Kamu Yönetiminde Şeffaflık ve Bilgi Edinme
Saltuk Aziz GÖKALP (*)
Yönetim Bilimleri Uzmanı
Doktora Öğrencisi
[email protected]
Sözlük anlamı itibariyle “Hükümetin buyruk ve denetimi altında kamu hizmeti gören devlet örgütü; Devletin amaçlarını gerçekleştirecek biçimde örgütlenmiş insan gücü, araç gereç ve bunların yönetimi; Kamusal politikaların oluşturulmasında siyasal karar organlarına teknik destek sağlayan ve bunları uygulayan örgütler bütünü” (TÜBA, 2020) olarak tanımlanan kamu yönetimi (public administration) kavramının literatürde ilk kez C.J.B. Bonin tarafından 1812 yılında yayınlanan “Kamu Yönetiminin İlkeleri (Principes D’administration Publique)” adlı yapıtında kullanıldığı ve yine Woodrow Wilson’un 1887 tarihinde yayınlanan “İdarenin İncelenmesi (The Study Of Administration)” adlı eserinde de kamu yönetimi disiplininin ayrı bir bilim dalı olması gerektiği kabul görmektedir (Ergun, 2015: 8).
Ülkemizde de kamu yönetimi denildiğinde kamusal politikaların oluşturulması noktasında belirlenen siyasaların yönetilmesi sürecinin akla geldiği söylenebilir. Dolayısıyla bu yönetim sürecinde açık, şeffaf ve hesap verebilir bir yapının olması ve mevzuat düzenlemelerinin de bu doğrultuda olması önem arz etmektedir.
4982 sayılı “Bilgi Edinme Hakkı Kanunu” da bu kapsamda değerlendirilebilir. 24/10/2003 tarihli ve 25269 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren söz konusu kanunun amacı “demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usullerin düzenlenmesi” olarak belirtilmiş ve kanun kapsamı “kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetleri” şeklinde ifade edilmiştir.
Kanunun 4. maddesinde herkesin bilgi edinme hakkına sahip olduğu ve Türkiye’de ikamet eden yabancılar ile Türkiye’de faaliyette bulunan yabancı tüzel kişilerin, isteyecekleri bilgilerin kendileriyle veya faaliyet alanlarıyla ilgili olmak kaydıyla ve karşılıklılık ilkesi çerçevesinde bu Kanun hükümlerinden yararlanacağı ifade edilmiştir. Bu çerçevede, Dışişleri Bakanlığının yayınlamış olduğu ve 17/10/2008 tarihli ve 27027 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Ve Buna Bağlı Yönetmelik Uyarınca Karşılıklılık İlkesi Kapsamında Bulunan Ülkeler Hakkında Tebliğ” ile karşılıklılık ilkesi kapsamında bulunan ülkeler belirtilmiştir. Tebliğ’de yer alan listede ABD, Almanya ve İngiltere gibi bilgi edinme hakkı kanunu veya benzeri mevzuatın bulunduğu 54 ülke; söz konusu mevzuatın bulunmadığı ise 40 ülke yer almaktadır.
Yine, kanunun 5. Maddesinde de aşağıda yer alan istisnalar dışında kurum ve kuruluşların, bu her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idari ve teknik tedbirleri almakla yükümlü olduğu ifade edilmiştir.
İstisnalar;
1- Açıklanması halinde Devletin emniyetine, dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibarıyla Devlet sırrı olan gizlilik dereceli bilgi veya belgeler. (Madde-16)
2- Açıklanması ya da zamanından önce açıklanması halinde, ülkenin ekonomik çıkarlarına zarar verecek veya haksız rekabet ve kazanca sebep olacak bilgi veya belgeler. (Madde-17)
3- Sivil ve askerî istihbarat birimlerinin görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi veya belgeler. (Madde-18)
4- Kurum ve kuruluşların yetkili birimlerince yürütülen idarî soruşturmalarla ilgili olup, açıklanması veya zamanından önce açıklanması halinde;
a) Kişilerin özel hayatına açıkça haksız müdahale sonucunu doğuracak,
b) Kişilerin veya soruşturmayı yürüten görevlilerin hayatını ya da güvenliğini tehlikeye sokacak,
c) Soruşturmanın güvenliğini tehlikeye düşürecek,
d) Gizli kalması gereken bilgi kaynağının açığa çıkmasına neden olacak veya soruşturma ile ilgili benzeri bilgi ve bilgi kaynaklarının temin edilmesini güçleştirecek,
Bilgi veya belgeler. (Madde-19)
5- Açıklanması veya zamanından önce açıklanması hâlinde;
a) Suç işlenmesine yol açacak,
b) Suçların önlenmesi ve soruşturulması ya da suçluların kanunî yollarla yakalanıp kovuşturulmasını tehlikeye düşürecek,
c) Yargılama görevinin gereğince yerine getirilmesini engelleyecek,
d) Hakkında dava açılmış bir kişinin adil yargılanma hakkını ihlal edecek,
Nitelikteki bilgi veya belgeler. (Madde-20)
6- Kişinin izin verdiği haller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması halinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, mesleki ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya belgeler. (Madde-21)
7- Haberleşmenin gizliliği esasını ihlal edecek bilgi veya belgeler. (Madde-21)
8- Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler. (Madde-25)
9- Tavsiye ve mütalaa talepleri. (Madde-27)
Özetle, Kamu yönetiminde şeffaf ve hesap verebilir bir yapının oluşabilmesi adına 2003 yılında çıkarılan “Bilgi Edinme Hakkı Kanunu” önemli bir düzenlemedir ve bu bakımdan Wilson’un “İdarenin İncelenmesi” adlı eserinde de belirttiği üzere idari konular siyasi meseleler değildir ve bu sebeple her ne kadar siyaset idare için görevler belirlese de idari birimleri yönlendirmesine imkan tanınmamalıdır (Wilson’dan aktaran Şat, 2018: 65). Dolayısıyla, mevzuatların objektif kriterler çerçevesinde değerlendirilerek oluşturulması ve uygulanması önemli bir kazanım olacaktır.
Kaynakça
– Ergun, Turgay, Kamu Yönetimi: Kuram, Siyasa, Uygulama, TODAİE Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 2015.
– Wilson, Woodrow; İdarenin İncelenmesi, Çev. Nur Şat, Liberte Yayınları, Ankara, 2018.
– www.tubaterim.gov.tr, Türkiye Bilimler Akademisi Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü
(*) Yönetim Bilimleri Uzmanı, Kırıkkale Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Doktora Öğrencisi,