Dövizle Sözleşme
Talha APAK
Yeminli Mali Müşavir
Alomaliye.com Yayın Kurulu Bşk.
[email protected]
[email protected]
Özet; Türkiye’de yerleşik kişilerin, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dâhil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmeleri 13 Eylül 2018 tarihinden itibaren, artık döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz Ancak, uygulamaya yönelik sorunlar devam ediyor…
I. GİRİŞ
TÜRK parasının kıymetini korumak amacıyla, Türk parasının yabancı paralar karşısındaki değerinin belirlenmesine, döviz ve dövizi temsil eden belgelere (menkul değerler ve diğer sermaye piyasası araçları dahil) ilişkin tüm işlemler ile dövizlerin tasarruf ve idaresine, kıymetli maden, taş ve eşyalara ilişkin işlemlere, ihracata, ithalata, özelliği olan ihracat ve ithalata, görünmeyen işlemlere, sermaye hareketlerine ilişkin kambiyo işlemlerine ait düzenleyici, sınırlayıcı esasların belirlendiği TPKKH 32 Sayılı Kararda, bugüne kadar günün koşullarına göre önemli birçok değişiklikler yapıldı.
II. YENİ DÜZENLEME
13 Eylül 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 85 No.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle aşağıda belirtilen iki önemli düzenleme yapıldı.
1. İlgili Kararın 1. Maddesiyle, 32 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kararın 4 üncü maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.
“g) Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dâhil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.”
2. İlgili Kararın 2. Maddesiyle, 32 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Karara aşağıdaki Geçici madde eklenmiştir.
“Geçici Madde 8 – Bu Kararın 4 üncü maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, söz konusu bentte belirtilen ve daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedeller, Bakanlıkça belirlenen haller dışında; Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenir.”
III. BAZI TANIMLAR
Karar içerisinde geçen bazı kavramların tanımına ihtiyaç bulunmaktadır. Buna göre; hukuk ve mevzuat çerçevesinde aşağıdaki tanımlara ulaşılmaktadır.
a) Türkiye’de yerleşik kişiler: Yurtdışında işçi, serbest meslek ve müstakil iş sahibi Türk vatandaşları dahil Türkiye’de kanuni yerleşim yeri bulunan gerçek ve tüzel kişileri,
b) Dışarıda yerleşik kişiler: Türkiye’de yerleşik sayılmayan gerçek ve tüzel kişileri,
c) Efektif: Banknot şeklindeki bütün yabancı ülkeler paralarını,
d) Döviz (kambiyo): Efektif dahil yabancı parayla ödemeyi sağlayan her nev’i hesap, belge ve vasıtaları,
e) Menkul kıymetler: Birçok tanımı olmakla birlikte, 32 sayılı kambiyo mevzuatındaki tanımı; Sermaye ve para piyasalarında işlem gören her türlü Türk ve yabancı menkul kıymetleri, (menkul kıymet yatırım fonu katılma belgesi bu Karar’ın uygulanmasında menkul kıymet olarak mütalaa olunur).
f) İş Sözleşmesi: Hukuki tanımı, işçiyle işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen sözleşmedir.
IV. KARARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
A. Kararın 1.Maddesi değerlendirildiğinde;
Kararname, Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında yaptıkları döviz cinsinden sözleşmeleri kapsamaktadır. Yurtiçi yerleşik olmayanlar ile yapılan sözleşmeler veya yurtiçi yerleşik olmayanların kendi aralarındaki sözleşmelerde bu kapsamda serbestlik bulunmaktadır.
a) Kararın kapsamına giren konular ve sınırları Kararda “menkul ve gayrimenkul alım satım” sözleşmelerinden söz edilmektedir. Madde, bu haliyle, hemen tüm alım-satım sözleşmelerinin Türk Lirası üzerinden yapılmasını gerekli kılmaktadır. Kararname ile, menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dâhil “her türlü menkul” ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmeleri kapsama girmektedir. Ancak, bazı görüşlere göre; “menkul alım/satım” işlemlerinin “ticari mal alım-satımı” nı kapsamadığı, bazı görüşlere göre ise; bu haliyle, hemen tüm alım-satım sözleşmelerinin Türk Lirası üzerinden yapılmasını kapsadığı şeklinde farklı yorumlar yapılmaktadır.
b) Kararın kapsamına giren kişiler ve sınırları Bakanlıkça belirlenen/belirlenecek hallerde TL ye dönme zorunluluğu bulunmamaktadır. “Bakanlıkça belirlenen/belirlenecek haller” in neler olduğu/olacağı ilgili netlik olmadığından, konu bir an önce açıklığa kavuşturulmalıdır.
c) Karar, sözleşme bedeli ve ödeme yükümlülüklerinin “döviz cinsinden veya dövize endeksli” olarak kararlaştırılmasını yasaklamaktadır. Dolayısıyla, örneğin altın üzerinden veya altına endeksli sözleşme yapmak için bir engel yoktur. Veya, herhangi bir sözleşme olmadan, döviz kurlarını baz alarak fiyat belirlemeye engel bir durum da bulunmamaktadır.
B. Kararın 2. Maddesi değerlendirildiğinde;
Kararın yürürlüğe girdiği tarih olan 13 Eylül 2018 tarihinden itibaren 30 gün içinde, döviz veya dövize endeksli karar kapsamındaki tüm sözleşmeler TL üzerinden yeniden düzenlenecek. Bu Kararın yayım tarihinden sonraki tarihlerde düzenlenecek tüm sözleşmeler (Bakanlıkça belirlenenler hariç) TL üzerinden yapılacaktır.
a) Değiştirilecek sözleşme bedelleri “taraflarca yeniden belirlenir” açıklamasından neyin anlaşıldığı tartışmalıdır. Yani, taraflar kuru serbestçe tayin edebilecekler mi? Veya dönüşüm için resmi bir kur açıklanacak mı?
b) Düzenleme, geçiş döneminde taraflar arasında çok sayıda ihtilafa neden olabilecek gibi görülüyor. Özellikle, sözleşmenin güçlü konumundaki taraf zayıf tarafa zorlama kur uygulatmak yoluyla ciddi yeni sorunlara yol açabilir. Diğer anlamda, bu durum çok sayıda “ticari ihtilafa” yol açabilir.
c) Karar ile mevcut sözleşmeler yeniden düzenleneceğinden, TL üzerinden yeni bir bedel belirlemesi söz konusu olacaktır. Yeni oluşan bedel ise, kur farkından dolayı her halükarda eski bedelden daha fazla olacaktır. Bu durumda, fark kadar yeniden “damga vergisi” beyanı ve ödemesi söz konusu olacaktır. Herhangi bir istisna hükmü getirilmediği sürece mükellefler karşılıklı olarak tekrar damga vergisi ödemek zorunda kalabileceklerdir.
d) Eski sözleşmelerden kaynaklı, daha önceden doğmuş bir alacak için alınmış veya bir borç için verilmiş “vadeli dövizli çek veya senetlerin” akıbeti de tartışmalıdır.
V. SONUÇ
Düzenleme hakkında; sorular, sorunlar, tereddütler ve tartışmalar devam ederken, “Bakanlıkça belirlenen haller dışında” cümlesi ile özellikle istisna hallerinin bir an önce belirlenmesi önem arz ediyor.
Nitekim, düzenlemeye ilişkin Bakanlıkça 17 Eylül 2018 tarihinde yayımlanan Basın duyurusunda özetle;
“…döviz cinsinden girdi maliyetler veya yükümlülükler değerlendirmeye alınacak olup, düzenlemeye ilişkin kapsam, ekonomik faaliyeti sıkıntıya sokmayacak şekilde, ilgili kamu kurumlarımızın ve diğer paydaşların görüşleri de dikkate alınarak en kısa süre içerisinde belirlenecek ve Bakanlığımız tarafından duyurulacaktır…”
açıklaması yapılmıştır.
Yukarıdaki sorunları, tereddütleri ve tartışmalı konuları çoğaltmak mümkün. Belirlenen 30 günlük sürenin neredeyse 15 günü geride kalmış bulunuyor. Kaldı ki, son Kararın yayımlandığı günden bu yana kamuoyunda, konu hakkında farklı yorumlar nedeniyle kafalar çok karışık. Dolayısıyla, 17 Eylül 2018 tarihinde Bakanlıkça yapılan açıklamanın da yeterli olmadığı görülüyor. İlgili bakanlıkça, tereddütleri giderecek ve uygulamaya yönelik detaylı açıklamanın bir an önce yapılması ve uygulamanın makul bir süreyle uzatılması bekleniyor.