Doç. Dr. Ahmet GÖKGÖZ
İstanbul Business Academy
ahmetgokgoz83@gmail.com
İşletmenin dili olarak nitelendirilen ‘muhasebe’nin temel görevi; bilgi vermektir. Muhasebe; işletmelerin bir faaliyet dönemine ilişin finansal performansı, finansal durumu ve nakit akışları hakkında ilgili kişilere bilgi vermekle mükelleftir. Muhasebe bilgi verme görevini “finansal tablolar” aracılığıyla yerine getirmektedir.
İşletme ilgililerinin karar almalarında en önemli unsur muhasebenin ürettiği finansal tablolardaki bilgilerdir. Burada da “Muhasebenin ürettiği finansal bilgiler ne kadar doğrudur veya gerçeğe uygundur?” sorusu akla gelmektedir. Finansal tablolardaki bilgilerin doğrulunun araştırılması ve bu konuda bir güvence verilmesi amacıyla “bağımsız denetim” faaliyetleri devreye girmektedir. Düzenlenmesi işletme yönetiminin sorumluluğunda olan finansal tablolar; yönetimin iddialarını gösterir. Finansal tablolarda yer alan yönetimin iddialarının doğru olup olmadığının veya gerçeğe uygun olup olmadığının teyidinin yapılması gerekir. Bunu da bağımsız denetim kuruluşları yapacaktır.
Bağımsız denetim firmalarının finansal tablolar ile ilgili denetçi raporunda verdiği görüş, finansal tabloların güvenirliğini etkileyecektir. Dolayısıyla finansal tablo kullanıcıları açısından bağımsız denetimden geçmiş bir tablo ile geçmemiş bir tablo bir olmayacaktır. Bu sebepten ve yasal zorunluluktan belli hadleri geçen şirketlerin bağımsız denetim yaptırmaları gerekmektedir.
İşletme yönetimi finansal raporlama çerçevesi doğrultusunda finansal tablolarını düzenlemekle, bağımsız denetim firmaları da yönetimin düzenlediği finansal tabloların gerçeğe uygunluğu hakkında kanıta dayalı olarak görüş vermekle sorumludur. Peki işletme yönetimi finansal tablolarını hangi finansal raporlama çerçevesine göre düzenleyecektir? Küresel alanda yaygın olan ve belli büyüklükteki şirketlerin de kullanmak zorunda olduğu Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’nın (UFRS) Türkçe’ye çevrilmiş hali olan Türkiye Finansal Raporlama Standartları’na (TFRS) göre finansal raporlarını düzenleyeceklerdir.
Ülkemizde muhasebe kayıt düzeni Vergi Usul Kanunu (VUK) ve vergi mevzuatı çerçevesinde tutulmakta ve bu doğrultuda finansal tablolar oluşmaktadır. Bu durumda işletme yönetiminin vergi mevzuatına göre çıkarılan finansal tabloları TFRS’ye uygun olarak çevirmesi gerekmektedir. Finansal tabloların düzenlenmesi sorumluluğu işletme yönetiminde olduğuna göre TFRS’ye uygun finansal tabloların işletme yönetimince hazırlanması gerekmektedir. Bunun için şirketin TFRS Raporlama gibi bir departmanın olması ve bu departmanca finansal raporlamanın yapılması gerekmektedir. Ancak böyle bir departman şirketler için ek maliyettir ve şirketlerin büyük çoğunluğu böyle bir maliyete katlanmak istememektedir.
TFRS’ye uygun finansal tabloların düzenlenmesi görevini doğal süreç içinde bağımsız denetim firmaları üstlenmiş durumdadır. Yani bağımsız denetim firmalarının faaliyetlerini “Raporlama” ve “Denetim” olarak ikiye ayırmak mümkündür. Denetim firmaları bağımsız denetimini yaptığı firmanın önce TFRS’ye uygun finansal raporunu çıkarmakta, daha sonra çıkardığı bu rapordaki tutarların gerçeğe uygunluğu ile ilgili denetim prosedürlerini uygulamaktadır.
Mevzuat gereği bir bağımsız denetim kuruluşu bir şirketi son on yılda yedi kez denetleyebilmekte, sonrasında ise üç yıllık bir rotasyon süreci başlamaktadır. Denetçi rotasyonu ile ilgili yasal zorunluluk, denetim ücretinde anlaşamama, denetim firması tarafından verilen hizmetten memnuniyetsizlik gibi nedenlerle bağımsız denetim firması değiştirilebilmektedir. Bağımsız denetim firmasının değiştirilmesi durumunda en önemli sorun eski denetçi ile yeni denetçi arasındaki veri aktarımıdır.
Şirket’in TFRS’ye göre finansal raporlamasının da bağımsız denetim firmaları tarafından yapıldığını daha önce söylemiştik. TFRS’ye göre finansal raporlamaya dayanak oluşturan amortisman, kiralamalar, krediler, vadeli hesaplar, yaşlandırma, beklenen kredi zararları, kıdem-izin-dava karşılıkları gibi alt çalışmaların tamamı denetim firması tarafından yapılmakta ve muhafaza edilmektedir. Finansal raporlama sorumluluğu işletme yönetiminde olması nedeniyle, finansal raporlamayı bağımsız denetim firmaları yapsa da finansal raporlamaya ilişkin çalışmaların şirkette de olması gerekmektedir. Çoğu şirket bunu bilinçsizlikten dolayı istememekte veya çoğu denetim firması da bunlar benim özel çalışmalarım diye vermeye yanaşmamaktadır.
Böyle bir ortamda denetçi değişimi olması halinde eski döneme ilişkin raporlama çalışmaları eski denetim firmasında kalmakta ve eski denetim firması da bunlar benim özel çalışmalarım gibi mazeretler ile yeni denetim firmasına bilgileri ya hiç vermemekte ya da bir kısmını vermektedir. Genelleme yapmak doğru olmasa da denetim firmalarının önemli kısmında bu sorunla karşılaşılmaktadır.
TFRS’ye göre finansal raporlama yapılırken önceki dönemlerdeki raporlama çalışmalarının üzerine bina edilerek çalışmalar yürütülmektedir. Eski dönemlerden kopuk bir raporlama yapmak mümkün olmamaktadır. Konunun anlaşılırlığı açısından birkaç örnek vermek yerinde olacaktır;
— Önceki dönemlerde sabit kıymetler için yararlı ömür ve kalıntı değer ne kadar belirlendiğini bilmeden cari dönemde birikmiş amortismanın açılış tutarını tutturmak mümkün olmayacaktır.
— Önceki dönemlerde personeller için hesaplanan kıdem yükümlülüğünü bilmeden cari dönemde çıkan personelin TFRS’ye göre hesaplanan kıdem yükümlülüğünü düşmek mümkün olmayacaktır.
— Önceki dönemlerde yaşlandırma çalışması sonucu hangi cariler için şüpheli alacak karşılığı ayrıldığını bilmeden cari dönemde şüpheli alacak çalışmasını sağlıklı yapmak mümkün olmayacaktır.
— Önceki dönemde faaliyet kiralamalarını kaç yıla ve hangi iskonto oranına göre hesaplandığını bilmeden cari dönemde sağlıklı bir hesaplama yapmak mümkün olmayacaktır.
Sonuç olarak; bağımsız denetim firmalarının sağlıklı bir raporlama yapabilmesi için önceki denetçiden verileri tam bir şekilde alması önem taşımaktadır. Denetim firmaları verileri kendilerine özel bir çalışma veya kimseye gösterilmemesi gereken bir sır olarak görmemelidir. Aynı sektörde faaliyet gösterilen bir denetim firması ile yardımlaşma ve finansal raporlamaya katkı olarak değerlendirmelidir.
Denetim firmaları yeni bir şirketin denetimini aldıklarında eski denetçiden verileri yazılı olarak talep etmeli, veri transfer protokolü imzalayarak verileri almalıdır. Veri almakta sorun yaşarsa, durumu denetçilerin denetimi görevini üstlenen Kamu Gözetimi Kurumu’na (KGK) bildirmelidir. Finansal raporlarda kilit denetim konularının bildirilmeye ilk başlandığı 2018 yılında borsaya kote firmalar üzerine bir araştırma yapmıştım. Denetçi raporunda genellikle hangi kilit denetim konusunun bildirildiğinin tespiti ve analizine yönelik bir çalışmaydı. Borsa firmalarına ilişkin denetçi raporlarında “Denetçi Değişimi”nin bir kilit denetim konusu olarak belirlenmesi dikkatimi çekmişti. Bu sonuç bağımsız denetimde denetçi değişiminin bir sorun olduğunun göstergesidir. Denetim sektöründe faaliyet gösteren firmalar, sağduyu ve karşılıklı anlayış içerisinde bu sorunu çok kısa zamanda aşacak bilince ulaşacaktır diye düşünüyorum.