Hamza SAYAN
Mali Hizmetler Uzmanı
[email protected]
Personel sözleşmeleriyle daha çok önem kazanan Belediye Şirketleri damga vergisinden muaf mıdır?
Bilindiği üzere 24.12.2017 tarihli 696 sayılı KHK ile İl özel idareleri, belediyeler ile bağlı kuruluşları ve bunların üyesi olduğu mahalli idare birlikleri, personel çalıştırılmasına dayalı hizmetleri 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 22. maddesindeki limit ve şartlar ile 62. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendindeki sınırlamalara tabi olmaksızın doğrudan hizmet alımı suretiyle birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlası bu idarelere ait bir şirkete gördürebileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda yukarıda sayılan idareler ile bu idarelerin şirketleri arasında personel çalıştırmasına dayalı hizmet alımı ihtiyacının limitlere tabi olmaksızın doğrudan teminle ancak bir sözleşme imza ederek karşılanması konusu ortaya çıkmaktadır. Konunun daha detaylı incelenebilmesi ve daha açıklayıcı olabilmesi adına bu yazımızda özellikle Belediyeler ile Belediye Şirketleri arasında yapılan sözleşmeler kaleme alınmıştır.
Her ne kadar damga vergisi gelirleri genel bütçe vergi gelirleri arasında düşük bir orana sahip olsa da uygulamada çok sık karşımıza çıkmakta ve kafa karışıklığına sebep olmaktadır. Bu karışıklığı giderebilmek adına öncelikle Damga Vergisi Kanunun detaylı incelenip Damga Vergisinin konusunun, sınırlarının ve taraflarının iyi bilinmesi gerektiği düşünülmektedir.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun, Konu başlıklı 1 inci maddesinde; “Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar Damga vergisine tabidir. Bu kanundaki kağıtlar terimi, yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade eder.”
Mükellef başlıklı 3 üncü maddesinde; “Damga Vergisinin mükellefi kağıtları imza edenlerdir. Resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların Damga Vergisini kişiler öder.”
Kâğıtların mahiyetlerinin tayini başlıklı 4 üncü maddesinde ise; “Bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılır ve buna göre tabloda yazılı vergisi bulunur. Kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılır. Mahiyeti tayin edilmek istenen kağıt üzerinde başka bir kağıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kağıdın hükümlerine nazaran iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınır.”
Resmi daire başlıklı 8 inci maddesinde; “Bu kanunda yazılı resmi daireden maksat, genel ve özel bütçeli idarelerle, il özel idareleri, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları, belediyeler ve köylerdir.”
Resmi dairelerin mecburiyeti başlıklı 26’ncı maddesinde ise; “Resmi dairelerin ilgili memurlarının kendilerine ibraz edilen kâğıtların damga vergisini aramaya ve vergisi hiç ödenmemiş veya noksan ödenmiş olanları bir tutanakla tespit etmeye veya bunları tutanağı düzenlemek üzere, vergi dairesine göndermeye mecbur oldukları; hüküm altına alınmıştır.”
Ayrıca bahse konu Kanuna ekli (1) sayılı Tablonun Akitlerle ilgili kâğıtlar başlıklı 1. bölümünün (A.1) sırasında, belli bir parayı ihtiva eden sözleşmelerin binde 9,48 oranında damga vergisine tabi olduğu ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan Kanun maddeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Belediye ile Belediye Şirketleri arasında imzalanan belli bir parayı ihtiva eden sözleşmelerin damga vergisine tabi olduğu ve bu damga vergisinin Kanunda ‘Resmi Daire’ olarak sayılmayan Belediye Şirketleri tarafından ödenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. Ayrıca bahse konu Kanun resmi daireleri bu damga vergisinin tespitinden ve vergi dairesine gönderilmesi sürecinden sorumlu tutmuştur. Aslında Kanun koyucu bu konu hakkında boşluk bırakmadan belediye şirketlerini damga vergisini ödeyecek taraf olarak, belediyeleri ise bu konunun takipçisi olarak tanımlamıştır. Kaldı ki Sayıştay Daireleri bu düşüncemizi destekleyen birçok karar almıştır. Örnek teşkil etmesi adına Sayıştay Dairelerinin bu konu hakkındaki kararlarının ayrıca incelenmesi tavsiye olunur.
Ancak uygulamada birçok belediye, belediye şirketleriyle yapmış olduğu personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı sözleşmelerinin;
- Süreklilik arz ettiği,
- Sözleşmeye eklenen maddeler neticesinde kendiliğinden uzayan ve sözleşme bedelinde artışa gitmeyen,
- Oluşacak ücret zamlarının fiyat farkı çerçevesinde değerlendirmesi gereken yeni sözleşmeler olduğu,
Gerekçeleriyle ilk sözleşmeden sonra ortaya çıkan yeni sözleşmeler için damga vergisi muafiyeti oluşacağını düşünmektedir ve bu belediyeler oluşan sözleşmelerde damga vergisi aramamaktadır.
Tüm bu açıklamalar çerçevesinde, Sayıştay 3. Dairesinin 405 numaralı kararı ve diğer daire kararları da göz önünde bulundurulduğunda tarafımca Belediye Şirketlerinin personel sözleşmelerinden doğan damga vergisinde muafiyeti olmadığı ve sözleşmelerden doğan damga vergilerini ödemesi gerektiği düşünülmektedir.
Kaynakça:
– KHK 696
– 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
– 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu
Bu makalenin tüm hakları www.alomaliye.com’a aittir. İktibas belirtilmeden ve linkimiz verilmeden (kaynak belirtilmeden) tamamı ya da bir kısmı herhangi bir ortamda (yazılı-görsel-işitsel-sanal-bulut-eğitim vb. ortamlar) kullanılamaz. Aksi kullanımlarda gerekli yasal işlemler yapılır.