Deprem Vergisinde Hangi Vergi Dairesine Kayıtlı Olduğunuzun Önemi Arttı!
Mehmet Göktuğ KÖKBULUT
Avukat
goktugkokbulut@gmail.com
6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız depremin acısını hala yaşıyoruz. Yaşanan acıların telafisi mümkün olmasa da yaraların bir nebze sarılabilmesi için depremin ilk gününden itibaren başta iş dünyası olmak üzere vatandaşlarımız tarafından milyarlarca lira yardım ve bağış yapıldı.
Diğer taraftan yaşanan felaketin getirdiği yaraların sarılabilmesi için ilave vergi gündeme geldi. Kısaca deprem vergisi olarak adlandırılan ek vergi 12 Mart 2023 tarihli Resmî Gazete’de 7440 sayılı Kanunun 10/27. maddesi olarak yürürlüğe girdi.
Söz konusu düzenlemeden anlaşılacağı üzere, bugüne kadar vergi kanunlarında istisna ve indirimler nedeniyle tamamen veya kısmen vergiden istisna ve indirime tabi kazançlar üzerinden bir defaya mahsus ek vergi getirilmektedir. Yani bugüne kadar bu indirim ve istisnalardan faydalanan imtiyazlı mükelleflerden bu defa devlet destek beklemektedir.
Deprem vergisine ilişkin yapılan düzenlemede birden fazla istisna ve indirim kaleminden ilave vergi alınması söz konusudur. Ancak bizim yazımızda bahsedeceğimiz konu teşvik belgeli yatırımlar dolayısıyla Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesi kapsamında indirimli kurumlar vergisine tabi matrahı, yani kazancı olanlardan alınacak ek vergiye ilişkindir.
Yapılan düzenleme uyarınca, afetten etkilenen bölgede 6/2/2023 tarihi itibarıyla, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa İlleri ile Sivas İlinin Gürün İlçesinde kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunanlar ek vergiden muaf tutulmaktadır.
Bölgede bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin yaşadığı maddi ve manevi kayıplar dikkate alındığında bu kurumların deprem vergisinden muaf tutulması yerinde bir düzenlemedir. Ancak şirketlerin yatırımları bu bölgelerde olmasına rağmen kurumlar vergisi mükellefiyetlerinin bu bölgede olup olmaları konusu muafiyet açısından önem arz etmektedir.
Faaliyetleri deprem bölgesinde, vergi dairesi bir başka ilde olanların durumu ne olacak?
Bilindiği üzere bir şirketin mükellefiyeti üretim faaliyetinin yapıldığı tesis, fabrika veya yatırımın yapıldığı ildeki vergi dairesinde olabileceği gibi bir başka yerde de olabilir. Örneğin, idari merkezi İstanbul’da bulunan bir şirket yatırımlarını bu sayılan illerde yapmış olabilir. Bu durumda, yatırım veya fabrikaları Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa İlleri ile Sivas İlinin Gürün İlçesinde bulunmasına rağmen şirketin idari merkezi İstanbul olması dolayısıyla kurumlar vergisi bakımından bağlı olduğu vergi dairesi İstanbul’da bulunmaktadır.
Kanunda sayılan illerde kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunanlar ek vergiden muaf tutulmaktadır. Sadece bağlı olunan vergi dairesinin bu illerde bulunması şeklinde anlaşılması halinde yatırım veya fabrikaları sayılan illerde bulunan ve ancak vergi daireleri bu sayılan iller dışında bulunan kurumlar vergisi mükellefleri ise muafiyetten faydalanamayacağı için bir mağduriyet ve haksızlık gündeme gelecektir.
Bu durumda olan birçok şirket bulunmaktadır. Şirket merkezleri ve vergi daireleri başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde bulunan şirketlerin bölgesel teşviklerden faydalanmak için yatırımlarının bir kısmını bu illerde yaptığı görülmektedir. Söz konusu bölgelerin gelişimine ve istihdamına katkı sağlamak amacıyla yatırımların teşvik edildiği bölgede ilave deprem vergisinin alınması düzenlemenin amacına aykırı düşecektir.
Yatırımları deprem bölgesinde bulunmakla birlikte vergi dairesi deprem bölgesi dışında bulunanlara da (deprem bölgesindeki yatırımlar dolayısıyla sağlanan indirimli kurumlar vergisi uygulaması için) ek vergi muafiyeti uygulanması gerekmektedir. Aksi halde aynı durumda olan iki şirketin birisinin vergi dairesi deprem bölgesindeyken diğerinin deprem bölgesi dışında bulunması farklı bir vergileme sonucunu doğurmaktadır.
Genel olarak, 2022 yılı beyanları üzerinden hesaplanacak olan ek verginin 2022 yılı geçtikten sonra yapılan bir düzenleme ile getirilmiş olması Anayasanın belirlilik ve hukuki güvenlik ilkesine aykırılık teşkil edeceği gerekçeleri ile de itirazda bulunulabilecektir. Ancak bu genel durum dışında bizce itiraz konusu edilebilecek en önemli konulardan birisi ek vergi muafiyetine konu edilenlerin aynı durumda olmasına rağmen sadece vergi dairelerinin farklı olmasından kaynaklı olarak farklı vergilendirilme durumlarıdır.
Ne Yapmalı?
Bu durumda olanlar için haksız bir vergilemenin olduğu düşünülmekle birlikte risk almamak adına ek deprem verginin beyan edilmesi halinde bu beyanın ihtirazi kayıtla yapılması doğru olacaktır.
İhtirazi kayıtla beyanname verilmesi ve süresi içerisinde dava açılması halinde, haklı çıkılmaları durumunda ödenen vergilerin iadesi gündeme gelmektedir.
Bu durumda dava açabilmek için;
– Beyannamenin ihtirazi kaydı içeren dilekçe ile verilmesi veya beyanname üzerine ihtirazi kayıt şerhinin düşülmesi gerekmektedir,
– Beyannamenin elektronik ortamda verilmesinde ise, ihtirazi kayıtla ilgili kutucuğun işaretlenmesi gerekmektedir. (Tahakkuk işleminden sonraki ihtirazi kayıt talebi kabul edilmez)
– Yapılan tahakkuka karşı otuz gün içinde dava açılmalıdır.
İhtirazi kayıt dilekçeleri ancak Vergi Mahkemelerine dava açılması durumunda hukuksal nitelik kazanır. İhtirazi kayıtla beyanda bulunulmasına rağmen süresi içerisinde dava açılmaması halinde ihtirazi kayıtla beyanın bir önemi kalmayacaktır.
Yapılmış olan düzenlemede, yukarıda açıkladığımız durumda olanlara ek deprem vergisi beyanlarını ihtirazi kayıtla yapmalarını önermekteyiz.
[vc_row][vc_column][vc_message message_box_color=”juicy_pink”]
Bu makalenin tüm hakları www.alomaliye.com’a aittir. İktibas belirtilmeden ve linkimiz verilmeden (kaynak belirtilmeden) tamamı ya da bir kısmı herhangi bir ortamda (yazılı-görsel-işitsel-sanal-bulut-eğitim vb. ortamlar) kullanılamaz. Aksi kullanımlarda gerekli yasal işlemler yapılır.
[/vc_message][vc_column_text]