Konkordato Uygulaması
Mahmut Bülent YILDIRIM
Yeminli Mali Müşavir
İKÜ Öğretim Görevlisi
b.yildirim@vdd.com.tr
I-GİRİŞ
Özellikle son dönemlerde farklı sektörlerden peş peşe konkordato ilanıyla ilgili haberlerin geldiği herkesin malumudur. “Anlaşmalı iflas” şeklinde sözlüklerde tanımı yapılan konkordato müessesesi 7101 sayılı “İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun[1]” la işlerlik kazanmıştır. Konkordato müessesesi borçlarını ödemede zorlanan borçluların, borçlarını ödeyebilir duruma getirmeleri için belirli bir süre verilmesi şeklinde uygulanan bir müessesedir. Bu uygulamada alacaklı ve borçluların konkordato müessesesi kapsamında borç ve alacakları yeniden yapılandırma işlemine tabi tutulmaktadır. Konkordato dan önceki uygulama olan iflas erteleme müessesesi ise 669 Sayılı KHK[2] ile “Olağanüstü Halin Devamı” süresince kaldırılmış ve Olağanüstü Hal uygulaması sona ermesine rağmen tekrar yürürlüğe girmemiş onun yerine konkordato uygulaması yürürlüğe girmiştir. 7101 Sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda[3] bir takım değişiklikler yapılarak uygulamaya geçilmiştir. Konkordato hükümleri icra ve iflas kanununun 285 ile 308. Maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Vadesi geldiği hâlde borçlarını ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya borçlardan indirim yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebilir. Ayrıca, iflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçeyle, borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir. Konkordato başvurusu, Asliye Ticaret Mahkemelerine yapılır. Konkordato başvurusundan itibaren konkordato projesinin mahkemece onaylanması 23 aylık bir süreyi kapsamaktadır. Konkordato uygulaması kanunda üç farklı şekilde düzenlenmiş olup bunlar;
— Adi Konkordato (Md. 285)
— İflastan sonra konkordato (Md. 309)
— Malvarlığının terki suretiyle konkordato (Md. 309/a
II-KISACA ADİ KONKORDATO SÜRECİ
II-1-KONKORDATO SÜRECİNİN AŞAMALARI
1-Konkordato Talebi;
Konkordato talebine aşağıdaki belgeler eklenir
a) Borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli malî kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka bir yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren konkordato ön projesi.
b) Borçlunun malvarlığının durumunu gösterir belgeler; borçlu defter tutmaya mecbur kişilerden ise Türk Ticaret Kanununa göre hazırlanan son bilanço, gelir tablosu, nakit akım tablosu, hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden hazırlanan ara bilançolar, ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri ile elektronik ortamda oluşturulan defterlere ilişkin e-defter berat bilgileri, borçlunun malî durumunu açıklayıcı diğer bilgi ve belgeler, maddi ve maddi olmayan duran varlıklara ait olup defter değerlerini içeren listeler, tüm alacak ve borçları vadeleri ile birlikte gösteren liste ve belgeler.
c) Alacaklıları, alacak miktarlarını ve alacaklıların imtiyaz durumunu gösteren liste.
d) Konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tablo.
e) Sermaye Piyasası Kurulu veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu gösteren finansal analiz raporları ile dayanakları
2-Geçici mühlet;
Konkordato talebi üzerine, mahkeme tarafından geçici mühlet kararı verilir. Mahkeme, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirir. Alacaklı sayısı ve alacak miktarı dikkate alınarak gerektiğinde üç komiser de görevlendirilebilir. Geçici mühlet üç aydır. Mahkeme bu üç aylık süre dolmadan borçlunun veya geçici komiserin yapacağı talep üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatabilir, uzatmayı borçlu talep etmişse geçici komiserin de görüşü alınır. Geçici mühletin toplam süresi beş ayı geçemez.
3-Kesin Mühlet;
Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir. Bu kararla birlikte mahkeme, yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı takdirde geçici komiser veya komiserlerin görevine devam etmesine karar verir ve dosyayı komisere tevdi eder. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı aya kadar uzatılabilir. Borçlu da bu fıkra uyarınca uzatma talebinde bulunabilir; bu takdirde komiserin de görüşü alınır. Her iki hâlde de uzatma talebi kesin mühletin sonra ermesinden önce yapılır ve uzatma kararı vermeden önce, varsa alacaklılar kurulunun da görüşü alınır.
4-Konkordatonun Tasdiki ve İlanı;
Konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği belirtilir. Kararda, tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyım tayin edilebilir. Bu takdirde kayyım, borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor verir; alacaklılar bu raporu inceleyebilirler.
II.2-KONKORDATO KOMİSERİNİN NİTELİKLERİ
Mahkeme tarafından konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla atanan konkordato komiserinin nitelikleri bu konuda bir yönetmelikle[4] belirlenmiştir.
1) Konkordato komiseri olarak görevlendirilecek kişilerde aranacak nitelikler;
a) Türk vatandaşı olmak.
b) Tam ehliyetli olmak.
c) En az dört yıllık lisans eğitimi veren fakültelerden veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki öğretim kurumlarından mezun olmak ve beş yıldan az olmamak üzere mesleki tecrübeye sahip bulunmak.
ç) İflas etmemiş olmak.
d) Son üç yıl içinde görevin gerektirdiği özen yükümlülüğüne uymadığından dolayı konkordato komiserliği görevine son verilmemiş olmak.
e) Görevlendirildiği tarih itibarıyla disiplin yönünden meslekten veya memuriyetten çıkarılmamış ya da sanat icrasından veya mesleki faaliyetten yasaklanmamış olmak.
f) Kamu hizmetinden yasaklı olmamak.
g) Fiilen yürütmekte olduğu mesleğinin ilgili mevzuatında, konkordato komiserliğini yürütmesine engel bir hüküm bulunmamak.
ğ) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ile zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma, yalan tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak.
h) Terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak.
2) Konkordato komiseri olarak üç kişinin görevlendirilmesi halinde, seçilecek komiserlerden birinin hukukçu ve birinin de yeminli mali müşavir olması tercih edilir.
3) Bir kişi eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada geçici komiser ve komiser olarak görev yapamaz.
III-KONKORDATO ALACAKLARININ VERGİSEL BOYUTU
Konkordato sürecinin neticelenmesi sonucunda alacaklılar alacaklarının bir kısmından vazgeçebilmekte, bir kısmı yeniden yapılandırılmakta; borçlu ise borcunun bir bölümünü ödemekten kurtulmuş olmakta ve borcunu yapılandırmış olmaktadır. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu[5], işletmelerin ticari alacaklarının tahsil edilememesi ya da tahsil edilememe riski altında bulunması halinde bunların giderleştirilmesine belli şartlar dahilinde izin vermektedir. Bu durum vergi usul kanununda “Alacaklar ve Sermayede Amortisman” başlığı altında “Değersiz Alacaklar” “Şüpheli Alacaklar” ve “Vazgeçilen Alacaklar” alt başlıklarında düzenlenmiştir.
Değersiz Alacaklar; mahkeme kararına veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar, değersiz alacaktır. Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve kayıtlı değerle zarara geçirilerek yok edilirler. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.
Şüpheli Alacaklar; ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar; ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacak sayılır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun düzenlemesindeki amacı alacağın şüpheli hale geldiğinin ispatıdır. Bu bağlamda dava veya icra safhasında olmasa dahi konkordato başvurusunda bulunan mükelleflerden olan alacaklar için bu başvurunun yapıldığı hesap döneminde vazgeçtiği alacaklar hariç olmak üzere şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir, Ancak gider yazılan bu karşılıklar alacağın ilerde tahsil edilmesi durumunda gelir yazılmalıdır.
Vazgeçilen Alacaklar; konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınır. Bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına naklolunur. Bir alacağın, vazgeçilen alacak olarak kabul edilmesi için alacağın konkordato veya sulh yolu ile alınmasından vazgeçilmesi gerekmektedir.
Kanun düzenlemesinde, alacağın değersiz hale geldiğinin kabulü için kazai bir hükme veya kanaat getirici bir belgeye yer vermişken, vazgeçilen alacaklar için, alacaklının rızasıyla alacağından vazgeçtiğini gösteren konkordato ve sulh yoluna yer verilmiştir. Konkordato, İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiş, usul ve esasları ayrıntılı bir şekilde ortaya konmuş olmakla birlikte, sulh yoluyla alacaklardan vazgeçme herhangi bir şekle tabi olmayıp, sulh yolu ile alınmasından vazgeçilen alacağın kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi gerekmektedir.
Değersiz alacaklar konkordato alacaklılarının vazgeçtikleri alacaklarının giderleştirilmesi için kullanılabilir iken, vazgeçilen alacaklar ise konkordato borçlularının bu borçlarını karşılık hesabına almalarını ve 3. yılın sonunda da zararla kapatılmaması halinde gelir yazmalarını düzenlemektedir. Vazgeçilen alacaklar için “alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmesi” şeklinde düzenleme olduğu için, vazgeçilen alacağın gelecek yıl (yıllar) zararlarından mahsup edilebileceği kabul edilmiş olup, geçmiş yıl zararlarından mahsup edilemeyecektir.
Konu ile ilgili olarak mali idare tarafından verilmiş olan bir özelge[6]; “…Bu bağlamda, alacaktan vazgeçme halinde borçlu tarafından yapılması gereken işlem; vazgeçilen alacak tutarının, alacaktan vazgeçildiği yıl ve sonraki iki yılda (toplam üç yıl) doğacak zararla itfasının sağlanması, tamamen veya kısmen itfa edilemeyen kısmının ise, üçüncü yılın sonunda kâra aktarılarak vergilendirilmesidir.
Bunun yanı sıra, Vergi Usul Kanununun 324 üncü maddesinde, “alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla” denilmek suretiyle, vazgeçilen alacağın gelecek yıl (yıllar) zararlarından mahsup edilebileceği kabul edilmiş olup, geçmiş yıl zararlarının kaynağı ne olursa olsun, vazgeçilen alacaktan mahsup edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, üç yıl içinde olmak koşuluyla, vazgeçilen alacak tutarının ticari bilanço zararına ilaveler ile zarar olsa dahi indirilecek indirim ve istisnaların da dikkate alınması suretiyle hesaplanması gereken zarar tutarından mahsup edilmesi gerekmektedir.” Şeklindedir.
Başka bir özelge ise; [7]“…Bu itibarla, İngiltere mukimi firmanın konkordato talebinin anlaşmayla sonuçlanmasına bağlı olarak, varsa söz konusu anlaşma kapsamında vazgeçilen alacak kısmı, değersiz alacak olarak kabul edileceğinden, İngiltere mevzuatına göre yetkili resmi makamca konkordato anlaşmasının onaylanarak kesinleşmesini müteakiben, alacağın değersiz hale geldiği (anlaşmanın kesinleştiği) yıl hesaplarına zarar olarak yazılması mümkündür. Ayrıca, ilgili ülke mevzuatına göre kesinleşen konkordato anlaşmasının 213 sayılı Kanunda öngörülen süreler boyunca muhafaza ve gerektiğinde yetkililere ibraz edilmesi gerektiği tabiidir. Bunun yanında, Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesi uygulamasında, alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılması gerekmekte olup, ilgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.” Şeklindedir.
Kaynaklar
– 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu
– 7101 Sayılı Kanun
– 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu
– www.gib.gov.tr
– www.resmigazete.gov.tr
[1] 15.03.2018 tarih ve 30361 sayılı RG yayımlanmıştır.
[2] 31.07.2016 tarih ve 29787 saylı RG yayımlanmıştır.
[3] 19.06.1931 tarih ve 2128 sayılı RG yayımlanmıştır.
[4] 02.06.2018 tarih ve 30439 sayılı RG yayımlanmıştır.
[5] 10.01.1961 tarih ve 10703 sayılı RG yayımlanmıştır.
[6] Kayseri VDB 24.04.2017 tarih ve B.07.1.GİB.4.38.15.01-125[9-2016/20-297]-15708 sayılı özelgesi
[7] İstanbul VDB 11.05.2017 tarih ve 11395140-105[VUK-1-20178]-129208 sayılı özelgesi