Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Vergi Hukukunda Mücbir Sebep – Doğan ÇENGEL, YMM Erdinç ŞAHİN SMMM

Vergi Hukukunda Mücbir Sebep

Doğan ÇENGEL
Yeminli Mali Müşavir

Erdinç ŞAHİN
S.M. Mali Müşavir
bilgi@ved.istanbul

İnsanoğlu kimi olaylara karşı aciz kalabilmekte ve bu sebeple bazı vergisel sorumluluklarını yerine getirememektedir. Ağır kaza, ağır hastalık, tutukluluk, deprem, sel gibi olaylara maruz kalmış kimselerin bu sorumlulukları yerine getirmesini beklemek, yerine getirmemesi halinde ise müeyyideye muhatap tutmak zaten insani değildir. Bu sebeple yasa yapıcı bir çok düzenlemede mücbir sebep halini göz önünde bulundurmuştur. Türk Dil Kurumu’na göre mücbir sebep  “Herhangi bir kimse tarafından alınacak önlemlere karşı, önüne geçilmesi olanaksız, borcun yerine getirilmesine engel, borçlunun iradesi dışında beklenmedik olaylar” anlamına gelmektedir. Kısaca insanın hükmedemeyeceği ya da önlem alamayacağı olaylar mücbir sebep halini oluşturur ve bu hallerde mükelleflere bazı ödevlerini yerine getirmekte gecikme hakkı doğar. Bu yazımızda vergi hukuku açısından “mücbir sebepleri” ele alacağız.

1-Vergi Usul Kanununda sayılan mücbir sebep halleri hangileridir?

VUK’un 13. Maddesine göre mücbir sebep halleri;

gibi hallerdir.

“Gibi” ifadesinden mücbir sebeplerin kanunda sayılanlarla sınırlı olmadığının anlaşılması gerekir. Zira kanunda tüm mücbir sebep hallerinin sayılması beklenemeyeceği gibi sayılsaydı uygulama alanı sayılanlarla sınırlı kalacaktı. Aynı sebepten dolayı vergi kanunlarında mücbir sebep tanımının yapılmadığını söyleyebiliriz. Her ne kadar kanunda sayılmasa da kasırga, yanardağ patlaması, don gibi doğa olayları ile savaş hatta darbe mücbir sebep hali olarak sayılabilir. Buradaki önemli husus olayın vergi ödevlerini yerine getirmeye engel olması, mükellefin bu etkiyi engelleyememesi ve olayın irade dışında gerçekleşmesidir.

2-Mücbir sebeplerle gecikmenin sürelere ve Tarh Zamanaşımına etkisi nedir?

VUK’un 15. Maddesine göre, mücbir sebeplerden her hangi birinin varlığı halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez. Bu takdirde tarh zamanaşımı işlemeyen süreler kadar uzar. VUK’un 114. Maddesine göre, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.

Zamanaşımının durmasından kasıt, mücbir sebep halinin meydana geldiği ana kadar işlemiş olan zamanaşımı süresinin işlediği noktada durması, mücbir sebep halinin ortadan kalktığı andan itibaren kaldığı yerden işlemeye devam etmesidir. Başka bir ifadeyle işlemiş süreler dikkate alınarak kalan süre için zamanaşımı işlemeye devam eder.

Örneğin mükellefin 01.06.2019-30.06.2019 tarihleri arasında ağır kazadan dolayı raporlu olduğunu ve vergi dairesinin de ibraz edilen rapor nedeniyle bu 30 günlük süreyi mücbir sebep olarak kabul ettiğini varsayalım.

Mükellefin yerine getirmesi gereken Muhtasar Beyanı, BA-BS bildirimleri gibi başka ödevleri varsa süresi 30 gün uzayacaktır. 115 No.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile vergi beyannamelerinin verilme süreleri ödeme sürelerine kadar uzatıldığından 2019 05 KDV dönemi beyanının verilme süresi 24.06.2019 olarak değil 26.06.2019 olarak hesap edilmiştir. Ödeme sürelerine ilişkin açıklamaya her ne kadar başka maddede yer versek de 2019 05 Dönemi KDV beyanının ödeme süresinin de 26.07.2019 tarihine uzayacağını hatırlatmakta fayda bulunmaktadır.

3-Mücbir sebep hallerinin tahsil zamanaşımına etkisi nedir?

6183 Sayılı Kanunun 102. Maddesine göre, amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Yine aynı kanunun 103. Maddesinde tahsil zamanaşımının kesilmesine, 104. Maddesinde zamanaşımının durmasına (işlememesine) ilişkin hükümler bulunmaktadır. Söz konusu maddelerde mücbir sebeplerin zamanaşımını keseceği ya da durduracağına ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Ancak mücbir sebep halleri nedeniyle henüz tahakkuk etmeyen vergilerin ödeme süreleri uzayacağından, söz konusu uzamanın ertesi yıla sarkması durumunda ise tahsil zamanaşımının da 1 yıl daha uzaması gerektiği görüşündeyiz. Sonuç olarak izah edilen durumlar hariç mücbir sebeplerin tahsil zamanaşımına etkisi olmadığını söyleyebiliriz.

4-Mücbir sebep hali ceza zamanaşımını uzatır mı?

VUK’un 374. Maddesine göre,

geçtikten sonra vergi cezası kesilemez.

Ancak 336. madde hükmüne göre vergi ziyaı cezası ile usulsüzlüğün birleşmesi halinde kesilecek ceza, vergi ziyaı cezası için belli edilen zamanaşımı süresi içinde kesilir. Bu süreler içinde ceza ihbarnamesi tebliğ edilmekle zamanaşımı kesilmiş olur.

VUK’un 15. Maddesine göre mücbir sebep hali, tarh zamanaşımını işlemeyen süreler kadar uzatırken gerek VUK’un 15. Maddesinde gerekse yukarıda belirttiğimiz 374. Maddesinde ceza zamanaşımı süresini uzatacağına ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Sadece “ceza ihbarnamesinin” tebliğ edilmesi halinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir. Tüm bu ifadelerden mücbir sebep nedeni ile işlemeyen sürelerin ceza zamanaşımı süresine etkisi olmadığının anlaşılması gerekir.

5-Mücbir sebeplerin varlığının ispat külfeti kime aittir?

VUK’un 15. Maddesinin uygulanabilmesi için mücbir sebebin malum olması veya ilgililer tarafından ispat veya tevsik edilmesi lazımdır.

VUK’un 3/B maddesine göre, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.

VUK’un 15. Maddesi  ile VUK 3/B maddesinden anlaşılması gereken mücbir sebep halinin malum olması halinde ayrıca ispata gerek olmayacağı ancak yangın, su basması, ağır hastalık, ağır kaza ve tutukluluk, defter ve belgelerin elden çıkması gibi durumlarının resmi belgelerle ve raporlarla (hastane raporu, itfaiye raporu, mahkeme tespit kararı, zayii belgesi gibi) mükellef tarafından ispata muhtaç olduğu anlaşılmalıdır. Ayrıca yetkili makamca mücbir sebep ilan edilmediği sürece malum olanın (herkesçe bilinenin) dahi mükellefi etkilediği hususu ispata muhtaç görünebilir. Örneğin bir ilçedeki sel baskını, basında yer alabilir ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı sel baskını için o ilçede mücbir sebep hali ilan etmediği sürece mükellefin söz konusu selden etkilendiğini ispat etmesi gerekecektir. Ancak Maliye Bakanlığı doğal afetler nedeniyle genelde ilgili bölgenin (il-ilçe) tamamı için mücbir sebep hali ilan etmektedir. Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen ve hala acılarını yaşadığımız Elazığ-Malatya depremi nedeniyle Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep hali ilan edildiğinden bu hususun ayrıca ispata ihtiyacı yoktur.

6-Ağır hastalık hali nasıl ispat edilir? Özel doktordan alınan raporlar geçerli midir?

1986/9 Sıra Numaralı VUK İç Genelgesine göre; vergi ödevlerinin kanuni süre içerisinde yerine getirilmesine engel teşkil eden mücbir sebep halinin var olduğunu kanıtlamak amacıyla mükelleflerin ibraz etmiş oldukları raporlarda belirtilen hastalığın “ağır hastalık” kapsamına girip girmediğinin değerlendirilmesi işlemi, özel ihtisası gerektiren teknik bir konudur. Bu itibarla mükelleflerin ibraz etmiş oldukları raporlarda belirtilen hastalıkların “ağır hastalık” niteliğinde olup olmadığı koşundaki tespitin aşağıda açıklandığı şekilde yapılması gerekmektedir.

yazı ile sorulmak suretiyle raporda yer alan hastalığın vergi ödevlerini yerine getiremeyecek derecede ağır hastalık olup olmadığı açıklığa kavuşturulacaktır.

Diğer taraftan, mücbir sebebin varlığını ispat için ibraz edilen raporların mutlaka yukarıda belirtilen kuruluşlardan alınmış olması şartı aranacağından, özel doktorlardan alınan raporlar dikkate alınmayacaktır.

7-Mahkumiyet hali mücbir sebep sayılır mı?

CMK’nın 223/5. Maddesine göre yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilir. Bahsettiğimiz mahkumiyet hali tutukluluk haliyle kıyas olduğundan hareketle hapis cezasıdır. Ancak yargılama sonucunda kişi hapis cezasına muhatap olur. Kişinin kendi iradesiyle işlediği suç nedeniyle mahkum olması durumu mücbir sebep kavramına uygun düşmemektedir.  Bazı durumlarda kusursuz sorumluluk hallerinde dahi mahkum olunabilir. Mükellefin aldığı mahkumiyet cezasının miktarı belli olup vergisel yükümlülükler vasi aracılığıyla yerine getirilebilir. Tutukluluk hali geniş yorumlanarak mahkumiyetin de mücbir sebep olabileceği yönünde görüşler ve yargı kararı mevcuttur. Ancak tutukluluk halinde henüz yargılama yapılmamış ve kişinin suçu ispatlanmamıştır. Görüşümüz, VUK’un 15. Maddesinde yer alan “gibi” ifadesinin oldukça geniş yorumlanarak ve irade kavramının yok sayılarak mahkumiyetin de mücbir sebep alanına dahil edilmesinin mümkün olmadığı yönündedir.

8-Mücbir sebeple hali ilanı için Maliye Bakanlığının yetki ve sınırları nelerdir?

VUK’un 15. Maddesine göre, Maliye Bakanlığı, mücbir sebep sayılan haller nedeniyle; bölge, il, ilçe, mahal veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hali ilân etmeye ve bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye yetkilidir. Bu yetki vergi türleri ve işyerleri itibarıyla; beyannamelerin toplulaştırılması, yeni beyanname verme süreleri belirlenmesi ve beyanname verme zorunluluğunun kaldırılması şeklinde de kullanılabilir.  Maliye Bakanlığına VUK’un  111 ve 115. Maddesi ile 6183 Sayılı AATUHK’un 48 ve 105. Maddesinde bazı yetkiler verilmiştir.

9-Mücbir Sebeplerin Vergi Usul Kanunu kapsamındaki vergilerin ödeme sürelerine etkisi nedir?

VUK’un 111. Maddesine göre, Vergi, kanunlarında gösterilen süreler içinde ödenir. Ödeme süresinin son günü verginin vade tarihidir. Bu kanunun 15, 17 ve 342. maddelerinin uygulanması dolayısıyla sürenin uzaması halinde vade uzayan sürenin bittiği gündür.

Maliye Bakanlığının; mücbir sebep hali ilân edilen yerlerdeki mükelleflerin, VUK kapsamında olup, ödeme süresi afet tarihinden sonraya rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizleri ile bu Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca verecekleri beyannamelere istinaden tahakkuk ettirilen vergilerin ödeme sürelerini, vadelerinin bitim tarihinden itibaren azamî bir yıl süreyle uzatmaya yetkisi bulunmaktadır. Bu yetki; bölge, il, ilçe, mahal ve afetten zarar görenler ile afetten zarar görme derecesi veya vergi türleri itibarıyla farklı süreler tespit etmek suretiyle de kullanılabilir. Bu suretle belli edilen günler verginin vadesi yerine geçer.

Seri: A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliğinin 4. Bölümünün III-5-c Maddesine göre, mücbir sebep nedeniyle tahakkuku geciken amme alacağının tahakkuktaki gecikme kadar ödeme süresinin de uzayacağı açıklanmıştır. Aynı bölümde örneğe atıf yapılarak, mücbir sebep halinin, beyanname verme süresinin son gününden sonra ancak vade tarihinden önce meydana gelmesi halinde, verginin tahakkuk süresi uzamayacağından, ödeme süresinin de uzamayacağı belirtilmiştir. Ancak bu durum için bir üst paragrafta belirtildiği üzere Maliye Bakanlığının yetkisi bulunduğunu hatırlatmakta fayda var.

Anlaşılacağı üzere mücbir sebep halleri nedeniyle henüz tahakkuk etmeyen vergilerin ödeme süreleri uzamaktadır. Tahakkuk etmiş ancak vadesi gelmemiş vergilerin süresinin uzaması ancak Maliye Bakanlığının yetkisini kullanmasıyla mümkündür. Mücbir sebeplerin vadesi geçmiş borçlara ise etkisi bulunmamaktadır.

Örneğin, 15 Nisan 2019 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasında ağır yaralanan mükellef 6 Mayıs 2019 tarihinde hastaneden taburcu olmuştur.

Bu mükellefin, Mart 2019 dönemine ilişkin katma değer vergisi beyannamesini 26 Nisan 2019 tarihi sonuna kadar vermesi gerekirken mücbir sebep nedeniyle işlemeyen bakiye

12 günlük beyanname verme süresi mücbir sebep halinin bittiği süreye ilave edilecektir.

Bu durumda mükellef, 18 Mayıs 2019 tarihinin bitimine kadar beyannamesini verecek

ve beyanname verme süresinin son gününe kadar borcunu ödeyebilecektir. Bu nedenle, 18 Mayıs 2019 tarihi amme alacağının vade tarihi olacaktır.

115 No.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile vergi beyannamelerinin verilme süreleri ödeme sürelerine kadar uzatılmasaydı beyanname verme süresinin son günü  24 Nisan 2019 tarihi, vadesi ise 26 Nisan 2019 tarihi olacaktı. Olayda 24’ünden sonra ancak 26’ndan önce meydana gelseydi verginin tahakkuk süresi uzamayacağından, ödeme süresi de uzamayacaktı.

(Seri: A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliğin 4. Bölümünün III-5-c Maddesindeki örnek 2019 yılına uyarlanmıştır)

10-Mücbir Sebeplerin vergi cezasına etkisi nedir?

VUK’un 373. Maddesine göre, mücbir sebeplerden her hangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmez. Bu ifadeden, vergi ödevlerinin zamanında yerine getirilememesinin nedeni olarak mücbir sebep hallerinden birinin olması gerektiği anlaşılmalıdır. Kısaca arada illiyet bağı olmalıdır. Örneğin mücbir sebep halinden öncesinde zamanında verilmeyen beyanname ya da bildirim için yapılan tespitle muhatap olunacak usulsüzlük cezalarına mücbir sebep halinin etkisi bulunmamaktadır.

11-Mücbir sebep hallerinin vergiyi doğuran olaya etkisi var mıdır?

VUK’un 19. Maddesine göre; vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Mücbir sebep hallerinin vergiyi doğuran olaya etkisi olmamakla birlikte mükellefçe yerine getirilecek yükümlülüklerin süresini uzatmaktadır.

12-Mücbir Sebeplerin 6183 Sayılı AATUHK’a etkisi var mıdır?

6183 Sayılı Kanunun “Tebliğler ve müddetlerin hesaplanması” başlıklı 8. Maddesinde  “hilafına bir hüküm bulunmadıkça bu kanunda yazılı müddetlerin hesaplanmasında ve tebliğlerin yapılmasında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur” ifadesi yer almaktadır.

Yine 6183 Sayılı Kanunun 48. Maddesine göre, tecil salahiyetini kullanacak ve bu salahiyeti devredecek olan makamlar; tecil edilecek amme alacaklarını tür ve tutar olarak belirlemeye, amme borçlusunun faaliyetine devam edip etmediğini esas alarak tecil edilecek alacakları tespit etmeye, tecilde taksit zamanlarını ve diğer şartları tayin etmeye ayrıca VUK’a göre Maliye Bakanlığınca ilan edilen mücbir sebep hali kapsamındaki amme borçlularının, mücbir sebep halinin sona erdiği tarihe kadar ödemeleri gereken amme borçları ile mücbir sebep nedeniyle ödeme süreleri ertelenen amme borçlarını faiz alınmaksızın veya yürürlükteki faiz oranından daha düşük faiz oranıyla tecil etmeye yetkilidir.

Ayrıca bahsedildiği üzere mücbir sebep nedeniyle geç tahakkuk eden verginin ödeme süresi de uzamaktadır. Bu sebeple geç tahakkuk eden vergi için gecikme zammı alınmaz.

13-Yurtdışında ödenen vergilerin mahsup edilmesi ve mücbir sebeplerle tasdiki zorunlu vesikaları ibraz edememesi halinde ne olur?

GVK’nın 123. ve KVK’nın 33. Maddesine göre, yabancı memlekette vergi ödendiğinin yetkili makamlardan alınan ve mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini koruyan memleketin aynı mahiyetteki temsilcileri tarafından tasdik olunan vesikalarla tevsik edilmesi şarttır. Bahse konu  vesikalar taksit zamanına kadar gelmemiş olursa, yabancı memlekette elde edilen kazanç ve iratlara isabet eden vergi kısmı bir yıl süre ile ertelenir. Aranan vesikalar bu süre zarfında vergi dairesine ibraz edildiği takdirde vergi tenzil edilir; süre geçtikten sonra erteleme hükmü kalkar ve vesikalar ibraz edilse bile nazara alınmaz. VUK’da yazılı mücbir sebeplere ait hükümler mahfuzdur. Bu ifadeden mücbir sebep nedeniyle ilgili vesikaların ibraz edilmemesi durumunda mahsup hakkının ortadan kalkmayacağı anlaşılmalıdır.

14-KDVK’nın 11/1-c Maddesi kapsamında ihraç kayıtlı satışlarda mücbir sebeplerle ihracatın süresinde gerçekleşmemesi durumunda ne olur?

İhraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait katma değer vergisi, ihracatçılar tarafından ödenmez. Mükelleflerce tahsil edilmeyen ancak ilgili dönem beyannamesinde beyan edilecek olan bu vergi, vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunur.

Söz konusu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde, tecil edilen vergi terkin olunur.

İhracatın yukarıdaki şartlara uygun olarak VUK’da belirtilen mücbir sebeplerle gerçekleşmemesi halinde, tecil olunan vergi tahakkuk ettirildiği tarihten itibaren 6183 sayılı AATUHK’nun 48. maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi (30.12.2019 Tarihinden itibaren yıllık %15)   ile birlikte tahsil edilir.

İhracatın mücbir sebepler veya beklenmedik durumlar nedeniyle üç ay içinde gerçekleştirilememesi halinde, en geç üç aylık sürenin dolduğu tarihten itibaren onbeş gün içinde başvuran ihracatçılara, Maliye Bakanlığınca veya Bakanlığın uygun görmesi halinde vergi dairelerince üç aya kadar ek süre verilebilir.  Bu hüküm VUK’un 13 ve 15. Maddeleriyle çelişmekte olup KDV Kanunu, VUK’a göre özel bir düzenleme olduğundan KDVK uygulanması gerekir. Ancak mükellefin kendisinden kaynaklanmayan ya da hükmedemeyeceği bir olaydan, tecil faiz oranıyla dahi olsa cezalandırılması vergi mevzuatında yer alan mücbir sebep halinin amacıyla örtüşmemektedir.

15-Mücbir Sebep nedeniyle zayi olan mallara ait KDV indirim konusu yapılabilir mi?

KDVK’nın 30/c Maddesine göre, deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisi indirim konusu yapılamaz. Kanunun bu maddesinde direkt olarak VUK’a atıf yapılmadığından mücbir sebep hali oldukça daraltılmıştır. Yangın halinde ise söz konusu KDV’nin indim konusu yapılması sadece Maliye Bakanlığının mücbir sebep ilan etme şartına bağlanmıştır. Gelirler Genel Müdürlüğünün 22/03/2005 Tarih ve  B.07.0.GEL.55/5530-92/13128 Sayılı Özelgesinde bu durum teyit edilmiştir.

16-Mücbir Sebep haliyle gecikme ilelebet olabilir mi?

VUK’un mücbir sebep hükmünün uygulanması, ilanihaye (sonsuza kadar) devamlılık gösteren hallerde değil geçici bir süre için ortaya çıkan hallerde söz konusu olmaktadır (Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünün 07/03/1997 Tarih ve B.07.0.GEL.0.28/2810-13-710/09254 Sayılı Özelgesi). Zira VUK’un 15. Maddesinin başlığı “Mücbir sebeplerle gecikme” olduğunu hatırlatmakta fayda var.

17-Mücbir sebeplerle verginin terkini mümkün mü?

VUK’un 115.maddesine göre; yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, muzır hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benzer afetler yüzünden:

Maliye Bakanlığınca zararla mütenasip olmak üzere, kısmen veya tamamen terkin olunur. Maliye Bakanlığı terkin yetkisini mahalline devredebilir. Zarar derecesini ve ilgili bulunduğu gelir kaynağını mahalli idare heyetleri yaptıracağı tahkikat üzerine tespit eder.

6183 Sayılı AATUHK’nun 105. Maddesinde de benzer hükümler olup, terkin için bu maddede afetin vukuu tarihinden itibaren 6 aylık süre öngörülmüştür.

18-Mükellefin mücbir sebep nedeniyle uzlaşma görüşmesine katılamaması halinde uzlaşılmamış sayılır mı?

VUK’un mücbir sebep hükümleri sebebiyle mükellefin uzlaşma görüşmelerine  katılamaması durumunda uzlaşma görüşmesi için yeni bir gün tayin edilmesi uygun olacaktır (Gelirler Genel Müdürlüğünün 03/08/2004 Tarih ve B.07.0.GEL.0.28/2810-13-2 Sayılı Özelgesi). Bu görüşü destekleyen ve aksi yönde olan yargı kararları mevcuttur.

19-Mücbir sebep halleri nedeniyle e-Defter veya beratlarına ait kayıtların zarar görmesi durumu ile bilgi işlem sisteminin haczedilmesi halinde ne yapılması gerekir?

1 Sıra Numaralı e-Defter Genel Tebliği’nin 7.1. Maddesine göre, e-Defter tutanlar, Vergi Usul Kanununda belirtilen “Mücbir Sebep” halleri nedeniyle e-Defter veya beratlarına ait kayıtlarının bozulması, silinmesi, zarar görmesi veya işlem görememesi ve e-Defter ve berat dosyalarının muhafaza edildiği e-Defter saklama hizmeti veren özel entegratör kuruluşlardan veya Başkanlıktan ikincil örneklerinin temin edilemediği hallerde, söz konusu durumların öğrenilmesinden itibaren tevsik edici bilgi ve belgeleri ile birlikte 15 gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin yetkili mahkemesine başvurarak kendisine bir zayi belgesi verilmesini istemelidir. Mahkemeden zayi belgesinin temin edilmesine müteakip, zayi belgesi ile birlikte durumun Başkanlığa yazılı olarak bildirilmesi ve Başkanlık tarafından istenilen bilgi ve belgelerin (talep edilecek bilgi ve belgeler e-Defter Uygulama Kılavuzunda açıklanır) ibraz edilmesi halinde, mükelleflerin zayi olan e-Defter kayıtlarının yeniden oluşturulması ve bunlara ait yeni oluşturulan e-Defter ve berat dosyalarının e-Defter uygulaması aracılığı ile Başkanlık sistemine yeniden yüklenmesi için Başkanlık tarafından yazılı izin verilir.

e-Defter uygulama kılavuzunda (Versiyon 1.7, S.29) e-Defter ve beratlarının, VUK’un 13. Maddesinde belirtilen mücbir sebep halleri dolayısıyla zayi olması halinde ise;

İstenmektedir.

1 Sıra Numaralı E Defter Genel Tebliği’nin 7.3. Maddesine göre,  e-Defter tutanlar, e-Defterlerini oluşturdukları ve muhafaza ettikleri bilgi işlem sistemlerinin haczedilmesi veya bu sistemlere yetkili mercilerce el konulması halinde, durumu en geç üç iş günü içerisinde Başkanlığa bildirmek ve kayıtlarını nasıl tamamlayacağına ilişkin ayrıntılı bir plan sunmak zorundadır.

20-Mücbir sebeple zayi olan cari yıl defterinin yerine noterden yenileri tasdik ettirilerek kullanılabilir mi? Dönem başından itibaren kayıtlar bu defterlere yapılabilir mi?

Zayi olan kanuni defterlerdeki bilgilerin ayrıca bilgisayar kayıtlarında yer alması halinde bu kayıtların ispat edici defter, belge ve vesika olarak kabulü mümkün bulunmamaktadır.

Tasdike tabi defterlerin dolması dolayısıyla veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanların bunları kullanmaya başlamadan önce tasdik ettirmeye mecbur oldukları hükme bağlandığından, su basması sonucu zayi olduğu ilgili mahkeme kararı ile ispatlanan defterlerinizin yerine kullanacağınız yeni defterlerin kullanılmaya başlanılmadan önce tasdik ettirilmesi halinde bu defterlerin VUK’un defter tutma hükümlerine uygun olarak tutulmuş defterler olarak kabul edileceği tabiidir. Ayrıca, bilgisayar kayıtlarınızda yer alan defterlere ilişkin bilgilerin yeni tasdik edilen defterlere yazılması mümkün bulunmaktadır (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 12/07/2011 Tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-944 Sayılı Özelgesi).

21-Defter ve belgelerin vergi incelemesinde ya da mahkemede oluşu mücbir sebep hali midir?

VUK’un 144.Maddesine göre; mükellef, ilgili memurun huzurunda, bu defterler ve vesikalar üzerinde incelemeler yapmaya ve bunlardan suret ve kayıtlar çıkarmaya yetkilidir.

Defter ve vesikaların muhafaza altına alınmış olması, süresi gelen vergi beyannamelerinin verilmesi ödevini kaldırmaz. Mükellef beyannamesini tanzim için gerekli bilgileri defter ve vesikalardan yukarıdaki fıkra hükmü dairesinde çıkarabilir. Mükellefin bu husustaki yazılı isteği yetkililerce derhal yerine getirilir.

Şu kadar ki, defter ve vesikaların muhafaza altına alındığı tarihten vergi beyannamesinin verileceği tarihe kadar olan süre bir aydan az ise beyanname verme süresi kendiliğinden bir ay uzar ve ek süre bu müddetin sonundan başlar. (13. maddenin 1 – 3 üncü fıkralarıyla 17. madde hükümleri saklıdır.)

Aynı şekilde defter ve belgelerin mahkemede olması halinde söz konusu defter ve belgeler mahkemeden talep edilerek incelenebilir veya  örneği alınabilir.

Yaptığımız açıklamalara göre defter ve belgelerin vergi incelemesinde ya da mahkemede oluşu mücbir sebep hali oluşturmaz.

22-Şirket temsilcisinin mücbir sebep hali şirket için de mücbir sebep sayılır mı?

Bu soruyu olayın içeriğine girmeden evet ya da hayır diye cevaplamak pek de mümkün değildir. Bir limited şirketin birden fazla müdürü olduğunu ve müdürlerin her birinin şirketi tek başına temsil yetkisi bulunduğunu ve müdürlerden sadece bir tanesinin ağır hasta olduğunu varsaydığımızda mücbir sebep hali şirkete tesir etmez. Tek müdürü  olan ve işlerini bu müdür vasıtasıyla yürüten şirket için müdürün ağır hastalığı mücbir sebep hali olarak sayılması gerektiği görüşündeyiz.

23-Mücbir sebep halleri dava açma süresini uzatır mı?

Bu konuyla alakalı İYUK ve VUK’da açık bir hüküm bulunmamakla birlikte farklı görüşler mevcuttur. Bunlardan ilki 2577 Sayılı Kanunun 31/2. Maddesinden “…Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa atıfta bulunulan haller saklı kalmak üzere, vergi uyuşmazlıklarının çözümünde Vergi Usul Kanununun ilgili hükümleri uygulanır” hareketle mücbir sebeplerin dava açma sürelerini uzatacağı görüşüdür. Diğer görüş ise  mücbir sebepler vergi ödevlerinin yerine getirilmesine ilişkin süreleri keseceğinden, vergi ve ceza muhataplarının adlarına tarh olunan vergi ve kesilen cezalara karşı açacakları dava; dava açma sürelerini kesmeyip, dava açma mükellefin ödevlerinden sayılamayacağından, dava açma süresi hastalık veya sair mücbir sebepler halinde durmayacağı, rahatsızlığı nedeniyle davasını bizzat açamayan davacının, davasını her zaman için tayin edeceği bir vekil vasıtasıyla süresinde açabileceği şeklinde Danıştay kararları mevcuttur. Ancak bu kararın hak arama ve avukat olmaksızın kendini temsil etme özgürlüğünü kısıtladığı düşüncesindeyiz. Ayrıca mükellefin kendisinin olayın esasına  diğer herkesten daha hakim olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.

24-VUK’un Pişmanlık ve Islah başlıklı 371.Maddesi kapsamında verilmesi gereken beyannamelere mücbir sebep hallerinin etkisi var mıdır?

Bu konu oldukça tartışmalı olup her iki yönde de görüşler bulunmaktadır. Görüşümüz, mükellefin haber verme dilekçesini verdiği tarihte VUK’un 371/1-2 Maddesindeki şartları sağlaması ve dilekçe tarihinden sonra, ancak beyanname verme süresi olan 15 günlük süre dolmadan mücbir sebep hallerinden birine muhatap olması durumunda mücbir sebep nedeniyle beyanname verme süresinin uzayacağı ve vergi ziyaı cezasının kesilmemesi gerektiği yönündedir.

25-Mükellefin beyannamelerini veren meslek mensubunun ya da yakınlarının vefatı mücbir sebep midir?

15.10.2019 Tarih ve VUK-118/2019-8 Sayılı Vergi Usul Kanunu Sirküleri/118’e göre bu  haller mükellef için mücbir sebep değil VUK’un 17. Maddesi kapsamında zor durum olarak kabul edilmiştir. Meslek mensubunun kendisinin veya yakınının vefat etmesi ve vefat tarihi itibarıyla beyanname/bildirimin verilme süresinin bitimine 7 gün veya daha az süre kalmış olması durumunda, yakını veya kendisi vefat eden meslek mensubu tarafından beyanname/bildirimleri verilen mükelleflerin mezkûr beyanname/bildirim verilme süreleri ile bunlara istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerinin son günü, bunların verilmesi gereken sürenin son gününü takip eden günden itibaren 7’nci güne uzatılmıştır.

Beyanname/bildirim verme ve ödeme sürelerinin uzatılması, vergi dairelerince yukarıda belirtilen şartların oluştuğunun anlaşılması durumunda re’sen yapılabileceği gibi ilgililerin yazılı başvurusuna istinaden de yapılabilir. Vergi dairesince re’sen uzatma yapılmadığı durumlarda, bu sürelerin dolmasından önce veya sonra beyanname/bildirimleri veren meslek mensubunun kendisinin veya yakınının vefat ettiğinin ve vefat tarihinin ispat ve tevsik edilmesi şarttır.

Bu Sirküler uygulamasında; eşi ve çocuğu ile kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşi meslek mensubunun yakını kabul edilir.

Meslek mensubunun ölümü dahi mükellef için mücbir sebep olarak görülmemiş olması ve mükellefe bu sebeple en fazla 7 gün süre tanınmış olması oldukça yetersiz bir düzenlemedir. Anlaşılan meslek mensupları hasta olamaz, kaza geçiremez, tutuklanamaz sadece ölebilir. En kısa sürede daha geniş ve hayatın gerçekleriyle uyumlu bir düzenlemenin yapılması zaruridir.

26-İhracat bedellerinin yurda getirilememesi durumunda hangi haller mücbir sebep sayılır? Ek süre alınabilir mi?

Bilindiği üzere, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’in (Tebliğ No:2018-32/48) yürürlüğe girdiği tarihten (04.09.2018) itibaren fiili ihracatı gerçekleştirilen işlemlere ilişkin ihracat bedellerinin yurda getirilme süresi fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemez. 180 gün azami süre olup bedellerin ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin yurda getirilmesi esastır. Söz konusu Tebliğ’in 9. Maddesinde mücbir sebepler tek tek sayılmış ve hangi belgeler aranacağı belirtilmiştir.

a) İthalatçı veya ihracatçı firmanın infisahı, iflası, konkordato ilan etmesi veya faaliyetlerini daimi olarak tatil etmesi, firma hakkında iflasın ertelenmesi kararı verilmesi, şahıs firmalarında firma sahibinin ölümü,

b) Grev, lokavt ve avarya hali,

c) İhracatçı veya ithalatçı memleket resmi makamlarının karar ve işlemleri ya da muhabir bankaların muameleleri dolayısıyla hesapların kapatılmasının imkânsız hale gelmesi,

ç) Tabii afet, harp ve abluka hali,

d) Malların kaybı, hasara uğraması veya imha edilmesi,

e) İhtilaf nedeniyle dava açılması veya tahkime başvurulması,

Mücbir sebep hallerinin tevsiki;

(a) ve (e) halinin yetkili mercilerden, (b) ve (ç) halinin, ithalatçının bulunduğu memleketin resmi makamlarından veya mahalli odaca tasdik edilmiş olmak kaydıyla alıcı veya ithalatçı firmadan (harp ve abluka hali hariç), (c) halinin resmi makamlarımızdan, ithalatçının bulunduğu memleketin resmi makamlarından veya muhabir bankalardan, (d) halinin ise sigorta şirketlerinden, uluslararası gözetim şirketlerinden veya ilgili ülke resmi makamlarından alınmış belgelerle tevsik edilmesi şarttır.

Mücbir sebep halleri ile ilgili olarak yurtdışından temin edilecek belgelerin dış temsilciliklerimizce veya Lahey Devletler Özel Hukuku Konferansı çerçevesinde hazırlanan Yabancı Resmi Belgelerin Tasdik Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi hükümlerine göre onaylanmış olması gerekir.

Aynı Tebliğ’in 8/4. Maddesinde “mücbir sebeplerin varlığı halinde, mücbir sebebin devamı müddetince altışar aylık dönemler itibarıyla ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce ek süre verilir” denmektedir. İhracat Genelgesinin Ek Süre Başlıklı 27. Maddesinde ise Tebliğin 9. Maddesine atıf yapılarak yine  mücbir sebebin devamı müddetince altışar aylık dönemler itibarıyla ek süre verileceği belirtilmiştir. Dikkat edilmesi gereken husus mücbir sebeplerin tek tek sayılması ve gibi ifadesinin kullanılmamasıdır.

27-Elazığ İli Sivrice İlçesinde meydana gelen deprem mücbir sebep midir?

Öncelikle 24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ ilimizde meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden kardeşlerimiz için Allah’tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar diliyoruz. Söz konusu felaket elbette mücbir sebeptir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 25.01.2020 tarihli basın açıklamasıyla Elazığ ve Malatya illerinde 24.1.2020 tarihinden itibaren 3 ay süreyle VUK  uyarınca mücbir sebep halinde olduğu kabul edilmiştir. Mücbir sebep süresince;

uzatılmıştır.

Ayrıca bu illerde bulunan vergi mükelleflerinin vergi borçları da gerekli şartları taşımaları kaydıyla faiz alınmaksızın 24 ay süreyle taksitlendirileceği,

Diğer taraftan depremde varlıklarını kaybeden vergi mükelleflerinin VUK’un 115. maddesi uyarınca terkin talep etmelerinin mümkün olduğu,

belirtilmiştir.

Aynı tarihte benzer bir basın açıklaması Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından yapılmıştır.

SONUÇ

Mücbir sebepler nedeniyle mükelleflerin bazı haklara sahip olduğunu söyleyebiliriz. Yukarıda açıklamaya çalıştığımız hususları aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.

Kaynakça

– 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu,

– 6183 Sayılı AATUHK,

– 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu,

– 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu,

– 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu,

– 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu,

– 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu,

– 1 Sıra Numaralı E Defter Genel Tebliği,

– Seri: A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliği,

– Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’in (Tebliğ No:2018-32/48),

– İhracat Genelgesi,

– 1986/9 Sıra Numaralı VUK İç Genelgesi,

– Vergi Usul Kanunu Sirküleri/118

– Gelirler Genel Müdürlüğünün 22/03/2005 Tarih ve  B.07.0.GEL.55/5530- 92 / 13128 Sayılı Özelgesi,

– Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünün 07/03/1997 Tarih ve B.07.0.GEL.0.28/28l0-l3-7l0/09254 Sayılı Özelgesi,

– Gelirler Genel Müdürlüğünün 03/08/2004 Tarih ve B.07.0.GEL.0.28/2810-13-2 Sayılı Özelgesi,

– İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 12/07/2011 Tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-944 Sayılı Özelgesi,

– Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 25.01.2020 tarihli basın açıklaması,

– e-Defter uygulama kılavuzu.

 

Exit mobile version