İlave Tediye Ücret Kıdem Tazminatı
T.C
Yargıtay
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/8420
Karar No: 2017/12656
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ: İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı belediyeye ait işyerinde, alt işveren konumundaki diğer davalı şirketin işçisi olarak çalışmakta iken, iş sözleşmesinin işverence haklı bir neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık izin ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … vekili, müvekkili Kurumun Belediye Kanunu’nun 67. maddesine göre ihale yoluyla personel destek hizmet alımı için diğer davalı ile sözleşme imzaladığını, Belediyenin ihale makamı olarak sorumluluğunun İş Kanunu’nun 36. maddesine göre belirlenmesi gerektiğini, ayrıca davanın esas yönünden de reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı şirket vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karara karşı davalılar vekilleri temyiz yoluna başvurmuştur.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacağın, ıslah dilekçesi ile talep edilip edilemeyeceği noktasında ihtilaf bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesinde “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. İki taraf da duruşmada hazır iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde hafta tatili alacağı talep etmemesine rağmen, 21.11.2014 tarihli ıslah dilekçesi 3.319,00 TL hafta tatili alacağı talep ederek, buna ilişkin ıslah harcını yatırmıştır. Oysa dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacağın ıslah ile talep edilmesi mümkün değildir. Davacı tarafça başvuru harcı yatırılmadığından, söz konusu dilekçenin, sadece hafta tatili alacağı talebi yönünden, ek dava olarak kabulü de söz konusu olamaz. Belirtilen nedenlerle, hafta tatili alacağı hakkında ıslah isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, talebin kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasında kıdem tazminatına hesabına esas ücretin tespiti noktasında ihtilaf bulunmaktadır. Kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gereken ücret, işçinin brüt ücretidir. Kıdem tazminatı, işçinin fiilen eline geçen ücreti üzerinden değil, sigorta primi, vergi sendika aidatı gibi kesintiler yapılmaksızın belirlenen brüt ücret göz önünde tutularak hesaplanır.
Kıdem tazminatına esas alınacak olan ücretin tespitinde, 4857 sayılı İş Kanunu‘nun 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır. İşçiye sağlanan özel sağlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası pirim ödemeleri de para ile ölçülebilen menfaatler kavramına dahil olup, tazminata esas ücrete eklenmelidir.
İlave tediye ücreti, 6772 sayılı Kanun kapsamındaki işyerlerinde çalışan işçilere verilen bir ücrettir. Bu işyerlerinde çalışan işçilerin kıdem tazminatı hesabında, ilave tediye ücretinin de dikkate alınması gerekir.
Dosya içeriğine göre, mahkemece davalı şirket ile diğer davalı … arasında usulüne uygun alt işveren-asıl işveren ilişkisi bulunduğu kabul edilerek, davacının alacaklarından her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verildiği; kararın gerekçesinde, bilirkişi raporunda alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğu belirtilmiş ise de, bu tespite mahkemece itibar edilmediğinin vurgulandığı anlaşılmaktadır. Davacının kararı temyiz etmediği de dikkate alındığında, davalı … ile davalı şirket arasında alt işveren ilişkisi bulunduğunun kabulü gerekir. Ne var ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ilave tediye ücretinin brüt giydirilmiş ücrete dahil edildiği ve buna göre kıdem tazminatı hesaplandığı görülmektedir. Davacının davalı Belediyenin işçisi olmayıp, alt işveren olan diğer davalı şirketin işçisi olduğu sabit olduğuna göre, 6772 sayılı Kanun kapsamında bir işyerinde çalışmayan davacının, ilave tediye ücreti hakkı da bulunmamaktadır. Bu nedenle, kıdem tazminatına esas ücrete ilave tediye ücretinin dahil edilmesi hatalı olmuştur.
4- Kabule göre de, taraflar arasında hükmedilen alacaklara uygulanacak faiz oranı konusunda ihtilaf bulunmaktadır.
4857 sayılı Yasanın 34.maddesinde gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanacağı bildirilmiştir. Fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücreti de ücret kapsamında olup uygulanacak faiz en yüksek banka mevduat faizidir.
Davacı dava dilekçesinde kıdem tazminatı dışındaki alacaklar yönünden yasal faiz uygulanmasını, ıslah dilekçesinde ise ıslaha konu tüm alacaklar için en yüksek mevduat faizi uygulanmasını talep etmiştir. Mahkemece, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları yönünden dava ve ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi isabetlidir. Ancak, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacakları yönünden dava ve ıslah tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizine karar verilmesi hatalı olmuştur. Zaman zaman yasal faizin en yüksek banka mevduat faiz oranının üzerine çıktığı bir gerçektir. Bu durum gözetilerek ve davacının talebi ile bağlı kalınarak, fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil alacağının dava dilekçesi ile talep edilen kısmı yönünden en yüksek banka mevduat faiz oranını geçmemek kaydı ile yasal faiziyle tahsiline; ıslaha konu kısmı yönünden de ıslah tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizine hükmedilmesi gerekirken mahkemece hatalı değerlendirme ile farklı karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 30.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.