Tüketicinin Korunmasının Güçlendirilmesi
Yaşamımızın büyük bir bölümü tüketim ve tüketimle ilgili konularda uğraş vermekle geçer. Birer tüketici olarak hepimiz ihtiyaçlarımızı karşılama sürecine gireriz, ürünleri karşılaştırırız, mağazaları dolaşırız, çevremizdeki birincil ve ikincil kaynaklardan bilgiler toplar, reklamlardan etkilenir, alışveriş yapacağımız yeri, en uygun zamanı ve ödeme yöntemini seçer, aldıklarımızı tüketir ve tüketim sonrası da ihtiyaç ve isteklerimizin karşılanıp karşılanmadığını değerlendiririz. Tüm bu süreçlerin hepsi birer karar verme sürecidir. Tüketici karar süreci, gereksinimin doğması, seçenekler arasından tercih yapma, para, zaman ve efor harcayarak satın alımı gerçekleştirme ve kullanımını bünyesinde barındıran devimsel bir süreçtir. Bu süreçlerin anlaşılması hem işletmeler hem tüketicinin korunmasından sorumlu taraflar açısından önem taşımaktadır.
Tüketim, sosyal ve biyolojik yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Tüketim, insanın varlığını sürdürebilmesi, onları topluma kazandıracak yeteneklerini geliştirebilmesi için gerekli olmakla beraber, özellikle de iktisadi sistemin işleyebilmesi için oldukça önemlidir (Migone, 2004: 1). Günümüzde tüketiciler fizyolojik ihtiyaçlarının yanında psikolojik ihtiyaçlarını da karşılamak için tüketim yapar çünkü bireyler, tüketim davranışlarıyla sadece fiziksel ürün değil bir göstergeler dizisi satın almaktadır. Bir başka ifadeyle, tüketiciler artık ürün ve hizmetleri hem fiziksel ihtiyaçlarını tatmin etmek için hem de onlara yükledikleri semboller ve mesajlar yoluyla statüleri ve içinde bulundukları sosyal sınıf hakkında çevrelerine sinyaller göndermek için tüketmektedirler. Bundan dolayı tüketim, bir var olma biçimi olarak görülmektedir (Baudrillard, 2016: 15). Öyleyse gelinen süreçte tüketime, salt ihtiyaçları karşılama görevinin yanında iletişim, statü ya da ayrıcalık katma gibi görevler de yüklenmiştir. Bu nedenle tüketim, giderek ekonomik bir olgu olmanın ötesinde, toplumsal, psikolojik ve kültürel bir durumu ifade eder (Bocock, 2005: 10).
Çağdaş pazarlama anlayışına göre tüketici, pazarlama çabalarının odak noktasını oluşturmaktadır. Günümüzün rekabet ortamında işletmeler, tüketici istek ve gereksinimlerine uygun mal ve hizmetler üreterek, bu gereksinimleri tatmin etmeleri ölçüsünde başarılı olabilirler. Bu nedenle tüketici davranışlarını analiz etmek ve anlamak büyük önem taşımaktadır. Pazarı oluşturan tüketiciler kimlerdir, ne satın alırlar, ne zaman satın alırlar, satın alma kiminle ilgilidir, neden satın alırlar, nereden satın alırlar, aldıklarını nasıl kullanırlar ve elden çıkarırlar bu kapsamda cevaplanması gereken sorulardır (Odabaşı, 2003: 16).
Tüketici tutumları, satın alım öncesi, satın alımın gerçekleşmesi ve satın alım sonrasındaki çabaları kapsamaktadır. Bireysel istek, talep ve gereksinimlerini karşılamak adına ürün ve hizmet satın alan ya da satın alım gücünü elinde bulunduran kişiler olarak tüm bireylerin kendilerine özgü fikirleri, kararları, tecrübeleri ve ölçme kıstasları bulunmaktadır. Bahsedilen öğelerin kimisi bilinçli bir şekilde gerçekleştirilir iken kimi ise bilinçsiz ve rastlantısal bir şekilde gerçekleştirilmektedir.
Tüketicilerin ürün ve hizmetleri seçme, satın alma, kullanma ve elden çıkarmadaki karar verme süreçleri ve bunlarla ilgili faaliyetleri olarak tanımlanan tüketici davranışlarını açıklamak için 1920’li yıllardan bu yana pazarlama literatüründe kullanılan psikolojik, sosyo-psikolojik ve ekonomi temelli birçok model, günümüzün çok değişkenli pazar ortamında tüketici davranışını açıklamaya yeterli
olamamaktadır. Tüketici davranışlarının bu derece karmaşık ve gizemli bir yapıya sahip olmasının ve tam olarak açıklanamamasının temel nedeni, tüketicilerin tüketim sürecinin farklı aşamalarında çok sayıda karar vermek zorunda kalması ve çevresi ile çok yönlü sonsuz ve karmaşık bir etkileşim içinde olmasıdır (Torlak vd., 2007).
Tüketici davranışlarını anlamaya yönelik gerçekleştirilen çalışmalar günümüz tüketicilerinin gerek pazarın koşullarının değişmesi gerekse iletişim teknolojilerinin etkisi gibi nedenlerle eski tüketicilere göre bireyselleşme arzusu içinde olduklarına ve bu nedenle tüketici davranışını tahmin etmenin gittikçe zorlaşacağına dikkat çekmektedirler. Yeni tüketiciler olarak adlandırılan günümüz tüketicileri artık belli bir tüketici kalıbının içerisine dahil edilmek istememektedir. Yeni tüketiciler eski tüketicilere göre orijinallik arayan, kişiselleştirilmiş ürünlere yönelen, daha bireysel, karmaşık, bağımsız, tahmin edilmesi zor, daha bilinçli ve bilgili tüketicilerdir (Lewis & Bridger, 2001: 19).
Bu nedenle tüketici davranışlarının, satın alma alışkanlıklarının, değişen profillerinin, bilgi ve bilinç düzeylerinin belirli aralıklarla araştırılması, ortaya konulması hem bu davranışlardaki değişimi gözlemleyebilmek hem de mevcut durumu ortaya koymak açısından önem taşımaktadır.
Avrupa Komisyonu kapsamındaki Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı’nın (IPA II) 2014-2020 Dönemi’nde uygulamaya konulan, Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü’nün faydalanıcısı olduğu ve 7 Mayıs 2018 – 6 Mart 2021 tarihleri arasında yürütülmekte olan “Strengthening Consumer Protection” (Tüketicinin Korunmasının Güçlendirilmesi) isimli Bakanlığımızca yürütülen proje kapsamında, tüketici davranışlarının, satın alma alışkanlıklarının, değişen profillerinin, bilgi ve bilinç düzeylerinin belirli aralıklarla araştırılması, ortaya konulması hem bu davranışlardaki değişimi gözlemleyebilmek hem de mevcut durumu ortaya koymak açısından hazırlanmış olan kitaba ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ (Boyut: 19 MB)
Kaynak: T.C. Ticaret Bakanlığı