Mahmut Bülent YILDIRIM
Yeminli Mali Müşavir
Öğretim Görevlisi
b.yildirim@vdd.com.tr
Yazar Hakkında
I-GİRİŞ
Bilindiği üzere hukuk kavramı; toplumsal yaşamı ve bu yaşamdaki insanların ilişki ve davranışlarını düzenleyen ve devlet yaptırımıyla güçlendirilmiş bulunan kurallar bütünüdür.
Kamu hukuku ise yönetilenler ve yönetenler (devlet) arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk koludur. Bu bağlamda kamu hukukunun en temel niteliği tarafların eşit olmaması, bu ilişkide kamu yararının temsilcisi konumundaki devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin üstün konumda bulunması, bu üstün konumları gereğince tek taraflı olarak ilişkinin kapsam ve içeriğini belirleyebilmeleridir.[1]
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının[2] 125. Maddesi “Yargı Yolu” başlığını taşımakta olup, söz konusu hükme göre; İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Kamu hukukunun alt dallarından olan vergi hukuku ise, mali idare ile vatandaşlar arasındaki hukuki ihtilafların çözüm süreçlerini düzenlemektedir.
Vergi sistemimizde mükelleflerce vergi tarhiyatları ile kesilen vergi cezalarına ilişkin ihbarnamelerin tebliğ edilmesini müteakip sahip oldukları yasal hakları çerçevesinde çeşitli mekanizmaları kullanılabilmektedir. Bunlardan, uzlaşma ve cezada indirim müesseseleri dava sürecine gerek kalmaksızın konunun idari işlemlerle çözümlenmesini sağlarken, mükellefler bu tarhiyat ve cezalara dava açmak suretiyle ihtilafın yargı birimlerince çözümlenmesi yoluna da gidebilmektedir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun[3] 377. Maddesi “Vergi Mahkemesinde Dava Açmaya Yetkili Olanlar” başlığı altında düzenlenmiş olup, söz konusu düzenlemeye göre; “Mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilirler. Vergi dairesi tadilat ve takdir komisyonlarınca tahmin ve takdir olunan matrahlara karşı vergi mahkemesinde dava açabilir. Belediyelerde dava açma yetkisini belediye adına varidat müdürü, olmayan yerlerde hesap işleri müdürü veya o görevi yapan kullanır. Vergi dairesi başkanlıkları ile vergi daireleri, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca belirlenen tutarları aşan davalarda Gelir İdaresi Başkanlığının (İl özel idareleri ile belediyeler, valilerin) muvafakatını almadan vergi mahkemesi kararları aleyhine temyiz yoluna gidemezler.”
Vergi davalarında üç aşamalı bir hukuki süreç işlemektedir.
1- Vergi Mahkemeleri
2- Bölge İdare Mahkemeleri (İstinaf Yolu)
3- Danıştay (Temyiz)
Bu süreçler ihtilaf konusu vergi davalarının tutarına göre farklı başvuru ve kanun yollarına tabidir.
II-VERGİ DAVALARINDA BAŞVURU SÜRELERİ
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu[4] Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümünü düzenleyen bir kanundur. Söz konusu kanunun 7. Maddesine göre; Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay da ve İdare Mahkemelerinde altmış ve Vergi Mahkemelerinde otuz gündür.
Bu süreler;
a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı
b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği;
Tarihi izleyen günden başlar.
Buna göre mevcut kanuni düzenlemeler doğrultusunda, Vergi Mahkemelerinde dava açma süresi 30 gün iken Danıştay ve İdare mahkemelerinde bu süre 60 gündür.
Söz konusu kanunun 45. Maddesi istinaf başvurusunu düzenlemekte olup buna göre; İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir.
Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin kanunda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, Danıştay da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir.
Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar. Tatil günleri sürelere dahildir. Şu kadarki, sürenin son günü tatil gününe rastlarsa, süre tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar.
III-VERGİ DAVALARINDA 2021 YILI PARASAL HADLER
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. Maddesine göre, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Ek 1. maddesi; “Bu Kanunda öngörülen parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” Şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Dolayısıyla kanunda yer alan tutarlar 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranı dikkate alınarak güncellenmektedir.
Buna göre, 2021 yılı için konusu yedi bin Türk Lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz.
Öte yandan, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun[5] 7. Maddesine göre 2021 yılı için Uyuşmazlık miktarı elli yedi bin Türk Lirasını aşmayan davalar, vergi mahkemesi hâkimlerinden biri tarafından çözümlenir. Uyuşmazlık tutarının elli yedi bin Türk Lirasını aşması halinde davaya heyet halinde bakılacaktır.
İdari Yargılama Usulü Kanununun 46. Maddesine göre, 2021 yılında geçerli olmak üzere konusu yüz doksan iki bin Türk lirasını aşmayan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalarda bölge idare mahkemelerinin verdikleri kararlar kesin olup temyiz edilemez.
Konusu yüz doksan iki bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalarda bölge idare mahkemelerinin verdikleri kararlar için Danıştay da temyiz yolu açıktır.
Buna göre yukarıda yer alan kanuni düzenlemeler ve yapmış olduğumuz açıklamalar çerçevesinde 2021 yılı için vergi davası başvuru sınırları aşağıdaki tabloda özet olarak yer almaktadır.
Dava Konusu Tutar (TL) | Karar Mercii | İstinaf veya Temyiz Yolu |
---|---|---|
7.000 TL ye kadar | Vergi Mahkemesi (Tek Hakimle) | İstinaf Yok Karar Kesin |
57.000 TL ye kadar | Vergi Mahkemesi (Tek Hakimle) | İstinaf Yolu Açık |
192.000 TL ye kadar | 1-Vergi Mahkemesi (Heyet Halinde) (İlk Derece)
2-İstinaf Olarak Bölge İdare Mahkemesi |
İstinaf Var
Bölge İdare Mahkemesi kararı kesin |
192.000 TL yi aşarsa | 1-Vergi Mahkemesi (Heyet Halinde) (İlk Derece)
2-İstinaf Olarak Bölge İdare Mahkemesi 3-Danıştay (Temyiz) |
IV-KANUN YOLUNDAN VAZGEÇME
7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun[6] 27 nci maddesi ile Vergi Usul Kanununun 379 uncu maddesi başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmek suretiyle vergi sistemimizde “Kanun yolundan vazgeçme” müessesesi ihdas edilmiştir. Konuya ilişkin uygulama esasları ise 517 No.lu Vergi Usul Kanunu Tebliği[7] ile yapılmıştır.
Düzenleme esas itibarıyla, dava aşaması devam eden mükelleflerin vergi mahkemesi kararlarına dayanarak istinaf veya temyiz yolundan vazgeçmeleri halinde verilen karara göre dava konusu edilen vergi ve/veya cezanın bir kısmı ya da tamamından vazgeçilmesi ve idarece de ihtilafların sürdürülmemesi olarak özetlenebilir.
Düzenlemeyle, vergi/ceza ihbarnamesine karşı süresinde açılan davalarda mükelleflerin, istinaf veya temyiz başvuru süresi içerisinde kanun yolundan vazgeçmeleri hâlinde, İdarece de ihtilaflar sürdürülmeyecek, verilen yargı kararının niteliğine göre vergi ve/veya cezalar indirimli olarak tahakkuk edecektir. Bu şekilde tahakkuk eden vergilerin ve/veya cezaların vergiye ilişkin gecikme faiziyle süresinde ödenmesi halinde ayrıca indirim uygulanacaktır.
Vergi mahkemesince verilen istinaf yolu açık kararlar ile bölge idare mahkemesince verilen temyiz yolu açık kararlarda (Danıştay’ın bozma kararı üzerine verilen kararlar hariç);
1) Kaldırılan vergi tutarının %60’ı, tasdik edilen vergi tutarının tamamı ile tasdik edilen vergi tutarına ilişkin vergi ziyaı cezasının %75’i,
2) Bağlı olduğu vergi aslı dava konusu yapılmayan veya Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesinde yazılı fiillere iştirak nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının kaldırılan tutarının %25’i ve tasdik edilen tutarının %75’i,
Mükellef için geçerli olan kanun yoluna başvuru süresi içerisinde, dava konusu vergi ve/veya vergi cezalarının tümü için kanun yolundan vazgeçildiğine ilişkin dilekçenin ilgili vergi dairesine verilmesi şartıyla kanun yolundan vazgeçme dilekçesinin verildiği tarih itibarıyla başkaca bir işleme gerek kalmaksızın tahakkuk eder.
Bu şekilde tahakkuk eden tutarlar tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. Bu maddeye göre tahakkuk eden vergi ve/veya vergi cezalarının %80’inin, hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte bu sürede tamamen ödenmesi şartıyla, vergi ve ceza tutarından %20 oranında indirim yapılır. Şu kadar ki, tasdik edilerek tahakkuk eden vergi tutarında indirim yapılmaz. İndirim hükmünden yararlanılabilmesi için dava konusu yapılan ve bu maddeye göre tahakkuk eden vergi ve/veya vergi cezaları ile gecikme faizlerinin de ödenmesi şarttır.
Kanun yolundan vazgeçme dilekçesi vergi dairesince ilgili yargı merciine gönderilir ve bu dilekçenin vergi dairesine verildiği tarih kanun yolundan vazgeçme tarihi olarak kabul edilir. Kanun yolundan vazgeçilmesi hâlinde idarece de ihtilaf sürdürülmez. Kanun yolundan vazgeçildiği halde istinaf veya temyiz yoluna başvurulması durumunda ise bu başvurular incelenmez.
ÖRNEK: Mükellef hakkında 2019/09 dönemine ilişkin olarak yapılan vergi incelemesi sonucu düzenlenen rapor uyarınca 100.000 TL re’sen KDV tarh edilmiş, 100.000 TL vergi ziyaı cezası kesilmiş ve buna ilişkin vergi/ceza ihbarnamesi tebliğ edilmiştir. Mükellef bu ihbarnameye karşı süresinde vergi mahkemesinde dava açmıştır. Yapılan yargılama sonucunda vergi mahkemesi tarafından istinaf yolu açık olmak üzere vergi ve cezanın tamamının kaldırılması yönünde karar verilmiştir. Buna ilişkin mahkeme kararı mükellefe 06/10/2020’de tebliğ edilmiştir.
Mükellefin 05/11/2020 tarihine kadar kanun yolundan vazgeçme kapsamında başvuru yapması şartıyla madde hükmünden yararlanabilecektir. Mükellefin 02.11.2020 tarihli başvurusu neticesinde, 100.000 TL vergi kaldırıldığı için bu tutarın %60’ı olan 60.000 TL tutarındaki vergi tahakkuk edecek, verginin kalan kısmı olan 40.000 TL ile vergiye bağlı olarak kesilen vergi ziyaı cezasının tamamı (100.000 TL) terkin edilecektir. Mükellef, kanun yolundan vazgeçme dilekçesini 02/11/2020 tarihinde verdiğinden bu tarih tahakkuk tarihi olacaktır. Tahakkuk eden tutarların 1 ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda son ödeme tarihi 02/12/2020 olacaktır.
KDV’nin normal vade tarihi olan 26/10/2019 tarihinden kanun yolundan vazgeçme dilekçesinin verildiği tarih olan 02/11/2020 tarihine kadar 60.000 TL tutarındaki vergi üzerinden gecikme faizi hesaplanacaktır. Mükellefin ödeme süresinin son günü olan 02/12/2020 tarihine kadar;
– Tahakkuk eden vergi tutarının %80’i (60.000 * %80 = 48.000 TL) olan 48.000 TL’yi ve
– 48.000 TL vergi üzerinden hesaplanacak gecikme faizini birlikte ödemesi durumunda tahakkuk eden tutarın %20’si olan 12.000 TL vergi ayrıca indirilecektir. Bu durumda 48.000 TL üzerinden gecikme faizi hesaplanacak olup, daha önce 60.000 TL üzerinden hesaplanan gecikme faizinin ise buna göre düzeltilmesi icap etmektedir.
Kanun yolundan vazgeçilen vergi ve vergi ziyaı cezası için bu maddeye göre yapılan tahakkuktan önce ödenen gecikme faizi dahil tutarlar, kanun yolundan vazgeçme kapsamında ödenecek tutarlara mahsup edilecektir.
Mükellefin vadesinde ödeme yapmaması durumunda ödemeye bağlı indirim imkânından yararlanılamayacak ve 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.
Kanun yolundan vazgeçme müessesesinden yararlanabilmek için;
-Bu müessese kapsamında olan yargı kararının mahkemece mükellefe tebliği üzerine, mükellef için geçerli olan istinaf veya temyiz başvuru süresi içerisinde, kanun yolundan vazgeçildiğine ilişkin dilekçenin dava konusu edilen vergi/ceza ihbarnamesini düzenleyen vergi dairesine verilmesi,
-Kanun yolunun kullanılmasından vazgeçilen kararın mükellefe tebliğ edildiği tarihi gösteren belge (mahkemeden alınan belge, tebliğ tarihini gösteren tebligata ilişkin belge vs.) ile birlikte verilen karar örneğinin bu dilekçeye eklenmesi,
-Verilen dilekçede dava konusu vergi ve/veya vergi cezalarının tümü için kanun yolundan vazgeçildiğinin beyan edilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, başvuruların, mükellef için geçerli olan istinaf ve temyiz süreleri içerisinde yapılması gerekmekte olup, bu sürelerden sonra yapılan başvurular için söz konusu müesseseden yararlanma imkanı bulunmamaktadır. Yapılan başvuruların taahhütlü posta veya APS ile gönderilmesi hâlinde postaya verildiği tarih, adi posta ile gönderilmesi veya özel dağıtım şirketleri tarafından getirilmesi hâlinde ise vergi dairesinin kayıtlarına intikal ettiği tarih başvuru tarihi olarak dikkate alınır.
Kaynaklar:
– 213 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu
– 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu
– 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
– 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
– 517 No.lu VUK Tebliği
– www.gib.gov.tr
– www.mevzuat.gov.tr
– www.resmigazete.gov.tr
Dip Notlar:
[1] https://acikders.ankara.edu.tr
[2] 09.11.1982 tarih ve mükerrer 17863 sayılı RG yayımlanmıştır.
[3] 10.01.1961 tarih ve 10703 sayılı RG yayımlanmıştır.
[4] 20.01.1982 tarih ve 17580 sayılı RG yayımlanmıştır.
[5] 20.01.1982 tarih ve 17580 sayılı RG yayımlanmıştır.
[6] 07.12.2019 tarih ve 30971 sayılı RG yayımlanmıştır.
[7] 20.02.2020 tarih ve 31045 sayılı RG yayımlanmıştır.