KOBİ ve Aile Şirketleri
Çiğdem DEMİR
Ekonomist
[email protected]
Latif KAYA
SMMM
Bağımsız Denetçi
Muhasebe Finansman Bilim Uzmanı
[email protected]
GİRİŞ
Ülkemiz ekonomisinde, gerek işletme sayısı, gerek istihdam ve gerekse işlemler açısından en fazla hareketlilik KOBİ ölçeğindeki işletmeler ile Aile şirketleri tarafından gerçekleştirilmesine rağmen, aynı oranda beklenen verimlilik ve katma değer çoğu şirket tarafından sağlanamamaktadır.
Sermaye yapısı ve kurucular itibariyle aile şirketi statüsünde kabul edilmelerine rağmen, kurumsal yapılanmalarını kısmen veya tamamen tamamlamış olan şirketler, verimlilik ve ürettikleri katma değer açısından bariz bir üstünlük göstermektedirler. Günümüz iş hayatında bu yapıdaki firmalar KOBİ veya Aile Şirketi kavramından daha çok KURUMSAL ŞİRKET olarak nitelendirilmektedir.
Son yıllarda oluşan iletişim ve teknoloji alanındaki gelişmeler ile dünya genelinde meydana gelen ekonomik değişim, şirketleri küresel anlamda uyum sağlamaya eskisinden daha fazla zorlamaktadır.
Bu küresel ekonomik türbülans içerisinde KOBİ ve Aile Şirketleri kısmen başarılı olmakla birlikte, aşağıda da önemli kısmını belirttiğimiz nedenlerden dolayı kimileri en fazla üç yıllık, kimilerinin ise ikinci kuşağa devredilemeden ticari faaliyetlerine son verilmektedir.
Bu şirketlerin ticari ömürlerinin kısa olmasına neden olan iki temel sebep bulunmaktadır.
Birincisi ve en önemli konu; yönetsel konular olmakla birlikte bu konuya ilişkin eğitimin bilgi kısmından daha ziyade, alışkanlıklara ve uzun vadeli süreçle ilgili olması nedeniyle kısmen konumuzun kapsamı dışında tutulmuştur.
İkincisi ise; bu yazımızın da ana içeriği olan, şirketlerin teknik açıdan donatılması gereken konulardır.
Bu yazımızda şirketlerde karşılaşılan yönetsel ve teknik sorunlara somut örnek olarak gösterebileceğimiz aşağıda yazılı konular hakkında yönetici ve çalışanların bilgilendirilmesi, donatılması ve konular hakkında farkındalığın oluşması ile birlikte, bu kuruluşların bu sorunların çözümü başta olmak üzere, günden güne değişim ve gelişim kat ederek kurumsallaşarak, bir sonraki nesillere devir edilebilir şirket olmasına katkıda bulunulması amaçlanmaktadır.
Başlıca sorunlara örnek olarak;
- Finansal planlama ve bütçe yapılmayışı, kısa, orta ve uzun vadeli tüm hak ve yükümlülükleri kapsayan nakit akış tablosunun hiç tutulmaması veya noksan olması
- Kısa vadeli kredilerin cari finansmanda, uzun vadeli kredilerin ise yatırım finansmanında kullanılmaması
- Teminatlandırma hataları (kefalet karşılığı kullanılabilecek bir kredinin teminat karşılığı kullanılması veya açık cari hesap şeklinde çalışılacak tedarikçilere teminat verilmesi, şirketin oluşmuş veya oluşacak borcuna ayrıca kefil olunması…) vb.
- Kredi verenlere teminat amacıyla ipotek ettirilen gayrimenkuller üzerindeki fek taleplerinin zamanında sonuçlandırılmaması
- Şirket hissedarının, hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılmasına, şirket ile ilişiğini kesmesine rağmen, kefalet gibi bağlayıcılığı olan konularda riskini kapatmaması
- Teşvik, hibe, destek ve vergi iadelerine ilişkin avantajlardan yeterince istifade edilmemesi
- Teknolojik imkânların yeterince kullanılmaması
- İşletmenin tüm süreçlerinin kayıt altına alınıp raporlandığı iş yönetim sisteminin kullanılmaması
- Hukuki, idari ve mali işlerin ayrımının tam olarak yapılmaması
- Mevcut yasaların şirketlerin tümünü ilgilendirdiğinin yeterince benimsenmemesi
- Hangi konuların şirket bünyesinde çözümleneceği ile hangi konularda uzman dış kaynağa müracaat edileceğinin yeterince bilinmemesi
- Teorik olarak öğrenilen doğru bilgilerin, doğru bir şekilde uygulanmaması
- Şirket kültürünün tüm paydaşlarca özümsenmemesi
- Şahsi ve kurumsal finansal işlemlerin iç içe olması, bunların net bir şekilde ayrıştırılmaması
- Şirket faaliyetlerine ilişkin tüm işlemlerin kayıt altına alınmaması
- Kayıt altına alınan verilerin rapora dönüştürülmemesi
- Uygulama sonucu oluşan tecrübelerin kayıt altına alınmaması nedeniyle işletme hafızasının yeterince sağlıklı olmaması
Problemleri ülkemizde KOBİ ölçeğindeki şirketlerin birçoğu için genel sorundur. Bu sorunlar kısmen bilgi, kısmen de ilgiden yoksun olunması sebebiyle, çözümü ve süreçleri bilindiği halde her dönem şirketlerin tüzel kişiliklerinin sonunu getiren kronik gerekçeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı konular, aktörleri farklı kişilerce iş hayatında sürekli olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ülkemizde neredeyse tüm şirketlerin faaliyetlerinin herhangi bir dönemlerinde kısmen veya tamamen karşılaştıkları bu problemlerin aşılmasına bir nebze katkı sağlayacağını düşündüğümüz çözüm önerilerinden birisi de; bu şirketlerin yönetici ve çalışanlarına, problemlerin varlığı ve çözümüne ilişkin farkındalık eğitiminin verilerek konuların sürekli güncel tutulmasını sağlamaktır.
Bu yazımızın amacı; şirketlerin her biri ayrı ayrı bir eğitim dönemini kapsayabilecek yönetsel konuları güncellemekten öte, günümüz işletmelerinin hayatlarını sağlıklı bir şekilde sürdürerek gelecek nesillere devredilebilmesi için teknik olarak bilinmesi gereken konulara ilişkin farkındalığın sağlanmasıdır.
Bu nedenle yazımızdaki öncelikli hedef, KOBİ ve Aile Şirketlerinin tüm yöneticilerinin çağımızın en büyük gücü olan BİLGİ dünyasının kendileri ile ilgili konulara ilişkin farkındalığın oluşturularak bilgiye erişimin kolaylaştırılmasını sağlamaktır.
Günümüz iş hayatındaki her girişimci ve yöneticinin detaylarına tam olarak vakıf olup olmadığına bakılmaksızın muhatap olunan konu başlıklarına aşağıda değinmeye çalışacağız. Bu konuların neredeyse tümünün şirketlerin faaliyet başarılarını etkilemesinden dolayı her işletme sahibi ve yöneticilerince bilinmesi gerektiğini düşünüyoruz.
YÖNETİMSEL FAALİYETLER
Kobi ve Aile şirketlerinin tanımı, yapısı, özellikli durumları ile uzun süreli şirket ömrünün sağlanabilmesi için yapılması gerekenler hakkında farkındalığın oluşması amaçlanmalıdır.
Bu kapsamda,
Görev, Sorumluluk ve Yetkilerin de Belirlenmiş Olduğu Organizasyon Şeması yapılmalıdır.
Aile içi dengeler de gözetilerek şirket ile ilişkili olan–olmayan kişilerin belirlenerek kayıt altına alınması ve şirketin tüm ilgililerinin buna göre hareket etmesi sağlanmalıdır.
Şirket Anayasası hazırlanarak kayıt altına alınmalı, şirket iş ve işlemlerinin belirli aralıklarla şirket anayasasına uygunluğu denetlenerek gerekli düzeltici faaliyetler yapılmalıdır.
Şirket Anayasasının değişmemesi gereken kural ve maddeleri belirlenmeli, bunun dışındaki maddeler ise; piyasa ihtiyaçlarına göre sürekli güncellenmelidir.
Kurumsallaşmanın, işletmeyi yöneticiler ile doldurmak olmadığı bilinciyle şirketin yapısına uyan bir şekilde kurumsallaşma yol haritası hazırlanmalıdır. İşletmedeki tüm yapılacak iş ve işlemler ile görevlerin muhatabının belli olması gerekmektedir. Yetki devri–sorumluluk devri ayrımı ve takibi yapılmalıdır.
Swot Analizi yapılarak şirketin güçlü ve zayıf yönleri tespit edilmeli, güçlü yönlerin avantaj olarak kullanılması sağlanmalı, zayıf yönlerin minimize edilmesi sağlanarak şirket faaliyet sonuçlarına olan etkisi azaltılmalıdır.
Sürekli Gelişim (kaizen) iyileştirme çabası içerisinde olunmasının şirketin tüm paydaşlarınca özümsenmesi ve “daha iyi nasıl” sorgulamasının işletmenin her alanına nüfuz etmesi sağlanmalıdır.
KURUMSAL KİMLİK ve İLETİŞİM
İşletmelerdeki problemlerin ana sebeplerinden birisi de iletişimsizlikten kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle şirket misyon ve vizyonuna uygun doğru bir kurumsal kimliğin oluşturulması. Şirket içi ve şirket dışı iletişimin doğru bir şekilde kurulabilmesi için yapılması gerekenlerin öğrenilmesi sağlanmalıdır.
Bu amaca yönelik olarak öncelikle şirketin tüm bireylerine doğru ve eksiksiz iletişimin kuralı olan; 5N 1K (Ne, Nerede, Ne Zaman, Neden, Nasıl ve Kim) sorularını eksiksiz cevaplayacak şekilde iletişim kültürü benimsetilmelidir. Dilekçeler, Sözleşme Kapsamına Giren Yazışmalar, Talep, Sipariş, Sevk vb. Kapsama Giren Yazışmalar, Mutabakatlar vb konular başta olmak üzere iletişimin asgari standartlarının tanımlanması ve tüm iletişimin yazılı olması esas alınmalıdır.
Şirketin kendisinin dışındaki dünyaya dönük temsilinin en iyi şekilde yapılabilmesinin göstergeleri olan; Antetli Kâğıt, Zarf, Kartvizit, Sunum ve Tanıtım Dosyaları, Kurum İçi Belgeler, Şirket web sayfası, Kurumsal e-posta, E-posta İmza ve KEP, Kurumsal Sosyal Medya Hesapları gibi konular şirketin misyon ve vizyonuna uygun olmalıdır.
Kişisel Verilerin Korunması Kanununa ilişkin hassasiyetler de dikkate alınmak suretiyle iletişim kayıt altına alınmalı ve raporlanabilmelidir.
HUKUK
Şirketler bir hukuk çerçevesinde kurulur, tüm faaliyet ve ticaretleri de tümüyle hukuki işlemlere dayanır. Bu nedenle şirketlerin faaliyet öncesi, faaliyet süreci ve faaliyet sonucunda tabi olduğu hukuk kuralları ile bu hukuk kurallarının şirkete olan etkilerinin öğrenilmesi zorunluluktur.
Bir Holding veya uluslararası kurumsallaşmış bir şirket için Borçlar Hukuku, Ticaret Hukuku, Vergi Hukuku, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Fikri Mülkiyet Hakları, Bilirkişilik, Arabuluculuk ve Tahkim, Ticari ve Vergisel İhtilaflar ile Çözüm Süreçleri neyi ifade ediyor ise, konuya ilişkin olarak işlemi olan en küçük şirket için de aynı anlamı ifade etmektedir. Sadece görece olarak sayısal değerleri farklılık gösterebilmektedir.
Bu nedenle şirketin tüm ilgililerinin hukuki konuların ve süreçlerin detaylarına hâkim olmasalar dahi, ilgili konularda nerelerin referans alınacağını, hangi profesyonel meslek mensuplarından destek alacaklarını öğrenmelidirler.
EKONOMİ
Her şirket yöneticisi ortaklarınca bilinmesi gereken temel ekonomi bilgilerinin ne anlama geldikleri ile bu ekonomik bilgiler çerçevesinde şirket faaliyetlerinin daha planlı ve efektif bir şekilde sürdürülmesinin sağlanması amaçlanmalıdır.
Bu nedenle; Genel Ekonomi bilgisi başta olmak üzere, Arz ve Talep, Denge, Sürdürülebilirlik, Temel Ekonomik Göstergeleri Anlama, Bütçe, Faiz Dışı Fazla ve Bütçe Açığı, Harcama ve Yatırım, Ekonomik Açıdan Güçlü ve Zayıf Yönlerin Tespiti konularında asgari temel bilgilere sahip olunmalıdır.
BİLİŞİM ve TEKNOLOJİ
Gelişen ve sürekli bir değişim içerisinde olan endüstriyel süreçler ile bu süreçlerin sonucunda üretilen bilişim araçlarından fayda/maliyet yönünden maksimum seviyede istifade edilebilmesi ancak bunları doğru bir şekilde amaca yönelik kullanıma bağlıdır.
Bu yüzden şirketlerin ilgili kişileri Endüstri 1, Endüstri 2, Endüstri 3 ve Endüstri 4 süreçlerine tamamen vakıf olmasalar dahi, Bilişim Teknolojileri ve Araçlarını (Dijital Telefon Santralleri, Bilgisayarlar, Avuç İçi Bilgisayarlar ve Tablet, Telefon, İnternet Bağlantısı, Nesnelerin İnterneti (Her Türlü Aracın Haberleşebilmesi), Dijital Arşiv ve Belgelere Ulaşım, Sosyal Medya Kullanımında asgari gerekli bilgilere sahip olmalıdırlar.
Ofis Programları (Yazım, Hesap Tablosu, Sunum, Mail, Ajanda…) ile Muhasebe ve Finans Programları, Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) Yazılımları ise, ilgili departmanlarca verimli bir şekilde kullanılması sağlanmalıdır.
ÜRETİM ve PLANLAMA
Temel üretim bilgileri ile üretim süreçlerine ilişkin kayıt, rapor ve fayda/maliyet sonucunun öğrenilmesi amaçlanmalıdır.
Üretim Yönetimi, Üretim Planlama, Malzeme İhtiyaç Planlaması (MRP) ile Tesislerin Planlı Bakım ve Onarımı konularında işletmenin ihtiyaçlarına ilişkin temel bilgiler öğrenilmelidir.
Bununla birlikte, Tesis Kapasitesi, Makine Kapasitesi ve işçi kapasitesi de dikkate alınmak suretiyle üretim sürecinde Stok Amaçlı Üretim yerine Satış Siparişine Dayalı Üretim sürecinin alt yapısı sağlanarak uygulamaya geçilmelidir.
PAZARLAMA – SATIŞ
İşletmelerin faaliyet süreçlerinin temel kavram ve amaçlarından olan satış-pazarlama gereksinimi ile farklılıklarının öğrenilmesi. Gelişen teknolojilerden istifade ederek yeni mecraların kullanılmasının öğrenilmesi amaçlanmalıdır.
Yeni Teknolojik Gelişmelerin şirketin Satış ve Pazarlama Faaliyetlerine Etkileri, Dijital Alan Reklamları, Kurumsal Sosyal Medya Yoluyla Hedef Kitleye Ulaşım, Arama Motoru Optimizasyonu (SEO), Hedef Kitleye Dijital Çerezler Yoluyla Erişim konuları konusunda gerekli yeterlilikte bilgilere sahip olunmalı ve öğrenilen bilgiler uygulanmalıdır.
Satış ve Pazarlama Yönetimince, öncelikle Yeni Teknolojik Gelişmelere Uyumlu Satış ve Pazarlama Raporlamaları alınmalı, alınan bu raporlar yorumlanarak gerekli gelişim sağlanmalıdır.
İNSAN KAYNAKLARI
Nitelikli işletmelerin nitelikli iş gücü ile geçmişe göre daha fazla anlam kazandığı günümüzde, çalışanların hak ve sorumluluklarının ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirilerek, İnsan Kaynakları departmanı tarafından yapılması gereken işlemlerin bilinmesi önem arz etmektedir.
İnsan Kaynakları birimi dendiğinde, akla gelen konu şirket bünyesinde çalışan personeller olmakla birlikte grup şirketlerde tüm şirketlerin personelleri ile taşeron çalıştıran şirketlerde bu şirketlerin de çalışanlarına ilişkin sorumlulukların takibi bu birim tarafından yapılmaktadır.
Bu konuda, çalışanların İş Tanımları, Görev, Sorumluluk ve Yetkileri yazılı hale getirilerek takibi sağlanmalı, İş ve Sosyal Güvenlik başta olmak üzere İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatına ilişkin sorumlulukların da gereği yerine getirilmelidir.
Personel, Bordro ve İnsan Kaynakları yönetimi konusunda teknolojik gelişmelerden şirketin yapısına uygun bir şekilde istifade edilmelidir.
FİNANS
Şirketin ihtiyaç duyduğu fon kaynaklarına erişimi, kaynakların doğru bir şekilde kullanımının sağlanması ile piyasada sıklıkla karşılaşılan hatalara karşı farkındalığın oluşmasının sağlanması amaçlanmalıdır.
Finansal Yönetim, Finansal Kaynaklar (Öz kaynak, Banka Kredisi, Factoring, Leasing, Forfaiting), Piyasa ve Faiz, Risk ve Getiri, Paranın Zaman Değeri, Finansal Analiz, Dönen Varlık Finansmanı, Duran Varlık Finansmanı, Finansal Planlama, Nakit Akışı ve Bütçeleme, Borç ve Alacak Devir Hızlarının Optimizasyonu, Faizlerin Değişkenlik Arz Ettiği Dönemlerde Refinansman, Prefinansmanın uygulamaları ile Net İşletme Sermayesi konularına ilişkin olarak işletme yetkililerince bilinmesi gereken asgari bilgilere sahip olunmalıdır.
Şirketler faaliyet gösterirken, nakit akışlarını düzenleyebilmek için, satış tahsilatlarını kısa vadede nakde dönüştürmeye, alımlara ilişkin borçlarını ise, daha uzun vadede ödemeye çalışmaktadırlar. Bunu başaramayan firmalar kısa vade içerisinde başta banka kredisi olmak üzere yabancı kaynak arayışı içerisine girmektedirler.
Alacakların Kısa Vadede Tahsil edip, borçlanmalarını da uzun daha vadeye yayabilen şirketlerde ise, kısa vade içerisinde likidite bolluğuna ulaşılması çoğunlukla bu nakit ve nakit benzeri likidite bolluğunun şirket faaliyetlerinde uygun bir şekilde değerlendirmek yerine ya uzun vadede nakde dönüşebilecek zamansız bir yatırımda, ya da lüks tüketimde kullanılmaktadır. Bu ise, şirketin orta ve uzun vadede krize maruz kalmasına sebep olmaktadır.
Bu hataların en büyük göstergesinin sonucu olarak şirketlerin hacim olarak büyüdüklerinde daha uzun süreli çırpınışlar neticesinde ticari hayatına son verilmekte ve bunun zararı şirket ve şirket ortakları başta olmak üzere o güne kadar birlikte ortak payda üzere hareket edilen tüm ilişkili taraflara da zarar vermektedir. Oysa şirketlerin sıkıntılı dönemlerinin her şeyiyle en zirvede oldukları dönem olduklarının farkına geç varılmaktadır.
Bu nedenle şirket hissedar ve yöneticilerinin kendi işletme konularının detaylarına hâkim oldukları gibi, finansal kuruluşlar başta olmak üzere herkesten daha önce şirketlerine ilişkin durum tespitini (Due Diligence) yapmaları ve bunu süreklilik arz edecek şekilde güncelleyip, yapılması gereken düzeltici faaliyetleri tamamlamaları önem arz etmektedir.
Dış kaynak (kredi) kullanılırken, Kredi Geri Ödeme Planının oluşturulması ve Bütçelenmesi ile bu kredi geri ödemesinin şirketin nakit akışına uygun olduğuna kanaat getirilmeden kredi kullanımı gerçekleştirilmemelidir. Kısa vadeli krediler nakit akışında karşılığı bulunan cari yükümlülüklere, uzun vadeli krediler ise, yine nakit akışında karşılığı bulunan veya geri dönüş süresi kredi ödemesini karşılayacak olan yatırıma aktarılmalıdır.
Ayrıca kullanılacak olan kredilerin teminatlandırılması ve teminat yapısının (Kefalet, Varlık, Alacak) şirket gerçeklerine uygun bir şekilde optimize edilmesi sağlanmalı, Limit ve Risk Fazlası Teminatların Kredi Veren Kuruluşların İpoteğinde Bırakılmamasına özen gösterilmelidir. Borcu ödenen kredinin teminatı da kredi veren kuruluştan geri alınmalıdır. Gayrimenkul ipoteği fek edilmeli, nakdi ve benzeri varlıklar üzerindeki blokajlar kaldırılarak serbest bıraktırılmalıdır.
MUHASEBE
“Hesaplaşma Bilimi” olan muhasebenin, muhasebeden ziyade işletmeci mantığı çerçevesinde bilinmesi gereken konulara ilişkin farkındalığın oluşmasının sağlanması amaçlanmalıdır.
Küçük işletmelerde Muhasebenin dış kaynak kullanımı (outsource) şeklinde bir muhasebe-mali müşavirlik ofisi tarafından takip edilmesi söz konusu iken, işletmenin faaliyet hacminin büyümesi ile birlikte şirketler muhasebe birimlerini kendi bünyelerinde oluşturmaya başlamaktadırlar.
Böylece, şirket faaliyetlerine ilişkin oluşan bilgiler kaynağında kayıt altına alınmaya başlamaktadır. Kayıtların şirket bünyesinde kayda alınması ile birlikte; Faaliyet Konusu İşlemler, Ücret Giderlerinin Belgelendirilmesi, Genel Giderlerin Belgelendirilmesi, Giderlerin İş İle Uyumu konuları daha da önemsenir hâle gelmektedir.
Şirket yöneticileri de Muhasebe mesleğini icra eden birer profesyonel olmamalarına rağmen, Tekdüzen Muhasebe Sistemi, Varlıklar, Kaynaklar, Dönen Varlıklar, Duran Varlıklar, Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar, Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar, Öz kaynaklar, Gelir Tablosu Hesapları, Maliyet Hesapları, Serbest Kullanımlı Hesaplar (Kendi İçerisinde Borç/Alacak Çalışması), Nazım Hesaplar (Kendi İçerisinde Borç/Alacak Çalışması), Temel Mali Tablolar (Bilanço, Gelir Tablosu) ilişkin asgari temel bilgiler öğrenilerek önce bu bilgi ve raporların okunması sonrasında ise, Mali Tablolar ve Mali Tabloların gerçeği yansıtması sağlanmaktadır.
Bu bilgi ve işlemlerin sonucu olarak da, Dönemsel Mali Tablolar ve Öz kaynak Kontrolü, Ticarette Dönem Sonu olmamasına rağmen, Muhasebenin Dönemsellik İlkesi Nedeniyle Raporlamaların Dönemler İtibariyle Yapılması, ve Devlet Destekleri ve Teşvikler (Yatırım, İstihdam, İhracat…) konularının uygulamaya geçirilmesi ile Muhasebenin Masraf Merkezinden, Kontrol, Denetim ve Gelir Merkezi Haline Dönüşümü gerçekleştirilebilmektedir.
İŞ YÖNETİM SİSTEMLERİ
Günümüzde işletmelerin tüm süreçleri elektronik ortamda kayıt altına alınmakta, raporlanmakta, analiz edilmekte ve şirket yetkililerine yol gösterici olmaktadır.
Şirketlerin her ne kadar; Hizmet, Alım-Satım, Üretim, İnşaat Taahhüt, Finans Kuruluşları (Bankacılık, Sigortacılık, Factoring, Leasing, Döviz Büroları), Holding (Fon Şirketleri) vb. şekilde sektörel ayrımı söz konusu olsa da çağın gereksinimlerini yerine getirmek isteyen işletmeler mutlaka kendi iş ve sektörlerine uygun yazılımlar kullanmak suretiyle tüm süreçlere ilişkin bilgilerin kayıt altına alınması gerekmektedir.
İş Yönetim Sistemlerini her ne kadar her sektör ve her sektörün kendi detayına göre değişiklik gösterse de temel olarak sektörlerden bağımsız sistemleri;
Görev Atama, İş Takip ve Yönetimi, Süreç Yönetimi (İş Akışı), Proje Yönetimi, Ürün Stok ve Envanter, Hizmet, Masraf, Finans, Satın alma, Pazarlama – Satış, Üretim – MRP, Personel – Bordro – İnsan Kaynakları, Bütçeleme – Nakit Akışı, Genel Muhasebe, Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP), Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM), Denetim ve Raporlama Sistemleri, Analiz Yazılımları, İş Zekâsı Çözümleri ve Dashboard (Yönetici Paneli) şeklinde,
Dikey Çözümler olarak da adlandırılan Sektörel Yazılım ve sistemleri ise, Mağazacılık, Hizmet İşletmeleri (Hukuk, Müşavirlik vb. takip ve yönetimsel sistemler), Teknik Servis, AVM (Temizlik, Teknik, Güvenlik Takibi, Mağazaların Ciro ve Müşteri Sayısı, Yoğunluk ve Ticaret Alan Gibi İstatistiki Bilgilerin Toplanması ve Kayda Alınması), Finansal Kuruluşlar [Banka, Leasing, Factoring, Yetkili Müessese (Döviz Büfesi)], Kuyumculuk (İmalat ve Ticaret), İnşaat (Taahhüt, Yap-Sat, Taşeronluk) olarak özetleyebiliriz.
DENETİM VE RAPORLAMA
Denetlenmesi gereken unsurların tespit edilerek geçmiş tecrübelerin de sürece dâhil edilmesi ile faaliyet ve verimlilik denetimi de yapılmalı, raporlanmalı ve rapor sonuçlarına göre gerekli önleyici tedbirler alınarak şirketin sağlıklı bir şekilde faaliyetine devam etmesi sağlanmalıdır.
SONUÇ
Ülkemizde KOBİ ve Aile Şirketleri ekonominin her alanında önemli faaliyetler göstermesine rağmen aynı oranda verimlilik gösterip katma değer üretememektedir. Her ne kadar asırlık bazı örnekler karşımıza çıksa da; çoğu KOBİ ölçeğindeki şirket, kendi misyonuna uygun kurumsal yapılanmasını tamamlayamadığı için uzun ömürlü olamamaktadır. Bunun ana nedeni yönetsel beceri ve kararlardan kaynaklanması şeklinde görülse de; asıl sorun işletme sahip ve yöneticilerinin kendilerini ve kadrolarını teknik açıdan donatıp bu entelektüel birikimi şirket hedefleri doğrultusunda harekete geçirip sonuç alamamalarından kaynaklanmaktadır.
Bizler de bu yazımızda kendimizin ve çevremizin uzun yıllara dayanan tecrübelerinden istifade ederek, yalnızca teoride kalan bilgileri biraz kenara bırakarak KOBİ ve Aile Şirketlerinde bilinmesi ve uygulanması gereken konuları başlıklar halinde ve özet içerikleri ile aktarmaya çalıştık. Dışarıdan bakıldığında tam olarak anlaşılmayan, ancak şirketin kurulması ve faaliyetine devam etmesi ile birlikte her aşamada biraz daha ileriye doğru gittiğinde yukarıda bahsettiğimiz konuların neredeyse tamamı ile karşılaşması söz konusu olmaktadır.
Bu nedenle şirketlerin, Yönetimsel Faaliyetler başta olmak üzere, Kurumsal Kimlik ve İletişim, Hukuk, Ekonomi, Bilişim ve Teknoloji, Üretim ve Planlama, Pazarlama-Satış, İnsan Kaynakları, Finans, Muhasebe, İş Yönetim Sistemleri, Denetim ve Raporlama konularında çağımızın gerektirdiği teknolojilerden istifade edilmek suretiyle mesleki bilgi ve deneyimin de katkıları ile şirketlerimiz bugünkünden daha verimli, daha katma değerli ve daha uzun ömürlü olabileceklerdir.
Ülkemizde KOBİ ve Aile Şirketlerinin uzun ömürlü ve katma değerli bir şekilde faaliyetlerine devam etmesi ve bu şirketlerin sayılarının çoğaltılması amacıyla gerekli olan eğitim konusuna da artık Milli bir seferberlik ilanı sebebi olarak bakılması gerektiğini düşünmekteyiz.