Türkiye ve Ekonomik Gelecek
Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
Cumhuriyetimizin 95. Yılını kutladığımız bu günlerde Atatürk’ün “Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlık ile mümkündür.” Sözü üzerine ülkemizin siyasi, ekonomik, hukuki, egemenlik ve uluslararası ilişkiler boyutunda geldiği nokta dikkate alındığında yönetimsel olarak ciddi sorunlar yaşadığımız görülmektedir.
Devlet yönetimi milli bir duruş, ciddi bir özveri, onurlu ve doğru karar alma yeteneği, bilgi ve tecrübenin yanı sıra etkin bir yeterlilik ve sorumluluk gerektirir. Temenni veya beklenti içinde kargoya verilen hediye paketindeki şapkadan çıkacak tavşanı bekler gibi sadece laf üreterek devlet yönetilmez. Çünkü; vicdan muhasebesi yapamayanların bulundukları mevki ve makamlara katacakları hiçbir katkı olamaz.
Özellikle, devleti yönetenlerin söyleyecekleri sözler çok önemlidir. Yaşanan başarısızlık karşısında devlet ciddiyeti ile bağdaşmayan bir söylevle “Beni tehdit ettiler” demek bir aczin ifadesidir. Her insan yaşamında öyle veya böyle bir şekilde tehdit edilmiş olabilir. Önemli olan bu tehdide karşı nasıl bir davranışın ortaya konulduğudur. Bir diğer husus ise iki bin beş yüz yıllık devlet geleneği olan Türk milleti için “Türkiye gibi bir ülkeyi eli kanlı, mazisi karanlık bir örgüte feda etmek akıl kârı değildir” diyerek Türkiye Cumhuriyeti Devletini terör örgütü ile kıyaslamak Türk millete yapılan çok büyük haksızlıktır. Türk milleti olarak biz 16 devlet kurduk ama hiçbir zaman hiç kimse den hele de bizden aşağıdaki bir devletten hediye adı altında bağış almadık. Adı ne olursa olsun Türk Milletini rencide edecek bu tür hediyeyi kabul etmek mümkün değildir.
2019 yılına ilişkin bütçe rakamları geçen hafta açıklandı, sağlıklı düşünenler için bu bütçe ile 2019 yılında ekonomide bir düzelme olacağını kim söyleyebilir. Gider kalemleri ve vergi gelirleri artışı bize bütçenin ne bir tasarruf bütçesi nede bir yatırım bütçesi olmadığını ve YEP’de (Yeni Ekonomik Program) açıklana kamu maliyesinde 60 milyar TL’lik tasarrufun yer almadığını söylüyor.
Aşağıda yer alan tabloda görüleceği üzere bütçe kalemlerinde enflasyon oranında bir artış olduğu yapılan artışının önemli bir kısmı vergi gelirleri ve bütçe açıkları ile karşılanmaktadır. Giderlerinin yüzde doksanı vergi gelirleriyle finansa edilen bir bütçede vergide ve gelir dağılımında adaleti siyaseten yok ederseniz bu toplumsal çöküşe neden olur.
Bütçe Kalemi |
2018 Milyar TL. |
2019 Milyar TL. |
Artış Milyar TL. |
Artış Oranı % |
Bütçe Gideri |
762,8 |
960,7 |
197,9 |
0,26 |
Bütçe Geliri |
669,9 |
842,7 |
172,8 |
0,21 |
Vergi Geliri |
599,4 |
756,5 |
157,1 |
0,26 |
Bütçe Açığı |
65,9 |
80,6 |
14,7 |
0,22 |
Açıklanan YEP göre 2019 yılında daha çok ve yeni vergiler (Emlak değer vergisi gibi) ödeyeceğiz. 2019 yılı için öngörülen 62 milyar dolar dış ticaret açığı ile birlikte 2019 yılı ekonomik olarak zor bir yıl olacaktır. İçinde bulunduğumuz bu günlerde yaşanan ekonomik olumsuzluklar karşısında bir özeleştiri yapmamız artık kaçınılmaz olmuştur. Ekonomide para ve maliye politikası bir tahterevalliye benzer denge oyunu gibidir. Tek merkezden yönetilmesi sakıncalıdır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi gibi eşitsizlik halinde bir taraf batarken diğer taraf yükselir.
Geride kalan çeyrek asırda yönetimsel olarak ortak akıl denilen saçmalık ne zaman ki aklın yolunun yerine ikame edildi. İşte o günden beri ülkede cahillik prim yaptı çünkü karar vericinin niteliği değil niceliği önemsendi. Ülkemizde özgür (karar alabilen ve aldığı kararı uygulayan özgüveni yüksek) ve sorumluluk duygusu olan insanların sayısı gün geçtikçe azaldı. Kazanmak için üretmek, üretmek için çok çalışmak lazımdı. Üretmeden kazananlar bugün yaşanan ekonomik krizde olduğu gibi “harç bitti yapı paydos” denince işsiz kaldılar. Ortak akıl diye yola çıkarsanız işte böyle yarı yolda kalırsınız. Oysaki “Aklın yolu birdir o da bilimdir, ilimdir” Bu konuda bize en doğru yolu gösteren Atatürk’ün “Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir” sözüdür.
Ekonomi yönetiminde geldiğimiz durum “çarpan etkisi olmayan sayı” veya “etkisiz eleman” çokluğu sonucunda artık bilimsel ve teknik olarak izah edilemez bir hal almıştır.
Bir asırlık Cumhuriyet tecrübemizle ülkemizin ekonomik geleceği için yarın çok geç olmadan bugünden itibaren hep birlikte gerekli tedbirleri almamız ve her zamankinden daha çok çalışmamız gerekiyor.
Gündeme dair üç konu ve benim itirazlarım
- 95 Yıllık Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ekonomik kazanımları geride kalan yıllarda özelleştirme adına ne yazık ki yok edildi. 2019 CB yıllık programında 10 milyarlık bir özelleştirmenin yer alması bizleri derinden üzmektedir.
- Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün ekonomik krizle ilgili “Türkiye’de yaşanan bu sıkıntılar rasyonel değil psikolojik” sözleri üzerine değerlendirmeyi ekonomistler değil tıp doktorlarının yapması en doğru olanıdır.
- İçişleri Bakanlığı, hiçbir inceleme (psikolojik) ve tespit yapmadan vatandaşlara parayla silah ruhsatı veren irade düğüne davet ettiğim vatandaşın bu silahla düğünde ateş etmeyeceği konusunda benden taahhütname istiyor. Ya arkadaş o silah için o vatandaşa silah ruhsatı verirken bana mı sordun?
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun
“Ne istediğini bilmeyen insanlar. Suçu hep başkalarında ararlar.” (MBA)