Vergide Ayrımcılık Değil. Vergide Adalet İstiyoruz
Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
mba@mbaymm.com
Vergide İltimas Olmaz…
Geçtiğimiz hafta 2 Ekim 2019 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 1594 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Mal ve Hizmetlerde Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılarak avukatlar tarafından verilen bazı hizmetlerin katma değer vergisi oranları yüzde 18’den yüzde 8’e düşürüldü.
Kararda yer alan ve KDV oranı yüzde on sekizden yüzde sekize düşürülen avukatlık hizmetlerinin içeriği ve kapsadığı faaliyetler incelediğinde bu hizmetlere uygulanacak KDV oranında yapılan vergi indirimin doğru bir yaklaşım olduğu söylenebilir. Ancak bu uygulamanın serbest meslek faaliyetinde bulunan sadece avukatlık faaliyetleri ile sınırlı tutulması çok açık bir şekilde bu meslek grubuna yönelik ayrımcı bir yaklaşımdır ki bu kabul edilmesi mümkün olmayan bir ayrımcılıktır.
Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73. maddesinde “Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.” hükmü gereğince Vergide İltimas Olmaz…
Devletin en önemli gelir kaynağı vergidir. Devletlerin vergi alacağını en doğru şekilde hesaplanıp beyan edilmesi sağlıklı bir muhasebe sistemiyle mümkün olmaktadır. Bu konuda muhasebe ve mali müşavirlik mesleğinin değerini ve kamusal faydasını dikkate aldığımızda muhasebe meslek mensuplarının ekonominin kayıt altına alınarak vergi gelirlerinin toplanması ile vergi kayıp ve kaçağının önlenmesindeki rolünü hiç kimse yadsımamalıdır.
Devlet bütçesi ve bütçelerin gerçekleşmelerine ile hükümet politikalarının ekonomik hedeflere ulaşılmasının yanı sıra hükümetlerin yönetim performanslarını değerlendirirken hiç kuşku yok ki vergi ve muhasebe politikası önemlidir. Bu konudaki tercihleri ve uygulamaları başarısı muhasebe mesleğini icra eden bizlerin taşıdığı sorumluluk ve büyük özverilerle ortaya konulan emeğin ürünü olarak gerçekleşmektedir.
Meslek mensuplarının vergi gelirlerinin toplanması başta olmak üzere vergi kayıp ve kaçağı ile mücadelenin yanı sıra vergi mevzuatı başta olmak üzere vergi yargısı ve vergi uygulamaları açısından mükelleflere sunmuş oldukları hizmetlerle önemli bir role sahip olduğu, bu konuda yapılan bilimsel çalışmalarda net bir şekilde ortaya konulmaktadır. Bu nedenle de muhasebeciler tarafından verilen hizmetlerin vergi gelirlerin toplamasına ait kamu hizmeti dışında tutulması kabul edilemez.
Ülkemizde 90’lı yıllarda başlatılan E-Devlet projesi ile vergisel işlemlere ait muhasebe uygulamalarında; vergi mükellefleri için getirilen yasal zorunluluklar gereği Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından uygulamaya konulan VEDOP projesi sonrasında, e-Beyanname, e-Fatura, e-Defter Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından uygulama sokulan e-Bildirge uygulaması, Kamu Denetim ve Muhasebe Standartları Kurumu (KGK) tarafından denetim raporların hazırlanması vb. gibi dijital araç ve teknolojilerin kullanılmaya başlanılması. Uygulamaların hedeflenen süreden çok daha önce başarıya ulaşmasında muhasebe meslek mensuplarının emeği vardır.
Teknolojik gelişmeler ve buna bağlı olarak yaşanan değişimde muhasebe meslek mensuplarının yeri ve rolünün ne olduğunun önem kazandığı günümüzde eğer KDV’ de bir indirim yapılacaksa öncelikli olarak verginin toplanmasına aracılık ederek kamu görevi yapan muhasebecilerin verginin hesaplanıp ve beyan edilmesine ilişkin vermiş oldukları hizmetlerin KDV’nin düşürülmesi gerekmektedir.
Bu konuda TÜRMOB tarafından açıklanan Vergide Ayrımcılık kabul edilemez açıklamasını çok doğru ve haklı bir açıklama olarak görüyor ve destekliyoruz. Bu konunun takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz.
3568 sayılı kanunla kamu görevi hizmeti yapan muhasebeciler olarak bizler yaptığımız iş olarak devletin vergi gelirlerinin hesaplanıp beyan edilmesinin yanında mükelleflerce ödenmesine de katkı sunmaktayız. Bir anlamda kamu görevi yapmaktayız.