Özelgeler Kapsamında Vergi Uygulamaları (II)
Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir, Bağımsız Denetçi
E.Hesap Uzmanı, Managing Partner
[email protected]
Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelgeleri Kapsamında Gündeme Özel Bazı Vergi Uygulamaları (I) İçin Tıklayınız
*.*
16-Yurtdışı Alacaklara Karşılık Ayrılabilmesi[1]:
“Yurt dışından olan alacakların şüpheli hale geldiğinin ispatlanabilmesi için ticari iş yapılan firmanın mukim olduğu ülkenin mahkemelerinde dava açılması veya icra takibinde bulunulması gerekmektedir. Yurt dışından olan alacakların dönem sonunda değerlemesi nedeniyle oluşacak kur farkları da asıl alacağın akıbetine tabi olduğundan asıl alacak şüpheli hale geldikten sonra bu alacağa bağlı olarak oluşan kur farkları için de şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre mahkeme kararına istinaden şirketiniz tarafından ödenecek yargı harcının işle ilgili olması şartıyla fiilen ödendiği tarih itibarıyla kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.
Yurt dışından olan ve tahsil edilemeyen alacaklarınız için ise iş yaptığınız firmanın mukim olduğu ülkenin mahkemelerinde dava açılması veya ilgili ülkenin icra mevzuatı uyarınca icra takibine başlanılması halinde alacağın Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesine göre şüpheli hale geldiği kabul edilebilecek olup söz konusu takiplere başlanıldığı hesap döneminde karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Ayrıca, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, yurt dışından olan alacağınız için 14.12.2015 tarihinde borçlunun mukim olduğu … dava açıldığı göz önüne alındığında, söz konusu alacağınız için 2015 yılında şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.”
17-Hollanda Mukimine Yapılan Franchising Ödemeleri[2]
“Bu hüküm ve açıklamalara göre, “Franchising Sözleşmesi” kapsamında, … firmasına yapılan, satışların belli bir yüzdesi olarak belirlenmiş komisyon niteliğindeki ödemelerin, yurt dışındaki kurumun Türkiye’den elde ettiği gayrimaddi hak bedeli olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, “gayrimaddi hak bedeli” niteliği taşıyan bu ödemeler üzerinden Anlaşmanın 12 nci maddesinin 2 nci fıkrasına uyarınca Türkiye’de %10 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata değişiklik getirdiği durumlarda, Hollanda mukimlerinin Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratların Anlaşma hükümleri çerçevesinde vergiye tabi tutulabilmesi için, Hollanda yetkili makamlarından mukimlik belgesi almaları ve bu belgenin aslı ile noter veya bu ülkelerdeki Türk Konsolosluklarınca tasdikli bir örneğini, kendilerine yapılan ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapacak vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz etmeleri gerekmektedir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimizin uygulanacağı tabiidir.
…Buna göre, yurt dışında yerleşik firmalardan alınan franchise hizmeti KDV ye tabi olduğundan, Şirketiniz tarafından franchise bedeli üzerinden hesaplanan KDV, 2 No.lu KDV Beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla beyan edilerek ödenecektir. Söz konusu verginin aynı döneme ilişkin 1 No.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.”
18-Vergi Kesintisinin Yapılacağı Tarih[3]:
“İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, üniversitenizin harcama birimleri tarafından yapılan mal ve hizmet alımları ile yapım işleri dolayısıyla hak sahiplerince düzenlenen faturaların ödeme yapılmak üzere muhasebe biriminize geç gönderilmesi nedeniyle faturanın düzenleme ve ödeme tarihleri arasında farklılıkların meydana geldiği belirtilerek, söz konusu ödemeler üzerinden yapılacak olan vergi kesintisinin, faturanın düzenlenme dönemi itibarıyla mı yoksa muhasebe kayıtlarına alınıp ödemenin yapıldığı dönemde mi beyan edileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
…Buna göre, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun II sayılı cetvelinde yer alan özel bütçeli kamu idaresi olan üniversiteniz tarafından alınan mal ve hizmetler ile yaptırılan yapım işleri dolayısıyla istihkak sahiplerince düzenlenen hak ediş faturalarının onaylandığı tarih itibarıyla, hesaben ödeme gerçekleşmiş sayılacağından ve istihkak sahiplerine karşı borçlu duruma gelineceğinden, üniversitenizce hak edişlerin onaylandığı tarih itibarıyla vergi kesintisinin yapılarak, kanuni süresi içerisinde muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.”
19-Ek Tasfiyede Mükellefiyet Tesisi-Vergilendirme[4]:
“25.03.2009 ve 25.06.2009 tarihlerinde şirket adına tapuda tescil edilen, ancak şirket aktifinde yer almayan taşınmazların satışının yapılabilmesi için Çankırı 2. Asliye Hukuk Mahkemesince ek tasfiye kararına istinaden şirketinizin ticaret siciline tescil edildiği tarih itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis edilmesi gerekmektedir. Gayrimenkullerin satışı sonucu elde ettiğiniz kazancın ortaklarınıza dağıtılması halinde de dağıtılan kazanç tutarı üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6 numaralı bendinin (b) alt bendine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması ve muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, … ve … tarihlerinde şirket adına tapuda tescil edilen, ancak şirket aktifinde yer almayan taşınmazların satışından doğan kazancınızın kurum kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmekte olup ticaret sicil kaydı resen silinen şirketinizin, ticari faaliyetinin bulunmaması, söz konusu gayrimenkulleri satmak ve ek tasfiye amacıyla sicile tescil edilmesinden dolayı, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen istisnadan faydalanmanız mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, kurumlar vergisi ödendikten sonra kalan kazancın şirket ortaklarına dağıtılması halinde dağıtılan tutarlar üzerinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi gereğince tavkifat yapılması gerekmektedir.
…Bu çerçevede, Şirket aktifine kayıtlı olmayan dolayısıyla en az iki tam yıl aktifte bulunma şartını taşımayan gayrimenkul satışının KDV Kanununun 17/4-r maddesi kapsamında KDV den istisna tutulması mümkün bulunmamaktadır.
…Bu itibarla, şirketiniz adına tapuda kayıtlı bulunmasına rağmen aktife kaydedilmeyen gayrimenkullerin … Esas Nolu ve … Karar Nolu … Asliye Hukuk Mahkemesinin ek tasfiye kararına istinaden satışına ilişkin olarak; mahkeme kararına istinaden ticaret siciline yeniden tescil edildiği (şirketin yeniden yükümlülük altına girebildiği ve hak kazandıran işlemlerde bulunmasının mümkün hale geldiği) tarih itibariyle şirketiniz mükellefiyetinin tesis edilmesi, söz konusu gayrimenkullerin maliyet bedeli üzerinden şirket aktifine kaydedilmesi, 2009 ve müteakip yıllarda enflasyon düzeltmesi şartlarının gerçekleşmemesi nedeniyle düzeltme işlemine tabi tutulmaması, satış bedeli üzerinden fatura düzenlenmesi ve satış bedeli ile aktifte kayıtlı değeri (net defter değeri) arasındaki farkın kar ve zarar hesabına geçirilmesi gerekmektedir.”
20-Hediye Çekleri Verilmesinin Vergisel Sonuçları[5]:
“Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizin müşterilerine alışverişlerinde kullanılmak üzere hediye çeki vermesi ve müşteriler tarafından bu hediye çeklerinin kullanılması durumunda;
– Verilen hediye çekini müşterinin hediye çekini kazandığı gün aynı alışverişte kullanması halinde; alışverişin toplam bedelinin hasılat olarak, kullanılan çek bedelinin ise pazarlama, satış ve dağıtım gideri olarak,
– Verilen hediye çekini, müşterinin hediye çekini kazandığı günden farklı bir günde kullanması halinde; söz konusu hediye çekinin verildiği günden itibaren nazım bir hesapta izlenmesi ve daha sonra farklı bir günde kullanıldığında da çek bedelini de içeren alışverişin toplam bedelinin hasılat olarak, kullanılan çek bedelinin ise pazarlama, satış ve dağıtım gideri olarak
hediye çekinin kullanıldığı tarihin içinde bulunduğu döneme ilişkin kazancın tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
Öte yandan, hediye çekinin çeki almaya hak kazanmış kişi dışında başka bir kişi tarafından kullanılması vergi uygulamaları açısından herhangi bir önem arz etmemektedir.
…- Satış cirosunu arttırmak amacıyla hediye çeklerinin müşterilere verilmesinde, mal tesliminden söz edilemeyeceğinden KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.
– Müşteriye verilen hediye çeklerinin, hediye çekinin verilmesine esas mal teslimi ile birlikte kullanılması, hediye çeki ile satın alınan mal ve hizmetin hediye çeki verilmesini gerekli kılan mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak aynı faturada yer alması ve ticari teamüllere uygun miktarda olması halinde hediye çeki tutarı iskonto olarak katma değer vergisi matrahı olan bedelden indirilebilir. Müşterilere belirli harcama tutarı karşılığında verilen hediye çeklerinin daha sonraki alışverişlerinde kullanılması halinde, mal teslimi ve hizmet ifasına ilişkin KDV hesaplanması gerekmekte olup, hediye çeki verilmesine esas ilk faturada bu tutarın iskonto olarak dikkate alınması ya da hediye çekine karşılık verilen ürüne ilişkin hesaplanan KDV’nin aynı zamanda indirim konusu yapılması mümkün değildir.
– Çeki almaya hak kazanmış kişi dışında başka kişiler tarafından kullanılmasının KDV uygulaması açısından bir etkisi bulunmamaktadır.
…Buna göre; satış cironuzu arttırmak amacıyla hediye çeklerinin müşterilere verilmesinde mal tesliminden söz edilemeyeceğinden fatura düzenleme zorunluluğunuz bulunmamaktadır. Ancak, söz konusu teslim karşılığında bilgi amaçlı olarak Vergi Usul Kanununda sayılan belgeler dışında bir belge düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır.”
21-Alt İşveren Adına Ödenen SGK Primleri[6]:
“Öte yandan, 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “İşveren, İşveren Vekili, Geçici İş İlişkisi Kurulan İşveren Ve Alt İşveren” başlıklı 12 nci maddesinin altıncı fıkrasında; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir. Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü yer almaktadır. Aynı Kanunun “Primlerin ödenmesi” başlıklı 88 inci maddesinin onbirinci fıkrasında da kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarlarının, gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamayacağı, belirtilmiştir.
Bu durumda asıl işveren olarak otel inşaatınızda alt işveren tarafından çalıştırılan işçilere ait ödenmeyen sigorta primlerinin tarafınızdan ödenmesinin yasal bir zorunluluk olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, alt işvereniniz tarafından söz konusu inşaatta çalıştırılan işçilere ait olup bu işverence ödenmemesi nedeniyle anılan Kanunun sorumluluk hükümleri çerçevesinde kurumunuz tarafından ödenen sosyal sigorta primlerinin ödendiği tarihte otel inşaatının maliyetine dahil edilmek suretiyle kurum kazancınızın tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Ancak kurumunuzca ödenen söz konusu sosyal sigorta primlerinin ilgili firmaya rücu edilmek suretiyle sonradan tahsil edilmesi durumunda ise tahsil edilen tutarın otel inşaatının maliyetinden çıkarılması, otel inşaatının tamamlanmış olması halinde ise tahsil edildiği döneme ilişkin kurum kazancınıza dahil edilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanununun “Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmüne göre, söz konusu sigorta primlerine ilişkin gecikme cezaları veya zamlarının kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilebilmesi mümkün bulunmamaktadır.”
22-Sözleşme Devir Bedeli Ödemeleri[7]
“Sağlık Bakanlığı Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı tarafından ….. 06.09.2012 tarihinde ihale olunan ve daha sonra adı geçen Adi Ortaklık tarafından İş Ortaklığınıza 07.08.2014 tarihinde devredilen “……”ne ilişkin olarak 07.08.2014 – 06.03.2018 tarihleri arası toplam 44 ay hizmet verecek olan İş Ortaklığınızca ödenen sözleşme devir bedelinin, sözleşmenin kalan süresi olan 44 aya bölünerek maliyet unsuru olarak dikkate alınıp alınmayacağı ve kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilip indirilemeyeceği ………
…Vergi Usul Kanununun 315 inci maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, …Genel Tebliğleri ile değişik 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki Amortisman Listesi ile açıklanmış olup, bahse konu Listede “55. Gayri Maddi İktisadi Kıymetler: İmtiyaz hakları (Franchising), patent, formül, dizayn, örnek kalıp, teknik bilgi (Know-how), format, telif hakkı ve benzeri kalemler, lisans, kullanım hakkı ve izni veya devlet kurum ve kuruluşları tarafından verilen diğer haklar (İşletme hakkı gibi) ve bunların benzerleri” bölümü kapsamındaki iktisadi kıymetlerin faydalı ömrü 15 yıl ve normal amortisman oranı %6,66 olarak belirlenmiştir.
Bu bağlamda, somut olayda, esas itibariyle, “…” sözleşmesi ile adi ortaklığa tanınmış bir imtiyazın satış yoluyla devri gerçekleştiğinden, devre konu imtiyaz hakkının gayri maddi hak olarak aktife alınması ve devir bedelinin, anılan listenin (55.) bölümü uyarınca faydalı ömür 15 yıl ve normal amortisman oranı %6,66 dikkate alınarak itfa edilmesi icap etmektedir.
Ancak, şirketinizce devir alınacak (5 yıl 6 aylık süreden kalan 44 ay için) imtiyaz hakkı 15 yıllık faydalı ömür süresinden daha kısa bir süreyi kapsaması nedeniyle, söz konusu hak bedelinin hakkın geçerli olduğu sürenin inhisar ettiği hesap dönemlerinde “eşit yüzdeler halinde” itfa olunması gerekmektedir.”
23-İfraz İşleminin Taşınmaz Satışından KDV Ve Kurumlar Vergisine Etkisi[8]:
“ Buna göre, 1954 yılında kurulmuş olan çimento fabrikanıza ait arazinin bulunduğu bölgenin sanayi imarının, Şirketinizin talebi olmaksızın, re’sen ……… Belediye Meclisi tarafından konut ve ticari imara dönüştürülerek ifraza tabi tutulmuş olması halinde, çimento fabrikanızın üzerinde kurulu olduğu taşınmazın ifraz işlemine tabi tutulması sonucu ortaya çıkan yeni parsellerin satışı, taşınmaz ticaretiyle uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulunan değerlerin satışı kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, taşınmaz ticaretiyle uğraştığınızı gösterecek başka faaliyetlerinizin olmaması ve diğer şartları da sağlamanız kaydıyla bu satıştan kaynaklanan kazancınız için Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesindeki istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.
…Bu çerçevede, ….ortaya çıkan yeni parsellerin satışı işleminin taşınmaz ticareti kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, satış işleminin diğer şartları taşıması kaydıyla Kanunun 17/4-r maddesi hükmünden faydalanmasında mevzuata aykırı bir husus bulunmamaktadır.”
24-Emtiaların İmhası[9]:
“Emsal bedelle değerlenecek emtianın maliyetinin satış fiyatına göre düşüklük göstermesi, ekonomideki dalgalanmalar dışında işletmenin deneme üretimi veya ilk kez pazara sunduğu bir mal nedeniyle maliyetinin rakiplerinin satış fiyatının üstünde oluşmasından kaynaklanması halinde de, mükellef dilerse emsal bedeli (maliyet bedeli esası dışında) ile stoklarını değerleyebilir.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre, değerleme gününde stoklarda bulunan emtianın maliyet bedeline nazaran değerleme günündeki satış bedellerinin % 10 ve daha fazla bir düşüklük göstermesi halinde, dönem sonu stoklarını emsal bedeli ile değerlemek isteyen şirketinizin emtianın maliyet bedelinin piyasadaki o mala ilişkin genel fiyat düzeyinin altında kaldığını ispatlaması halinde konunun takdir komisyonunca değerlendirilmesi mümkündür.
Diğer taraftan, Vergi Usul Kanununun 278 inci madde hükmü yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi sebeplerle değeri düşen emtianın takdir komisyonunca tespit edilecek değerinin karşılık ayrılmak suretiyle kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmasına ilişkin olup, geçmiş sezonlara ait ürünlerin demode olması ve marka değerini korumak adına satışının mümkün bulunmaması nedeniyle imha edilme işleminin anılan madde kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu çerçevede; geçmiş sezonlara yönelik olarak stoklarınızda yer alan ve yurt içinde satışı mümkün olmayan ürünlerin Fransa’da mukim ilişkili firmaya satış işleminin karşılaştırılabilir koşullar altında değerlendirilerek, söz konusu işleme ilişkin bedellerin emsallere uygun olarak belirlenmesi ve emsal bedelin tespitinde 13 üncü maddede ve anılan Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde işlemin mahiyetine en uygun yöntemin kullanılması gerekmektedir.
Söz konusu ürünlerin ilişkili kişiye satış bedelinin emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilmesi durumunda, kazancın transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı tabiidir
Diğer taraftan, geçmiş sezonlara ait ürünlerin demode olması ve marka değerini korumak adına satışının mümkün bulunmaması nedeniyle imha edilme işleminin Vergi Usul Kanununun 278 inci maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından imha edilen ürünlere ilişkin maliyet ve giderlerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, geçmiş sezonlara ait modası geçmiş olan ve sadece marka değerini korumak amacıyla satışı yapılamayan ürünlerin maliyet bedeli üzerinden belirli oranlar uygulanmak suretiyle hesaplanan düşük bedelle ………..markasının sahibi olan Fransa mukimi …….……. şirketine, KDV Kanununun 11/1-a maddesi ve ilgili Tebliğde belirtilen açıklamalara uygun olarak gönderilmesinin ihracat kapsamında değerlendirilmesi mümkün olup, bu kapsamda iade alınabilecek KDV tutarının ise ihracat bedelinin %18’ini aşmaması gerekmektedir.
Öte yandan, fiilen kullanıma uygun olmakla birlikte modası geçmiş olduğundan imha edilen mallar, KDV Kanununun 30/c maddesine göre zayi olan mal kapsamında değerlendirilmekte olup, bunlara ilişkin yüklenilen KDV’nin indirim hesaplarından çıkarılacağı tabiidir.”
25-Yurtdışı Şubenin İflasında Tahsil Edilemeyen Alacağın Durumu[10]:
“Her türlü resmi ve özel inşaatlarla ilgili ihalelere katılmak, konut, ticarethane, işyerleri, sosyal tesisler, otel, motel, tatil köyü ve buna benzer turistik tesislerin yapım işleri ile iştigal eden şirketinizin, bu faaliyeti yurtdışında da gerçekleştirebilmek amacıyla Hırvatistan’da ayrı bir tüzel kişilik olarak kurulan, yurtdışında vergilendirilen, muhasebesi yine yurtdışında şubenin kendi bünyesinde tutulan ve Türkiye’de konsolidasyona tabi tutulmayan şubenizin iflas ettiği belirtilerek, Hırvatistan’daki şubenizden tahsil edilemeyen ticari alacak niteliğinde olmayan alacağın kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı hususunda bilgi talep edildiği …..
Bu tanımlamadan anlaşılacağı üzere, bir ticari işletmenin şube veya şubeleri söz konusu olduğu durumlarda merkez-şube ayrımı gündeme gelmektedir. Ticari işletmenin merkezi, işletmenin düzenli ve sürekli bir idari yapılanma içinde ticari faaliyetlerini sürdürdüğü, karar organlarının bulunduğu yerdir. Buna karşın şube, merkez dışında bir yapılanma olup, merkeze bağlı olma, dış ilişkilerde bağımsızlık, yer ve yönetim ayrılığı ögelerine sahip bulunan ayrı iş yerleridir. Bu bakımdan şube, ticari işletmenin bir parçası olarak, merkeze bağlıdır ve bu nedenle şube ile merkezin aynı gerçek veya tüzel kişiye ait olması gerekir. Bu bağımlılık nedeniyle şubenin merkezden ayrı bir işletme politikasından söz edilemez ve şubenin kâr ve zararı merkeze aittir. Dolayısıyla şube aracılığıyla elde edilen hakların ve üstlenilen borçların gerçek sahibi de, şube değil işletmenin kendisidir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, şubenin bütün hak ve borçlarının gerçekte merkeze ait bulunması hususu dikkate alındığında, merkezle şube arasında ticari mahiyette olup olmamasına bakılmaksızın ortaya çıkan alacak ve borç ilişkileri nedeniyle şüpheli alacak veya değersiz alacak hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır
Dolayısıyla, Hırvatistan’daki şubenizden tahsil edilemeyen ve ticari alacak niteliğinde olmayan alacağın kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.”
26-Taşınmazın Şuyulandırma İşlemleri[11]:
“Kayıtlarınızda 2.500 m² olarak yer alan arsanın şuyulandırılması sonucu 2.836 m² olduğu, ……. Belediyesinin şuyu uygulaması sonucu parselinizdeki arsanızdan 602,52 m²’nin komşu parseldeki arsaya, bu parseldeki arsadan da 863,36 m²’nin kendi arsanıza geçtiği, üzerinde işyerlerinizin bulunduğu bu arsalar için aranızda anlaşarak herhangi bir bedel talep etmeden tapuda devrederek söz konusu arsaları değiştirmek istediğinizi belirterek…..
…Medeni Kanunun 705 inci maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” denilmiştir.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre; taşınmazınızın şuyulandırmaya bağlı olarak başka taşınmazlarla değişimi işleminin elden çıkarma olarak değerlendirilmesi ve söz konusu işlem dolayısıyla elden çıkarılan taşınmazların emsal bedeli ile aktifinizde kayıtlı maliyet bedeli arasındaki farkın tamamının “takas işlemi tarihi itibariyle” kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Öte yandan, bu kazancınızın Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen istisna uygulamasına konu edilemeyeceği tabiidir.
Mezkur Kanunun 267 nci maddesinin birinci fıkrasında emsal bedel, “Gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Buna göre,
– Bedelsiz olarak takas edilen arsadan kayıtlarınızda bulunan ve teslim ettiğiniz kısım için tarafınızca teslim tarihinden itibaren 7 gün içinde emsal bedel üzerinden fatura düzenlenmesi,
– Devraldığınız kısım için ise, teslim eden tarafın mükellef olması durumunda teslim tarihinden itibaren 7 gün içinde emsal bedel üzerinden tarafınıza fatura düzenlenmesi,
– Teslim eden tarafın mükellefiyetinin bulunmaması durumunda da emsal bedel üzerinden tarafınızca teslim eden taraf adına gider pusulası düzenlenmesi gerekmektedir.”
27-Kâr Üzerinden Yapılan Bağışlarda Stopaj Konusu[12]:
“– Şirketinizin sosyal sorumluluk faaliyetleri kapsamında çeşitli kamu kurumları, okullar, dernekler ve vakıflara ayni ve nakdi bağış yaptığı,
– Şirketin genel kurul toplantısında, 2016 yılına ait dönem karından kanun ve ana sözleşme gereği yasal miktarlar ayrıldıktan sonra dağıtılabilecek net karın azami %10’unun bağış ve yardım olarak dağıtılmasına karar verildiği,
– Bu karara göre, 2017 yılında gerçekleştirilen bağış ve yardımların bir kısmının kurum kazancı ile ilişkilendirilmeksizin “570. Geçmiş Yıl Kârları” hesabında takip edilen 2016 yılı karına mahsup edileceği
belirtilmiş olup, 2016 yılı karından bağış ve yardım olarak dağıtılacak tutarlar üzerinden vergi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı ve yapılacaksa tevkifat oranının ne olacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.
…Buna göre, “570. Geçmiş Yıl Karları” hesabında takip edilen kar paylarının, bağış yoluyla veya her ne adla olursa olsun işletmeden çekilmesi halinde, kar dağıtımının yapıldığı tarihteki ortaklarınızın hukuki kişiliğine göre kar payı dağıtımına bağlı stopaja tabi tutulması gerekmektedir. Ayrıca bu tutarların, kurum kazancının tespitinde gider veya indirim olarak dikkate alınamayacağı da tabiidir.”
28-Genel Teşvikin Bölgesel Teşvike Çevrilmesinde İndirimli Kurumlar Vergisi Uygulaması[13]:
“…Genel teşviklere yönelik olarak düzenlenmiş 26.02.2015 tarihli yatırım teşvik belgesinin, 19.10.2017 tarihli teşvik belgesiyle revize edildiği ve indirimli kurumlar vergisi desteğini de içeren bölgesel yatırım teşvik belgesine çevrildiği hususu dikkate alındığında, teşvik belgesindeki yatırıma başlama tarihi olan 12.01.2015 ile 19.10.2017 tarihleri arasında yapılan yatırım harcamalarının da indirimli kurumlar vergisi uygulaması kapsamında yatırıma katkı tutarının hesabında dikkate alınması mümkündür.
– Ekonomi Bakanlığınca 19.10.2017 tarihi itibarıyla revize edilmiş yatırım teşvik belgesiyle birlikte indirimli kurumlar vergisi uygulamasına hak kazanılacak olması nedeniyle, 19.10.2017 tarihinden sonra yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde ettiğiniz kazançlar ile yatırımın tamamen veya kısmen işletilmesinden elde edilecek kazançlarınıza indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecektir.”
29-Tamamlama Vizesi Yapılan Yatırımın Kiraya Verilmesinde İndirimli Kurumlar Vergisi Uygulaması[14]:
“İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre düzenlenen yatırım teşvik belgesi kapsamında yapacağınız okul yatırımının tamamlama vizesi gerçekleştirildikten sonra okulun şirketinizce işletilmeyip kiraya verileceği belirtilerek, bu durumda indirimli kurumlar vergisi uygulamasından faydalanılmasının mümkün olup olmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
… Tamamlama vizesi yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın beş yılını doldurmamış makine ve teçhizatın yatırımın bütünlüğünün bozulmaması kaydıyla veya bütünü ile birlikte;
a) Teşvik belgeli bir başka yatırım için devri,
b) Teşvik belgesi olmayan bir başka yatırımcıya satışı,
c) İhracı,
ç) Kiralanması
Bakanlığın iznine tabidir.”
hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, yatırım teşvik belgesine konu olan okul yatırımınızın tamamlanmasını müteakip şirketiniz tarafından kiraya verilmesi 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesi uyarınca indirimli kurumlar vergisi desteğinden yararlanılması açısından engel teşkil etmemekte olup, “gerekli izinlerin alınması”, Yatırım Teşvik Belgesinde “Vergi İndirimi” satırına yer verilmiş olması, sahip olunan yatırım teşvik belgesinin yararlanılacak destek unsurları yönünden geçerliliğini koruması ve genel esaslar çerçevesinde ilgili mevzuatta belirtilen koşulların aynen yerine getirilmesi kaydıyla, şirketiniz tarafından inşa edilen okulun kiraya verilmesinden elde edilecek kazancınıza indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkün bulunmaktadır.”
30-2015 ve 2016 Yıllarına İlişkin Vergi İndirimi Uygulaması[15]
“İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, şirketinizin 10.07.2015 tarihli ve ….. sayılı müracaatı üzerine Kayseri Organize Sanayi Bölgesinde yapacağı …konulu tevsi yatırımına 15.06.2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı Karara istinaden, bölgesel destekleri ihtiva eden … tarihli ve …sayılı yatırım teşvik belgesi düzenlendiği, yatırımın başlama tarihinin 10.07.2015 ve bitiş tarihinin ise 10.07.2018 olduğu belirtilmiş olup, 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda 2016/9139 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar ile yapılan düzenlemelerin 05.10.2016 tarihinde yürürlüğe girmesi sebebiyle söz konusu yatırım teşvik belgesinin yatırıma başlama tarihi olan 10.07.2015 tarihinden değişiklik kararının yürürlüğe girdiği tarih olan 05.10.2016 tarihine kadar diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara, toplam yatırıma katkı tutarının %80’i oranında indirimli kurumlar vergisi uygulanıp uygulanamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.
…Öte yandan, 2016/9139 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Kararın 4 üncü maddesiyle 2012/3305 sayılı Kararın 15 inci maddesinin beşinci fıkrası “Bu maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını aşmamak ve toplam yatırıma katkı tutarının yüzde seksenini geçmemek üzere yatırım döneminde yatırımcının diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlarına indirimli gelir veya kurumlar vergisi uygulanabilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
…Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar doğrultusunda, 2012/3305 sayılı Karara göre düzenlenmiş yatırım teşvik belgeniz kapsamında 10.07.2015 tarihinde başladığınız ve halen devam etmekte olan yatırımınıza ilişkin olarak, 2012/3305 sayılı Kararın 15 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen oranlara göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, gerçekleştirdiğiniz yatırım harcaması tutarını aşmamak ve toplam yatırıma katkı tutarının yüzde seksenini geçmemek üzere yatırım dönemi içinde yer alan 2016 ve izleyen hesap dönemlerinde diğer faaliyetlerden elde ettiğiniz kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, yatırımınıza başladığınız 2015 hesap dönemi içinde diğer faaliyetlerden elde ettiğiniz kazançlara 2015/7496 sayılı Karar ile 2012/3305 sayılı Karara eklenen geçici 5 inci maddede yer alan oran dikkate alınarak indirimli kurumlar vergisi uygulanabileceği tabiidir. “
[1] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 62030549-125[6-2015/356]-881164,
[2] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 62030549-125[30-2016/166]-852406
[3] Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı, 93767041-120.01.02.11[3890052684]-E.107660
[4] Çankırı Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü, 19208162-125-6341
[5] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 62030549-125[6-2014/303]-45239
[6] Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı, 49327596-125.06[KVK.2017.ÖZ.4] – 6168
[7] Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı, 38418978-125[6-15/2]-9097
[8] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 62030549-125[5-2016/417]-335325
[9] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 39044742-KDV.29-235,
[10] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 62030549-125[6-2015/86]-266587
[11] Malatya Vergi Dairesi Başkanlığı, 37538499-125[5-2015-7]-53748
[12] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 62030549-125[10-2017/409]-248254
[13] Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı, 64597866-125[32/A]-4841
[14] Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı, 17192610-125[ÖZG-17/14] – 46
[15] Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı, 50426076-125[32/A-2017/20-314]-782
Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelgeleri Kapsamında Gündeme Özel Bazı Vergi Uygulamaları (I) İçin Tıklayınız