Covid-19 Krizi ve Maddi Yoksunluk
Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
Yazar Hakkında
Olağanüstü ve kriz dönemlerinde ekonomik kararlar siyaseten alınmaz. Devlet böyle dönemlerde işçisinden çiftçisine kadar ekonominin tüm paydaşlarının güvencesi olduğunu varlığı ile ortaya koymalıdır.
TÜİK Gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre Türkiye nüfusunun %26,5’i “ciddi maddi yoksunluk” çektiği, 2018 yılında Avrupa ülkeleri arasında ciddi maddi yoksunluk oranı en yüksek ülke Türkiye olarak açıklandı.
TÜİK tarafından açıklanan bu sonuç dikkate alındığında “Covid-19” virüsü krizinin ekonomik etkilerinin en ağır sonuçlarını bu kesimin yaşayacağı öngörülmektedir. Bu nedenle “Covid-19” salgınının ekonomideki olumsuz etkilerini aza indirmek amacıyla hükümet tarafından hazırlanan ve bizzat cumhurbaşkanı tarafından açıklanan ekonomik pakete ek olarak ‘ciddi maddi yoksunluk’ içinde bulunan vatandaşlar için yeni düzenlemelerin yapılması vazgeçilmez bir zorunluluk olmuştur. Hiç kimse telkin ve tavsiyelerle bu konuda vicdanını rahatlatamaz.
Özellikle “Covid-19” salgını kapsamında ana faaliyet alanı itibariyle İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler kapsamında geçici süreliğine faaliyetlerine ara verilmesine karar verilen iş yerlerinin bulunduğu sektörlerde faaliyette bulunan küçük esnafa özel bir destek verilmelidir.
“Covid-19” Salgınının neden olduğu olumsuz ekonomik koşullardan sadece işverenler değil işçiler ve memurlarda olumsuz etkilenmektedir. Bu nedenle bordrolu çalışan kesiminde bu krizden en az şekilde etkilenmesi için “Asgari Ücret Vergi Dışı Bırakılmalı“dır.
“Covid-19” Salgınının neden olduğu kriz nedeniyle piyasanın en az yüzde elli oranında daraldığı bu daralmayı gerekçe gösteren art niyetliler için işçi çıkarmaları bir fırsata dönüşmemeli, işçilere bu konuda güvence verilmeli, işverenlere de eski işçisini tekrar işe alma teşviki verilmelidir. Bu konuda gerekli tedbirler alınmazsa kriz sonrası “Covid-19 işsiz ordusu” sorunuyla karşılaşmamız kaçınılmaz olur.
“Covid-19” Salgınının başladığı ve ülkemizde ekonomik krize neden olduğu günden bugüne kadar tarım sektörü ve çiftçilerle ilgili somut bir adım atılmaması da önemli bir eksikliktir. Yeni mahsul dönemi başlamadan önce TMO tarafından hububat başta olmak üzere tarım ürünlerine ilişkin alım garantili taban fiyatının ve ürün destek tutarlarının bir an önce açıklanması ve çiftçilere ürün bazlı avans ödemlerine başlanılması gerekir.
Çünkü gelecek iki ekonomik gücün arasında şekillenecektir.
- Teknolojiye sahip olanlar,
- Gıda üretimine sahip olanlar
Her ikisine sahip olan ise dünyayı yönetecektir.
Biz büroları kapattık. Evde kalmaya devam ederek Covid-19 virüsü ile hükümet tarafından başlatılan mücadeleye vatandaş olarak katılarak destek vermeye çalışıyoruz. Ancak kolonya başta olmak üzere dezenfektan ürünlerin KDV oranı hala %18 ise hiç kimse bana Covid-19 ile mücadele edildiğini inandıramaz…