Haczedilemeyecek Mallar
Muharrem ÖZDEMİR
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
Suzan YILDIRIM
SMMM
[email protected]
1.Kamu Malları
6183 Sayılı Kanunun 70’nci maddesinin birinci bendinde haczedilemeyecek mallar arasında, devlet malları ile hususi (özel) kanunlarında gösterilen mallar öncelikli olarak sayılmıştır. Benzer düzenleme, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 82’nci maddesinde de mevcut olup, Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar haczedilemeyecektir[1].
Devlet mallarının haczedilmemesinin çeşitli nedenleri vardır. Devlet mallarının haczedilmezliği kuralı, kamu hizmetini yerine getirmenin gereği ve devletin borçlarını kendiliğinden ödeyeceği ve bunun hukuk devletinin bir gereği olduğu, bu yolla devletin, kamunun zararının önlenmesi ve kamu hizmetlerinin bütçe yasalarında öngörülen biçimde ve aksaklığa yol açılmadan yürütülmesi amaçlarına dayanır.
Her şeyden önce Devleti niteleyen egemenlik, buna karşı cebir (zorlayıcı güç) kullanılmasıyla bağdaşmaz. Cebir kullanılması Devlete tanınmış bir yetki olup, bu yetkiyi devletin kendisine karşı kullanması düşünülemez. Devletin borçlarını, herhangi bir cebir kullanmadan kendiliğinden ödeyeceği, hukuk devletinin gereği olup, doğaldır. Ayrıca kamu hizmetlerinin aksatılmadan ve kesintiye uğramadan sağlanması ve bütçenin getirdiği esasların cebri icra sonucunda öngörü dışı ihlallere uğratılmaması esastır. Devletin etkinliklerinde kamu hizmeti ve dolayısıyla kamu yararı önde geldiğine göre, bir alacaklının kişisel çıkarı için devlet mallarının haczi, diğer değişle özel yararın kamu yararına yeğlenmesi (tercih edilmesi) söz konusu olamaz.[2]
Türk hukukunda kamu mallarının hukuki rejimini tespit eden bir kanun bulunmamakla birlikte, kamu malları, özel mülkiyete konu olmayan ve doğrudan doğruya kamunun (halkın) yararlanmasına ayrılan mallar anlamındadır. Devlet malları terimi kamu malları ile eşdeğer olarak kullanılabilir.
Kadastro Kanunu’nun[3] 16 ıncı maddesi ile Medeni Kanunun 715 inci maddesinde kamu malları ile ilgili düzenlemeler içermektedir. Buna göre kamu malı, kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerler olarak adlandırılmıştır.
Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.
Bu bağlamda 3238 Sayılı Savunma Sanayi Müsteşarlığının Kurulması hakkında kanunun 19’ncu maddesine göre, Müsteşarlığın ve Müsteşarlığa bağlı fonun malları Devlet Malı sayılacağından bunların taşınır ve taşınmaz her türlü malları haczedilemez.
2.Özel Kanunlardaki Hükümler Nedeniyle Haczedilemeyecek Mallar
6183 Sayılı Kanunu’nun 70 inci maddesinin ilk fıkrasında, özel kanunlarında sosyal, teknik ve diğer sebeplerle özel hüküm mevcut olması halinde bu özel hükümler nedeni ile belirlenen malların haczedilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre çeşitli kanunlarda yer alan çeşitli düzenlemeler aşağıda gösterilmiştir.
√ 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 93 üncü maddesine göre, gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Bu Kanun hükmü gereğince, ödenek (geçici iş göremezlik ödeneği, emzirme ödeneği, evlenme ödeneği), sürekli iş göremezlik gelirleri, ölüm geliri ve emekli aylıkları, sigorta primi, idari para cezası, gecikme cezası/gecikme zammı alacakları ile nafaka borçları için ilgili sigortalı, emekli veya hak sahiplerinin muvafakati olmadan da haciz konulabilmektedir. Bunun dışında kalan alacaklar için borçlu sigortalı, emekli veya hak sahiplerinin muvafakati olmadan ödenek, gelir ve aylıklarına haciz konulamamaktadır.[4]
√ Kamu idareleri dışındaki çalışanların tabi olduğu 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu 16.06.2006 tarihli ve 26200 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 01.10.2008 tarihinden itibaren bu Kanun kapsamına alınmıştır. Buna göre, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa tabi iken 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamına alınanların emekli aylıklarına borçlunun muvafakati alınmadan haciz tatbik edilmesi mümkün değildir.[5]
√ 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Hakkındaki Kanunun 9 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasına göre Kullanılan ödeme kaydedici cihazlar, ilgilinin Gelir veya Kurumlar Vergisi mükellefiyeti sona ermedikçe haczedilemez.
√ Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, kredi verilmesine ilişkin Kanunun 4 üncü maddesine göre Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca verilecek burs- kredi taahhüt senetlerinin noterde tanzim ve tasdik edilmesine ilişkin iş ve işlemler; vergi, resim ve harca tâbi değildir. Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca verilen burs-kredi ve nakdî yardımlar haczedilemez.[6]
√ 1581 Sayılı Tarım ve Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun 13 üncü maddesine göre “Ortakların kredilerine mesnet olarak gösterdikleri ürünleri, hayvanları ve üretimleri ile ilgili her türlü makine ve araçları üzerinde ortağı bulundukları kooperatiflerin mutlak rehin hakları vardır. Bunlar, borçlu ortaklara yediemin sıfatıyla teslim edilmiş sayılırlar ve üçüncü şahıslar tarafından hiçbir suretle haciz olunamazlar.
√ 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 203, 207 ve 208 inci maddeleri hükmü gereğince aile yardımı ödenekleri, doğum yardımı ödenekleri ve ölüm yardımı ödenekleri hiçbir şekilde haczedilemez.
√ 1164 sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanununun 11 inci maddesine göre, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, sattığı veya devrettiği arsa ve arazinin amacına uygun kullanılması için tapu kayıtlarına, satış şartlarına uygun alt yapı, yapı veya tesis yapılmadıkça üçüncü kişilere satış, devir, temlik yapılamayacağı ve haczedilemeyeceği hususunda şerhler koydurmaya yetkilidir.
√ 4081 Sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanunun 22 inci maddesine göre, koruma sandığının varlıkları devlet malı sayıldığı için koruma gelirleri ile koruma sandığındaki paraya haciz konulamaz.
√ 775 sayılı Gecekondu Kanununun 34 üncü maddesine göre, belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmazlar tahsis tarihinden itibaren 10 yıllık süre içinde haczedilemez.
√ 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun 29 uncu maddesine göre, korunmaya ve yardıma muhtaç aile ve kişilere yapılacak ödemeler ve sağlanacak yardımlar başkasına devir, temlik ve haciz edilemez.
√ 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Factoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 29/2 maddesine göre, finansal kiralama konusu mallar, sözleşme süresi içinde haczolunamaz.
√ 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun 26 ıncı maddesine göre, her ne surette olursa olsun idarece alınan teminatlar haczedilemez.
3.Borçlunun Şahsı ve Meslek İçin Gerekli Eşyaları
Kanunun 70 inci maddesinin (2) numaralı bendinde göre, Borçlunun şahsı ve mesleği için gerekli elbise ve eşyası ile borçlu ve ailesine gerekli olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası haczedilemeyecektir.
Meslek, bir kimsenin ihtiyacını temin etmek maksadıyla sürekli olarak icra ettiği bir faaliyettir. O şahıs bunu ya uzun süre çalışmak suretiyle veya okumak ve tetkiklerde bulunmak suretiyle elde etmiş olduğu bilgilerden istifade etmek suretiyle sürdürmektedir. Bu durumda, yukarıda belirtilen madde hükümleri dikkate alındığında serbest muhasebecilik işiyle uğraşan meslek erbabının mesleği için gerekli eşyası olan bilgisayarı ve telefonu bu madde kapsamında ele alınması gerekir.[7]
Avukatlık işi ile uğraşan serbest meslek erbabının, mesleği için gerekli olan çelik dolabı ve yazıhane masası haczedilemez. [8]
Bilgisayar ve eklentileri (beyin, klavye, printer) borçlunun mesleğini devam ettirmesi zorunlu aletlerden olduğunun kabulü gerekir. Meslek için gerekli eşyanın tespitinde kıymeti fazla olsa dahi bu kapsamda değerlendirilir.[9]
Doktorların, avukatların ve bunun gibi meslek erbabının mesleğini icrası için gerekli olan eşyaları haciz dışında tutulacaktır. Sanatçının kostümü, terzinin kumaş ve iplik ve makası, ayakkabıcının dikiş makinası, tornacının matkap makinesi, kumpası, muhasebecinin mevzuat seti ve daktilosunun yanında bilgisayarı bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir. Bunun yanında borçlu ve ailesine gerekli olan yatak takımları ve ibadete mahsus (kuran, seccade, tespih vs.) bu kapsamda ele alınması gerekir. Ancak emekten ziyade sermaye gerektiren sermaye yoğun eşyalar haczin kapsamındadır. Örneğin, alınması sermaye gerektiren tomografi ve tıbbi görüntüleme teşhis ve tedavi cihazlarının ise haczi caizdir.
4.Pek Lüzumlu Ev Eşyası
6183 Sayılı Kanunun 70 inci maddesinin (3) numaralı bendinde göre, vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası haczedilmesi caiz olmayan mallardan sayılmıştır.
Kanun koyucu mutfak takımlarının sosyal hayatın idame ve ikamesi için vazgeçilmesi mümkün olmayan eşyalar arasında sayarken ev eşyaları için ise temel kıstas olarak “pek lüzumlu” olma şartına bağlamıştır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 82 maddesinin 2 numaralı bendinde yer alan “pek lüzumlu ev eşyası” tabirinde değişiklik yaparak[10], para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan birinin haczedilmesine imkân tanımıştır.
Dolayısıyla İcra ve İflas Kanununda yapılan değişiklikle haczedilemeyecek ev eşyalarının kapsamı genişletilmiş oldu. Bu noktada ev eşyalarının haczinde yeni bir bakış açısı getiren bu düzenleme ile çelik tencere, tabak, bıçak, çaydanlık, yemek masası, dikiş makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı, televizyon, oturma grubu haczedilemeyecektir. Bunun yanında haczi istenen aynı eşyalardan birden fazla bulunması durumunda bunlardan değerinin düşük olanının borçluya bırakılması, diğerinin ise haczedilmesi gerekir.
Borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için “lüzumlu” olan buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon, koltuk takımı, ütü, fırın, halı, bulaşık makinesi gibi insan onuruna yakışan hayatın sürdürülmesi için varlığı zorunlu olan ev eşyaları haciz konusu yapılamaz. Bu konuda, haciz konusu malın borçlunun haline uygun olup olmadığı ölçütü değerlendirmeye alınamaz.[11]
Koltuk takımı, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, fırın, halı vb. gibi ev eşyaları lüzumlu eşya olup, haczedilmeleri mümkün değildir. Fiyatı yüksek, muhafaza ve paraya çevrilmesi kolay, alıcısı bulunabilecek olan LCD, Plazma TV, kurutma makinası gibi eşyalar, maddede öngörülen amacın dışında borçlu ve ailesi için gerekli, zorunlu mallardan değildir.[12]
İcra ve İflas Kanunu ile 6183 Sayılı Kanunun ev eşyalarının haczi noktasındaki temel farklılık, haczedilecek eşyanın tespitinde “pek lüzumlu eşya” olup olmadığı noktasındaki düzenlemedir. Örneğin, İİK göre bulaşık makinesi “lüzumlu eşya” olarak haczedilmesi mümkün değilken aynı eşya “pek lüzumlu eşya” olarak değerlendirilmediğinden haczedilmesi mümkündür.
5.Çiftçinin Geçimi İçin Gerekli Eşya ve Edevatı
6183 Sayılı Kanunu’nun 70 inci maddesinin (4) numaralı bendine göre, Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve taşıtları ve diğer teferruat ve tarım aletleri; çiftçi değilse sanat ve mesleği için gerekli olan alet ve edevatı ve kitapları; arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük taşıt sahiplerinin ancak geçimlerini sağlayan taşıt vasıtaları haczedilemeyecek eşyalar arasında sayılmıştır.
Buna göre, çiftçi tanımı 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 52 inci maddesinde yapılmış olup, zirai faaliyette bulunan gerçek kişilere çiftçi denir. Maddede sözü edilen “aile” tabirine çiftçinin kanunen geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimseler dâhil edilmelidir. Bu kapsamda, haczedilen traktör römorku sermaye ağırlıklı olup, gerek maddede öngörülen geçim için zorunlu eşyalardan değildir.[13]
Bunun yanında haczi caiz olmayan arazi, çift hayvanları ve ziraat aletlerini tespit ederken, bunların, böyle bir ailenin geçimi için zaruri olup olmadığı hususunun göz önünde bulundurulması gerekir. Zira arazi ve bu araziyi işletme için çalıştırılmasında zorunluluk bulunan çift hayvanları ve bu hayvanlar aracılığı ile kullanılabilecek ziraat aletleri sıralanmış ve bunlar birbirlerine sıkı surette bağlı tutulmuştur.[14]
Kanun uygulamasında borçlunun çiftçi olduğunu gösterir bir belge bulunup bulunmadığı, ne miktar arazide, hangi tür ve nevide çiftçilik yaptığı, aile kayıtları, gelir durumu, mal varlığına ilişkin kayıt, bilgi ve belgeler araştırılmalıdır.
Bunun yanında çiftçinin kendisi ve ailesi için zaruri olan arazi ve taşıtları değerlendirilirken verimliliği, kaliteyi ve kârlılığı arttıran, ekonomik hayata artı değerler kazandıran teknolojideki değişimleri ve gelişmeleri sağlayan makinelerin kullanılması gerekliliği de değerlendirme kapsamına alınmalıdır. Bu bağlamda ekonomik hayatın sürekliliği, borçların bir an evvel ödenmesinin temini gayelerine matuf olmak üzere kendisinin ve ailesinin sağlıkla yaşamlarını sürdürebilmesi, mesleğin devamı için zorunlu, vazgeçilmez, çağın koşullarına uygun alet, edevat, makine ve benzer vasıtalar makul kıstaslar dâhilinde haczedilmezlik kuralı kapsamında değerlendirilmelidir.[15]
Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi, çift hayvanları, nakil vasıtaları ve diğer teferruatı ve ziraat aletleri haczedilemez. Binaenaleyh her şeyden evvel borçlunun çiftçi olup olmadığı ve mahcuzun ne şekilde kullanıldığı tespit edilerek haiz olduğu vasıflara göre haczedilmek iddiasının tahkiki gerekir.[16]
6.Borçlunun Geçimi İçin Gerekli Hayvanlar
6183 Sayılı Kanunun 70 inci maddesinin (5) numaralı bendine göre, Borçlu veya ailesinin geçimleri için gerekli ise, borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları hiçbir şekilde haczedilemeyecektir.
Borçlu veya ailesinin geçimleri için gerekli olması halinde borçlunun tercihine bağlı olarak süt veren mandası veya ineği veyahut üç adet keçisi ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları haczedilemeyecektir. Bu hayvanların süt vermemesi halinde ihtiyaç gideremeyeceğinden yani hayvanın mahsulünden faydalanma durumu olmadığından her halükarda haciz edilecektir.
Örneğin, borçlunun evinde yapılan haciz sırasında 1 büyük baş hayvan, 3 küçükbaş keçi ve 2 küçükbaş koyun olduğu tespit edilmiştir. Haczedilecek hayvanın büyük ve küçükbaş olması noktasında tercih hakkı borçluya bırakılmıştır. Büyük baş hayvanın tercih edilmesi durumunda diğer küçükbaş hayvanlar ise hacze konu edilecektir.
7.Borçlunun Yiyecek ve Yakacakları
6183 Sayılı Kanunun 70 inci maddesinin (6) numaralı bendine göre, Borçlu ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları, borçlu çiftçi ise ayrıca gelecek mahsul için gerekli olan tohumluğu, borçlu bağ, bahçe veya meyve ve sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan bağ, bahçe ve bu işler için gerekli bulunan alet ve edevatı, malzemesi ve fide ve tohumluğu bu kapsamda haczedilemez.
Bunun yanında geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan miktarda hayvan ile bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları bu kapsamda haciz dışında tutulmuştur.
8.Ordu ve Zabıta Hizmetlerinde Malul Olanlara Bağlanan Aylıklar
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 70 inci maddesinde ise; haczi caiz olmayan mal ve haklar sayılmış olup, maddenin 7 inci bendinde “Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emekli aylıkları ile bu kabil kimselerin dul ve yetimlerine bağlanan aylıklar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış ikramiyelerinin haczedilemeyeceği öngörülmüştür.
1982 Anayasasının 61 inci maddesinde de, Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır. Yaşlılar, Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir. Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır.
Belirtilen düzenleme, sadece ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara mahsustur. Bunun haricindeki sivil memuriyetlerde malul olanlara bağlanan emekli aylıkları bu bent kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi maddenin Anayasa’nın 61 inci maddesi de dikkate alınmak suretiyle yorumlanması sonucu, korunması istenen hukuki menfaatin ordu ve zabıta hizmetlerinin ifası dolayısıyla uğranılan maluliyetlere ilişkin olduğu, ordu ve zabıta olarak görevli şahısların vazife malullüğü kapsamında değerlendirilememesi halinde aylıları bu bent kapsamında dışında olduğundan hacze konu edilebilir.[17]
Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emekli aylıkları ile bu kabil kimselerin dul ve yetimlerine bağlanan aylıklar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış ikramiyeleri” haczedilemez düzenlemesi kıdem tazminatını kapsamamaktadır.[18]
9.Yardım Sandığı ve Derneği Tarafından Bağlanan Aylıklar
6813 Sayılı Kanunun 70 inci maddesinin (8) numaralı bendine göre, Bir yardım sandığı veya derneği tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan aylıkların haczi caiz değildir.
Örneğin, Türkiye Vakıflar Bankası TAO Memur ve Hizmetleri Emekli ve Sağlık Yardımı Sandığı Vakfı ile Vakıfbank Personeli Özel Sosyal Güvenlik Hizmetleri Vakfından alınan emekli maaşı ikramiye ve diğer ödemelerin bir sosyal yardım sandığından alınan aylıklar bu niteliktedir.[19]
10.Vücut ve Sağlık Üzerine İka Edilen Zararlar İçin Ödenen Tazminatlar
6183 Sayılı Kanunun 70 inci maddesinin (9) numaralı bendine göre, vücut ve sağlık üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak zarar görenin kendisi veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi gereken paralar haczin konusu dışında tutulmuştur.
Vücut bütünlüğünün ihlâli, zarar görenin beden veya ruh bütünlüğünün maddî veya manevî bir zarar meydana gelecek şekilde bozulmasını ifade eder. Borçlar Kanununun 56 ıncı maddesine göre, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Cismani zarar kavramına, ruh bütünlüğünün ihlali, sinir bozukluğu ve hastalığı gibi haller de girdiğinden, henüz sekiz aylık çocuklarının trafik kazası sonucu yaralanması üzerine, ana ve babanın, uygun nedensellik bağı ve hukuka aykırılık koşulları gerçekleşmiş olduğu için manevi tazminat davası açabilmeleri gerekir. Cismani zarar, vücut bütünlüğüne karşı ika edilen zararları ifade eden, vücut bütünlüğü denilince de ruhsal bütünlüğünde bu kavramın içerisinde olduğunun kabulü gerekir. Bu madde kapsamında vücut ve sağlık üzerine ika edilen zararlar için ödenen tazminatlar ve paralar haczedilemeyecektir.
11.Askerlik Malullerine, Şehit Yetimlerine Verilen Harp Malullüğü Zammı İle Tekel Beyiyeleri
6183 Sayılı Kanunun 70 inci maddesinin (10) numaralı bendine göre, Askerlik malullerine, şehit yetimlerine verilen harp malullüğü zammı ile 1485 sayılı kanun gereğince verilen tekel beyiyeleri haciz kapsamı dışında tutulmuştur.
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel sağlık Sigortası Kanunun 47 inci maddesinde malullük tanımlanmış olup, sigortalıların vazifelerini yaptıkları sırada veya vazifeleri dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu idaresine ait başka işleri yaparken bu işlerden veya kurumlarının menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da idarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşü sırasında veya işyerinde meydana gelen kazadan doğmuş olursa, buna vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara da vazife malûlü denir.
Vazife malullükleri;
a) Keyif verici içki ve her çeşit maddeler kullanmaktan,
b) Kanun, tüzük ve emir dışında hareket etmiş olmaktan,
c) Yasak fiilleri yapmaktan,
d) İntihara teşebbüsten,
e) Her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlama veya zarar verme amacından doğmuş olursa bunlara uğrayanlar hakkında vazife malullüğü hükümleri uygulanmaz.
Örneğin, askerlik görevini yaparken bir erin açtığı ateş sonucu yaralanan ve bu yaralanma sonucu sağ bacağında 3 cm kısalık oluşan ve bu sakatlığının askerlik görevinden kaynaklandığı konusunda ihtilaf bulunmadığı anlaşılan olayda mevzuata göre vazife malulü olarak kabul edilen kişinin aldığı aylıklar bu kapsamda değerlendirilir.
12.Borçlunun Haline Münasip Evi
6183 Sayılı Kanunun 70 inci maddesinin (11) numaralı bendine göre, Borçlunun haline münasip evi “ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılabilir.
Maddenin tatbikinde borçlunun halinde münasip ev değerlendirilirken, borçlunun ve ailesinin barınmasının teminine dayanmalı ve borçlunun aile fertlerinin sayısına ve içtimai durumuna bakmak suretiyle bir karara varılması, borçlunun müşkül duruma düşmemesi gerekmektedir.[20]
Haline münasip evin değerlendirilmesinde borçlunun aile yapısı, borçlu ile aynı konutta ikamet etmek durumunda bulunan birey sayısı, bunların sosyal konumları ve ihtiyaçları gibi ölçülerin birlikte ele alınması suretiyle haczedilen evin borçlunun haline münasip olup olmadığı hususunda bir sonuca varılması mümkün olacaktır. Gayri menkulün apartman dairesinde dubleks şeklinde, oturum alanı 127 m2, odalar ve salonun taban döşemelerinin ahşap parke, duvarlarının yağlı boya, wc ve banyo duvarlarının seramik, kapı ve pencere doğramalarının ahşap, dış kapının saç demirden yapıldığı, kat kaloriferi şeklinde düşünüldüğü ancak ısıtmanın soba ile yapıldığı, rayiç değerinin 28.000 TL olacağı yönünde tespitler karşısında haczedilen evin ancak bir ailenin mesken ihtiyacını karşılayacak ölçüde olduğu kanaat getirilmiştir.[21]
6183 sayılı Yasanın 70 inci maddesinin 11 inci bendi uyarınca, alacaklı amme idaresi tarafından hacze konu evin özellikleri ve değeri tespit ettirilerek, hacizli gayrimenkulün satılıp satış tutarından haline münasip bir ev satın alınabilecek miktarının borçluya bırakılması kaydıyla amme borçlusunun sahip olduğu tek evinde haczedilebilir.[22]
Borçlunun haline münasip evi ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılabilir. 6183 sayılı Kanunun 91 inci maddesi gereğince satış komisyonu oluşturularak eve 963.000 TL satış değeri tespit edildiği ancak satış bedelinden haline münasip bir ev satın alınamayacağı kanaati oluştuğu takdirde borçlunun haline münasip evinin satışının yapılmaması gerekmektedir.[23]
Borçlunun başkaca menkul ve gayrimenkul malının hak ve alacağının bulunup bulunmadığının tespiti yapıldıktan sonra borçlunun oturabileceği başkaca bir evinin bulunmaması ve mükellefin haczedilen evine satış komisyonunca tespit edilecek rayiç değer dikkate alınarak satış bedelinden haline münasip bir evin satın alınamayacağı kanaatinin oluşması halinde, gayrimenkulün satışının yapılmaması gerekir.[24]
Örneğin, İstanbul Tarabya bölgesinde mukim borçlu Bay (A)’nın amme idaresine borcu 900.000 TL olup oturduğu evin rayiç değeri satış komisyonunca 600.000 TL olarak belirlenmiştir. 6183 Sayılı Kanunun 70/11 maddesinde evin değerinin fazla olması halinde bedelinden haline münasip bir yer alabilecek miktarı borçluya bırakılmak suretiyle haczedilerek satılmasına imkân tanınmıştır.
Buna göre, haline münasip ev belirlenirken borçlunun aile fertlerinin sayısına ve içtimai durumuna bakmak suretiyle bir karara varılması, borçlunun müşkül duruma düşmemesi sağlanmalıdır. Buna göre, ailenin çok çocuklu olduğu da dikkate alınarak İstanbul Esenler ilçesi yerleşkesinde belirlenen 3+1 ve 250.000 lira değerli ev haline münasip olarak değerlendirilmiştir. Haczedilen gayrimenkulün satış bedelinden bu bedel düşülerek kalan (600.000-250.000)=350.000 TL ise amme borcuna mahsup edilecek ve geri kalan 550.000 liralık borç ise takipli borç olarak takip ve tahsil edilecektir.
13.Harcırah Kanununa Göre Yapılan Ödemeler
Harcırah, sürekli veya geçici görevle bir yere gönderilen görevlilere, bu yere gidebilmeleri, orada yiyip içme ve konaklama gibi yapacakları diğer giderleri karşılamak için verilen para, yolluk olarak tanımlanabilir. 6245 sayılı Kanunun 5inci maddesinde harcırahın unsurları “yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yer değiştirme masrafı” olarak ifade edilmiştir.
6183 sayılı Kanunun 70 inci maddesinin (12) numaralı bendi ile 6245 sayılı Harcırah kanununun 61 inci maddesine göre ödenecek istihkaklar amme borcu için haczedilemez hükmü gereğince sözü edilen ödemelere haciz tatbik edilemez.
14.2022 Sayılı Kanun Uyarınca Bağlanan Aylıklar
6183 Sayılı Kanunun 70 inci maddesinin son bendine göre 2022 sayılı Kanun[25] kapsamında bağlanan aylıkların haczedilemeyeceği düzenlenmiştir.
2022 sayılı Kanundaki koşulları taşıyan her bireyin hayatını ancak en zaruri ölçülerde devamını sağlayacak miktardaki bu gelirlerinin haczedilmemesi kuralı getirilmiştir. Kanunun tatbikinde önemli olan, bu aylığı hangi kuruluşun bağladığı değil, niçin bağladığıdır. Bu aylıklar için başkaca yasalarda 2022 sayılı yasada olduğu gibi özel bir haczedilmezlik kuralının öngörülmemiş olması, aksinin öngörüldüğüne değil, aynı doğrultuda bir genel hükmün varlığına bakılmalıdır.[26]
2022 sayılı 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesiz vatandaşlarına aylık bağlanması hakkında kanun, gerek yaş haddi, gerekse özürlü olma nedeni ile ihtiyacı olan hak sahiplerine yapılan ödemeleri kapsar. Bu kanun çerçevesinde aşağıda yapılan ödemeler hiçbir şekilde haczedilemez.
- 65 yaşını doldurmuş[27], herhangi bir geliri bulunmayan güçsüz ve kimsesizler,
- 18 yaşından büyük 65 yaşından küçük sakat ve mağdur durumda olanlar,
- 18 yaşından küçük ve sakat olanların fiilen bakımını yapan ve herhangi bir geliri olmayan yakınları,
[1] Muharrem ÖZDEMİR Manisa Defterdarı. Vergi İcra Hukuku. 2013 Baskı.
[2] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.02.2003 tarih ve Esas No:2003/12-116, Karar No:2003/111
[3] 09.07.1987 tarih ve 19512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[4] Celal ÖZCAN.http://t24.com.tr/yazarlar/celal-ozcan
[5] Antalya Vergi Dairesi Başkanlığının B.07.1.GİB.4.07.17.03/TAH-ÖZG:09-11 sayılı özelgesi
[6] 03.03.2004 tarih ve 5102 sayılı kanun
[7] İzmir Defterdarlığının 19.12.1997 tarih ve DEF.0.35.12/THSLT:619-72/14228 sayılı yazıları
[8] Danıştay 4.Dairesinin 14.01.1983 tarih ve Esas No:1982/1420, Karar No:1983/133 (Recai Dönmez.a.g.e.)
[9] Yargıtay 12. Dairesinin 20.10.2003 tarih ve Esas No:2003/16696, Karar No:2003/20386
[10] 02.07.2012 tarih ve 6352 sayılı Kanunun 16 maddesi ile yapılan değişiklik
[11] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 04.04.2013 tarih ve Esas No:2012/27279, Karar No:2013/11536
[12] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 04.04.2013 tarih ve Esas No:2013/3365, Karar No:2013/12821
[13] Yargıtay 12. Dairesinin 03.06.2002 tarih ve Esas No:2002/10720, Karar No:2002/11746
[14] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 26.12.2011 tarih ve Esas No:2011/11722, Karar No:2011/30664
[15] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 06.05.2009 tarih ve Esas No:2009/23870, Karar No:2010/5820
[16] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 30.01.1972 tarih ve Esas No:1972/378, Karar No:1972/942
[17] Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 14.07.2011 tarih ve Esas No:2009/16215, Karar No:2011/11350
[18] Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 14.02.2006 tarih ve Esas No:2005/8010, Karar No:2006/1203
[19] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 24.03.2010 tarih ve Esas No:2010/12-142, Karar No:2010/165
[20] İzmir Defterdarlığının 08.07.2002 tarih ve B.07.4.DEF.0.35.12/THSLT: 619-23617-5448 sayılı yazıları
[21] Danıştay 3.Dairesinin 10.02.2004 tarih ve Esas No; 2002/2790, Karar No:2004/268
[22] Danıştay 3. Dairesinin 27.01.2004 tarih ve Esas No: 2002/1144; K:2004/162
[23] Gelirler Genel Müdürlüğü 30.01.1997 tarih ve B.07.GEL.0.36/3660-20414/3382 sayılı yazısı
[24] Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının B.07.1.GİB.4.06.18.03/6183-062-1759/70 sayılı özelgesi
[25] 10.07.1976 tarih ve 15642 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[26] Yargıtay 12. Hukuk Genel Kurulunun 22.22.2012 tarih ve Esas No:2012/16683, Karar No:2012/34378
[27] 65 yaşın bitiminin tespitinde, ilgililerin, bu kanun yayımlandığı tarihte, nüfus kütük kayıtlarındaki doğum tarihleri esas alınır. Doğum tarihlerinde yapılacak düzeltmeler ile bu kanunun yayımlandığı tarihten geriye doğru bir yıl içinde yapılmış düzeltmeler nazara alınmaz.