yapılmasını ifade etmektedir. Aynı hesap döneminde tek işlem nedeniyle ticari faaliyetin devamlılık unsurunun oluştuğunu kabul etmek mümkün olmamakla birlikte, faaliyetin organizasyon gerektirmesi veya amacının ticari olması durumunda devamlılık unsurunun varlığı kabul edilir.
Ticari organizasyon, sermaye tahsisi, işyeri açılması, personel istihdamı, ticaret siciline kaydolmak gibi unsur ve şartlardan tümü veya bir kısmı yerine getirilmek suretiyle belirli şekilde kurulmuş olacaktır. Bu takdirde bu organizasyon içinde bir takvim yılında veya iki veya üç yılda tek bir işlem yapılmış olsa dahi ticari faaliyetin varlığı kabul edilecektir.
İktisadi İşletmeyi Doğuran Örnek Vakıf Faaliyetleri
√ Mülkiyeti vakfa ait bir gayrimenkulün, anılan Genel Tebliğde belirtilen şekilde ticari bir organizasyona bağlı olmaksızın yapılan kiralama faaliyetinin ticari bir nitelik taşımaması nedeniyle iktisadi işletme oluşmamaktadır.
√ Vakfın mülkiyetinde bulunan arsa üzerine kat karşılığı inşa edilen 16 adet taşınmazın, vakfın amaçlarının yerine getirilmesine daha fazla katkı sağlanması amacıyla müstakil iş yeri olarak kiraya verilebilecek taşınmaz satın alımında kullanılmak üzere yapılan satış işlemi nedeniyle, herhangi bir organizasyon dahilinde ve devamlı surette yapılan bir ticari faaliyetten söz edilemeyeceğinden, bu satış işlemi dolayısıyla iktisadi işletme oluşmayacak ve kurumlar vergisi mükellefiyeti de söz konusu olmayacaktır. Ancak, vakfın mülkiyetinde bulunan taşınmazların satış işleminin bir organizasyon çerçevesinde devamlı olarak, hacim ve ehemmiyet bakımından ticari nitelik arz edecek şekilde ifa edilmesi halinde bir iktisadi işletme oluşacaktır.
√ Vakfa gönderilen ayni yardımların ticari bir organizasyon çerçevesinde ve bedel mukabilinde satışının gerçekleştirilmesi ve ayrıca, yapılan işlemin belirli bir süreyle sınırlı olmaksızın süreklilik arz etmesi halinde bu iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir.
√ Ticari organizasyon, sermaye tahsisi, işyeri açılması, personel istihdamı, ticaret siciline kaydolmak gibi unsur ve şartlardan tümü veya bir kısmı yerine getirilmek suretiyle kurulmuş bir organizasyon içinde bir takvim yılında veya iki veya üç yılda tek bir işlem yapılmış olsa dahi ticari faaliyetin varlığı kabul edilecektir.
√ Aynı vergilendirme döneminde birden fazla veya birden fazla vergilendirme döneminde periyodik olarak, ticari bir organizasyon çerçevesinde çay, yemek, tiyatro, kermes, konser gibi faaliyetlerin düzenlenmesi ve bu faaliyetlerden dolayı gelir elde edilmesi nedeniyle oluşacak olan iktisadi işletme için kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekecektir.
√ Gelir ve gider bütçeleri sonucu oluşturulacak kâr/zararın taraflar arasında vergiler düşüldükten sonra bir kısmının vakfa bir kısmının da organizatör firmaya kalacağı, söz konusu tutarın vakfa bağış olarak aktarılması, vakıf tarafından gerçekleştirilecek kongre organizasyonu işinin ticari mahiyet arz etmesi nedeniyle iktisadi işletme oluşacak ve kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilecektir. Diğer yandan anılan şirket tarafından vakfa bağış adı altında aktarılması öngörülen tutarlar için iktisadi işletmeniz tarafından fatura düzenlenmesi gerekecektir.
√ Vakfın bedel karşılığı gerçekleştirmekte olduğu öğrenci yurdu işletme faaliyeti nedeniyle oluşan iktisadi işletme nezdinde bu iktisadi işletmenin faaliyete başladığı tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir.
√ Vakfın isim ve logosunun bir sigorta şirketine kullandırılması karşılığında ödenecek bedeller üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin (5) numaralı bendi gereğince gelir vergisi tevkifatı yapılacak söz konusu gelirler nedeniyle derneğe bağlı iktisadi işletme oluşmayacaktır.
√ Eğitim ve meslek edindirme kurslarının vakıf tarafından bedel karşılığı yerine getirilmesi nedeniyle iktisadi işletme oluşacağından, bu iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi ve mükellefiyetle ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Ancak, söz konusu kurs hizmetlerinin bedelsiz olarak verilmesi halinde iktisadi işletme oluşmayacaktır.
√ Vakıfların tüzel kişiliği itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmadığından Vakfa vakıf kurucuları tarafından düzenli olarak yapılan bağışların kurum geçici vergi ve kurumlar vergisi matrahına dahil edilerek ödenmesi söz konusu değildir. Ancak Vakfa ait iktisadi işletmenin bulunması halinde bu işletmeye yapılacak bağışların kurum kazancına ilave edilerek kurumlar vergisi matrahına dahil edilmesi gerekir.
√ Eğitim ve bilgilendirme semineri faaliyetinin yerine getirilmesi için katlanılan masrafların bu eğitim ve seminere katılanlardan tahsil edilmemesi, doğrudan bağış adı altında da olsa bir bedel alınmaması şartıyla, düzenlenen seminerler dolayısıyla vakfa bağlı bir iktisadi işletme oluşmayacaktır.
√ Vakfın fuar organizatörlüğü hizmeti karşılığında, fuarlara katılacak üyelerden tahsil ettiği bedeller nedeniyle vakfa bağlı bir iktisadi işletme oluşması durumunda Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre birinci sınıf tüccarlar tarafından tutulması gereken defterlerin Kanunda belirtilen süreler içinde tasdik ettirilerek kullanılması, ayrıca aynı Kanunun belge düzeni ile ilgili hükümlerine riayet edilmesi gerekmektedir.
√ Vakfa sağlanan hibe dolayısıyla ve bu hibe ile satın alınan araçların ve demirbaşların, amaçlarınıza yönelik olarak münhasıran Ankara ilinin tanıtım faaliyetlerinde kullanılması halinde bu faaliyet nedeniyle Vakıf bünyesinde bir iktisadi işletme oluşması söz konusu olmayacaktır. Ancak, Vakfa yapılan hibe ile satın alınan araçların ve demirbaşların bedel karşılığı hizmet sunumunda kullanılması veya bu araç ve demirbaşların kiralama vb. yollarla bedel mukabili başkalarının hizmetine verilmesi halinde, Vakıf bünyesinde oluşacak iktisadi işletme adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekecektir.
√ Vakıf tarafından düzenlenen kermesin ticari organizasyon çerçevesinde yapılması, yılda birden fazla tekrar edilmesi veya her yıl bir defa olmakla beraber müteakip yıllarda ya da birkaç yıl arayla yapılmasına karşılık periyodik olarak tekrar edilmesi durumunda, bu faaliyetin devamlı olduğunun kabulü gerektiğinden oluşacak söz konusu vakfa bağlı iktisadi işletme oluşacaktır.
√ Vakfın nakit varlıklarının bir kısmının, vakıf amaçlarını gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduğu gelirleri sağlamak amacıyla menkul kıymet alımına tahsis edilmesi, daha sonra bu menkul kıymetlerin yıl içinde farklı tarihlerde birkaç kez elden çıkarılması veya itfa tarihinde neması ile birlikte tahsil edilmesi durumunda, devamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai bir faaliyetten söz edilemeyeceğinden, vakfa bağlı bir iktisadi işletmenin varlığı söz konusu olmayacaktır.
√ Ancak, vakfın nakit varlıklarıyla müstakil bir eleman istihdamını gerektirecek boyutta menkul kıymet alım-satım faaliyetinde bulunulması ve sadece bu faaliyet için eleman istihdam edilmesi halinde, bu faaliyet dolayısıyla vakfa bağlı iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekmektedir.
√ Vakıf tarafından düzenlenecek kurban organizasyonu çerçevesinde, her bir hissenin en az belli bir kısmının vakfa bağışlanması kaydıyla verilecek bu hizmet için kar amacı güdülmeksizin dahi olsa hizmet verilenlerden bedel alınmış olacağından, bu hizmetler dolayısıyla vakfa bağlı iktisadi işletme oluşacak olup oluşan iktisadi işletme için kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekecektir.
√ Vakıfların eğitim ve sağlık gibi bir takım hizmetleri bir bedel karşılığı olmaksızın yerine getirmeleri halinde, bu faaliyetler vakfa bağlı iktisadi işletme olarak nitelendirilmeyecektir. Ancak, sözü edilen hizmetlerin yerine getirilmesi için yapılan masrafların hizmet verilenlerden tahsil edilmesi veya bu kişilerden veya ailelerinden bağış adı altında bir bedel alınması durumunda, bu faaliyetler, vakfa ait iktisadi işletme olarak kabul edilecek ve kurumlar vergisine tabi olacaktır.
√ Vakfın üyelerine faiz veya başka bir ad altında gelir temin edilmek suretiyle borç vermesi de iktisadi işletmeyi ortaya çıkaracaktır.
İktisadi İşletmenin Yönetim Organı
Türk Medeni Kanununun 50. maddesi uyarınca; Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır. Organlar, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar. Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar.
Vakıf iktisadi işletmelerinin ayrı bir yönetim organı olması zorunlu değildir ancak kuruluş aşamasında vakıf yönetim kurulu üyelerinden biri iktisadi işletme yetkilisi olarak atabilir ya da iktisadi işletmenin kuruluş kararı şirket sözleşmesine benzer nitelikte olup ticaret siciline tescil edilmektedir ve bu kararda iktisadi işletmenin yönetimine ilişkin hükümler konabilir. Burada iktisadi işletme için vakıf yönetim organı tarafından belirlenecek ve kendi üyelerinden oluşacak “İktisadi İşletme Yürütme Kurulu” oluşturulabilir. Esasen iktisadi işletmenin tüm mal varlığı hakları ile alacak ve borçları vakfa ait olup doğrudan vakıf yönetimi tarafından idare edilmesi de esastır. Burada temel olarak ele alınması gereken husus iktisadi işletmenin ayrı bir tüzel kişiliği olmamasıdır zaten bu özelliği sebebiyle ticaret şirketlerinden ayrılmaktadır, dolayısıyla iktisadi işletmenin varlığı vakıf tüzel kişiliğinde mündemiçtir. Sonuç olarak iktisadi işlemenin tüm iş ve işlemlerinden vakıf yönetimi doğrudan sorumlu olup bu yetkisini görevlendirileceği üyeleri veya 3. kişiler marifetiyle yerine getirebileceği halde sorumluluğunu devretmiş olmayacaktır.
Tüzel Kişilik ve Mal Edinilmesi
Biraz önce de bahsedildiği üzere iktisadi işletme tüzel kişiliği haiz olmadığından mal edinemeyecektir.
Türk Medeni Kanununun 47 ve 48. maddeleri uyarınca başlı başına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili özel hükümler uyarınca tüzel kişilik kazanırlar. Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler.
Bu suretle iktisadi işletmeler tapuda adlarına taşınmaz tescil edilemez ya da davalara taraf olamaz, bu durumlarda bu işlemler vakıf tüzel kişiliği adına yapılacaktır.
İktisadi İşletme Kâr Aktarımı
Vakıflar Kanununun 2. maddesi uyarınca iktisadî işletmelerden elde edilen gelirler vakfın amacından başka bir amaca tahsis edilemez. İktisadi işletmenin kâr elde etmesi durumunda bu tutarın sermaye artırımı için kullanılması dışında vakıf merkezine aktarılması haricinde başka bir yere aktarılması mümkün değildir.
İktisadi işletme tarafından vakfa net kârın aktarılması halinde Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi gereğince %15 oranında gelir vergisi stopajı yapılması gerekmektedir.
Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında 1 Seri No.lu Genel Tebliğin 5.2. maddesi gereği Cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıfların varsa İktisadi işletmesinin dönem sonunda oluşan kârından ödenmesi gereken vergiler ve diğer yasal yükümlülükler ayrıldıktan sonra kalan net kârı, vakıf bütçesine gelir olarak aktarılır.
İktisadi İşletmenin Denetimi
Vakıflar Kanununun Vakıfların Denetimi başlıklı 33. maddesinde; “Mülhak, cemaat, esnaf vakıfları ile yeni vakıflarda iç denetim esastır. Vakıf; organları tarafından denetlenebileceği gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına da denetim yaptırabilir. Vakıf yöneticileri, en az yılda bir defa yapılacak iç denetim raporları ile sonuçlarını, rapor tarihini takip eden iki ay içerisinde Genel Müdürlüğe bildirir. Vakıfların amaca ve yasalara uygunluk denetimi ile iktisadî işletmelerinin faaliyet ve mevzuata uygunluk denetimi Genel Müdürlükçe yapılır.” denilmektir. Bu doğrultuda Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından iktisadi işletmelerin faaliyetleri ve mevzuata uygun yönetilip yönetilmediği denetlenmektedir.
Ayrıca Vakıflar Yönetmeliğinin Vakıfların denetimi başlıklı 39. maddesinde Vakıf yöneticileri, yıl sonundan itibaren altı ay içerisinde yapılacak iç denetim rapor ve sonuçlarını yönetmelik ekindeki forma uygun olarak düzenleyerek rapor tarihini takip eden iki ay içerisinde ilgili bölge müdürlüğüne göndermekle yükümlüdürler. 42. maddeye göre ise İşletme ve iştiraklere sahip olan vakıflarda bu işletme ve iştiraklerin sınai, iktisadi ve ticari esas ve gereklere uygun tarzda idare edilip edilmedikleri, rasyonel bir şekilde işletilip işletilmedikleri de bu iç denetim kapsamındadır.
https://cdn.vgm.gov.tr/mevzuat/ek-7-ic-denetim-raporu-yeni.xls bağlantısında yer alan rapor formatının dipnotunda varsa işletme ve iştiraklerinin mali tablolarının bu forma eklenerek ilgili Bölge Müdürlüğüne verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Sonuç
İktisadi işletmeler vergi, muhasebe ve diğer birçok uygulamada ticari şirketler ile aynı yükümlülüklere tabiridir ancak özellikle ayrı birer tüzel kişilikleri olmaması onları vakıf tüzel kişiliğinin ayrılmaz bir parçası yapmaktadır. Bu durum yönetim sorumluluğunu da doğrudan vakfa ve vakıf yönetimine vermektedir. Vakfın ticari faaliyet niteliğinde ortaya çıkabilecek ve iktisadi işletmeyi doğurabilecek faaliyetlerinin iktisadi işletme kurulmasını gerektirip gerektirmediği hususundaki somut tereddütlerin giderilmesi için en sağlıklı yol ilgili vergi dairesinden mukteza almaktır.
Bu makalenin tüm hakları www.alomaliye.com’a aittir. İktibas belirtilmeden ve linkimiz verilmeden (kaynak belirtilmeden) tamamı ya da bir kısmı herhangi bir ortamda (yazılı-görsel-işitsel-sanal-bulut-eğitim vb. ortamlar) kullanılamaz. Aksi kullanımlarda gerekli yasal işlemler yapılır.