Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi

Dijital Hizmet Vergisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimiz ve gerekçesi ekte sunulmaktadır.

Gereğini azederiz.

Vedat DEMİRÖZ

İstanbul Milletvekili

Adalet ve Kalkınma Partisi

GENEL GEREKÇE

Bilgi teknolojisinde yaşanan gelişmeler ve yenilikler, sosyal, kültürel ve ekonomik alandaki globalleşmenin hızını artırmış ve bu durum aynı zamanda, dijital hizmet sunan çokuluslu şirketlerin mukim olmadıkları ülkelerde önemli bir fiziki varlıkları olmadan (bazen hiçbir fiziki varlık olmadan) ticari faaliyette bulunmasına da imkan tanımıştır.

Dijital hizmet sektöründe faaliyette bulunan işletmelerin, faaliyette bulundukları ülkelerin kamu gelirlerine adil bir katkı sağlamaları gerektiği genel kabul görmekle birlikte, bu alanda yaşanan hızlı gelişmelere ülkeler aynı hızda yanıt veremediğinden, henüz tüm dünyada uygulanan ortak bir vergilendirme rejimi oluşturulamamıştır. Bununla birlikte, bazı ülkelerin dijital hizmet sektörünü vergilendirmeye başladığı, bazı ülkelerin ise bu alanı vergilendirmeye yönelik idari ve yasal çalışmaları bulunduğu bilinmektedir.

Bu kapsamda, Teklifle dijital hizmetlerden elde edilen hasılatın vergilendirilmesini sağlamak üzere, farklı ülke uygulamaları ile uluslararası kuruluşlar nezdinde gündeme getirilen görüşler de dikkate alınarak verginin konusuna, mükelleflerine, matrahına, vergi oran ve muafiyetlerine yönelik düzenlemeler yapılmaktadır.

Teklifle, dijital hizmet sağlayıcılarının Türkiye’de verdikleri;

a) Dijital ortamda sunulan her türlü reklam hizmetlerinden (reklam kontrol ve performans ölçüm hizmetleri ile kullanıcılarla ilgili veri iletimi ve yönetimi gibi hizmetler ile reklamın sunulmasına ilişkin teknik hizmetler dahil),

b) Sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin (bilgisayar programlan, uygulamalar, müzik, video, oyunlar, oyun içi uygulamalar ve benzeri yazılımlar dahil) dijital ortamda satışı ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine, oynanmasına veya telefon, bilgisayar gibi elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu cihazlarda kullanılmasına yönelik dijital ortamda sunulan hizmetlerden,

e) Kullanıcılar arasında bir mal veya hizmetin satılmasına veya satılmasının kolaylaştırılmasına yönelik sunulan hizmetler (ulaşım veya konaklama faaliyetlerine aracılık edilmesi ya da bu faaliyetlerin kolaylaştırılması ile mal ve hizmetlerin satışa sunulduğu platform, sistem veya portal hizmetleri gibi) dahil kullanıcıların birbirleriyle etkileşime geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetlerinden,

ç) Yukarıda sayılan hizmetlere yönelik dijital ortamda verilen aracılık hizmetlerinden,

elde edilen hasılat dijital hizmet vergisinin konusunu oluşturacaktır.

Teklife göre;

– İlgili yıldan önceki yılda, verginin konusuna giren hizmetlere ilişkin Türkiye’den elde edilen hasılatı 20 milyon Türk Lirasından veya dünya genelinde elde edilen hasılatı 750 milyon Avrodan az olanlar dijital hizmet vergisinden muaf tutulmaktadır. Böylelikle, verginin kapsamına sadece büyük ölçekli işletmelerin alınması amaçlanmıştır.

– Dijital hizmet vergisinin mükellefi dijital hizmet sağlayıcıları olarak belirlenmiştir.

– Dijital hizmet vergisinin matrahı, ilgili birer aylık vergilendirme dönemlerinde verginin konusuna giren hizmetler nedeniyle elde edilen hasılat olacaktır. Verginin oranı %7,5 olacaktır.

Diğer taraftan; ülkemizdeki yeni ekonomik gelişmelere uyum, ekonomik program hedeflerinin gerçekleştirilmesi, vergide adalet, vergi rekabeti, basitlik, etkinlik ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde, beyanname veren mükellef sayısını artırmayı ve istisna ve muafiyetleri daraltmayı hedefleyen bazı güncellemelerin yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Teklif ile; mükelleflerin gönüllü uyumunu gözeten, vergi güvenliğini güçlendiren değişiklikler öngörülmektedir. Bu bağlamda Teklifte;

– Belirli bir tutan aşan istisna serbest meslek kazançları ile belirli bir tutarı aşan ücret gelirlerinin yıllık beyannameyle beyan edilmesi sağlanmaktadır.

– Çalışanlara ulaşım amacıyla toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçlarının verilmesi şeklinde sağlanan menfaatler istisna kapsamına alınmaktadır.

– İşletmelerde kullanılan binek otomobillerin amortisman ve giderlerine ilişkin düzenleme yapılmaktadır.

– Spor hakemlerine tanınan istisna kaldırılmaktadır.

– Vekalet ücreti ödemelerinde vergi tevkifatının kim tarafından yapılacağı netleştirilmektedir.

– Gelir vergisi tarifesine yeni dilim ve oran eklenmektedir.

– Belirli bir tutan aşan sporcu ücretlerinin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi sağlanmaktadır.

– Uyumlu mükelleflerde vergi indirimi kolaylaştırılmaktadır.

– Vergi kanunlarında yer alan bazı maktu tutar ve nispi oranlar için yetki düzenlemeleri yapılmaktadır.

– Vergiye gönüllü uyumu arttıracak şekilde her aşamada mükellefe tarh edilen vergi ve kesilen cezalan ödemeyi teşvik edici indirim mekanizmaları getirilmektedir.

– Analiz ve değerlendirme sonuçlarına bağlı olarak vergi mükellefiyetlerinin terkin edilebilmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır.

– Gayrimenkul devir işlemlerinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenecek taşınmaz değerlerinin de esas alınması, gerçek bedel üzerinden beyan esasının pekiştirilmesi sağlanmaktadır.

– Değerli konutların vergilendirilmesine yönelik olarak değerli konut vergisi ihdas edilmektedir.

– Konaklama hizmeti ile bu hizmetle birlikte sunulan hizmetlerden alınmak üzere konaklama vergisi ihdas edilmektedir.

– Kambiyo satışları üzerinden alman banka ve sigorta muameleleri vergisi oranı binde ikiye çıkarılmaktadır.

– Şehit yakınları ve gaziler ile başarılı sporculara yapılan yersiz ödemelerin terkininin sağlanması amaçlanmaktadır.

– Ayrıca ihtiyaç duyulan diğer bazı hususlara ilişkin düzenlemelerin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir.

MADDE 1- Maddeyle, dijital hizmet vergisinin konusu, maddede sayılan hizmetlerden elde edilen hasılat olarak belirlenmiştir.

Maddenin birinci fıkrasının;

– (a) bendi ile dijital ortamda sunulan her türlü reklam hizmetlerinden elde edilen hasılat verginin konusuna alınmaktadır. Bu hasılata dijital hizmet sağlayıcısı tarafından sunulan reklam kontrol ve performans ölçüm hizmetleri ile kullanıcılarla ilgili veri iletimi ve yönetimi gibi hizmetler ve reklamın sunulmasına ilişkin teknik hizmetlerden elde edilen hasılat da dahildir.

– (b) bendi ile sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin (bilgisayar programlan, uygulamalar, müzik, video, oyunlar, oyun içi uygulamalar ve benzeri yazılımlar dahil) dijital ortamda satışı ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine, oynanmasına veya telefon, bilgisayar gibi elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu cihazlarda kullanılmasına yönelik dijital ortamda sağlanan hizmetlerden elde edilen hasılat dijital hizmet vergisinin kapsamına alınmaktadır.

– (c) bendi uyarınca kullanıcıların birbirleriyle etkileşime geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetlerinden elde edilen hasılat dijital hizmet vergisine tabi olacaktır. Söz konusu hüküm gereğince kullanıcıların birbiriyle etkileşime girdikleri, birbirlerinin bilgilerine erişebildikleri dijital ortamları sunanların elde ettikleri abonelik ücreti, komisyon ücreti, kullanım ücreti veya bir başka ad altında temin edilen her türlü hasılat verginin konusuna alınmaktadır. Yine anılan bent ile ulaşım veya konaklama faaliyetlerine aracılık edilmesi ya da bu faaliyetlerin kolaylaştırılması ile mal ve hizmetlerin satışa sunulduğu platform, sistem veya portal hizmetleri gibi dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetlerinden elde edilen hasılat da dijital hizmet vergisine tabi olacaktır.

Ayrıca, maddenin ikinci fıkrası uyarınca yukarıda sayılan hizmetlere yönelik dijital ortamda verilen aracılık hizmetlerinden elde edilen hasılat da dijital hizmet vergisine tabi olacaktır.

Elde edilen hasılatın satış bedeli, hizmet bedeli, işlem bedeli, abonelik ücreti, kullanım ücreti, aracılık bedeli, komisyon ücreti veya bir başka şekilde tanımlanmasının verginin konusuna bir tesiri bulunmamaktadır.

MADDE 2- Maddeyle, Kanunda yer alan dijital ortam, dijital hizmet sağlayıcıları, hasılatın elde edilmesi, hizmetin Türkiye’de sunulması ile finansal muhasebe açısından konsolide grup kavramları tanımlanmaktadır.

MADDE 3- Maddeyle, dijital hizmet vergisinin mükellefi ile sorumluları belirlenmektedir.

Maddenin birinci fıkrasında, dijital hizmet vergisinin mükellefinin, dijital hizmet sağlayıcıları olduğu; bunların, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanunu bakımından tam mükellef olup olmamasının, dar mükellefiyette söz konusu faaliyetleri Türkiye’de bulunan işyeri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla gerçekleştirip gerçekleştirmemesinin dijital hizmet vergisi mükellefiyetine tesir etmeyeceği açıkça belirtilmektedir. Buna göre, gerek Türkiye’de gelir veya kurumlar vergisi bakımından dar ya da tam mükellef olanlar gerekse Türkiye’de bu vergiler bakımından mükellef olması gerekmeyenler, dijital hizmet vergisinin konusuna giren bir faaliyetten dolayı hasılat elde etmeleri halinde dijital hizmet vergisi mükellefi olacaktır.

Maddenin ikinci fıkrası ile, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni ve iş merkezlerinin bulunmaması halleri ile gerekli görülen diğer hallerde, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tâbi işlemlere taraf olanlar ile işleme ve ödemeye aracılık edenleri verginin ödenmesinden sorumlu tutabilmesi hususunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.

MADDE 4- Maddeyle, dijital hizmet vergisinden muaf olanlar ile bu vergiden istisna tutulan hizmetler belirlenmektedir.

Maddenin;

– Birinci fıkrasıyla, ilgili hesap döneminden önceki hesap döneminde, verginin konusuna giren hizmetlere ilişkin, Türkiye’den elde edilen hasılatı 20 milyon Türk lirasından veya dünya genelinde elde edilen hasılatı 750 milyon Avrodan veya muadili yabancı para karşılığı Türk lirasından az olanlar dijital hizmet vergisinden muaf tutulmaktadır. Buna göre, mükellefin muafiyet durumu bir önceki yılda Kanun kapsamındaki hizmetler nedeniyle elde edilen hasılat dikkate alınarak belirlenecektir. Mükellefin, finansal muhasebe açısından konsolide bir grubun üyesi olması halinde ise bu hadlerin uygulanmasında grubun verginin konusuna giren hizmetlere ilişkin elde ettiği toplam hasılat dikkate alınacaktır.

– İkinci fıkrasıyla, muafiyetin hangi durumlarda sona ereceği belirlenmektedir. Buna göre, ilgili hesap dönemi içerisinde birinci fıkrada yer alan hadlerin her ikisinin de aşılması halinde muafiyet sona erecek ve haddin aşıldığı vergilendirme dönemini takip eden dördüncü vergilendirme döneminden itibaren dijital hizmet vergisi mükellefiyeti başlayacaktır. Bu hadlerin aşılıp aşılmadığının tespitinde, hesap döneminin üçer aylık dönemlerinin sonu itibariyle ilgili hesap dönemi içinde elde edilen kümülatif hasılat dikkate alınacaktır.

– Üçüncü fıkrasına göre, arka arkaya iki hesap dönemi boyunca birinci fıkradaki hadlerden herhangi birinin altında kalanların vergi muafiyeti, izleyen hesap döneminden itibaren tekrar başlayacaktır.

– Dördüncü fıkrasında, vergi muafiyetine ilişkin hadleri verginin konusuna giren hizmet türlerine göre ayrı ayrı veya birlikte sıfıra kadar indirebilme veya üç katma kadar artırabilme hususunda Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir.

– Beşinci fıkrasında, muafiyetin tespiti ve uygulanması amacıyla bildirim ve belgelendirme yükümlülüğü getirebilme ve maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme hususlarında Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir. Yine aynı fıkrada, bildirim ve belgelendirme yükümlülüklerini tam ve zamanında doğru olarak yerine getirmeyenlere, yükümlülüklerini yerine getirmeleri için 30 gün ek süre verilmesi, verilen ek süre içerisinde, bildirim ve belgelendirme yükümlülüklerini tam ve zamanında doğru olarak yerine getirmeyenlerin bu maddede yer alan muafiyetten yararlanamaması öngörülmektedir.

– Altıncı fıkrasıyla, bazı hizmetler dijital hizmet vergisinden istisna tutulmaktadır.

– Yedinci fıkrasında, dijital hizmet vergisine ilişkin istisna ve muafiyetlerin, ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği, diğer kanunlarda yer alan istisna veya muafiyet hükümlerinin bu vergi bakımından geçersiz olduğu belirtilmektedir.

MADDE 5– Maddenin;

– Birinci fıkrasıyla, dijital hizmet vergisinin matrahı, ilgili vergilendirme döneminde verginin konusuna giren hizmetler dolayısıyla elde edilen hasılat olarak belirlenmektedir. Maddeye göre, hasılatın döviz ile hesaplanması halinde döviz, hasılatın elde edildiği tarihte geçerli olan Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk parasına çevrilerek matraha dahil edilecektir. Hasılatın mahiyet ve tutar itibariyle kesinlik kazanmış olması yeterli olup, dijital hizmet sağlayıcısının, hizmete ilişkin bedeli tahsil edip etmemesinin vergilendirmeye etkisi bulunmamaktadır. Her ne ad altında olursa olsun elde edilen hasılatın tamamının matraha dahil edilmesi gerekmektedir.

– İkinci fıkrasında, vergi matrahından gider, maliyet ve vergi adı altında indirim yapılamayacağı, dijital hizmet vergisinin, fatura ve fatura yerine geçen belgelerde ayrıca gösterilemeyeceği hususları düzenlenmektedir.

– Üçüncü fıkrasıyla, dijital hizmet vergisi oranı %7,5 olarak belirlenmektedir.

– Dördüncü fıkrasında, dijital hizmet vergisinin, matraha oranın uygulanması suretiyle hesaplanacağı açıklanmaktadır. Hesaplanan vergiden herhangi bir suretle indirim yapılamayacaktır.

– Beşinci fıkrasında, Cumhurbaşkanına dijital hizmet vergisi oranını, hizmet türleri itibarıyla birlikte veya ayrı ayrı %1’e kadar indirebilme, iki katma kadar artırabilme hususunda yetki verilmektedir.

MADDE 6– Maddenin;

– Birinci fıkrasıyla, dijital hizmet vergisinde vergilendirme dönemi, takvim yılının birer aylık dönemleri olarak belirlenmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığına, hizmet türlerine ve mükelleflerin faaliyet hacimlerine göre birer aylık vergilendirme dönemi yerine üçer aylık vergilendirme dönemi tespit edebilme hususunda yetki verilmektedir.

– İkinci fıkrasıyla, dijital hizmet vergisinin, mükellefin beyanı üzerine tarh olunması, ancak mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni ve iş merkezlerinin bulunmaması halleri ile gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığınca, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tâbi işlemlere taraf olanlar ile işleme ve ödemeye aracılık edenleri verginin ödenmesinden sorumlu tutması hallerinde bu beyanın vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar tarafından yapılması öngörülmektedir.

– Üçüncü ve altıncı fıkralarına göre, mükellefler ve vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar, dijital hizmet vergisi beyannamelerini, vergilendirme dönemini takip eden ayın sonuna kadar ilgili vergi dairesine vermekle ve aynı süre içerisinde dijital hizmet vergisini ödemekle yükümlüdürler.

– Dördüncü ve beşinci fıkralarıyla, tarha yetkili vergi dairesi ve tarhiyatın muhatabı belirlenmektedir.

– Yedinci fıkrasıyla, dijital hizmet vergisi mükelleflerince ödenen dijital hizmet vergisinin, bu mükelleflerce gelir ve kurumlar vergisine esas safi kazancın tespitinde gider olarak indirimine imkan tanınmaktadır.

– Sekizinci fıkrasıyla, Hazine ve Maliye Bakanlığına, dijital hizmet vergisi beyannamesinin ve eklerinin şekil ve muhtevasını belirleme, faaliyetin gereğini göz önünde tutarak mükellefin müracaatı üzerine veya resen tarh yerini tayin edebilme, mükellef veya vergi sorumlularına sadece vergiye tabi hizmetlerin sunulduğu dönemler için beyanname verdirebilme, verginin beyan ve ödeme zamanı ile tahsiline ilişkin usul ve esasları belirleyebilme, ödenmesi gereken verginin doğruluğunu tevsik etmek üzere bildirim ve belgelendirme yükümlülüğü getirebilme ve buna ilişkin usul ve esasları belirleyebilme hususlarında yetki verilmektedir.

MADDE 7– Maddeyle, vergi alacağını güvenceye almak amacıyla, bu Kanun kapsamındaki dijital hizmet sağlayıcılarının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergilere ilişkin beyanname verme ve ödeme yükümlülüklerini süresinde yerine getirmemeleri halinde, maddede belirtilen yöntem çerçevesinde ihtarda bulunulması ve yapılan ihtara rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde Hazine ve Maliye Bakanlığının kararıyla faaliyetin engellenmesi yönünde düzenleme yapılmaktadır. Ayrıca, Hazine ve Maliye Bakanlığına Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının görüşü alınarak, maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi verilmektedir.

MADDE 8– Maddeyle, kambiyo muamelelerine ilişkin banka ve sigorta muameleleri vergisinin oranı binde iki olarak değiştirilmekte ve spekülatif amaçlı döviz alım satımının önlenmesini de teminen bu vergi oranına yönelik Cumhurbaşkanına verilen yetkiler yeniden düzenlenmektedir.

MADDE 9– Bilindiği üzere, başta turizm merkezi ülkeler olmak üzere çok sayıda ülkede, ilgili ülkede veya şehirde konaklama veya turistik amaçlı verilen hizmetlerden faydalanan kişilerden, bu hizmetlerin sunulması amacıyla merkezi yönetim veya yerel yönetimlerin katlandığı kamusal maliyetlerin bir kısmının finanse edilebilmesi amacıyla, merkezi yönetim veya yerel yönetimler tarafından konaklama tesislerinin verdiği hizmetler üzerinden turizm vergisi, turist konaklama vergisi, ziyaretçi vergisi, şehir vergisi, konaklama vergisi gibi adlar altında, konaklanan gece sayısı üzerinden maktu veya verilen hizmet bedeli üzerinden oransal olarak vergi alınmaktadır. Bazı ülkelerde/şehirlerde bu vergi sadece yabancı turistlerden, bazı ülkelerde ise hem yabancı turistlerden hem de ülke içinde seyahat eden yurtiçi yerleşiklerden alınmaktadır.

Aynı amaca matuf olmak üzere, ülkemizde de bu alanı vergilendirmeye yönelik olarak, farklı ülke uygulamaları da dikkate alınmak suretiyle, vergilendirme tekniği bakımından uygulanabilir bir model geliştirilmiştir.

Bu kapsamda, maddeyle; genel bütçe geliri olarak tahsil edilmek üzere konaklama vergisi ihdas edilmekte olup otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart, misafirhane ve kamping gibi konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetten yararlananlara sunulan yeme, içme, aktivite, eğlence hizmetleri ve havuz, plaj, termal ve benzeri alanların kullanımı hizmetleri gibi diğer tüm hizmetlerin, verilen hizmetin bedeli üzerinden, vergiye tabi tutulması öngörülmektedir.

Konaklama tesislerinde verilen hizmetler dolayısıyla konaklayanlardan elde edilen bedellerin bir kısmının çeşitli adlar altında vergi matrahının dışına çıkarılmasının önlenmesi amacıyla verginin konusu, bu tesisler bünyesinde verilen hizmetlerin tamamını kapsayacak şekilde geniş tanımlanmıştır. Buna göre, söz konusu tesislerde konaklayanlara verilen yeme, içme, aktivite, eğlence hizmetleri ve havuz, plaj, termal ve benzeri alanların kullanımı hizmetleri gibi hizmetlere ilişkin bedeller, geceleme hizmetinden ayrı olarak fatura veya benzeri belgelerde gösterilmiş olsa dahi verginin matrahına dahil edilecektir. Öte yandan, söz konusu tesislerde konaklamayanlara (geceleme hizmeti almayanlara) tesis bünyesinde sunulan hizmetler ise herhangi bir konaklama hizmetiyle birlikte verilmediğinden verginin konusuna girmeyecektir.

Hizmeti alanın yurt içi yerleşik veya yabancı turist olmasının vergilendirmeye bir etkisi bulunmamaktadır.

Verginin mükellefi konaklama hizmetlerini verenler olup, verginin oranı %2’dir. Ancak, 6802 sayılı Kanuna eklenen geçici maddeyle, 31/12/2020 tarihine kadar konaklama vergisinin oranının %1 olarak uygulanması öngörülmüştür. Vergilendirme dönemi ise takvim yılının birer aylık dönemleri olacaktır.

Maddeyle ayrıca vergiyi doğuran olay, vergiden istisna edilen hizmetler ile beyan ve ödemeye ilişkin belirlemeler yapılmaktadır.

MADDE 10- Maddeyle, bu Kanunla ihdas edilen konaklama vergisinin oranının 31/12/2020 tarihine kadar %1 olarak uygulanması sağlanmaktadır.

MADDE 11– 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde düzenlenen istisna kapsamındaki kazançları toplamı, 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşan mükelleflerin, serbest meslek kazanç istisnasından yararlanamayacakları yönünde düzenleme yapılmaktadır. Dolayısıyla bir takvim yılı içerisinde bu kapsamda elde ettiği gelirleri toplamı belirlenen sınırı aşmayan mükelleflerin bu kazançları üzerinden tevkif suretiyle ödenen vergiler nihai vergi olacak, ayrıca bu kazançları için yıllık beyanname verilmeyecek veya diğer gelirleri için beyanname verilmesi halinde bu kazançlar beyannameye dahil edilmeyecektir. Madde kapsamında elde edilen kazançları belirlenen sının aşan mükellefler ise bu kazançların sadece aşan tutarını değil, tamamını yıllık beyanname ile beyan edeceklerdir. Bu durumda olan mükelleflerce beyan edilen kazanç ve iratlar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenen vergiler mahsup edilecektir.

Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca gerçek gelirlerini beyan etmek zorunda olan serbest meslek erbabının aynı madde kapsamında yapacağı ödemelerden tevkifat yapma yükümlülüğü bulunmaktadır. Kanunun 18 inci maddesinde yapılan değişiklikle beyan yükümlülüğü altına girecek olan serbest meslek erbabının ücret, kira gibi 94 üncü madde kapsamında yapacağı ödemeler bulunması durumunda tevkifat yapmakla yükümlü tutulmamaları amaçlanmaktadır.

MADDE 12– Mevcut Kanunda işverenler tarafından hizmet erbabının toplu olarak işyerlerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla yapılan taşıma giderleri nedeniyle sağlanan menfaatler gelir vergisinden istisna edilmiştir. Ancak, hizmet erbabına servis imkanı sağlayan işverenlerin yanısıra, işverenlerin bir çoğu tarafından çalışanların ulaşımının sağlanmasını teminen, çalışanlara toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçları temin edilerek verilmekte ve bu şekilde sağlanan menfaate yönelik bir istisna bulunmadığından, söz konusu ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmaktadır. Maddeyle, işverenlerce taşıma hizmeti verilmeyen durumlarda, bir günlük ulaşım bedelinin 10 TL’yi aşmaması kaydıyla hizmet erbabına toplu taşıma kartı ve bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçları temini suretiyle sağlanan menfaatlerin de gelir vergisinden istisna edilmesi öngörülmektedir.

MADDE 13- 193 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan spor yarışmalarını yöneten hakemlere ödenen ücretlere yönelik istisna kaldırılarak spor yarışmalarını yöneten hakemlere yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi sağlanmaktadır.

MADDE 14- Mevcut uygulamada, işletme aktifine kayıtlı olup kazancın elde edilmesinde kullanılan binek otomobillerin amortisman başta olmak üzere bütün giderleri (motorlu taşıtlar vergisi hariç) kazancın tespitinde gider olarak kabul edilmektedir.

Ancak söz konusu düzenlemenin gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince suistimal edilebildiği ve şahsi ihtiyaçlar için kullanılan binek otomobillere ait giderlerin de gelir veya kurum kazancından indirilebildiği görülmektedir.

Bu bağlamda, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere,

– Kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerin her birine ilişkin aylık kira bedelinin 5.500 TL’ye kadarlık kısmının,

– Binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının en fazla 115.000 TL’ye kadarlık kısmının,

– Binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla % 70’inin,

– Özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap bedeli 135.000 TL’yi, söz konusu vergilerin maliyet bedeline eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hallerde, amortismana tabi tutarı 250.000 TL’yi aşan binek otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla bu tutarlara isabet eden kısmının,

ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi yönünde düzenleme yapılmaktadır. Ayrıca, 193 sayılı Kanunun 40/7 nci madde hükmünde yapılan değişikliğin uygulamasında, bentte yer alan söz konusu tutarlar her yıl yeniden değerleme oranında artırılacağından gider olarak dikkate alınabilecek amortisman tutarının tespitinde binek otomobilin iktisap edildiği tarihte yürürlükte olan tutarların dikkate alınacağı düzenlenmektedir. Bu suretle, her bir binek otomobilinin iktisap edildiği tarihte yürürlükte bulunan 193 sayılı Kanunun 40/7 nci maddesindeki tutar dikkate alınarak binek otomobilinin faydalı ömrü süresince gider olarak dikkate alınabilecek amortisman tutarının tespit edilmesi ve bu tutarın yıllar itibarıyla yeniden değerleme nedeniyle değişmemesi sağlanmaktadır.

MADDE 15– Mevcut uygulamada, serbest meslek kazanç defterine kayıtlı olup kazancın elde edilmesinde kullanılan binek otomobillerin amortisman başta olmak üzere bütün giderleri (motorlu taşıtlar vergisi hariç) kazancın tespitinde gider olarak kabul edilmektedir.

Ancak söz konusu düzenlemenin serbest meslek mükelleflerince suistimal edilebildiği ve şahsi ihtiyaçlar için kullanılan binek otomobillere ait giderlerin de serbest meslek kazancından indirilebildiği görülmektedir.

Bu bağlamda madde ile;

– Özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap bedeli 135.000 TL’yi, söz konusu vergilerin maliyet bedeline eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hallerde, amortismana tabi tutan 250.000 TL’yi aşan binek otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla bu tutarlara isabet eden kısmının,

– Binek otomobillerine ilişkin giderlerin en fazla %70’inin ve

– Kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerinin her birine ilişkin aylık kira bedelinin 5.500 TL’ye kadarlık kısmının ve

– Binek otomobilleri için iktisapta ödenen özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının en fazla 115.000 TL’ye kadarlık kısmının,

serbest meslek kazancının safi tutarının tespitinde gider olarak dikkate alınması yönünde düzenleme yapılmaktadır.

Ayrıca, 193 sayılı Kanunun 68/4 üncü madde hükmünde yapılan değişikliğin uygulamasında, bentte yer alan söz konusu tutarlar her yıl yeniden değerleme oranında artırılacağından gider olarak dikkate alınabilecek amortisman tutarının tespitinde binek otomobilin iktisap edildiği tarihte yürürlükte olan tutarların dikkate alınacağı düzenlenmektedir. Bu suretle, her bir binek otomobilinin iktisap edildiği tarihte yürürlükte bulunan 193 sayılı Kanunun 68/4 üncü maddesindeki tutar dikkate alınarak binek otomobilinin faydalı ömrü süresince gider olarak dikkate alınabilecek amortisman tutarının tespit edilmesi ve bu tutarın yıllar itibarıyla yeniden değerleme nedeniyle değişmemesi sağlanmaktadır.

MADDE 16– Kanun Teklifi ile, beyannameli mükellefiyetin artırılması, yüksek gelir gruplarından daha fazla vergi alınması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda tevkif suretiyle vergilendirilen ücret tutarları ve bu tutarlar üzerinden tevkif edilen vergilerin, yıllık beyanname sayesinde matrah ve sair unsurlarının kontrolünün sağlanmasını teminen madde ile; tek veya birden fazla işverenden tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücret geliri elde eden mükelleflerin, bu gelirleri toplamının, 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutan aşması halinde ücret gelirlerini yıllık beyanname ile beyan etmesi esası getirilmektedir.

Böylece,

– Tek işverenden alman tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücret gelirleri toplamının 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşması halinde bu gelirler beyan edilecektir.

– Birden fazla işverenden tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücret geliri elde eden mükelleflerin, birden sonraki işverenden aldıkları ücret gelirleri toplamı, 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşması halinde bu gelirler önceden olduğu gibi beyan edilecektir.

– Birden fazla işverenden tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücret geliri elde eden mükelleflerin, birden sonraki işverenden aldıkları ücret gelirleri toplamının, 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutan aşmaması, ancak, bu ücreti ile ilk işverenden alınan ücret geliri toplamının 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutan aşması halinde de bu gelirler beyan edilecektir.

MADDE 17- 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca karşı tarafa yükletilen, avukatlara ait olan ve serbest meslek kazancına dahil edilmesi gereken vekalet ücretleri üzerinden, kimlerin tevkifat yapmakla yükümlü olduğu hususuna açıklık kazandırılmaktadır.

Böylece, 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar tarafından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin doğrudan avukata ödendiği ya da icra ve iflas müdürlüklerine yatırıldığı durumlarda, gelir vergisi tevkifatının aleyhine vekalet ücreti hükmedilenler tarafından yapılması gerektiği, vekalet ücretinin avukatın müvekkiline ödendiği durumda ise, gelir vergisi tevkifatının müvekkil tarafından avukata ödeme yapılması esnasında yapılması gerektiği hususlarına açıklık kazandırılmaktadır.

193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılmayanlar, diğer bir ifadeyle tevkifat yükümlülüğü bulunmayanlar tarafından yapılan vekalet ücreti ödemeleri üzerinden ise mevcut uygulamada olduğu gibi tevkifat yapılmayacaktır. Ayrıca, vekalet ücretini ödemekle yükümlü olanlarca, ücretli olarak çalışan avukatların işverenlerine yapılan vekalet ücreti ödemelerinden de tevkifat yapılmayacak, işverenin vekalet ücretini avukata ödemesi esnasında ise işverence ücret hükümlerine göre tevkifat yapılacaktır.

MADDE 18– Kanun Teklifi ile beyannameli mükellefiyetin artırılması, yüksek gelir gruplarından daha fazla vergi alınması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda, dünya örnekleri incelenmiş, iyi uygulama örnekleri analiz edilmiş ve vergi adaletinin sağlanması amacına hizmet eden çoklu dilimleri içeren tarifelerin uygulandığı gözlemlenmiştir. Bu maddeyle de 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yer alan vergi tarifesine yeni dilim ve oran eklenmektedir. Böylece, yüksek gelir elde edenlerden daha fazla vergi alınması sağlanmış, mevcut tarifenin ilk dört dilimi korunmak suretiyle 500.000 TL’ye kadar gelir elde eden grupların vergi yüklerinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.

MADDE 19– Vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimini düzenleyen maddede yapılan değişiklikle, vergi beyannameleri ibaresi, maddede sayılan beyannamelerle sınırlanmaktadır. Bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilere ilişkin ödeme koşulu da gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinin verilme süresine çekilmektedir. Bu nedenle zamanında verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin zamanında ödenmemesi durumunda ihlal sayılmayacak eksik ödemeler hükmü madde metninden çıkarılmıştır.

Ayrıca, maddeyle, mahsuben yapılan ödemelerde, daha sonra yapılan tespitler üzerine mahsuben ödenmek istenen tutarın %10’una kadar yapılan eksik ödemelerin indirimden faydalanılmasına engel teşkil etmemesi sağlanmaktadır. Böylece madde kapsamına girecek uyumlu mükellef sayısının artırılması amaçlanmaktadır.

MADDE 20– Madde ile, 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendinde yer alan günlük ulaşım bedeli tutarı ile aynı Kanunun 40/1, 40/7 ve 68 inci maddelerinde yer alan binek otomobillere ilişkin tutarların her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle yeniden belirlenmesini teminen yetki alınmaktadır.

MADDE 21– Yabancı para cinsinde ihraç edilen menkul kıymetlerden sağlanan getiriler ve döviz cinsinden açılmış hesaplardan elde edilen gelirler üzerinden yapılacak vergi tevkifatı nispetlerini ayrı ayrı veya birlikte bir katma kadar artırma veya kanunî oranına kadar indirme konusunda Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir.

MADDE 22- Gelir Vergisi Kanununun sporculara yapılan ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılacak gelir vergisi tevkifatı oranlarını belirleyen geçici 72 nci maddesinin uygulama süresi 31/12/2019 tarihinden 31/12/2023 tarihine uzatılmakta ve lig usulüne tabi spor dallarında en üst liglerdeki sporculara yapılan ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan tevkifat oranı %20 olarak belirlenmektedir. Ayrıca, sporcular tarafından elde edilen ücret gelirleri toplamının 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü diliminde yer alan tutan aşması halinde, sporcu ücretlerinin de yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi sağlanmaktadır. Yıllık beyanname verilmesi durumunda ise bu Kanuna göre kesilen vergilerin, hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilebilmesi için kesilen vergilerin işverence vergi dairesine ödenmiş olması gerektiği düzenlenmektedir.

MADDE 23– Maddeyle, 2019 yılı ücret gelirlerine, bu yıla ilişkin 2020 yılında verilecek gelir vergisi beyannameleri dahil, bu Kanunla yapılan değişiklik öncesi mevcut tarifenin uygulanması sağlanmaktadır. 1/1/2020 tarihinden itibaren elde edilen ücret gelirlerine ise yeni tarifenin 213 sayılı Kanun hükümlerine göre 2019 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmış haliyle uygulanması amaçlanmaktadır. Ayrıca mükerrer 123 üncü maddeye bu Kanunla eklenen 40/1 maddesi ile 68 inci maddede yer alan 5.500 TL’lik kira tutan hakkında, 2019 yılına ilişkin olarak 1/1/2020 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde yeniden değerleme yapılmayacağı düzenlenmektedir.

MADDE 24– 213 sayılı Kanunun mülga 379 uncu maddesinde yapılan düzenleme kapsamında kanun yolundan vazgeçilmesi halinde aynı Kanunun 112 nci maddesi uyarınca uygulanacak gecikme faizinin hesaplanma süresi belirlenmektedir.

Buna göre 379 uncu madde kapsamında kanun yolundan vazgeçilmesi durumunda söz konusu maddeye göre hesaplanacak vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, kanun yolundan vazgeçme dilekçesinin vergi dairesine verildiği tarihe kadar faiz hesaplanacağı belirtilerek yaşanabilecek tereddütler giderilmektedir.

MADDE 25– Sahte belge düzenleme ve kullanma fiilleri ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi, vergiye uyum seviyesinin yükseltilmesi ve kayıt dışı ekonomi ile mücadelenin etkinliğinin artırılması amaçlarıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanununa 160/A maddesi eklenmektedir.

Maddede, esas itibarıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından mükellefiyet süresi, aktif ve öz sermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı, çalışan sayısı, vergisel yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği gibi unsurlar çerçevesinde yapılan risk analiz çalışmaları neticesinde elde edilen sonuçların yukarıda belirtilen amaçların sağlanmasında etkin olarak kullanılması öngörülmektedir.

Bunu teminen de maddeyle, söz konusu analiz neticesinde sahte belge düzenleme yüksek riski bulunduğu değerlendirilen mükellefler hakkında tesis edilmesi öngörülen işlemler (incelemeye sevk, mükellefiyet kayıtlarının terkini, mükellefiyetlerinin devamını isteyenlerden teminat istenmesi, söz konusu mükellefler ile bunlarla maddede öngörülen çerçevede ilişkili olanlardan yine maddede öngörülen durumlarda teminat istenmesi, teminatların iadesi gibi) ve bu işlemlere ilişkin süreçler hakkında düzenlemeler yapılmaktadır.

Ayrıca maddede, mükellefiyeti terkin edilenlerin ve bunlarla 153/A maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında belirtildiği şekilde ilişkili olan kişilerin düzenlemek zorunda oldukları fatura veya fatura yerine geçen belgelerden Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenenlerin, elektronik olarak düzenlenmesi zorunluluğuna, bu kapsamda elektronik belge düzenleme yükümlülüğü getirilen mükelleflere ilişkin bilgilerin duyurulmasına ilişkin düzenlemelere de yer verilmektedir.

Maddenin son fıkrasıyla da madde kapsamındaki işlemlere ilişkin süreler, elektronik ortamda belge düzenleme zorunluluğunun başlayacağı tarih, bu madde kapsamında olan mükelleflerin tahsilat ve ödemelerinin tevsiki başta olmak üzere bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkili kılınmaktadır.

MADDE 26– Maddeyle, 213 sayılı Kanunun 370 inci maddesi kapsamında izaha davet edilenlerin izahta bulunma süreleri ile beyanname verme ve ödeme süreleri 15 günden 30 güne çıkarılmaktadır.

Ayrıca, kullanılan sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge tutarı, bir takvim yılında 100 bin Türk lirasını geçmeyen veya bu tutarı geçse bile ilgili yıldaki toplam mal ve hizmet alışlarının %5’ini aşmayan mükelleflere maddede yer alan şartlar dahilinde ziyaa uğratılan vergi üzerinden %20 oranında vergi ziyaı cezası kesilmesi öngörülmektedir.

MADDE 27– Vergi cezalarında indirimi düzenleyen 376 ncı maddede değişiklik yapılarak, vergi ziyaı cezalarında ilk defa işlenip işlenmediğine bakılmaksızın indirim oranı %50 olarak belirlenmektedir. Ayrıca, aynı düzenlemeye göre uzlaşmanın vaki olması halinde ödenecek vergi ziyaı cezası için maddede yer alan şartlar dâhilinde %25 oranında indirimden yararlanılmasına imkan sağlanmaktadır.

MADDE 28– Maddeyle, idare ile mükelleflerin vergiler ve cezalarla ilgili olarak her aşamada anlaşabilmesi, vergi ihtilaflarının süratle çözümlenebilmesi ve yargı mercilerinin iş yüklerinin azaltılması amacıyla Vergi Usul Kanununun mülga 379 uncu maddesi “Kanun yolundan vazgeçme” başlığıyla yeniden düzenlenmektedir.

Bu kapsamda, yargılama aşamasında mükelleflerin istinaf veya temyiz yolundan vazgeçmeleri halinde verilen karara göre, dava konusu edilen verginin bir kısmı ve/veya cezanın bir kısmı ya da tamamından vazgeçilmesi ve idarece de ihtilafların sürdürülmemesi yönünde düzenleme yapılmaktadır. Bu şekilde tahakkuk eden vergi ve cezaların vadesi geçirilmeksizin gecikme faiziyle birlikte ödenmesi halinde ayrıca indirim yapılması öngörülmektedir.

MADDE 29-213 sayılı Kanunun 370 inci maddesinin (b) fıkrası kapsamında sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma fiilinin işlenmiş olabileceğine dair hakkında ön tespite ilişkin yazı tebliğ edilen mükelleflerin; süresinde beyanname vermeleri durumunda kesilen %20 oranındaki vergi ziyaı cezası, uzlaşma kapsamı dışında tutulmaktadır.

MADDE 30– Uzlaşmanın vaki olması halinde üzerinde uzlaşılan cezanın da 213 sayılı Kanunun 376 ncı maddesinde indirim kapsamına alınması nedeniyle, maddeyle Kanunun ek 9 uncu maddesinin değişikliğe uygun hale getirilmesi amaçlanmaktadır.

MADDE 31– Mevcut durumda, gayrimenkullerin tapuda yapılan alım satım işleminde, emlak vergisi değerinden az olmamak üzere mükelleflerce beyan edilen alım satım bedeli üzerinden tapu harcı hesaplanmakta, emlak vergisi değerinden daha düşük bir bedel üzerinden harç ödendiğinin veya emlak vergisi değerinden yüksek olmakla birlikte beyan edilen alım satım bedelinin gerçek durumu yansıtmadığının tespiti durumunda eksik ödenen harç cezalı olarak alınmaktadır.

Uygulamada, beyan esasının geçerli olması nedeniyle tapuda gerçek durumu yansıtmayan farklı beyanlardan kaynaklanan harç kaybı söz konusu olmaktadır.

Bu bağlamda, gayrimenkul devir ve iktisaplarında tapu harcının, emlak vergisi değerinin yanısıra ilgili mevzuatının verdiği yetkiye istinaden Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yapılan veya yaptırılan değerleme sonucu belirlenmiş bir değer bulunması durumunda bu değerden de az olmamak üzere gerçek devir ve iktisap bedelinden alınması sağlanmakta, böylece tapuda gerçek durumu yansıtmayan farklı beyanlardan kaynaklanan harç kaybının önlenmesi amaçlanmaktadır.

MADDE 32- Mevcut durumda, gayrimenkullerin tapuda yapılan alım satım işleminde, emlak vergisi değerinden az olmamak üzere mükelleflerce beyan edilen alım satım bedeli üzerinden tapu harcı hesaplanmakta, emlak vergisi değerinden daha düşük bir bedel üzerinden harç ödendiğinin veya emlak vergisi değerinden yüksek olmakla birlikte beyan edilen alım satım bedelinin gerçek durumu yansıtmadığının tespiti durumunda eksik ödenen harç cezalı olarak alınmaktadır.

Uygulamada, beyan esasının geçerli olması nedeniyle tapuda gerçek durumu yansıtmayan farklı beyanlardan kaynaklanan harç kaybı söz konusu olmaktadır.

Bu bağlamda, gayrimenkul devir ve iktisaplarında tapu harcının, emlak vergisi değerinin yanısıra ilgili mevzuatının verdiği yetkiye istinaden Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yapılan veya yaptırılan değerleme sonucu belirlenmiş bir değer bulunması durumunda bu değerden de az olmamak üzere gerçek devir ve iktisap bedelinden alınması sağlanmakta, böylece tapuda gerçek durumu yansıtmayan farklı beyanlardan kaynaklanan harç kaybının önlenmesi amaçlanmaktadır.

Ayrıca, 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin “I-Tapu işlemleri” başlıklı bölümünün (20) numaralı fıkrasının (a) bendinde düzenlenen gayrimenkullerin tapuda satış yoluyla devri işlemine ilişkin tapu harcı oranını, gayrimenkullerin harca esas alım satım bedellerine göre farklılaştırmaya yönelik Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir.

MADDE 33– Bilindiği üzere, kamu harcamalarının, büyümenin ve kalkınmanın sürdürülebilir finansman kaynağı vergilerdir. Bu amaçlarla alman vergilerin ihdasında, oranlarının, istisnalarının ve muafiyetlerinin belirlenmesinde ve diğer vergilendirme işlemlerinde, neredeyse tüm ülkeler tarafından dikkate alman temel vergilendirme prensiplerinden birisi de mali güce göre vergilendirme ilkesidir. Nitekim bu ilke, ülkemizde de Anayasal olarak hüküm altına alınmıştır.

Vergiler gelir, servet ve harcamalar üzerinden alınabilmekle birlikte, mali güce göre vergilendirme, doktrinde de genel kabul gördüğü üzere, servet vergileri üzerinden etkili bir şekilde uygulanabilmektedir. Bu kapsamda, ülkemizde de diğer amaçların yanısıra bu amaca da hizmet edecek şekilde, bazı servet unsurları (taşınmazlar, taşıtlar, servet intikalleri) üzerinden alman muhtelif vergiler bulunmaktadır.

Bununla birlikte, genel refah düzeyindeki vatandaşlar tarafından sahip olunması güç olan, yüksek değerli bir veya daha fazla mesken nitelikli taşınmaza sahip olunmasının, mali gücün yüksekliğinin ölçütü olarak dikkate alınabileceği açıktır.

Bu kapsamda, mali güce göre vergilendirme ilkesini esas alarak yukarıda belirtilen amaçlara hizmet etmek üzere maddeyle, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununda yapılan düzenleme ile Türkiye sınırlan içinde bulunan ve emlak vergisine esas bina vergi değeri veya Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenmiş değeri 5 milyon TL ve bu tutan aşan mesken nitelikli taşınmazlardan “Değerli Konut Vergisi” alınması öngörülmektedir.

Bu çerçevede, Emlak Vergisi Kanununa eklenen;

– 42 nci maddede, değerli konut vergisinin konusu ve istisnası belirlenmektedir. Buna göre emlak vergisine esas bina vergi değeri ve ilgili mevzuatının verdiği yetkiye istinaden Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yapılan veya yaptırılan değerleme sonucu belirlenmiş değeri 5 milyon TL’nin altında olan konutlar vergiden istisna olacaktır. Bu değerlerden birinin 5 milyon TL ve üzerinde olması halinde ise konut vergiye tabi olacaktır.

– 43 üncü maddede, bina vergi değerinden hangi değerin anlaşılması gerektiği ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen değerin ne şekilde tespit edileceği ve kesinleşeceği ayrıntılı olarak düzenlenmektedir. Ayrıca Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen bir değerin bulunmaması halinde matrah olarak doğrudan bina vergi değeri esas alınacağı hüküm altına alınmaktadır.

– 44 üncü maddede, verginin matrahı ve oranı düzenlenmektedir. Buna göre verginin matrahı, bina vergi değeri ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen değerden yüksek olanı olacak ve bu matrah üzerinden taşınmazın değerine göre binde 3, binde 6 veya binde 10 oranında vergi alınacaktır. Ayrıca, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yeni bir değerleme yapılana kadar, vergi matrahının yıllar itibarıyla erezyona uğramasını engellemek amacıyla, değer tespitinin yapıldığı yıl hariç olmak üzere, yeni bir değerleme yapılıncaya kadar her yıl söz konusu değerlerin yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmektedir. Aynı şekilde, artan taşınmaz değerlerine bağlı olarak mükelleflerin bir üst orandan vergi ödemesini önlemek amacıyla vergi oranlarına esas taşınmaz değerlerinin alt ve üst sınırlarının da her yıl yeniden değerlemeye tabi tutularak artırılması yönünde düzenleme yapılmaktadır.

– 45 inci maddede, verginin mükellefinin mesken nitelikli taşınmazın maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa taşınmaza malik gibi tasarruf edenlerin olduğu belirtilmekte ve mükellefiyetin başlama ve sona ermesini sağlayan haller ile süreler düzenlenmektedir.

– 46 ncı maddede, bazı mesken nitelikli taşınmazlar vergiden muaf tutulmaktadır. Buna göre, genel ve özel bütçeli idarelerin, belediyelerin ve üniversitelerin; yabancı ülkelerin elçilik ve konsoloslukları ve milletlerarası kuruluşlar ile bunların mensuplarının; Türkiye sınırları içinde mesken nitelikli tek taşınmaza sahip olmak kaydıyla kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup onsekiz yaşım doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenlerin ve yine aym şartla gelirleri münhasıran kanımla kurulan sosyal güvenlik kuramlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların sahip olduğu mesken nitelikli taşınmazlar vergiden muaf tutulmaktadır. Ayrıca, esas faaliyet konusu bina inşası olanların satmak üzere inşa ettiği, ancak henüz ilk satışa, devir ve temlike konu edilmemiş yeni mesken nitelikli taşınmazlar da, sahipleri bakımından bir servet unsura değil işletmeye kayıtlı mamul olmaları hasebiyle, vergiden muaf tutulmakta, bu taşınmazların kiraya verilmesi veya sair surette kullanılması durumunda muafiyetin sona ermesi öngörülmektedir.

– 47 nci maddede, verginin beyanı, tarh ve tahakkuku ile ödeme süresi ve ödeneceği vergi dairesi düzenlenmektedir.

– 48 inci maddede, değerli konut vergisinin genel bütçe geliri olduğu ve hasılatından mahalli idarelere pay ayrılmayacağına ilişkin düzenleme yapılmaktadır.

– 49 uncu maddede, verginin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusu ile beyanname ve ödeme sürelerine ilişkin olarak Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.

MADDE 34- 11/7/2019 tarihli ve 7183 sayılı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinde; Ajansın seçimle belirlenecek Yönetim Kurulu üyelerinin üç yıl süreyle görevlendirecekleri ve seyahat acentası işletme belgesi sahiplerinin ilgili mevzuatı uyarınca kendi aralarında yapacakları seçimle belirlenecek bir kişinin Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Yönetim Kurulu üyesi olarak görevlendirileceği yönünde düzenleme yapıldığından, madde ile; Ajansın Yönetim Kuruluna seyahat acentası işletme belgesi sahiplerini temsilen görevlendirilecek üyenin seçimine ilişkin düzenleme yapılması amaçlanmaktadır.

Aynca, Ajansın Yönetim Kuruluna seyahat acentası işletme belgesi sahiplerini temsilen görevlendirilecek üyenin de, Yönetim Kurulunun diğer üyeleriyle aynı süreyle görev yapmasını teminen, Birliğin seçimlerinin iki yılda bir yerine üç yılda bir yapılmasının sağlanması amaçlanmaktadır.

MADDE 35- Madde ile;

-1618 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinde yapılan düzenlemeye uygun olarak, Birliğin 2019 yılı seçimlerinde seçilen Yönetim, Denetin ve Disiplin Kurulu üyeleri ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının yönetim kurulunun asıl ve yedek üyelerinin görev süresinin üç yıl olarak uygulanması,

-Aynca, Birliğin 2019 yılı Kasım ayında yapılacak olan seçimlerinin, 34 üncü maddede yapılan düzenlemeden etkilenmemesi, yani seçim zamanının bir yıl daha uzatılmadan zamanında yapılabilmesi,

amaçlanmaktadır.

MADDE 36– Maddeyle, sporcuların ücretleri üzerinden kesilen ve ödenen gelir vergisinin spor kulüplerine iadesine yönelik uygulama yürürlükten kaldırılmaktadır.

MADDE 37- Madde ile, pay sahibi sayısı nedeniyle paylan halka arz olunmuş sayılan ortaklıklardan 31/12/2014 tarihine kadar gerekli yasal yeterlilikleri yerine getirmek suretiyle Sermaye Piyasası Kurulu’ndan izin alarak İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda (Borsa İstanbul A.Ş.) işlem görmeye başlayan ve bu maddenin yürürlük tarihi itibariyle işlem görmeye devam eden ortaklıklar tarafından ihraç edilen paylar hakkında 6362 sayılı Kanun ile 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun amaçlarına aykırı bir şekilde ortaya çıkan ve şirket sermayesinin iadesi sonucunu doğuran “ortaklık ilişkisinin geçersiz olduğu, usulsüz primli pay satışı yapıldığı, sahip olunan hisselerin nominal değerinin bulunmadığı, hile veya yanıltma ile bu hisse senetlerinin iktisap edildiği, güven ilkesine aykırı davranıldığı” ve benzeri iddialar hakkında tereddütleri gidermek, tüm ortakların mülkiyet hakkını eşit bir şekilde korumak, ülkemiz için ekonomik ve stratejik öneme sahip üretimlerin varlığını ve devamını sağlamak, bu şirketlerin sermayesine güvenerek ticari ilişkiye giren 3. şahısların haklarını korumak, istihdamı artırmak, şirketlerin faaliyetlerini sürekli kılmak, serbest piyasa koşullarında adil bir rekabet ortamı oluşturarak hisse senetlerinin değerinin borsada oluşmasının temini amacıyla; bu ortaklıklar bağlamında pay, ortaklık ilişkisi, ortaklıklara yapılan ödemelerin pay karşılığı yapılmış kabul edilmesi gerektiği ile ortak ve ortaklık haklarının tanımı yapılarak, ortaklık haklarının korunması amaçlanmıştır. Nitekim 2005 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan 10/16, 262 esas numaralı Araştırma Komisyonu Raporunda “Kanuni yükümlülüklerini yerine getiremeyen ve faaliyetini sürdüremeyen şirketlerin tasfiyesini kolaylaştırıcı düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Faaliyeti devam eden, kaynak sıkıntısı olmayan, kanuni yükümlülüklerini yerine getiren holdinglerin istihdama, ticarî hayata, ekonomiye katkıları da dikkate alınmalıdır.” önerisinde bulunulmuştur.

Ayrıca maddenin ikinci fıkrası ile; yetkili kuramların incelemesinden geçerek borsada işlem gören ve yerli ve yabancı binlerce yatırımcısı bulunan bu şirketlerin faaliyetlerinin devam ettirilmesini temin etmek ve bu suretle yatırımcılar açısından sermaye piyasalarının güvenirliğini sağlamak, ortak ve ortaklığın haklarını korumak amacıyla kurulan ilişkinin zarar görmemesi ve bu ilişkiyi tahrif edecek iddiaların açıklığa kavuşturulması için, maddede belirtilen nedenlerle açılmış derdest davalarla ilgili olarak kanun yolu incelemesindekiler dâhil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verileceği ve yargılama gideri ile maktu vekâlet ücretinin ortaklık üzerinde bırakılacağı hüküm altına alınmıştır.

MADDE 38- Toprak Mahsulleri Ofisi, mal ve hizmet alımı ihalelerinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve ilgili mevzuatına tabidir. İthalat işlemleri de bu mevzuata göre yürütülmektedir. Anılan Kanunda uyulması zorunlu ihale işlem süreleri, günlük hatta saatlik olarak değişen ve bu yönde kısa fiyat opsiyonu verilen hububat ithalatı ihaleleri için çok uzun olduğundan dalgalanmalara açık dünya fiyatlarını, ülkemiz çıkarları açısından en uygun zamanda yakalamak mümkün olamamaktadır. Ayrıca, Kamu İhale Kurumunca hazırlanan mal alımı yönetmelik, şartname ve sözleşmeleri yurt içi alıma yönelik düzenlenmiş olup bu dokümanlarla ithalat yapıldığında ihaleye katılım azalmaktadır. Madde ile, faaliyet ve görev alanı kapsamında yer alan tarımsal ürünlerle ilgili olmak üzere, üretimin yetersiz olması nedeniyle ürün fiyatlarında meydana gelebilecek olağanüstü dalgalanmalar gibi acil durumların önlenmesi veya ürünlerde fiyat istikrarının sağlanması amacıyla ilgili bakanın onayı ve Toprak Mahsulleri Ofisi Yönetim Kurulunun görevlendirmesi ile Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünün ithalat yoluyla yapacağı tarımsal ürün alımları ile buna ilişkin hizmet alımlarının ceza ve ihalelerden yasaklama hükümleri hariç 4734 sayılı Kanuna tabi olmaması amaçlanmaktadır.

MADDE 39– Maddeyle, Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğünün idareler adına gerçekleştireceği taşıt alımı, taşıt kiralama, akaryakıt alımı ile ilaç, tıbbi malzeme ve tıbbi cihaz alımlarında; ortak kamu ihtiyaçlarının toplulaştırılması suretiyle azami ölçüde fiyat avantajının sağlanması amacıyla, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan parasal limitin uygulanmaması amaçlanmaktadır.

MADDE 40– 2020-2022 Yeni Ekonomi Programında (YEP) yer alan bütçe büyüklükleri ve bütçe dengesi çerçevesinde oluşan finansman ihtiyacının karşılanması ve Hazine nakit rezerv düzeyinin artırılması amacıyla sene başında yılı Bütçe Kanunu ile belirlenen net borç kullanım tutarının artırılması hedeflenmektedir.

MADDE 41– 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenen geçici madde ile; maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar herhangi bir nedenle ilgili kanunlar kapsamında aylık bağlananlara (şehit yakınları ve gaziler ile başarılı sporculara), yersiz olarak ödenen tutarların terkini amaçlanmaktadır. Bu kapsamda;

* Harp malulleri, 2330 ve 3713 sayılı kanunlar kapsamında aylık bağlanan vazife malulleri ile bunların hak sahiplerine yapılan yersiz ödemeler,

* 1005 sayılı Kanun kapsamında aylık alan gazilere yapılan yersiz ödemeler,

* 5233 sayılı Kanun kapsamında aylık bağlanan sivil terör mağdurlarına yapılan

yersiz ödemeler,

* Vazife malullüğü aylığı bağlanmasına esas rahatsızlıkları ve/veya bu aylık öncesindeki çalışmaları dikkate alınarak aylık bağlanan vazife malullerine yapılan yersiz ödemeler,

* 2913 sayılı Kanuna göre aylığa müstahak olan ancak aylıkları 5774 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplananlar ile şampiyonluklarına ilişkin derecelerinin hatalı girişinden kaynaklı yapılan yersiz ödemeler,

nedeniyle çıkarılacak borçların terkini düzenlenmektedir.

MADDE 42– Sigorta, çok çeşitli rizikoları teminat altına alması sebebiyle toplumun hemen hemen tüm kesimlerini ilgilendiren bir ekonomik faaliyetin konusunu oluşturmaktadır. Sigortacılık, ekonomik gelişmeye uzun vadeli fon sağlaması ve ülkenin tasarruf kapasitesini artırması sebebiyle önemli bir finansal hizmet görevini de yerine getirmektedir. Sigortacılığın kendine has karmaşık tekniğinin işleyişinde ortaya çıkacak olan sorunları bertaraf etme, toplumun refah ve istikrarına katkı sağlamaya yardımcı olma gibi zorunluluklar çerçevesinde sektörün ekonomik faaliyet alanının düzenlenmesi ve etkin bir şekilde denetlenmesi önem arz etmektedir. Fon akımı ve ekonominin genel işleyişi ile seyrini etkileme gücü olan ve bu yönleri ile de güven unsurunu ön plana çıkaran sigortacılık, tüm ülkelerde özel bir düzenleme, gözetim ve denetime tabi tutulmaktadır.

Bu kapsamda ve yeni finansal mimari çalışmaları çerçevesinde, Hazine ve Maliye Bakanlığının hizmet birimleri olan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığına verilen düzenleme ve denetlemeye ilişkin görev ve yetkilerin tek bir kurumsal yapı altında gerçekleştirilmesi amacıyla 47 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle düzenleyici ve denetleyici kurum statüsünde, kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu kurulmuştur.

Maddeyle Sigortacılık Kanununa bir madde eklenerek, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile diğer düzenleyici ve denetleyici kuramlardaki uygulamalarla farklılık yaratmayacak şekilde, başta personelin mali haklan olmak üzere kanunla yapılması zorunlu olan hususların düzenlenmesi amaçlanmaktadır.

MADDE 43- Ülkemizde vergi kaçakçılığı suçlarının büyük bir kısmım karmaşık suç örgütleri tarafından oluşturulan ve yönetilen, gerçekte farklı kişiler tarafından kurulduğu halde, konu ile ilgisi olmayan kişiler adına kurulan firmalar üzerinden yüksek tutarlarda vergi kayıp ve kaçağına neden olan işlemler oluşturmaktadır. Bu karmaşık işlemler ve örgütlerle mücadele için, standart vergi inceleme usulleri yerine geniş bilgi ağı, yerinde denetim olanakları ve kısa sürede işlem yapabilen uzman örgütlenme modeline ihtiyaç duyulmaktadır.

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığında, fonksiyonel uzmanlaşma olarak organize vergi kaçakçılığı ile mücadele grup başkanlığı ile örtülü sermaye, transfer fiyatlandırması ve yurtdışı kazançlar grup başkanlığı bulunmaktadır. Söz konusu iki grup başkanlığında, vergi müfettişlerinin yaklaşık sadece %1,5’i görev yapmaktadır. Bu durum vergi denetiminde öngörülen fonksiyonel uzmanlaşmanın etkin bir şekilde uygulanamamasına neden olmaktadır.

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 32 nci maddesine göre mesleğe giriş, yeterlik sınavını geçme ve vergi başmüfettişliğine atama durumlarında; atanan vergi müfettişlerinin her bir aşamada % 5‘i büyük ölçekli mükellefler grup başkanlığı, organize vergi kaçakçılığı ile mücadele grup başkanlığı ve örtülü sermaye, transfer fiyatlandırması ve yurtdışı kazançlar grup başkanlığında görevlendirilmektedir. Bu durum iki ayrı soruna neden olmaktadır. Bunlardan birincisi, vergi kaçakçılığı ile mücadele için ihtiyaç duyulan denetim gücü, uzmanlaşma öngörülen grup başkanlığından sağlanamamakta, İkincisi vergi incelemesinde fonksiyonel uzmanlaşma sağlanamamaktadır.

Bu bağlamda madde ile, vergi müfettişi istihdamına ilişkin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan ek 32 nci madde yeniden düzenlenmekte ve mesleğe alınma ve yeterlik sınavını geçme durumunda görevlendirilecek vergi müfettişi sayılarının; kayıt dışı ekonomik faaliyetler, vergi kaçakçılığı suçlarının yaygınlığı, sektörel ve fonksiyonel vergi incelemelerine olan ihtiyaçlara göre Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenebilmesi amacıyla yüzde 5’lik sınır kaldırılmaktadır. Bu sayede vergi kaçakçılığı ile etkin mücadele ve vergi incelemelerinde sektörel ve fonksiyonel uzmanlaşma sağlanması hedeflenmektedir.

Madde hükmüne göre, yardımcılık dönemi için yapılan performans değerlendirmesinde başarısız olanların, yeterlik sınavına alınmaksızın meslek unvanını kaybederek memuriyete atanmasına neden olan idari işlemlerin birçoğunun, bugüne kadar idari yargı kararlan ile iptal edilmesi ve performans değerlendirme sisteminin mali ve özlük haklan açısından kısıtlayıcı değil, teşvik edici olarak uygulanması için söz konusu hükmün yürürlükten kaldırılması amaçlanmaktadır. Aynca vergi müfettişliğine atandıktan sonra yapılan performans değerlendirmelerinde herhangi bir yılda başarısız olunması durumunda dahi, motivasyonun bozulmaksızın Başmüfettişlik hakkının devam ettirilmesi amaçlanmaktadır.

MADDE 44- Yürürlük maddesidir.

MADDE 45– Yürütme maddesidir.

DİJİTAL HİZMET VERGİSİ KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA VE 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ

BİRİNCİ BÖLÜM

Verginin Konusu, Tanımlar, Mükellef ve Vergi Sorumlusu,

Muafiyet ve İstisnalar

Verginin konusu

MADDE 1- (1) Türkiye’de sunulan aşağıdaki hizmetlerden elde edilen hasılat, dijital hizmet vergisine tabidir.

a) Dijital ortamda sunulan her türlü reklam hizmetleri (reklam kontrol ve performans ölçüm hizmetleri, kullanıcılarla ilgili veri iletimi ve yönetimi gibi hizmetler ile reklamın sunulmasına ilişkin teknik hizmetler dahil),

b) Sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin (bilgisayar programlan, uygulamalar, müzik, video, oyunlar, oyun içi uygulamalar ve benzerleri dahil) dijital ortamda satışı ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine, oynanmasına veya elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu cihazlarda kullanılmasına yönelik dijital ortamda sunulan hizmetler,

c) Kullanıcıların birbirleriyle etkileşime geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetleri (kullanıcılar arasında bir mal veya hizmetin satılmasına veya satılmasının kolaylaştırılmasına yönelik sunulan hizmetler dahil).

(2) Birinci fıkrada sayılan hizmetlere yönelik dijital ortamda verilen aracılık hizmetleri de dijital hizmet vergisine tabidir.

Tanımlar

MADDE 2- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;

a) Dijital ortam: Fiziki olarak karşı karşıya gelmeksizin, çevrim içi faaliyetin gerçekleştirildiği her türlü ortamı,

b) Dijital hizmet sağlayıcıları: Kanunun 1 inci maddesinde sayılan hizmetleri sunanları,

c) Hasılatın elde edilmesi: Hasılatın mahiyet ve tutar itibarıyla kesinlik kazanmış olmasını,

ç) Hizmetin Türkiye’de sunulması: Hizmetin Türkiye’de sunulmasını, hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını, hizmetin Türkiye’de bulunan kişilere yönelik gerçekleştirilmesini veya hizmetin Türkiye’de değerlendirilmesini (Değerlendirmeden maksat, hizmetin karşılığını teşkil eden ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yurtdışında yapılmışsa, Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından ayrılmasıdır. Şu kadar ki, dijital ortamda sunulan reklam hizmetinin Türkiye’de bulunmayan kişilere yönelik gerçekleştirilmesi durumunda hizmet Türkiye’de değerlendirilmiş sayılmaz.),

d) Finansal muhasebe açısından konsolide grup: Uluslararası Finansal Raporlama Standartları veya Türkiye Finansal Raporlama Standartları uyarınca konsolide finansal tablolarda yer alan tüm işletmeleri,

ifade eder.

Mükellef ve vergi sorumlusu

MADDE 3- (1) Dijital hizmet vergisinin mükellefi, dijital hizmet sağlayıcılarıdır. Bunların, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu bakımından tam mükellef olup olmaması, dar mükellefiyette söz konusu faaliyetleri Türkiye’de bulunan işyeri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla gerçekleştirip gerçekleştirmemesi dijital hizmet vergisi mükellefiyetine tesir etmez.

Tamamı İçin Tıklayınız

Exit mobile version