Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Seyahat Acentelerince Yapılan İşlemlerin Katma Değer Vergisi Mevzuatı Kapsamında Özellik Arz Eden Durumları – İbrahim ÇELİK, Vergi Müfettişi

Seyahat Acenteleri KDV

İbrahim ÇELİK
celik.ibrhm@hotmail.com
Vergi Müfettişi

GİRİŞ

İnsanın içindeki merak etme/keşfetme güdüsü, ulaşım imkânlarının kolaylığı ile birleştiğinde turizm/seyahat kavramı ülkeler için önemli bir ekonomik enstrüman haline gelmiştir. Turizm, ülkeler için gelir kaynağı olmasının yanında; istihdama katkısı, kültürel etkileşim, ülke tanıtımı vb. birçok alanda önemli rol oynamaktadır.

1618 Sayılı Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunun[1] 1. maddesinin e bendine göre, Seyahat acentesi: Kâr amacı ile turistlere turizm ile ilgili bilgiler vermeye, paket turları ve turları oluşturmaya, turizm amaçlı konaklama, ulaştırma, gezi, spor ve eğlence hizmetlerini görmeye yetkili olan, oluşturduğu ürünü kendi veya diğer seyahat acenteleri vasıtası ile pazarlayabilen ticarî kuruluştur. Mezkur Kanunun 3. maddesi ile 05.10.2007 Tarih ve 26664 Sayı ile Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Seyahat Acenteleri Yönetmeliğinin[2] 7. maddesine göre; Seyahat Acenteleri, yaptıkları hizmetler bakımından 3 gruba (A,B,C) ayrılmıştır. İlgili düzenlemeye göre:

1- A Grubu Seyahat Acentesi: Seyahat acentelerine münhasır ve seyahat acentelerinin diğer hizmetlerini Türk ve yabancı müşteriler için üretir ve pazarlar.

2- B Grubu Seyahat Acentesi: Kara, deniz, hava ulaştırma araçlarına ilişkin rezervasyon ve bilet satışı hizmetleri ile A Grubu seyahat acentelerinin düzenledikleri turların biletlerinin satışı ve kendisine A grubu seyahat acentesince gerçekleştirmek üzere verilen hizmeti yaparlar.

3- C Grubu Seyahat Acentesi: Türk vatandaşları için yurtiçi turlar düzenlerler ve pazarlarlar. Ayrıca kendilerine A Grubu seyahat acentelerince verilen hizmeti yerine getirir ve bu acentelerin ürünlerini pazarlarlar. “

Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğünce yayınlanan 2019 yılı istatistiklerinde, Türkiye 2019 yılında 51.747.198 ziyaretçi sayısı ile 34.520.332 milyar dolar gelir elde etmiştir. Bu gelirin elde edilmesinde önemli rol oynayan Belgeli Seyahat Acentelerinin sayısı 11 Bin 410’dur. Bu dönemde, Turizm Gelirinin GSYİH İçindeki Payı %4,6 olarak gerçekleşmiştir.[3]

Bu derece yüksek gelirli bir sektörde sistemin ana aktörlerinden olan, Seyahat Acentelerince yapılan işlemlerin katma değer vergisi mevzuatı kapsamında özellikli durumları çalışmamızda ele alınmıştır.

1. SEYAHAT ACENTELERİNİN BAŞLICA GELİR VE GİDER KALEMLERİ

Her ticari/sınai ve/veya hizmet işletmesinde olduğu gibi seyahat acenteleri da faaliyetlerini gerçekleştirirken gelir elde etmekte ve bu gelirin elde edilmesi sırasında çeşitli giderlere katlanmaktadır. Vergi mevzuatına göre, elde edilen gelirin doğru bir şekilde beyan edilmesi, katlanılan giderlerin de yasal düzenlemelere uygun bir şekilde indirilmesi, beyan esasının amacına uygun bir şekilde çalışması bakımından önemlidir.

Bu kapsamda, seyahat acentelerinin faaliyetlerini gerçekleştirirken elde ettikleri gelirler şu şekilde özetlenebilir:

Bilet Satışları: B grubu seyahat acenteleri kara, deniz, hava ulaştırma araçlarına ilişkin bilet satışlarından, A Grubu seyahat acenteleri düzenledikleri turların biletlerinin satışından gelir eder.

Tur Satışları: Burada iki farklı gelir türü bulunmaktadır. Birincisi seyahat acentelerinin kendi düzenledikleri turlardan elde edilen gelir, ikincisi ise tur operatörlerinin düzenledikleri turların satışının belirli bir komisyon karşılığında, seyahat acentelerince gerçekleştirilmesidir.

Rezervasyon Gelirleri: Seyahat acentelerinin, anlaşmalı olduğu otellerde turist/müşteri adına yer ayırtması sonucu elde ettiği gelirdir.

Erken Rezervasyon Sigorta Geliri: Seyahat acenteleri, son dönemlerde müşterilerine erken rezervasyon imkanı tanımakta ve beklenmeyen bir durum olması halinde rezervasyonun iptal edilmesine olanak sağlamaktadır. Bu olanak karşısında, müşteriden talep edilen iptal sigorta bedeli acentelerin elde ettiği gelir kalemlerinden biridir.

Ulaşım Gelirleri: Müşterilerin ulaşımı sonucu acentelerce elde edilen gelir, genelde paket tur programı içerisine dahil edilmektedir. Ancak; tur/tatil programı dışında da, müşterilerin isteğine bağlı olarak gezilmesi istenilen yerlere sağlanan ulaşım sonucu, talep edilen ulaşım bedelleri gelir kalemleri içerisinde yer almaktadır.

Seyahat acentelerinin faaliyetlerini gerçekleştirirken katlandıkları giderler ise genel olarak; genel giderler (su, doğalgaz, telefon vb.) personel gideri, dışarıdan alınan danışmanlık ve reklam harcamaları olarak sıralanabilir.

2.SEYAHAT ACENTELERİNCE YAPILAN İŞLEMLERİN KATMA DEĞER VERGİSİ MEVZUATI KAPSAMINDA ÖZELLİK ARZ EDEN DURUMLARI

2.1. Acentelerce Yurtdışındaki Turistlerin Türkiye’de Konaklamaları İçin Verilen Hizmetlerin İstisnaya Tabi Olup-Olmaması

Acenteler, Türkiye’ye olan yoğun ilgi nedeniyle sadece yurt içi turistlere değil, yurtdışında yer alan ve turizm için Türkiye’yi tercih eden turistler için de hizmet vermektedir. Bu durumu KDV açısından iki farklı şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Birincisi yurt içindeki turistlere verilen hizmetlerin KDV boyutu, ikincisi yurtdışındaki turistler için verilen hizmetlerin KDV boyutu. 3065 Sayılı KDVK’nın 1. maddesine göre; Türkiye’de yapılan Ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir. Mezkur Kanunun 4. maddesi Hizmeti, 5. maddesi ise Hizmet Sayılan Halleri tanımlamaktadır. 6. maddesinde ise; İşlemin Türkiye’de Yapılmasının neyi ifade ettiği düzenlenmiştir. 11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin vergiden istisna olduğu, 12/2’nci maddesinde ise yurt dışındaki müşteri tabirinin, ikametgâhı, işyeri, kanunî ve iş merkezi yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında kendi adına müstakilen faaliyet gösteren şubelerini ifade ettiği ve bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için hizmetlerin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiği, hüküm altına alınmıştır.

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin[4] 2.1. bölümünde: ”3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV’den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2)’nci maddesine göre;

-Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

-Hizmetten yurtdışında faydalanılması gerekir.

Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurtdışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir. Hizmetten yurtdışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye’de yurtdışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurtdışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye’deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır…”

Katma Değer Vergisi ve Uygulama Genel Tebliğinde yer alan düzenlemeler çerçevesinde seyahat acentelerince;

Yurtiçi turistlere verilen hizmetler KDV’ye tabidir ve beyanı gerekir.

Yurtdışındaki turistlere Türkiye’de konaklamaları ve/veya seyahatleri için verdikleri hizmetler her ne kadar yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olsa da hizmetten Türkiye’de faydalanıldığı için KDVK’nın 11. maddesinde düzenlenen “Mal ve Hizmet İhracatı” kapsamında değerlendirilmemeli, verilen hizmetler KDV’ye tabi olmalı ve beyan edilmelidir.

2.2. Erken Rezervasyon Durumunda KDV Açısından Vergiyi Doğuran Olayın Gerçekleşme Zamanı

Seyahat acentelerinin yapmış oldukları faaliyetler, artık yılın belli dönemlerini değil bütün dönemlerini kapsamaktadır. Kış turizmi, kültür turizmi, gastronomi turizmi ve yaz turizmi Türkiye’de her dönemde yapılabilir hale gelmektedir. Hatta, kışın acentelerce erken rezervasyon imkanı ile turistlerin yazın tatil yapmalarını sağlayacakları sistem son dönemde oldukça kullanılmaktadır. Buna göre; konaklama hizmetinin tamamlanmasıyla birlikte KDV hesaplanmalıdır. Ancak; konaklama hizmeti tamamlanmamasına rağmen, acente tarafından, kışın alınan erken rezervasyon ile birlikte, ödemenin yapılması örneğinde olduğu gibi müşteriye/turiste fatura düzenlemesi halinde KDV Kanunun 10. maddesinin b bendine[5] göre vergiyi doğuran olay meydana gelmiştir. Dolayısıyla; bu dönemde KDV hesaplanmalı ve beyan edilmelidir.

3065 Sayılı KDVK’nın 1. maddesinde: “Ticarî, sınaî, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edilir.” Yer alan düzenlemeye göre, acentelerce yapılan faaliyetler neticesinde elde edilen bedelin 193 Sayılı GVK’nın ticari kazanç hükmünde yer alan tahakkuk esasına göre tahsil edilip/edilmemesi önemli değildir. KDV açısından hizmet gerçekleşmeden önce belge düzenlendiğinde ve/veya hizmet gerçekleştirildiğinde KDV doğmuştur ve beyan edilmesi gerekmektedir.

2.3. Incoming Gelirinin KDV Açısından Değerlendirilmesi

Yurtdışında faaliyet gösteren yabancı acenteler, Türkiye’de düzenlemek istedikleri tatil/organizasyonlar kapsamında Türkiye’de faaliyette bulunan acentelerden hizmet almaktadırlar. Türkiye’deki acentelerin bu kapsamda vermiş olduğu hizmetler sonucunda elde etmiş olduğu gelir incoming geliri olarak adlandırılır. KDVK’nın 11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin vergiden istisna olduğu hüküm altına alınmıştır. Seyahat acentelerince, yurtdışında faaliyet gösteren acenteler ile anlaşarak turistlere yapılan konaklama/tatil satışları karşılığında alınan komisyon ücreti ile ilgili Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin 2.1. bölümünde verilen örnekten de anlaşılacağı üzere hizmet ihracı kapsamında vergiden istisnadır.

KDVUGT Örnek: Örnek 3: Türkiye’de yerleşik olan ve seyahat acenteliği yapan (B) A.Ş., yurtdışında bulunan bir seyahat acentesinin gönderdiği turist grubuna konaklama, tur düzenleme ve yeme-içme hizmeti vermektedir. (B), söz konusu hizmeti karşılığında 25.000 TL almıştır. Türkiye’deki seyahat acentesi aldığı bu paranın 10.000 TL’lik kısmını, turist grubunun Türkiye’deki konaklama, yeme-içme gibi masraflarında kullanmıştır. Yaptığı bu masraflardan sonra kendisine 15.000 TL kalmıştır. Bu durumda, (B), yabancı seyahat acentesine 15.000 TL’lik hizmette bulunmuş olup, bu hizmet KDV’den istisna olacaktır. Ancak, (B) A.Ş.’nin turist grubuna Türkiye’de verdiği yeme-içme, konaklama gibi hizmetlerden Türkiye’de faydalanıldığından, bu hizmetler KDV’ye tabidir. Bu mükellefin, yabancı seyahat acentesine verdiği söz konusu hizmetlere ait düzenleyeceği faturada, vergiden istisna tutulan hizmet bedeli ile vergiye tabi tutulacak hizmet bedelini ayrı ayrı gösterebileceği gibi, bu hizmetler için ayrı ayrı fatura düzenlemesi de mümkündür.

2.4. Türkiye Dışındaki Acentelerden Alınan Hizmetler

Dünyanın her yerinden turist gelmekle birlikte ağırlıklı olarak Almanya ve Rusya’da yaşayan turistlerin ülkemizi tercih ettiği görülmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığınca yayınlanan istatistiklere göre; 2018 yılında Türkiye’ye gelen turistlerin %15,10’u (5.964.613 kişi) Rusya’dan %11,43’ü (4.512.360 kişi) Almanya’dan gelmiştir.[6]

Türkiye’de makroekonomik göstergelerin başında döviz açığı sorunu gelmektedir. Bu açığı kapatmanın yollarından biri de ülkemizde turist başına yapılan döviz harcamalarının artırılmasını sağlamaktır. Kültür ve Turizm Bakanlığınca yayınlanan istatistiklere göre Türkiye’de 2019 yılında yabancı turistin ortalama harcaması 642 dolardır.[7] Yabancı turistin sayılarını artırmak, kişi başı yapılan döviz harcamalarını artırmak için uluslararası alanda gerek kamu gerekse de özel sektör tarafından tanıtım, reklam vb. harcamalar gerçekleştirilmektedir.

Seyahat acenteleri, bu kapsamda yurtdışında tanıtımlarını yapmak amacıyla farklı yollar izlemektedir. Bunlar; yurtdışında şube açmak, yurtdışında yerleşik bir seyahat acentesi ile partnerlik kurmak, son olarak yurtdışındaki acentelerden bu yönde hizmet almak şeklinde sıralanabilir. İlk iki yol maliyetli ve kurumsal acenteler dışında, diğer acentelerce pek tercih edilmemesinden dolayı, uygulamada daha çok yurtdışında faaliyet gösteren acentelerden hizmet alma şeklinde gerçekleşmektedir.

Burada iki farklı durum söz konusudur: Yurtdışındaki acentenin ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezinin Türkiye’de bulunup/bulunmamasıdır. 3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre Türkiye’de yapılan hizmetler katma değer vergisine tabidir. Mezkur Kanunun (6/b) maddesinde ise; Türkiye’de yapılan veya faydalanılan hizmetlerin Türkiye’de ifa edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Her iki durumda da yani Yurtdışındaki acentenin ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezinin Türkiye’de bulunup/bulunmaması durumunda da müşteri bulma hizmeti her ne kadar yurt dışında verilmiş olsa da bu hizmetten Türkiye’de faydalanıldığından, yurtdışındaki seyahat acentesi tarafından verilen hizmet KDV’ye tabidir. İki farklı durumun belirtilmiş olmasındaki sebep KDV’ye tabi olup/olmaması değildir, KDV’nin beyanı ile ilgilidir. KDVK madde 9 ve KDVUGT’ne göre tam tevkifat kapsamında uygulanacak olan işlemlerden biri de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezinin Türkiye’de bulunmayanlar tarafından yapılan faaliyetlerdir. Yurtdışındaki acente tarafından bu kapsamda verilen hizmetin KDV’den istisna olmaması ve hizmet yurt dışında yapılmakla birlikte hizmetten Türkiye’de faydalanılması dolayısıyla mükellef veya sorumlu sıfatıyla KDV beyanı gerekir. Ancak; burada yurtdışındaki acentenin ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezinin Türkiye’de bulunmaması nedeniyle, yurtiçindeki seyahat acentesi tarafından söz konusu hizmetler nedeniyle KDV tevkifatı yapılarak, 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilmesi ve ödenmesi gerekmektedir.

2.5.Beyan Esası, Belge Düzeni ve Bildirimlerin KDV Açısından Önemi

Türk Vergi Mevzuatının temel kavramlarından olan “Beyan Usulü” ve “Belge Düzeni” sisteminin düzenli bir şekilde işlemesi kayıt dışılıkla mücadele konusunda önem arz etmektedir. 193 Sayılı GVK’nın 83. 5520 Sayılı KVK’nın 14. ve 3065 Sayılı KDVK’nın 40. maddelerinde aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece, verginin mükellefin yazılı beyanı üzerine tarh olunacağı hüküm altına alınmıştır. Beyan usulü: Mükellefçe ilgili döneme ait gelir ve giderlerinin, Tek Düzen Hesap Planı ya da Türkiye Finansal Raporlama Standartlarına ve Vergi Mevzuatına göre hesaplanarak ortaya çıkan matrahın ve hesaplanan verginin, vergi dairesine beyanname doldurularak yazılı ve/veya elektronik olarak sunulması şeklinde tanımlanabilir. Sonrasında; vergi idaresi denetim, inceleme, yoklama, izaha davet, karşıt tespit gibi metotlarla (diğer yöntemlerle) mükelleflerin beyan etmiş olduğu verginin doğruluğunu inceler ve/veya araştırır. Diğer yöntemler şüphesiz kayıt dışılığın azalmasını, yapılan her faaliyetin kayıt altına alınmasını, vergilendirilmesini sağlaması açısından önemli ve kıymetlidir. Ancak önemli olan mükellefin gerçekleştirdiği faaliyetler neticesinde elde ettiği geliri doğru bir biçimde beyan etmesidir. Bu beyanın temelini ise ispat/tevsik edici kağıtlar[8] oluşturmaktadır. 213 Sayılı VUK’un 227. maddesine göre bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir. Beyan ve tevsik kavramları seyahat acentelerinin gerçekleştirdikleri faaliyetler için de geçelidir. Acentelerce verilen konaklama hizmetinde 213 Sayılı VUK’un 229. maddesi gereği faturanın hizmet sunulan kişi adına düzenlenmesi gerekir. Burada birden fazla kişi/kurum olduğundan fatura düzeni açısından şu şekilde bir yol izlenmesi gerekmektedir. Öncelikle konaklama hizmetinde otelin müşteriye fatura düzenlemesi sonrasında, seyahat acentesince otelden alınan komisyon için otele fatura düzenlemesi gerekmektedir.

Belge düzeninin yerleşmesini sağlamak ve 213 Sayılı VUK’un 171. maddesinde yer alan yasal defterlerin dayanağı olan tevsik edici belgeler ile mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını kontrol etmek ve incelemek maksadıyla “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form BA)” ile; mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form BS)” ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiş olup,  362 ve 381 ve 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde gerekli usul ve esaslara yer verilmiştir. 396 Sıra No.lu VUKGT’ne göre; “Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.” Buna göre acenteler gerek otellere gerekse de müşterilere düzenledikleri faturalar KDV Hariç 5.000 TL üzerinde olması halinde BS formu bildirim yükümlülüğü bulunmaktadır.

Bu sayede KDV beyanları, KDVK’nın 34. maddesi[9] gereğince tevsik edici kağıtlara dayanmalı, ayrıca gösterilmeli ve defterlere kaydedilmelidir.

2.6.Belgelendirilemeyen Bir Kısım Harcamalara İlişkin Yüklenilen KDV’nin İndirim Konusu Yapılıp/Yapılamayacağı

Seyahat acenteleri tur/tatil organizasyonları kapsamında, müşterilerine müze, plaj, tekne turu vb. hizmetler vermektedir. Verilen bu hizmetler karşılığında uygulamada bir kısım harcamaları belgelendiremedikleri görülmektedir. Örneğin; tur paketi programına dahil olan tekne gezileri dolayısıyla, ilgili kişilerden belge temin edilememektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde; Kurumlar Vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplandığı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulandığı hükmü yer almaktadır. Kurumlar vergisi mükellefleri kurum kazançlarının tespitinde 193 sayılı GVK 40’ıncı ve 5520 sayılı KVK 8’inci maddelerinde yer alan giderleri indirim konusu yapabilirler.

Çalışmamızın 2.5. bölümünde açıklandığı üzere mükellefler kanunen düzenlenmesi zorunlu tevsik edici belgeleri mal ve/veya hizmet alım/satımında kullanmak zorundadırlar. Bu durumun istisnası 213 Sayılı VUK’un 228. maddesidir. İlgili maddede yer alan giderler için ispat edici kağıt aranmadığı haller tahdidi olarak sayılmıştır. Bu istisna haricinde mükellefler yaptıkları işler dolasıyla, karşı taraf vergiden muaf esnaf olsa dahi tevsik edici belge kullanmak durumundadır.

Bu itibarla hizmetin ve/veya malın alındığı firma/kişi 193 Sayılı GVK’nın 9. maddesinde yer alan vergiden muaf esnaf kapsamında ise 213 Sayılı VUK’un 234. maddesi gereği seyahat acenteleri tarafından gider pusulası düzenlemesi gerekir. Ancak onun haricinde yapılan ve belgelendirilemeyen giderler kurum kazancının tespitinde dikkate alınmaması gerekmektedir.

Burada asıl çalışmamız bağlamında belgelendirilmeyen giderler bakımından asıl üzerinde durulması gereken konu işlemin KDV boyutudur. KDVK’nın 17/4-a maddesine göre Gelir Vergisi Kanununa göre vergiden muaf esnaf ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından yapılan teslim ve hizmetler KDV’den istisnadır. 30/d maddesinde ise, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır. İndirim mekanizmasını temelini teşkil eden düzenleme ise KDVK’nın 29/1-a bendinde düzenlenmiştir: “KDV mükelleflerinin faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’yi bu Kanunda aksine bir hüküm olmadıkça indirebileceklerdir.” Dolayısıyla eğer seyahat acentelerince, belgelendirilemeyen giderler, esnaf muafiyetinden faydalanan kişilerden yapmış olmaları halinde KDVK 17/4-a maddesi gereğince KDV’den istisnadır. Ancak vergiye tabi mükelleften alınan teslim ve hizmetler, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün olmayacağından, belgelendirilemeyen harcamalara ait KDV’nin KDVK 30/d maddesi gereğince indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

2.6.Turistik Mağazalara Müşteri Götürme Karşılığında Alınan Komisyonların KDV Tevkifatı Karşısındaki Durumu

Seyahat acenteleri müşterilerini alışveriş yapmaları amacıyla anlaşmalı olduğu dükkanlara/mağazalara götürmeleri karşılığında, mağazalardan komisyon almaktadırlar. KVK madde 6 ve GKV madde 37 gereği alınan bu komisyon, acentelerce beyan edilmesi gerekmektedir. KDVK Kanunu ve KDVUGT’de Tevkifat Müessesine göre: Hazine ve Maliye Bakanlığınca vergi alacağının emniyet altına alınması, kayıt dışılığın azaltılması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanlardan, belirlenen kanuni oranlar dahilinde, hem alıcı hem de satıcının sorumlu olduğu sistemdir. Bu kapsamda seyahat acentelerince turistleri dükkânlara/mağazalara götürmeleri karşılığında alınan komisyonlar genel oranda KDV’ye tabi olup; alınan komisyon tutarına  KDVUGT’nin  2.1.3.2.8. bölümündeki açıklamalar kapsamında alıcılar tarafından (9/10) oranında KDV tevkifatı uygulanması gerekmektedir. Tevkifat uygulaması sonrasında alıcı tarafından KDVK madde 9/1 gereği, sorumlu sıfatıyla 2 No.lu KDV beyannamesi ile ilgili vergi dairesine beyan edilmesi gerekmektedir.

KAYNAKÇA:

Mevzuat

– 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu (GVK)

– 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)

–  362 381 ve 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri

– 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK)

– 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu  (KDVK)

– Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği (KDVUGT)

– 1618 Sayılı Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu

– Seyahat Acenteleri Yönetmeliği (RG:05.10.2007 Tarih ve 26664 Sayı)

İnternet Siteleri

– https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.1618.pdf

– https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2007/10/20071005-7.htm

– https://yigm.ktb.gov.tr/TR-201116/turizm-gelirleri-ve-giderleri.html

– https://www.gib.gov.tr/fileadmin/mevzuatek/kdvgeneluygulamatebligi/kdv_genteb.pdf

– http://ttyd.org.tr/Uploadfiles/DocumentFiles/53a3304f-38ab-4080-8288-361660672e2a.pdf

–  http://ttyd.org.tr/Uploadfiles/DocumentFiles/53a3304f-38ab-4080-8288-361660672e2a.pdf

– https://yigm.ktb.gov.tr/TR-201116/turizm-gelirleri-ve-giderleri.html

Dip Notlar:

[1] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.1618.pdf

[2] https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2007/10/20071005-7.htm

[3] https://yigm.ktb.gov.tr/TR-201116/turizm-gelirleri-ve-giderleri.html

[4] https://www.gib.gov.tr/fileadmin/mevzuatek/kdvgeneluygulamatebligi/kdv_genteb.pdf

[5] KDVK Madde-10/b(Vergiyi Doğuran Olay): Malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi,

[6] http://ttyd.org.tr/Uploadfiles/DocumentFiles/53a3304f-38ab-4080-8288-361660672e2a.pdf

[7] https://yigm.ktb.gov.tr/TR-201116/turizm-gelirleri-ve-giderleri.html

[8] Tevsik edici kağıtlar: Fatura, perakende satış vesikaları, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, ücret bordrosu, taşıma irsaliyesi, yolcu listeleri, günlük müşteri listeleri, muhabere evrakı vb.

[9] KDVK Madde-34: 1.  içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilir.2. Katma Değer Vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek görülmeyen işlemlerde vergi indiriminin nasıl belgelendirileceği Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit olunur.

 

Exit mobile version