Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Dernekler, Vakıflar ve Sendikaların Aidat Alacaklarında Tahakkuk Zamanaşımı ve Terkin İşlemleri – Mintez ŞİMŞEK, MEB İLKSAN Genel Müdürü

Dernekler, Vakıflar ve Sendikaların Aidat Alacaklarında Tahakkuk Zamanaşımı ve Terkin İşlemleri

Mintez ŞİMŞEK
MEB İLKSAN Genel Müdürü
msimsek@ilksan.gov.tr

Aidat ya da ödenti verme yükümlülüğü, özellikle kişi birlikteliği esasına dayanan sivil toplum kuruluşlarının işleyişinde ki en önemli unsurlardan birisi olup gerçek veya tüzel kişilerin bir araya gelerek teşekkül ettirdiği organizasyonların amaçlarına ulaşabilmeleri için sarf olunacak maddi varlıklarının asli kaynağı, “üyelerinden tahsil edilecek ödentiler” şeklinde tarif olunmaktadır.

Sözlük anlamı itibariyle, bir topluluğa üyelik bağı ile bağlanan kişilerin belli sürelerde ve belli miktarlarda ödedikleri meblağı ifade eden aidat kavramı, düzenli olarak alınan bazı hizmetlerin karşılığı olarak ödenen belirli miktarlarda ki paranın karşılığı olarak da kullanılmaktadır.

Üyelik ilişkisinden kaynaklanan aidat yükümlülükleri, dernekler ve derneklerin sandıkları ile sendikaların üyelik bağları açısından vazgeçilmez bir zorunluluk iken Vakıflar açısından bu durum, vakıf senedi hükümleri ile sınırlıdır.

Bununla birlikte, kuruluş hükümleri Türk Medeni Kanununun 110’uncu maddesi ile düzenlenen, “Çalıştırılanlara ve İşçilere Yardım Vâkıflarının” kuruluş ve işleyiş süreçlerinde ki birçok hak “ödenti verme” yükümlülüğü ile eşgüdümlü olarak düzenlenmiştir.

Dernek üyelik aidatı, Türk Medeni Kanunun 70’inci maddesi, birinci fıkrası “Üyelerin ödenti verme borcu tüzükle düzenlenir. Tüzükte düzenleme yoksa üyeler, dernek amacının gerçekleşmesi ve borçlarının karşılanması için zorunlu ödentilere eşit olarak katılırlar. Dernekten çıkan veya çıkarılan üye, üyelikte bulunduğu sürenin ödentisini vermek zorundadır.” amir hükmü gereği, dernek ile kişi arasında ki üyelik bağının ayrılmaz bir parçası olup üyelik bağının başlaması ile birlikte kişinin borcu derneğin ise alacağı olarak tahakkuk etmektedir.

Dernekler Yönetmeliğinin 74’üncü ve 81’inci maddeleri gereği bu yükümlülük, dernek sandıkları ile dernek sandığının üyeleri arasında ki üyelik bağı için de aynen geçerlidir.

Sendikaların üyelik aidatları, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 18’inci maddesi ve bu maddeye dayalı olarak çıkarılıp 09.07.2013 tarih ve 28702 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sendika Üyeliğinin Kazanılması Ve Sona Ermesi İle Üyelik Aidatının Tahsili Hakkında Yönetmelik ile düzenlenmiş olup kanun ve yönetmelik gereği aidat ödeme yükümlülüğü, kişi ile sendika arasında ki üyelik bağının ayrılmaz bir parçası olarak düzenlenmektedir.

Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun Vakıflara ilişkin düzenlemelerini içeren kuruluş hükümlerini düzenleyen 101’inci maddesinin 3’üncü fıkrası, “Vakıflarda üyelik olmaz.” hükmüne amir iken Anayasa Mahkemesi’nin 17/4/2008 tarihli ve E.: 2005/14, K.: 2008/92 sayılı Kararı ile bu hüküm iptal edilmiş ve Vakıflar ile kişiler arasında “üyelik bağı” tesis edilebileceğine ilişkin serbestiyet getirilmiştir.

Yeni Vakıflarda üyelik bağının kurulmasına ve ödenti verme yükümlülüğüne ilişkin usul ve esaslar, Vakfın kuruluş ve işleyişine esas olan senedi ile konulan hükümler çerçevesinde düzenlenmekte olup “Çalıştırılanlara ve İşçilere Yardım Vakıflarında” ise Türk Medeni Kanunun 110’uncu maddesi gereği ödenti verme yükümlülüğü, üyelik bağının bir rüknü haline getirilmiştir.

Üyelik bağı ile ödenti verme yükümlülüğü arasında hukuki ilişkiyi izah eden bu bilgiler ışığında, Aidat alacaklarının tahakkuku, bu alacakların tahsil edilememesi durumunda işleyecek olan zamanaşımı süreleri ve nihayet bu alacaklardan vazgeçilerek silinmesi sürecini ihtiva eden terkin işlemleri hakkında bilgi verilecektir.

1- DERNEK VAKIF VE SENDİKA AİDAT ALACAKLARINDA BORCUN TAHAKKUKU

a- Sendika Aidat Alacaklarında Borcun Tahakkuku:

Vakıf ve Dernek aidatlarından tamamen farklı olarak Sendika aidat alacaklarının tahsilinde işverenin aracı olma durumu söz konusudur.

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 18’inci maddesinin ikinci fıkrası; “Üyelik ve dayanışma aidatları, yetkili işçi sendikasının işverene yazılı başvurusu üzerine, işçinin ücretinden kesilmek suretiyle ilgili sendikaya ödenir.” Yine aynı maddenin üçüncü fıkrası; “Yukarıdaki hükümlere göre ödenmesi gereken aidatı kesmeyen veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili işçi sendikasına ödemeyen işveren, bildirim şartı aranmaksızın aidat miktarını bankalarca İşletme kredilerine uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödemekle yükümlüdür.” Hükümlerine amirdir.

Kanunun yukarıdaki amir hükmünden de anlaşılacağı üzere sendikanın aidat alacağı, aidat döneminin girmesine müteakip sendika tarafından tahsilat listesinin tanzim olunarak işverene teslimi ile tahakkuk eder. Listenin işverene teslimi ile tahakkuk eden sendika aidat alacakları, işverenin aidatları kaynağında tevkif edip, sendika hesaplarına yatırması ile tahsil edilmiş olur.

b- Vakıf ve Dernek Aidat Alacaklarında Borcun Tahakkuku:

Vakıf/Dernek/Dernek Sandığı Aidat borçları; Vakıf Senedi, Dernek Tüzüğü veya Sandık Yönergesinde açıkça belirtilen (yıllık, aylık vb.) ve/veya bu metinler ile verilen yetkiye istinaden Yönetim Kurullarınca belirlenen tahsilât dönemlerine göre tahakkuk etmektedir.

Yıllık olarak tahsil olunan vakıf ve dernek aidatlarına ilişkin borçlar, yılın ilk günü itibariyle tahakkuk eder ve yılın son gününün bitimi ile de muaccel hale gelir.

Vakıf Senedi, Dernek Tüzüğü veya Sandık Yönergesi gereği aylık aidat alınan durumlarda ise aidat borcu ayın ilk günü tahakkuk etmekte, ayın son gününden sonra ise muaccel olmaktadır.

Aidatın tahakkuk ettirilmesi ve muaccel hale gelmesine ilişkin olarak,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 17.4.2003 Tarih, 2003/4200 Esas ve 2003/5602 No.lu Kararında;

“…” Dernek tüzüğünde “…(ifa zamanı) belirlenmemiştir. Bu konuda yönetim kurulunca alınmış bir kararın varlığı da iddia edilmemiştir. Ancak, her yıla ait aidat borcunun ait olduğu yılın sonuna kadar (31 Aralık akşamına kadar) ödenmesi gerektiği; üyelik hukukunun ve hukukî ilişkinin niteliği ve mahiyeti gereğidir. Nitekim uygulama da, aksine bir belirleme yoksa bu doğrultuda yerleşmiştir. O halde; davalı (borçlu) derneğe üye olarak girerken aidat borcu ile yükümlü olduğunu ve ifa zamanının da ait olduğu yılın sonuna kadar olduğunu bilebilecek durumdadır. Bu takdirde Borçlar Kanununun101/1. Maddesi gereğince, borçlunun temerrüdü için uyarılmış olmasına (temerrüt ihtarına) gerek yoktur. Aynı yasanın 101/2. Maddesi gereğince borçlu ifa zamanının hitamı ile kendiliğinden mütemerrit olur….”

Yargıtay kararında atıfta bulunulan eski borçlar kanununun 101/1. maddesi hükmünün yeni Borçlar Kanununda ki karşılığı olan 117 nci maddesi hükümleri de “Madde 117- Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle, borçlu temerrüde düşmüş olur” aynı anlamı içermekte olup mevcut halde Vakıf/Dernek/Dernek Sandığı Aidat borçları dönemin ilk günü (aylık ise ayın, yıllık ise yılın) tahakkuk etmekte ve dönemin sonu (aylık ise ayın, yıllık ise yılın) itibariyle de muaccel hale gelmektedir.

2- DERNEK VAKIF VE SENDİKA AİDAT ALACAKLARININ TAHSİLİNDE ZAMANAŞIMI

Bir hakkın kazanılmasında ve kaybedilmesinde yasalarca düzenlenen sürelerin sona ermesi anlamına gelen zamanaşımı kavramı, alacak hakkının belirli bir süre kullanılmaması sebebiyle dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade etmektedir.

Zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmez, bununla birlikte artık o hak ve alacağın dava yolu ile tahsil edilebilme yolunu kapatır.

Dönemsel özellik gösteren borçlardan olan dernek, vakıf ve sendika aidat borçları da yasada öngörülen süreler dâhilinde tahsil edilmedikleri veya tahsil edilemedikleri takdirde zamanaşımına uğrarlar.

a- Dernek Vakıf ve Sendika Aidat Alacaklarında Zamanaşımı Süresi

Dernek, Vakıf ve Sendika üyeliklerinden kaynaklanan “Aidat Borçları” 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununda “Dönemsel Edim” olarak ifade edilen borçlardan sayılmaktadır. Nitekim mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin maddelerinden olan 126’ncı maddesi birinci fıkrasında ki “1-Alelumum kiralar ile resülmal faizleri ve muayyen zamanlarda tediyesi meşrut aidat hakkındaki davalar.” tanımında da aidat kavramına doğrudan bu şekilde atıfta bulunulmakta ve aidatın anlamı “belirli dönemlerde ödenmesi gereken” borç olarak işaret edilmektedir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin, 13.09.2018 Tarihli, 2018/10274 Esas ve 2018/18635 Kararı doğrultusunda;

Dernek, Vakıf ve Sendika üyeliklerinden kaynaklanan “Aidat Borçları” da zamanaşımı süresi; mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126’ncı ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147’nci maddesinin birinci bendi (Madde 147(1) Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler) gereğince beş yıldır.

b- Dernek Vakıf ve Sendika Aidat Alacaklarında Zamanaşımı Süresi Ne Zaman Başlar?

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 07.01.2019 tarihli, 2015/28161 Esas ve 2019/113 Sayılı Kararına göre, Sözleşmeden doğan alacaklarda, zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihten başlar. (TBK. m. 149  (818.BK.128).

Türk Borçlar Kanununun 117’nci maddesi uyarınca, borcun muaccel olması, ifa zamanının gelmiş olmasını ifade eder. Borcun ifası henüz istenemiyorsa muaccel bir borçtan da söz edilemez. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 151’inci maddesinde zamanaşımının nasıl hesaplanacağı belirtilmiştir. Bu maddenin birinci fıkrası, zamanaşımının alacağın muaccel olduğu anda başlayacağı kuralını getirmiştir (818 sayılı BK.128). Aynı yönde düzenleme 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 151’inci maddesinde yer almaktadır.

Yukarıda ki Yargıtay kararında da açıkça ifade edildiği üzere alacak zamanaşımı süresi, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlamaktadır.

Dernek, Vakıf ve Sendika üyeliklerinden kaynaklanan “Aidat Borçları” dönemin (aylık ise ayın, yıllık ise yılın) ilk günü tahakkuk etmekte ve dönemin sonu (aylık ise ayın, yıllık ise yılın) itibariyle de muaccel hale gelmekte olup bu “Aidat Borçları”nın zamanaşımı süresi, alacağın tahakkuk ettiği dönemin sonunda, alacağın muaccel hale gelmesi ile başlamaktadır.

Örneğin; Bir üye 2017 yılına ilişkin Aidatını, 31 Aralık 2017 akşamına kadar ödememiş ise bu aidat alacağı, dernek/vakıf/sendika açısından 01.01.2018 tarihinde muaccel hale gelmiş olup aynı gün itibari ile de zamanaşımı süresi işlemeye başlamıştır. Söz konusu aidat alacağı için bu dönem içerisinde herhangi bir yasal takip işlemi yapılmamış ise bu alacak 5 yıllık sürenin dolduğu 31.12.2022 akşamında zamanaşımına uğrayacaktır. 

3- DERNEK VAKIF VE SENDİKA AİDAT ALACAKLARINDA TERKİN

Kelime anlamı itibariyle “yazılmış bir şeyi çizerek silme” manasına gelen “Terkin” kavramı, borç-alacak ilişkisinde, alacaklının alacağından tek taraflı olarak feragat etmesine karşılık gelmektedir.

Dernek, Vakıf ve Sendika aidat alacaklarında zamanaşımı dışında da çoğunlukla mücbir sebeplerle aidatın tahsili imkânsız hale gelmekte, bazı aidat alacakları ise yasal takip masraflarını karşılamayacak kadar “küçük alacak” niteliğinde olduğundan bu alacakların tahsilinden vazgeçilmesi gerekmektedir.

Dernek, Vakıf ve Sendikaların aidat alacaklarında, tüzüklerinde(vakıflarda senette) aksine bir hüküm bulunmadığı müddetçe, alacaklardan vazgeçme yetkisi sadece Genel Kurul’un (Vakıflarda İdare Organının) uhdesindedir.

 Muaccel hale geldikten sonra 5 yıl içerisinde tahsil edilemeyen ve bu suretle zamanaşımına uğrayan Aidat Alacakları, zamanaşımına girdikleri dönem itibari ile Dernek veya Sendika Yönetim Kurulunca alınacak “Genel Kurul onayına sunulmak üzere terkin” kararına müteakip “Ortaklardan (Üyelerden) Alacaklar” hesabından çıkarılır ve “Şüpheli Alacaklar” hesabına atılır.

Yönetim Kurulu kararını takip eden ilk olağan Genel Kurula kadar “Şüpheli Alacaklar” hesabında bekletilecek olan aidat alacakları, Genel Kurul tarafından alınacak “Terkin” kararına müteakiben “Vazgeçilen Alacaklar” hesabına atılarak tasfiye olunur.

Vakıfların en üst karar alma mercii Yönetim Organı olduğundan, zamanaşımına uğrayan vakıf aidat alacaklarında, Yönetim Organınca alınacak “Terkin” kararına istinaden bu aidat alacakları doğrudan “Vazgeçilen Alacaklar” hesabına alınır ve bu suretle aidat alacakları tasfiye edilmiş olur.

Exit mobile version