Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Başkanı Riski
Muharrem ÖZDEMİR
Yeminli Mali Müşavir
m.ozdemir@vdd.com.tr
Yazar Hakkında
1- Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Başkanı Nasıl Atanır?
Türk Ticaret Kanununa göre, Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. Pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 365 inci maddesinde ise “Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanundaki istisnai hükümler saklıdır.” hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, yönetim hakkı ile temsil yetkisini birbirinden ayırarak 367 nci maddesinde yönetimin devri konusu düzenlenmiş, 370 inci maddesinde ise şirketin temsil yetkisi “(1) Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir.
(2) Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır.”
6102 sayılı Kanunun 370 inci madde hükmü, aksi kararlaştırılmadıkça temsil yetkisini çift imza kullanılmak suretiyle yönetim kuruluna, yönetim kurulunun da temsil yetkisini; yönetim kurulu üyelerinden en az bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredilebilir.
İdare meclisinin (yönetim kurulunun) şirketi temsile yetkili kimseleri tescil edilmek üzere ticaret siciline bildirmesi, temsil yetkisine ilişkin kararın noterlikçe tasdik edilmiş suretinin de sicil memuruna verilmesi şarttır. Buna göre;
- Temsil yetkisine ilişkin noter tasdikli yetkili organ (yönetim kurulu veya genel kurul) kararı,
- Şirketi temsil yetkisi verilen kişilerin kimler olduğu hususlarının ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmiş olması gerekmektedir.
Bu tescil, ilan tarihinden itibaren hüküm ifade eder.
Yönetim kurulunun, temsil yetkisini müdür olarak üçüncü kişilere devredebilmesi için en az bir yönetim kurulu üyesinin de temsil yetkisinin bulunması şarttır. Ayrıca, 6102 sayılı Kanunun 359 uncu maddesi gereğince anonim şirketin yönetim kurulunun; esas sözleşme ile atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş bir veya daha fazla kişiden oluşması gerektiği hükme bağlandığından, anonim şirketin yönetim kurulunun tek kişiden oluşması halinde, şirketin temsilinde her hal ve takdirde bu kişinin bulunması gerektiği açıktır.
Buna göre, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi uygulamasında kanuni temsilci, 6102 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulu üyelerinden en az birinin bulunması koşuluyla yönetim kurulu tarafından müdür olarak atanmış üçüncü kişiler olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus, temsil yetkisi verilen kişi ya da kişilerden birinin mutlak surette yönetim kurulu üyelerinden birisi olmasıdır.
Buna göre, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa ilişkin yukarıda yer verilen açıklamalar dikkate alındığında anonim şirketlerde kanuni temsilcilerin tespitinde kanunun yönetim kuruluna verdiği yetki çerçevesinde temsil yetkisinin devredilip devredilmediği konusu araştırılmalıdır.
2- Amme Borçlarından Dolayı Yönetim Kurulu Başkanının Sorumluluğu
Türk Ticaret Kanununun 370 inci maddesine göre, amme alacağının anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi konumundaki yönetim kurulu üyelerinin şahsi malvarlıklarından takip ve tahsili cihetine gidilmeden önce, şirket esas sözleşmesinin ve ticaret sicili kayıtlarının tetkik olunarak temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere bırakılmış olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Yapılacak tespit sonucunda; şirketi temsil salahiyetinin murahhas üye veya üyeler ile müdür olarak üçüncü kişilere bırakıldığının anlaşılması halinde amme alacağının bunlardan takip ve tahsiline gidilmesi, bu durumda diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında işlem yapılmaması gerekmektedir.
Şirket esas sözleşmesinde bu şekilde bir görevlendirmeye ilişkin herhangi bir kayıt bulunmaması halinde, 6102 sayılı Kanunun 365 inci maddesi hükmü göz önüne alınacak, yönetimde bulunan tüm üyelerin müşterek ve müteselsil sorumlulukları dikkate alınarak haklarında 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi gereğince anonim şirketlerin kanuni temsilcilerinin şahsi mal varlığından takip ve tahsiline gidilmeden önce aşağıdaki durumların tespiti icap eder.
a) Şirketin haczedilen mal varlığının 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan değerlemesi sonucunda, tespit edilen değerlerin amme alacağını karşılamaması veya bu malların satışının yapılmasına rağmen amme alacağının tamamen tahsil edilememiş olması,
b) Şirketin haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması,
c) Şirketin iflasının istenmiş veya iflasının açılmış olması hallerinde amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması,
d) Borçlu şirketin yapılan araştırmalara rağmen bulunamaması,
Bu durumda 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesinin uygulanmasında yukarıda belirtilen kanun hükümleri ve bu hükümlerin açıklamaları dikkate alınarak, bir anonim şirketin kanuni temsilcileri hakkında takip yapılmadan önce aşağıdaki bilgilerin kontrolü gerekir.
a) Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir,
b) Yönetim Kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır,
c) Yönetim Kurulu temsil yetkisi konusunda belirleme yapmamışsa anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Bu nedenle yönetimde bulunan tüm üyelerin müşterek ve müteselsil sorumlulukları bakidir,
d) Anonim şirketlerde birden fazla kanuni temsilcisi bulunduğu takdirde, müşterek ve müteselsil sorumlu temsilciler hakkında tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının tamamı için her birine ayrı ayrı ödeme emri düzenlenmek suretiyle takibe geçilecektir,
e) Anonim şirketlerin ortaklarının, anonim şirketlerin ödenmemiş amme borçlarından sorumlu tutulacağına ilişkin herhangi bir kanuni düzenleme bulunmadığından, bu ortakların şirketlerin ödenmemiş amme borçlarından sorumluluğu bulunmamaktadır.
Yapılan bu açıklamalar ışığında, kamu alacağının anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi konumundaki yönetim kurulu üyelerinin şahsi malvarlıklarından takip ve tahsili cihetine gidilmeden önce, şirket esas sözleşmesinin tetkik olunması, temsil salâhiyetinin aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan murahhas bir veya bir kaç üyeye veya şirkette pay sahibi olmayan müdürlere bırakılmış olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Yapılacak tespit sonucunda; şirketi temsil salâhiyetinin murahhas üye veya üyeler ile şirkette pay sahibi olmayan müdürlere bırakıldığının anlaşılması halinde kamu alacağının bunlardan takip ve tahsiline gidilmesi, bu durumda diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında işlem yapılmaması icap etmektedir.
3- Amme Alacağının Doğduğu ve Ödenmesi Gerektiği Zamanlarda Yönetim Kurulu Başkanının Farklı Olması
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun mükerrer 35 inci maddesine 5766 sayılı Kanunla eklenen son iki fıkrasında, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağı, kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümlerin, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı öngörülmüştür.
Söz konusu düzenleme Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile itiraz konusu yapılmış olup Anayasa Mahkemesi Başkanlığı[1]; Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağı ve kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Kanunda yer alan hükümlerin, mükerrer 35 inci maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı yolundaki düzenlemelerin Anayasanın 2 inci maddesine aykırılık teşkil ettiğine hükmetmiştir.
Bu nedenle, 6183 Sayılı Kanunun mükerrer 35 maddesinin son iki fıkra düzenlemesi yürürlükten kaldırılmış olup, alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde eski kanuni temsilcinin sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmalıdır.
Örnek: 30.12.2019 tarihinde ortakların aldığı karara istinaden ortağın şirketteki hisselerinin tamamını 30.12.2019 tarihinde noter tasdikli hisse devir ve temlik sözleşmesiyle devretmesiyle ortaklıktan ayrıldığı, ayrıca davacının müdürlüğünün de sona erdiğinin oybirliğiyle karara bağlandığı, 30.12.2019 tarihinde ticaret siciline tescil edilen bu hususun 11.01.2020 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir.
Şirket tarafından 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu‘nun 41 inci maddesine göre takip eden ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar verilmesi gereken ve süresinde verildiği anlaşılan 2019/12 dönem katma değer vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden verginin 26.01.2020 tarihine kadar ödenmesi gerekirken ödenmediği anlaşılmıştır. Tahakkuk eden ancak ödenmeyen bu vergilerin tahsili amacıyla ödeme emirlerinin hisselerini devreden eski ortağa tebliğ edilmesi uygun mudur?
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesinin 5766 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası, vergi alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, vergi alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağı hükmü Anayasa Mahkemesi Başkanlığı tarafından iptal edildiğinden eski kanuni temsilci temsilci adına düzenlenen ödeme emirlerinde uyarlık bulunmamaktadır.
[1] Anayasa Mahkemesi Başkanlığının 19.03.2015 tarih ve Esas No: 2014/144, Karar No: 2015/29