Acele Kamulaştırma
Saltuk Aziz GÖKALP (*)
Yönetim Bilimleri Uzmanı
Doktora Öğrencisi
saltukazizgokalp@gmail.com
Ülkemizde mülkiyet hakkı ve bu hakkın korunması vatandaşlara Anayasamız ile tanınan bir haktır ve bu bakımdan bu hakkın korunması için devlet tarafından gereken önlemlerin alınması esastır. Ancak, devletin düzenleyici ve denetleyici rolü sebebiyle ülkedeki tüm vatandaşların daha müreffeh bir ortamda yaşamlarını sürdürebilmeleri için de birtakım görev ve sorumlulukları mevcuttur. Devlet, bu görev ve sorumluluklarını yerine getirirken tüm vatandaşların yararına olacak şekilde ve aynı zamanda kamunun da bu durumdan faydalanacağı düzenlemeler yapmak mecburiyetindedir. Özel mülkün kamu tarafından devlet eline geçmesi olarak ifade edilen “Kamulaştırma” işlemi de bu kapsamda değerlendirilmektedir.
“Kamulaştırma” işlemi 1982 Anayasasının 46.maddesinde düzenlenmiş ve “Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir” denilmek suretiyle kamulaştırma işleminin kamu yararı gözetilerek yapılacağından bahsedilmiştir.
2942 sayılı “Kamulaştırma Kanunu“nda da “kamu yararı” kavramından bahsedilmiş ancak kamu yararının ne olması gerektiği yönünde ise bir tanımda bulunulmamıştır. Ancak kamu yararı kararı verecek merciler kanunun 5. maddesinde aşağıdaki şekilde sıralanmıştır;
a) Kamu idareleri ve kamu tüzelkişileri.
b) Kamu kurumları yararına kamulaştırmalarda yönetim kurulu veya idare meclisi, bunların olmaması halinde yetkili idare organları.
c) Gerçek kişiler yararına kamulaştırmalarda bu kişilerin, özel hukuk tüzelkişileri yararına kamulaştırmalarda ise; yönetim kurulları veya idare meclislerinin, yoksa yetkili yönetim organlarının başvuruları üzerine gördükleri hizmet bakımından denetimine bağlı oldukları köy, belediye, özel idare veya bakanlık.
Bu yasal düzenlemeler ışığında kamulaştırma; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek karşılığının peşin ödenmesi şartıyla bir taşınmaz malın malikinin rızasına bakılmaksızın zorla alınarak kamu mülkiyetine geçirilmesi şeklinde tanımlanabilir ve tanımdan anlaşılacağı gibi, kamulaştırma işleminin unsurları; (Milli Emlak, 2020)
- Kamulaştırmada bir kamu yararının olması,
- Kamulaştırma bedelinin peşin olarak ödenmesi,
- Taşınmaz malikinin rızasının aranılmaması,
olarak ifade edilebilir.
Kamulaştırma ile ilgili olarak günümüzde tartışılan bir kavram da “Acele Kamulaştırma”dır. Acele kavramı sözlük anlamı itibariyle “Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi”, “Tez davranma gerekliliği”, “Vakit geçirmeden, tez olarak” (TDK, 2020) şeklinde tanımlanmıştır. Fransız kamu hukukunda da “Acil” kavramının bazı kurallara istisna getiren ve özgürlüklerin geniş bir şekilde kısıtlanmasına neden olduğu kabul edilmekte ve bu kavramın, yakın bir tehlikeyi veya ağır bir tehdit halini ve hatta giderilmesi güç bir zarar doğuracak halleri kapsadığı ifade edilmektedir (Arslanoğlu, 2013: 208).
“Olağan hallerde yapılan kamulaştırma işleminden farklı olarak, kıymet takdiri dışındaki işlemler daha sonradan tamamlanmak üzere, öngörülen usul ve şekilde taşınmaza el konulma şekli (Arslanoğlu, 2013: 205)” olarak ifade edilebilecek olan “Acele Kamulaştırma” işlemi 2942 sayılı “Kamulaştırma Kanununun” 27. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleciliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın kamulaştırılacağı” hükmü yer almaktadır.
Acele kamulaştırma kavramı, kamulaştırma kavramı ile yakından ilgilidir ve kamulaştırmada özel mülkiyetteki bir taşınmaza kamu yararı gereğince idarece el konulması söz konusu iken acele kamulaştırmada da aynı durum söz konusu olmakla birlikte; kamulaştırmadan farklı olarak Kanun koyucu, seferberlik, olağanüstü hal ve ivediliğine Cumhurbaşkanı tarafından karar verilen hallerde acele kamulaştırmanın yapılabileceğini belirtmiştir.
Günümüzde acele kamulaştırma işlemi eskiye nazaran çok daha fazla tercih edilir olmakta ve kamu düzeninin gerçekten tehdit altında olup olmadığı konusu ciddi bir tartışma konusu haline gelmektedir (Şahin, 2013: 60). Kamulaştırma işlemi, usule uyulsa dahi mülkiyet hakkına bir müdahale olması sebebiyle eleştiri konusu olmakta ve acele kamulaştırma işleminde buna ilaveten olağanüstü durumlar söz konusu olduğu için birçok usulün ortadan kalktığı yönünde tartışmalar ileri sürülmektedir (Avcı, 2013: 198). Özetle, kamulaştırma ve acele kamulaştırma işlemlerinde genel geçer ve toplumun tüm kesimin yararına olacak bir kamu yararı kararı alınarak işlem tesis edilmesi esas gaye olmalıdır.
Kaynakça
– ARSLANOĞLU, Mehmet, (2013), “Acele Kamulaştırma”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 19, Sayı: 3, s. 203-224.
– AVCI, Adem, (2013), “6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Açısından Mülkiyet Hakkının Sınırlandırılması”, Kentsel Dönüşüm Hukuku, Editörler: Melikşah YASİN, Cenk ŞAHİN, İstanbul Üniversitesi S.S.ONAR İdare Hukuku ve İlimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları, İstanbul.
– ŞAHİN, Cenk, (2013), “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’a Yönelik Bazı Eleştiriler”, Kentsel Dönüşüm Hukuku, Editörler: Melikşah YASİN, Cenk ŞAHİN, İstanbul Üniversitesi S.S.ONAR İdare Hukuku ve İlimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları, İstanbul.
– www.tdk.gov.tr
Dip Not:
(*) Yönetim Bilimleri Uzmanı, Kırıkkale Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Doktora Öğrencisi,