Enflasyon Muhasebesi Düzeltmesi
Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
Ülke olarak yaklaşık elli yıldır yüksek enflasyon ile mücadele etmekteyiz. Geride kalan elli yıllık bu sürede ekonomi üzerindeki enflasyonist baskı başta günlük yaşam olmak üzere ülke siyasetini dolayısıyla maliye ve para politikalarını olumsuz etkilemiştir. Bu etkileme hiçbir şekilde kabul edilmesi mümkün olmayan 1960 ve 1980 yıllarındaki darbelerin gerekçeleri arasında bile yer almıştır. 1985-1995 yılları arasında ise enflasyonla kalkınma modeli bile tercih edilmişti.
Toplumda hayat pahalılığı olarak ifade edilen enflasyon para değerinin düşmesi sonucu mal ve hizmetlerin satın alınmasında ortaya çıkan fiyatların sürekli olarak artış göstermesi olarak bilinir. Ekonomik olarak toplam mal ve hizmet arzının toplam talebi karşılayamaması, enflasyonun en belirgin özelliği olsa da hammadde ve ara malı kaynaklı maliyet artışları, dolayı vergilerde artış ile devalüasyonlar ve faiz oranlarının yüksekliği enflasyonun oluşmasında temel etkenlerdir. Enflasyon, gelir elde eden açısından satın alma gücünü düşürdüğü için bir anlamada vergi özelliği taşımakta olup düşük gelirli kesimi doğrudan etkilemektedir.
Ülkemizde 1990 yıllardan itibaren yüksek enflasyonun yaşandığı dönemlerinde özellikle işletmelerin mali tablolarının enflasyondan ciddi şekilde etkilenmesi üzerine kayıtların gerçeğe uygun şekle getirilmesi amacıyla “Enflasyon Muhasebesi” uygulaması gündeme gelmişti. Başta iş dünyası olmak üzere tüm vergi mükelleflerinin kazanmadığımız paranın vergisini veriyoruz şeklinde yoğun istek ve talepleri sonrasına 30 Aralık 2003 tarih ve 25332 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde enflasyon düzeltmesi yapılmasına ilişkin Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 5024 Sayılı Kanun 1 Ocak 2004 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi. 5024 sayılı kanunla 213 Sayılı VUK Mükerrer 298. Enflasyon düzeltmesi ve yeniden değerleme oranı başlığı altında;
A) Malî tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetler aşağıdaki hükümlere göre enflasyon düzeltmesine tâbi tutulur.
1.Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dâhil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10’dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutarlar. Enflasyon düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona erer.
Kapsama giren mükellefler, geçici vergi dönemlerinin sonu itibarıyla malî tabloları düzenlemek ve enflasyon düzeltmesi yapmak zorundadırlar. Geçici vergi dönemlerinde yukarıda belirtilen oranların tespitinde, son üç hesap dönemi yerine üçer aylık dönemlerin son ayı dâhil önceki otuz altı ay ve içinde bulunulan hesap dönemi yerine son on iki ay dikkate alınır. Bir hesap dönemi içindeki geçici vergi dönemlerinin herhangi birinde düzeltme yapılması halinde takip eden geçici vergi dönemlerinde ve içinde bulunulan hesap dönemi sonunda da düzeltme yapılır.
(700 Sayılı KHK’nın 46 ncı maddesiyle değişen ibare; Yürürlük:09.07.2018) Cumhurbaşkanı; bu maddede yer alan % 100 oranını % 35’e kadar indirmeye veya tekrar kanunî seviyesine kadar yükseltmeye, % 10 oranını ise % 25’e kadar çıkarmaya veya tekrar kanunî seviyesine kadar indirmeye yetkilidir.
Şeklinde düzenleme yapılarak enflasyon düzeltmesi uygulaması getirilmiş ve daha önce uygulanmakta olan yeniden değerleme değer artış fonu uygulaması yürürlükten kaldırılmıştı.
Geçtiğimiz mayıs ayı içinde 25.05.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na Geçici 31. Madde eklenmiştir. Yapılan düzenlemeyle tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine maddenin yürürlük tarihi itibariyle aktiflerinde kayıtlı bulunan taşınmazları 30.09.2018 tarihine kadar yeniden değerlemeye tabi tutma imkânı tanınmıştır.
Bu uygulama 2004 yılında 5024 sayılı kanunla uygulamaya giren enflasyon düzeltmesi uygulamasından on beş yıl sonra mali tabloların enflasyon etkisinden arındırılması için yapılan bir düzenleme olmakla birlikte bir anlamda belki de artan enflasyon oranı karşısında alınan tedbir olarak algılanmıştır.
Yukarıda yer alan 213 Sayılı VUK Mükerrer 298. maddesinde belirtilen şartlar yasanın uygulama girdiği tarihten bugüne kadar oluşmadı. Ancak ağustos 2018 dönemi aylık ve yıllık enflasyon rakamları dikkate alındığında açıklanan rakamların yüksekliği dikkat çekmektedir. TL’deki yüzde elliye ulaşan değer kaybı ve dövizde yüzde etmişi bulan yükseliş yıl sonu enflasyonu için yüksek bir sonuç oluştura bilir. Enflasyonla ilgili gerekli tedbirler alınmadığı takdirde söz konusu madde hükmüne göre, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon rakamlarına göre içinde bulunulan dönem dâhil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10’dan fazla olması şartlarının oluşmasının mümkün olabileceği dolayısıyla 2018 yılsonu itibariyle “Enflasyon Muhasebesi” uygulamasının uygulanacağı görülmektedir. Ağustos 2018 ayı itibariyle yıllık TÜFE yüzde 17,90 olurken, yıllık ÜFE ise yüzde 32,13 olarak gerçekleşmiştir.
Son üç yıllık enflasyon rakamları ise aşağıdaki gibidir.
Dönem
|
ÜFE %
|
TÜFE %
|
01.01.2016-31.12.2016 |
8,24
|
9,56
|
01.01.2017-31.12.2017 |
11,36
|
14,54
|
01.01.2018-31.08.2018 (ilk sekiz ay) |
11,69
|
23,00
|
TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları sonrasında, enflasyonun olumsuz etkisinden kurtulmak için para ve maliye politikası tedbirleri dışında iş dünyasının üretim planlaması, toplumda ise tüketim planlaması yapılarak hayata geçirilmesi ülkemiz için artık zorunluluk haline gelmiştir.
Bilgi Notu; Enflasyon muhasebesi uygulaması uluslararası literatürde ilk kez 1989 yılında yayınlanan ‘Hiperenflasyonist Ekonomilerde Mali Raporlama’ (UMS 29) ile ülkemiz de 1998 yılında mali tabloların Uluslararası Muhasebe Standartlarına uygun olabilmesi için enflasyon muhasebesine ilişkin düzenleme yapılmış olup daha sonra SPK mevzuatına tabi şirketlerin 31 Aralık 2003 tarihi itibariyle ilan edecekleri mali tablolarını ‘Yüksek Enflasyon Dönemlerinde Mali Tabloların Düzeltilmesine İlişkin Usul ve Esaslarına ilişkin tebliğ hükümleri çerçevesinde hazırlamak zorunluluğu getirilmiştir.