Geriye Yönelik Prim Teşviği Vergi
Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
Ülkemizdeki yasal düzenlemelerin uygulanmasında yaşanan sorunlar yıllardır devam etmektedir. Bunun da en önemli nedeni yasa koyucularla, yasa uygulayıcıların düzenlemeleri birlikte yapmadıklarından kaynaklanmaktadır. 20 yıllık bir süreden beri uygulanmakta olan sigorta primi teşviklerine ilişkin yapılan yasal düzenlemelerin hemen hemen hepsinin uygulanmasında sorunlar yaşanmıştır. Yasanın boşluklarından yararlanan bir takım kimseler bundan istifade ederek haksız teşvik desteklerinden yararlanırken gerçekte yararlanması gereken işverenler ise mağdur duruma düşürülmüşlerdir.
Bu husus özellikle 2011 yılında yürürlüğe giren ve 6111 sayılı kanunla uygulamaya konulan, uygulanmaya başladığı tarihten günümüze kadar yararlanma süresi sürekli uzatılan (son olarak 2020 yılına kadar uzatıldı) sigorta prim desteğinin uygulanmasında had safhaya çıkmıştır. Uygulamanın ilk yıllarında birçok işveren şartlar sağlamadığı gerekçesiyle iptal edilen teşvikler nedeniyle cezalı duruma düşerek yararlandığı sigorta prim desteklerini geriye ödemek zorunda kalmıştır.
Yasanın uygulanmasından kaynaklanan geriye yönelik düzeltme yoluyla sigorta prim teşvik/desteklerinden yararlanma imkânının olduğu bir takım kişi/kurumlarca gündeme getirilip işverenlere kendilerine yapılacak ödeme karşılığında çok yüksek tutarda, geriye yönelik sigorta prim teşviklerinden yararlanma imkânı sağlanacağı teklifleri yapılmıştır. Yapılan bu teklif karşısında birçok işyeri bu konuda Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) 18 Mart 2015 tarih ve 2015/10 sayılı genelgesi bulunmasına rağmen işlem başlatmış ve SGK ile davalı konuma gelmiştir. Özellikle son üç yıllık dönemde yaşanan bu süreç sonrasında işverenler ile SGK karşı karşıya kalmış ve dava konusu yapılan bu husus sonrasında birçok işveren cari dönem teşviklerinden yararlanmama gibi bir sorun yaşamıştır.
Geçtiğimiz mart ayında TBMM kabul edilen 27 Mart 2018 Tarih ve 30373 sayılı (2.Mükerrer) Resmi Gazete Yayınlanan 7103 Sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 70. maddesinde, “5510 sayılı kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Şeklinde bir düzenleme yapılarak geriye yönelik sigorta prim teşviklerinden yararlanılması konusunda uygulamadan kaynaklanan bu soruna son verilmiştir. Yapılan bu düzenleme sonrasında isteyen işverenler yararlanmadıkları veya eksik yararlandıkları sigorta prim teşviklerinden verecekleri düzeltme bildirgeleriyle 7 yıl geriye dönük olarak sigorta prim teşviklerinden yararlanabilecekler.
Yapılan düzenlemeyi yaşanan sorunların ve bilgi karmaşasının önüne geçilmesi açısında olumlu bulmakla birlikte bu düzenleme sonrasında yaşanacak bir başka olumsuzluğu da unutmamamız gerekmektedir. Kanunlarda yer alan bir hak varsa bu yasanın uygulanmasına taraf olan tüm kesimlerce bu hakkın kullanılması onların en doğal haklarıdır. Ancak bu hakkın kullanımında elde edilen hak ve menfaatler içinde yürürlükte bulunan mevzuat gereğince de diğer yasal yükümlülüklerin eksiksiz yerine getirilmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere devlet tarafından sağlanan sigorta prim destekleri vergi mevzuatı tarafından gelir olarak tanımlanmakta ve tek düzen muhasebe sistemi genel tebliği tek düzen hesap planında 602-Diğer gelirler hesabında muhasebeleştirilmektedir. İşverenler tarafından 7103 sayılı kanunun 70.maddesi kapsamında sigorta prim teşviklerinden yararlanmak üzere geriye yönelik yapılacak olan AHPB düzeltmeleri sonrasında sağlanacak prim desteği farklarının da bize göre ilgili yıllarda gelir olarak beyan edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle geriye yönelik 7 yıllık bir süre için talepte bulunacak olan işverenlerin 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan zaman aşımı sürelerini de dikkate alarak ilgili yıllara ilişkin mükellefiyet durumlarına göre Geçici Vergi ve Gelir/Kurumlar vergileri için düzeltme beyannamesi vererek faydalanmış oldukları sigorta prim tutarlarını beyan ederek adlarına tahakkuk eden vergileri gecikme zammı ile birlikte ödemeleri gerekmektedir.
Örnek vermek gerekirse 2013 yılında 10.000 TL sigorta prim farkı alan bir kurumlar vergisi işyeri için 2.000 TL Kurumlar vergisi ile 1.680 TL gecikme zammı olmak üzere (Beyannamede Damga Vergileri hariç) toplamda 3.680 TL vergi ödemesi çıkmaktadır.
Aksi takdirde yapılan çapraz kontrollerde sağlanılan sigorta prim desteğinin beyan dışı bırakılması nedeniyle ödenmesi gereken vergi ve gecikme zammı dışında ayrıca vergi ziyaı cezası ve özel usulsüzlük cezası ile karşı karşıya kalabilirler. Bir başka ifadeyle aldığı sigorta prim desteğinden çok vergi ve ceza ödemek durumunda kalabilirler
7103 sayılı kanun kapsamında geriye yönelik sigorta prim teşviklerinden yararlanılması kapsamında işverenler tarafından yapılacak düzeltmelerde özellikle 6111 yasada öngörülen AHPB işçi sayısına ilave olması erkek işçiler için 18-29 yaş kısıtlaması, mesleki yeterlilik belgesi ve iş kura kayıtlı işsiz olması gibi kriterlerin sağlanıp sağlanmadığı önemli etken olacaktır. İşverenlerin kendilerine ifade edilen prim tutarının cazibesine kapılmadan işyerlerinin yapısını ve çalışan işçilerin durumlarını dikkate alarak ilerde cezalı duruma düşmemeleri için bu hususlara çok dikkat etmeleri gerekmektedir.
Ayrıca işverenlerin SGK’dan almış oldukları E-bildirge şifrelerini 3.şahıslara kullandırılması 6698 sayılı Kişiler Verilerinin Korunması Kanunu kapsamında ilerde önemli sonuçlar doğurabilir bu hususun göz ardı edilmemesi gerekmektedir.
Bu konuda bizim önerimiz işverenlerimizin 7103 sayılı kanunla yapılan düzenlemeye ilişkin ilgili kurumlarca yayınlanacak olan tebliğ ve genelgeler yayımlandıktan sonra karar vermeleridir.