Mintez ŞİMŞEK
MEB İLKSAN Genel Müdürü
[email protected]
Engelli bakım hizmetleri, özellikle de kişisel bakım ihtiyaçlarını kısmen veya tamamen yerine getiremeyen ağır engelli bireylerin bakım hizmetleri, özenle yürütülmesi gereken, maddi ve manevi birçok fedakârlık ile psikolojik dayanıklılık gerektiren önemli bir görevdir.
Ağır engelli bireylerin bakım hizmetlerini üstlenen kurumların dağılımına bakıldığında ise bu bireylerin önemli bir çoğunluğunun aile desteği ile bakıldığı görülmekte, aile içinde dayanışma esasıyla, ebeveynlerin yükümlülüğünde yürütülen bu hizmetlerin çeşitli sebeplerle (hastalık, yaşlılık, ölüm vb.) sonlanması hallerinde ise bakım hizmetlerinin devlete ait kurumlarca sürdürüldüğü görülmektedir.
Aile desteği ile bakım hizmetleri yürütülen ağır engelli bireylerin aile üyelerince yüklenilen bakım hizmetlerinin sürdürülebilirliğini inkıtaa uğratan evrensel iki sorun bulunmaktadır. Bu sorunlardan birincisi, eş veya kardeş veya ebeveynlerin can sağlığına ilişkin (hastalık, yaşlılık, ölüm vb.) problemler, bir diğeri ise aile bütçesinde evde bakım hizmetlerinin gerektirdiği mali kaynakların azalması, yetersizliği ve/veya tükenmesi endişesidir.
Yukarıda bahsi geçen bu iki evrensel sorun, ailesinde ağır engelli birey bulunan ebeveynleri, eş veya kardeşleri daima endişelendirmiş, kendilerinin can sağlığına ilişkin sorunlarda veya bakım hizmetinin gerektirdiği mali kaynaklar tükendiğinde, engelli aile bireyinin akıbetinin ne olacağı konusunda, devlet veya sosyal güvenlik kurumları nezdinde kalıcı çözüm arayışlarına girmişlerdir. Hiç şüphesiz, devletlerin sosyal politikalarının temel yapıtaşlarından birisi de engelli vatandaşlarının hayatlarının kolaylaştırılması ve bu kişilerin toplumun gündelik hayatı içinde karşılaştığı soruların çözümüne ilişkin olarak geliştirilen sürdürülebilir politikalardır.
Bu noktadan hareketle başta OECD ülkeleri olmak üzere çağdaş sosyal politikalar yürüten bütün ülkeler, engellilerin bakımı ve hayatlarını kolaylıkla idame etmeleri yönünde ailelere ve kurumlara doğrudan destek vermekte, bakım hizmetlerine ilişkin mal ve hizmet alımlarının vergisel yüklerini, istisna ve muafiyetlerle kaldırmakta, engellilerin, hayatlarını kendi başlarına kısmen veya tamamen idame ettirmeleri amacı ile birçok toplumsal projeyi uygulamaya koymaktadır.
Yapılan araştırmalar ve istatistikler, aile içerisinde engelli bakım hizmetlerini yürüten kişilerin(Ebeveyn, Eş, Kardeş vb.) geleceğe ilişkin en büyük endişesinin; “Benden sonra ne olacak ?” sorusuna aradıkları cevap olduğu yönündedir.
Aile bağlarından kaynaklanan fedakârlık duygusu ile bakım hizmetini sürdüren aile bireyleri, kendilerinin can sağlığına ilişkin herhangi bir olumsuz durum oluşması halinde, aile içinde bakılan engelli bireyin hayatını kendi başına idame ettiremeyeceği ve yine devlete veya özel sektöre ait bakım evlerinde yürütülecek bakım hizmetlerinin evde yapılan bakım hizmetinin yerini tutamayacağı görüşündedirler.
Aile içi bakım hizmeti yürüten bireylerin “Benden sonra ne olacak ?” endişelerinin giderilmesi amacıyla birçok OECD ülkesi ve özellikle de AB ülkelerinde yeni yasal düzenlemeler yapılmış, aile desteği ile bakımı yapılan engelli bireylerin gelecek hayatının, devlet güvencesi altında sürdürülebilir bir bakım garantisi sağlayan kurumsal yapılar aracılığı ile yürütülebilmesi için sistemler tasarlanmıştır.
Bu konuda AB ülkeleri arasında örnek gösterilebilecek uygulamalardan birisi de İtalya’da 2016 yılında özel bir kanun olan “Dopo Di Noi – Bizden Sonra” yasası ile yürürlüğe konulan ve evde bakım hizmetlerinde sürdürülebilirliği esas alan uygulamalardır.
1. İtalya “Dopo Di Noi” – “Bizden Sonra” Yasası Nedir?.
Orijinal ismi “23 novembre 2016, n. Legge 112 (‘Disposizioni in materia di erogazione dell’assistenza alle persone con grave disabilità prive di sostegno familiare’– Ağır Engelli Kişilere Aile Desteği Olmaksızın Yardım Sağlanmasına İlişkin Hükümler)” olan ve İtalya’da 2016 yılından bu yana yürürlükte olan, ağır engelli çocukları olan ebeveynlere, kendilerinin varlığında veya yokluğunda çocuklarının geleceklerini teminat altına almayı sağlayan çeşitli avantajları içeren 112 sayılı yasa(Dopo Dı Noı) kapsamında; evinde ağır engelli aile bireyi bakımı yapan ebeveynler, Güven Sözleşmeleri kurmak sureti ile menkul ve gayrimenkul mallarından hâsıl olacak faydaları, engelli çocuklarının geleceği için özgüleyebilmekte, özgülenen bu mallar bir “özel fon” altında mütevelli(kayyım) sorumluluğunda ve bir “güven sözleşmesi” çerçevesinde muhafaza edilmekte, bu malların emanetçisi olan kayyım/mütevelli ise fonların yönetimini, profesyonel fon şirketlerine tevdi etmektedir.
Dopo Di Noi – Bizden Sonra yasası, aile içerisinde bakımı yapılan ağır engelli bireylerin, hayatlarını özerk bir biçimde idame ettirebilmeleri amacı ile yapılabilecek her türlü fiziksel yatırımları (ev dizaynı, mefruşat, mobilya ve benzeri gereçlerin temini) istisna ve muafiyetlerle vergi konusu dışına çıkarılarak, bu amaçla yapılacak harcamaları, özel fonlardan sağlanan hibe veya uzun vadeli geri ödemeli finansman kaynakları ile desteklenmekte ve engelli bireyler, hayatlarını kendi başlarına yürütebilecekleri mekânlarda ikamet konusunda teşvik edilmektedir.
Yasanın temel amacı; evinde ağır engelli aile bireyi bakımı yapan ebeveynlerin, bakımını yaptıkları engelli aile bireyi hakkında ki “bizden sonra ne olacak?!” endişesinin giderilmesi ve engelli kişinin bakım hizmetinin sürdürülebilir bir hizmet garantisi içeren mali kaynağa kavuştuğu güvencesinin sağlanmasıdır.
2. Dopo Di Noi – “Bizden Sonra” Yasası İle Getirilen Yeniliklerin Evde Bakım Hizmetlerinin Sürdürülebilirliğine Katkısı Nedir?
İtalya’da 2016 yılından bu yana yürürlükte olan 112 sayılı “Bizden Sonra” (Dopo Dı Noı)yasasının temel hedefi, evinde ağır engelli aile bireyi bakımı yapan ebeveynlerin, engelli aile bireyleri hakkındaki gelecek kaygısını gidermek, bir yandan engelli bireyin hayatını tek başına idame ettirmesine yönelik araç ve mekân teminine ilişkin teşvik ve kolaylıklar getirirken diğer yandan da engelli bireyin gelecekte ihtiyaç duyacağı maddi gereksinimlerinin karşılanması için devlet güvencesi altında bir fon birikimi oluşturarak ağır engelli bireyin ihtiyaç duyacağı bakım hizmetlerinin sürdürülebilirliğini sağlamaktır.
Yasanın, İtalya’da ki mevcut uygulamasından da anlaşılacağı üzere “Bizden Sonra” (Dopo Dı Noı) yasası aslında tam da engelli bakım hizmetlerinde sürdürülebilirliği sağlamayı hedefleyen bir sosyal program için gerekli olan yasal altyapıyı oluşturmakta ve sürdürülebilir bir bakım hizmetini garanti eden yapıyı inşa etmektedir.
3. Dopo Di Noi – “Bizden Sonra” Yasası Türkiye İçin Bir Örnek Olabilir Mi?
Hiç şüphesiz insani duygular evrenseldir, endişe ve kaygı insani bir haslettir ve dolayısı ile de ailesinde ağır engelli bireyi olan ebeveynlerin kaygı ve endişeleri de her coğrafyada aynı duygularla seyretmektedir. Ülkemizde engelli, yaşlı ve benzeri dezavantajlı guruplara yönelik sosyal politikalarda son 20 yılda gözle görülür bir iyileşme olduğu, özellikle engelli bakım hizmetleri ile engellilere yönelik rehabilitasyon programlarında çok önemli mesafeler katedildiği de tartışılmaz bir gerçektir.
Bununla birlikte, Türkiye’de de ailesinde ağır engelli bireyi olan bu bireylerin bakımı kendilerince üstlenilen ebeveynlerin de baktıkları aile bireyi hakkında; “bizden sonra ne olacak” endişesi canlıdır. Son derece insani olan bu kaygı ve endişenin bir nebzede olsa giderilebilmesi için özellikle bu endişeyi ortadan kaldıracak yeni sosyal politikalara ihtiyaç bulunmaktadır.
İtalya-112 sayılı (Dopo Dı Noı) yasası kapsamında, ailesinde ağır engelli birey bulunan ve bu bireyin bakımı kendilerince üstlenilen ebeveynler; “Güven Sözleşmeleri” kurmak sureti ile menkul ve gayrimenkul mallarından hâsıl olacak faydaları, çocuklarının geleceği için özgüleyebilmekte, özgülenen bu mallar bir “özel fon” altında mütevelli(kayyım) sorumluluğu altında muhafaza edilmekte ve kayyım/mütevelli aracılığı ile bu fonların yönetimini profesyonel fon şirketlerine tevdi etmektedir. Türkiye’de ki “vakfetme” mantığı ile çalışan bu sistemde, çerçevesi yasa ile belirlenen bir yetkilendirme esası mevcut olup bu sözleşmenin bileşenleri ise kurucusu Ebeveyn(ler) (settlor), malları idare eden mütevellisi (trustee) ve özgülenen mal ve haklardan faydalanan engelli çocuk (beneficiary)’tur.
Sistemin ana parametrelerine bakıldığında ise asli unsur olan “Güven Sözleşmesi” kavramının Türkiye’de geçerli yasal bir altyapısının bulunmadığı gerçeği karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle öncelikle “Güven Sözleşmesi” kavramına bir açıklık getirmek ve Türkiye’de bu tarz bir sözleşmenin yasal bir güvence altında kurulup kurulamayacağı tartışılmalıdır.
Anglo Sakson (Common Law) hukuk sisteminin bir ürünü olan “güven sözleşmesi”, Roma Hukuku’ndan bugüne kadar gelen doktrin kapsamında bir “inançlı işlem” (fiduciary) türü olarak kabul edilmektedir. İnançlı işlemler, ülkemizin de aralarında olduğu birçok ülkenin ulusal mevzuatında düzenlenmese de borçlar hukukundaki irade özgürlüğü ilkesi içinde bulunan sözleşme serbestisi, nispilik ve üçüncü kişi aleyhine borç yaratamama ilkeleri uyarınca bu işlemlerin evrensel hukuk normlarına ve ulusal kanunlardaki emredici hükümlere aykırı olmamak kaydı ile tesis edilebileceği kabul edilmektedir.
İnançlı işlemlerin konusunu ayni haklar oluşturmaktadır. Uygulamada taşınır ve taşınmazlara ilişkin mülkiyet hakları ön plana çıkmakla birlikte, sınırlı ayni haklar üzerinde de (devredilebilir olduğu sürece) inançlı işlemler kurulabilmektedir. İnançlı işlemler bir malvarlığının kazandırılması amacını gütmekte ve bu çerçevede bir kişinin malvarlığından çıkan değerler bir başkasının malvarlığına dâhil edilmektedir. Aynı şekilde alacak hakları da inançlı işlemler ile devredilebilmektedir. Anglo Sakson hukuk sistemine özgü bir kurum olarak karşımıza çıkan ve hakkın güvene dayalı olarak ve belirli şekilde davranma şartıyla bir başkasına devrini konu edinen güven sözleşmesi (trust) işlemleri de inançlı işlemlerin bu hukuk sistemindeki karşılığını oluşturmaktadır. Buna karşın güven sözleşmesi, bir yetkilendirme esasına dayalı olarak, sözleşme kurucusu (settlor), mütevellisi (trustee) ile faydalanan (beneficiary) kişilerin farklılaştığı özellikli bir inançlı işlem türüdür. ¹
Yukarıda ki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, inançlı işlem/güven sözleşmesi temelinde yürüyen bu sistemin, ülkemizde yasal bir altyapısı olmadığından, bu şekilde işleyen bir sistemin kurulabilmesi için öncelikle yasal bir altyapı kurulması ve yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Yapılacak olan yasal değişikliklerle, ağır engelli bireylerin ebeveynleri, devletin himayesinde ve vakfetme mantığı ile menkul ve gayrimenkul mallarını, engelli çocuklarına kendilerinden sonra sürdürülebilir bir bakım hizmeti garantisi sağlanması amacı ile güven sözleşmesi kapsamına alabilmelidir.
4. Türkiye’de ki Aile Destekli Engelli Bakım Hizmetlerinin Sürdürülebilirliğinin Sağlanmasına İlişkin Sistem Önerisi
İtalyan Dopo Di Noi – “Bizden Sonra” yasasının ana unsuru olan ve sistemin işlerliğinin temeli sayılan “güven sözleşmesi” kavramının, Türk hukuk literatüründe olmaması nedeni ile mevcut durumda İtalya’da uygulanan bu sistemin aynı esasları ihtiva edecek bir şekilde ülkemizde uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.
Bununla birlikte benzer bir sistemin Türkiye’de kurulabilmesi için kanunla kurulan vakıflarımızın ve/veya munzam sosyal güvenlik kurumlarımızın kanunlarına eklenecek bir ya da birkaç madde ile bu vakıf veya kurumların, kurulacak sistemin kurucu öğelerinden birisi olan “mütevelli” ayağını oluşturabilecekleri düşünülmektedir.
Böyle bir sistemin kurulması maksadıyla, 29 Mayıs 1986 tarihli ve 3294 Sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile kurulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları(SYDV)’nın kuruluş ve işleyişine yapılacak yasal bir düzenleme ile SYDV’nın “genel bir mütevelli kurum olarak” görevlendirilebileceği, bununla birlikte mensuplarına tasarruf ve yardımlaşma sağlamak amacı ile 1 Mart 1961 tarihli ve 205 Sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu kanunu ile kurulan OYAK, 13 Ocak 1943 tarihli ve 4357 sayılı Kanunla kurulan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı (İLKSAN) ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 90’ıncı maddesi ile kurulan Polis Bakım ve Yardım Sandığı (POLSAN) gibi munzam sosyal güvenlik kurumlarının da kendi mensupları arasında bulunan engelli ebeveynlerin çocukları açısından “mütevelli kurum” olabilecekleri değerlendirilmektedir.
5. Sonuç
Halen İtalya’da yürürlükte olan ve ailesindeki ağır engelli çocuklarının bakımını üstelenen ebeveynlere, kendilerinin varlığında veya yokluğunda, çocuklarının hayatlarını tek başına idame ettirmesi ve yine geleceklerine ilişkin mali ihtiyaçlarını teminat altına almayı sağlayan çeşitli avantajları içeren 112 sayılı yasa “Dopo Dı Noı” – “Bizden Sonra” yasası, 2016 yılından beri yürürlükte olup engelli bireylerin bakım hizmetlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından önemli bir boşluğu doldurmaktadır.
Ailesinden ağır engelli çocukları bulunan ve engelli bireyin bakımı kendilerince üstlenilen ebeveynlerin, kendilerinin can sağlığına ilişkin herhangi bir olumsuzluk yaşanması durumunda, ağır engelli çocuklarının bakımına ilişkin endişeleri gidermek amacı ile kurulan bu sistem sayesinde ebeveynler, Güven Sözleşmeleri kurmak sureti ile menkul ve gayrimenkul mallarından hâsıl olacak faydaları çocuklarının geleceği için özgüleyebilmekte, yasa ile kurulan bu sistem sayesinde, ailesinde ağır engelli çocukları olan ebeveynler kendilerinden sonra çocuklarının bakımı için ihtiyaç duyulacak mali kaynakları garanti etmekte ve sonuç olarak hem ebeveynlerin endişeleri giderilmekte hem de bakım hizmetlerinin sürdürülebilirliği sağlanmaktadır.
Ülkemizdeki “vakfetme” kültürü mantığı ile benzer bir şekilde çalışan bu sistem, Türk hukuk literatüründe bulunmayan “güven sözleşmesi” esası ile kurulduğundan ve ülkemizde ki mevcut hukuk normları böyle bir sözleşme türüne cevaz vermediğinden, hâlihazırda bu sistemin uygulanmasına bir imkân bulunmamaktadır. Bununla birlikte Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının kuruluş kanunda ve/veya özel kanunla kurulan munzam sosyal güvenlik kurumlarının kanunlarında bu yönde bir düzenleme yapıldığı takdirde, sistemin Türkiye’de de uygulanabilmesinin de yolu açılabilecektir.
Dip Notlar:
1- T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı Yabancı Ülkelerde Kurulan Güven Sözleşmesi Taraflarına İlişkin Kimlik Tespiti Yükümlülüğü Rehberi. Hazırlayan: Dış İlişkiler Dairesi Haziran/2021 – Sayfa 5
Bu makalenin tüm hakları www.alomaliye.com’a aittir. İktibas belirtilmeden ve linkimiz verilmeden (kaynak belirtilmeden) tamamı ya da bir kısmı herhangi bir ortamda (yazılı-görsel-işitsel-sanal-bulut-eğitim vb. ortamlar) kullanılamaz. Aksi kullanımlarda gerekli yasal işlemler yapılır.