Enflasyon Düzeltmesi Ufukta Belirdi mi?
Emrah AYGÜL
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
emrah.aygul@erisymm.com
Enflasyon Kavramı Üzerine…
Çocukluğumuzda canavara benzetilen enflasyon, halkın cebindeki paranın satın alma gücünü düşürdüğünden, gelir dağılımını olumsuz etkilediğinden ve toplum üzerindeki faiz yükünü artırdığından bizim gibi gelişmekte olan ekonomilerde istenen bir olgu değildir. Geçmişte ülkemizde sürekli yüksek enflasyona maruz kalınması, alışkanlığa ve ekonomide bir denge oluşmasına da yol açmıştı. Bu denge içerisinde örneğin özel sektörde ücret gibi kalemler kısa süreli aralıklarla enflasyona göre güncellenmekte ve en önemlisi ise açıklanan enflasyon ile hissedilen enflasyon birbirine yakın seyretmekte idi. Günümüzde yüksek enflasyon olgusuna rağmen, açıklanan enflasyonun tüketicinin yaşadığı ve hissettiğine oranla düşük kalması, özel sektör maaş artışlarının 1 yıl gibi uzun sürelerde artırılması, fakirleşmeye, gelir dağılımının ve genel ekonomik dengenin bozulmasına yol açmaktadır. Bundan dolayı günümüzde sıklıkla “Eskiden enflasyon vardı ama bereket de vardı.” söylemi ile karşılaşabilmekteyiz.
Latince bir kelime olan “enflasyon”, şişkinlik ya da genişleme anlamına gelmektedir. Ekonomik literatürde ise enflasyon, bir ülkede genel fiyatlar düzeyinde izlenen hızlı ve sürekli artışlar olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımda iki husus dikkati çekmektedir. Bunlardan birincisi; genel fiyat düzeyinin hızlı bir şekilde, ikincisi ise genel fiyat düzeyinin sürekli bir şekilde yükselmesidir. Bu durumda, eğer ekonomide, genel fiyat düzeyi bir kereye özgü bir şekilde yükselip, yükseldiği seviyede istikrar kazanırsa, bu yükseliş enflasyon tanımına uymayacaktır.
Enflasyon ortamında mal ve hizmetlerin genel fiyat düzeyi yükselirken, paranın satın alma gücünde azalma olmaktadır. Bu nedenle enflasyon, paranın satın alma gücünün düşmesi olarak da ifade edilmektedir.[1]
Şunu da belirtmek gerekir ki enflasyonun fiyat artışlarının şiddeti bakımından yukarı sınırı vardır. Şöyle ki enflasyon kavramında, mevcut para sisteminin asli fonksiyonlarını az çok ifa etmekte olduğu temel varsayımı vardır. Eğer fiyatlardaki artış, paranın asgari fonksiyonlarını bile ifa etmesine imkan vermeyecek kadar şiddetli ise, artık bir enflasyonla değil, para sisteminin çöküşüyle karşı karşıyayız demektir.[2]
Enflasyonun Mali Tablolara Etkisi Üzerine…
Enflasyonun mali tablolara etkilerinden bahsetmeden önce muhasebede hangi kıymetlerin enflasyon karşısında nasıl etkilendiğinin ortaya konması gerekmektedir. Bu etki ise kıymetleri ikiye ayrıştırmaktadır. Bunlar, parasal ve parasal olmayan kıymetlerdir.
Ulusal para değerindeki değişmeler karşısında nominal değerleri aynı kalan ancak satın alma güçleri fiyat hareketlerine göre ters yönde değişen kıymetler parasal kıymetler olarak nitelendirilmektedir. Bu kıymetlerin ihtiva ettiği rakamlar, gösterim tarihi itibariyle satın alma güçleri ile eşdeğerdir. Bu kıymetlere örnek olarak kasa, banka, alıcılar, satıcılar, alınan çekler, verilen çekler gösterilebilir.
Ulusal para değerindeki değişmelere rağmen satın alma güçleri değişmeyen kıymetler ise parasal olmayan kıymetler olarak nitelendirilmektedir. Bu kıymetlere örnek olarak mali duran varlıklar, maddi duran varlıklar, maddi olmayan duran varlıklar, stoklar ve özkaynaklar gösterilebilir.
Yüksek enflasyon dönemlerinde tarihi maliyet değerleri ile bilançoda yer alan stoklar ve duran varlıklar güncel edinme değerlerinden uzaklaştığından bilanço doğru bilgi vermeyecektir. Yine bu varlıklardan kaynaklı gelir tablosundaki satışların maliyeti ve amortisman giderleri mali tabloları anlamsız hale getirecek, varlıkların alış değerinde enflasyondan dolayı meydana gelen artışlar kâr olarak raporlanacak, oluşan fiktif kâr ile sermayenin vergilendirilmesi söz konusu olacaktır.
Vergi Kanunlarında Yer Alan Vergilendirmede Enflasyonun Etkilerini Kısmen Gidermeyi Amaçlayan Düzenlemeler…
Enflasyondan kaynaklı fiktif kârların vergilendirilmesinin önlenmesine yönelik olarak Vergi Kanunlarımızda öteden beri birçok düzenleme yer almaktadır.
Enflasyonun etkisini kısmen gideren düzenlemeler aşağıdaki gibi sıralanabilir;
– Yeniden Değerleme,
– Geçici Süreli Yeniden Değerleme Uygulamaları (VUK Geçici Madde 31),
– Azalan Bakiyeler Yöntemine Göre Amortisman,
– Duran Varlıklar Yenileme Fonu,
– Alacak ve Borç Senetlerinin Reeskontu,
– Gayrimenkul ve İştirak Satışları Kazancı İstisnası,
– Maliyet Bedeli artırımı,
– Stok Değerlemede L.I.F.O. Yöntemi,
– Ar-Ge İndirimi Endekslemesi,
– Yatırıma Katkı Tutarı Endekslemesi,
– Yatırım İndiriminde Endeksleme.
Ancak bu düzenlemelerden bir kısmı mali tabloların enflasyonun etkilerinden arındırılmasına yönelik olarak vergi yasalarında değişiklikler içeren “5024 Sayılı Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bunların yerine enflasyon düzeltmesi uygulaması getirilmiştir. Yürürlükten kaldırılan düzenlemeler aşağıda belirtilmiştir;
– Maliyet bedeli artırımı,
– Stokların LİFO yöntemine göre değerlendirilmesine ilişkin hüküm,
– Yeniden değerleme müessesi.
Enflasyon Düzeltmesi ve Şartları Üzerine…
Mali tabloların enflasyonun etkilerinden arındırılmasına yönelik olarak vergi yasalarında değişiklikler içeren 5024 Sayılı Kanun, enflasyon muhasebesi terimi yerine Uluslararası Muhasebe Standartlarından da esinlenerek “enflasyon düzeltmesi” terimini kullanmıştır. Vergi Usul Kanununun, 5024 Sayılı Kanunla değişen mükerrer 298. maddesinde enflasyon düzeltmesi “parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltmesinde dikkate alınacak tutarlarının düzeltme katsayısı ile çarpılması suretiyle, mali tablonun ait olduğu tarihteki satın alma gücü cinsinden hesaplanması” şeklinde tanımlanmıştır.
Enflasyon düzeltmesinin amacı, mali tablonun ait olduğu tarihteki satın alma gücü cinsinden hesaplanmasıdır. Enflasyon düzeltmesinde aşağıdaki hususlar sırasıyla yerine getirilmektedir;
- Mali tabloda yer alan kıymetlerden hangilerinin parasal olmayan kıymet olduğunun tespit edilmesi,
- Tespit edilmiş parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltmesinde dikkate alınacak tutarlarının bulunması,
- Bulunan bu tutarların ait oldukları düzeltme katsayılarıyla çarpılması,
- Parasal olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerleriyle, parasal kıymetlerin ise düzeltmeye tabi tutulmaksızın mali tabloda gösterilmesi.
Düzenleme uyarınca kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10’dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutarlar. Enflasyon düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona erer.
Kapsama giren mükellefler, geçici vergi dönemlerinin sonu itibarıyla malî tabloları düzenlemek ve enflasyon düzeltmesi yapmak zorundadırlar. Geçici vergi dönemlerinde yukarıda belirtilen oranların tespitinde, son üç hesap dönemi yerine üçer aylık dönemlerin son ayı dahil önceki otuz altı ay ve içinde bulunulan hesap dönemi yerine son on iki ay dikkate alınır. Bir hesap dönemi içindeki geçici vergi dönemlerinin herhangi birinde düzeltme yapılması halinde takip eden geçici vergi dönemlerinde ve içinde bulunulan hesap dönemi sonunda da düzeltme yapılır.
Fiyat endeksi (ÜFE); Türkiye İstatistik Kurumunca Türkiye geneli için hesaplanan Üretici Fiyatları Genel Endeksini ifade etmektedir.
Yukarıdaki şartlara göre enflasyon düzeltmesi bir yıl (2004 yılında) uygulandıktan sonra şartların oluşmaması dolayısıyla daha sonra uygulanmamıştır.
Ancak münhasıran sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş alım-satımı ve imali ile iştigal eden ve kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, enflasyon düzeltme şartlarının (fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10’dan fazla olması) oluşup oluşmadığına bakılmaksızın, enflasyon düzeltmesi yapmaları zorunludur.
Zorunlu Enflasyon Düzeltmesinin Yakın Zamanda Uygulamaya Girip Girmeyeceği Üzerine…
Öncelikle Haziran 2021 tarihi itibariyle enflasyon düzeltmesi şartları oluşmasa da şartlara ne kadar yaklaştık bir bakalım.
Son 36 ay kıstası
Haziran 2021 İtibarıyla
İlk Endeks (Haziran 2018) | 365,60 |
Son Endeks (Haziran 2021) | 693,54 |
Artış Oranı | %89,70 |
Görüleceği üzere Haziran 2021 itibariyle son 36 ayda fiyat endeksindeki artış %100’den fazla değildir.
Son 12 Ay Kıstası
Haziran 2021 İtibarıyla
İlk Endeks (Haziran 2020) | 485,37 |
Son Endeks (Haziran 2021) | 693,54 |
Artış Oranı | %42,89 |
Haziran 2021 itibariyle son 12 ayda fiyat endeksindeki artış %10’dan fazladır. Ancak her iki kıstas da birlikte sağlanmadığından enflasyon düzeltmesi uygulanmamıştır.
2021 yılı Eylül Ayında Yİ-ÜFE endeksi 879,56 ve üzeri olursa, diğer bir deyişle Ağustos ve Eylül Aylarında Yİ-ÜFE endeksinde kümüle artış %23,7 olursa Eylül Ayı sonu itibariyle enflasyon düzeltmesi şartları oluşacaktır. Ancak iki ayda böyle bir artış pek mümkün gözükmediğinden Eylül 2021 dönemi itibariyle enflasyon düzeltmesi şatlarının oluşmayacağı beklenmektedir.
2021 yılı Aralık Ayında Yİ-ÜFE endeksi 845,88 ve üzeri olursa, diğer bir deyişle Ağustos ilâ Aralık Aylarında yani 5 aylık sürede Yİ-ÜFE endeksinde kümüle artış %19,04 olursa Aralık Ayı sonu itibariyle enflasyon düzeltmesi şartları oluşacaktır. Ancak olağanüstü bir durum, kur şoku olmaz ise 5 ayda böyle bir artış, diğer bir deyişle aylık ortalama %3,5 artış pek mümkün gözükmediğinden Aralık 2021 dönemi itibariyle enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşmayacağı beklenmektedir.
2022 yılında ise 2021 yılının kalanında (Ağustos-Aralık) aylık %2 Yİ-ÜFE endeksi artışı olacağı varsayımıyla, 2022 yılında yıllık Yİ-ÜFE %15,7’yi geçerse enflasyon düzeltmesi şartları oluşacaktır. Yİ-ÜFE endeksinin döviz kurları ve global emtia fiyatlarına olan bağı göz önüne alındığında, 2022 yılında enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşması pek de sürpriz olmayacaktır.
Yine yasal düzenleme uyarınca Cumhurbaşkanı % 100 oranını % 35’e kadar indirmeye yetkili olduğundan, bu yetkiye istinaden de enflasyon düzeltmesi şartları oluşabilecektir.
2018 yılının başından 2021 yılının Temmuz Ayı sonuna kadar Yİ-ÜFE’deki artış %222,34 olmuştur. Böyle yüksek bir enflasyonun mali tablolar üzerinde oluşturabileceği tahribat dikkate alındığında, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini kullanması olağan ve olumlu karşılanırdı. Ancak bu süreçte yayımlanan 7326 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile bilanço usulüne göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine, aktiflerine kayıtlı bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerini (sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmaz ve iktisadi kıymetler hariç) 31/12/2021 tarihine kadar belirlenen kapsam, şart ve hükümlere uymak koşuluyla yeniden değerleyebilme imkanı getirilmesi, enflasyonun mali tablolar üzerindeki olumsuz etkilerini önemli ölçüde giderebileceğinden, Cumhurbaşkanı’nın yetkisini kullanması beklentisini ortadan kaldırmıştır.
Dip Notlar:
[1] Remzi Örten ve Aydın Karapınar, Vergi Mevzuatına Göre Enflasyon Muhasebesi, Ankara: Gazi Kitabevi,2003, S. 1.
[2] Sadun Aren, İstihdam, Para ve İktisadi Politika, 3. Basım, Ankara: Bilgi Yayınevi , 1968, S. 225.