Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Uygulamaları Etkileyecek İki Önemli Özelge – Emrah AYGÜL, YMM

e-Defter e-Fatura Hisse Senedi Satışı

Emrah AYGÜL
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
emrah.aygul@erisymm.com

1- Şirketin Arızi Olarak Sattığı Gayrimenkulün Satış Bedeli 602 No.lu Hesapta mı İzlenmeli? Bu Tutar e-Defter e-Fatura Uygulamasına Geçişi Belirleyen Brüt Satış İçerisinde Değerlenir mi?

454 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği uyarınca 2016 hesap döneminde brüt satış hasılatı 10 milyon TL  ve üzerinde gerçekleşmiş olan mükellefler, e-Defter  ve e-Fatura uygulamasına bu yılbaşında geçtiler. Peki, bu 10 milyon liranın içerisinde, şirketin arızi bir işlem olarak sattığı gayrimenkulün satış bedeli dikkate alınacak mı?

Tebliğde belirtilen brüt satış hasılatı, gelir tablosunda yer alan “60 Brüt Satışlar”ı ifade etmektedir.

1 Seri No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği uyarınca “60. BRÜT SATIŞLAR” işletmenin esas faaliyetleri çerçevesinde satılan mal ya da hizmetler karşılığında alınan ya da tahakkuk ettirilen toplam değerleri kapsar. Satılan mal ve hizmetlerle ilgili sübvansiyonlar, satış tarihindeki vade farkları, ihracatla ilgili dönem içinde ortaya çıkan kur farkları, vergi iadeleri brüt satışlar içinde gösterilir. Brüt Satışlara Katma Değer Vergisi dahil edilmez.

Brüt Satışlar; yurtiçi satışlar, yurtdışı satışlar ve diğer gelirler şeklinde bölümlenir.

Yine Tebliğe göre işletmenin olağan faaliyetlerinden bağımsız olan ve bu nedenle arızi nitelik taşıyan duran varlıkların satışlarından elde edilen kârların yer aldığı hesap grubu “67. OLAĞANDIŞI GELİR VE KÂRLAR”dır ve arızi bir karakter taşıyan duran varlık satışlarından doğan kârlar gibi gelir ve kârların yer aldığı hesap kalemi 679. DİĞER OLAĞANDIŞI GELİR VE KÂRLAR hesabıdır.

Uygulamada gayrimenkul satışını arızi olarak yapan işletmeler, satış kârını 679. DİĞER OLAĞANDIŞI GELİR VE KÂRLAR hesabında izlemektedirler. Bugüne kadar genel kabul gören muhasebe uygulaması da bu şekildedir. Nitekim Gelirler Genel Müdürlüğünün 22.06.2011 tarih ve B.07.0.GEL.0.31/3185-14/34100 sayılı yazısında da  “Kurumun aktifinde kayıtlı bulunan gayrimenkulün satılması sonucu elde edilen kazancın Tekdüzen Hesap Planına göre 679-DİĞER OLAĞANDIŞI GELİR VE KARLAR hesabında izlenmesi gerekir.” açıklaması yer almaktadır. Dolayısı ile arızi bir işlem olarak gayrimenkul satan bir işletmenin bu satış işlemi, e-Defter ve e-Fatura uygulamasına zorunlu geçişini etkilememelidir.

Ancak Yaklaşım Dergisinin Ocak 2018 sayısında yer verilen Maliye Bakanlığının 15.11.2017 Tarih ve 145299 sayılı özelgesinde tartışılacak farklı bir görüş beyan edilmiştir:

Özelge isteyen mükellef, Şirketin 2016 yılı brüt satışlarının (…) TL olarak gerçekleştiğini, ayrıca aynı yılda Şirket aktifine kayıtlı gayrimenkulün (…) TL’ye satışının yapılması ile toplam brüt satış tutarının 10 milyon liralık haddi aştığını belirterek 2018 yılında e-defter uygulamasına geçme zorunluluğu konusunda bilgi talep etmiştir.

Özelgede; vergi mevzuatında konu ilgili düzenlemeler, muhasebenin temel kavramları, 60 Brüt Satışlar hesap grubu, “602 Diğer Gelirler” hesabından bahsedildikten sonra aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.

“… şirketiniz aktifinde bulunan gayrimenkul satış gelirinin “602 Diğer Gelirler” hesabında kayıt altına alınması gerekmektedir.

Dolayısıyla, e-Fatura ve e-Defter uygulamasına dahil olma zorunluluğunun tespitinde gelir tablosunda yer alan brüt satış hasılatı dikkate alındığından, özelge talep formunuzda belirtilen tutarlar dikkate alındığında 01.01.2018 tarihinden itibaren elektronik fatura ve elektronik defter uygulamasına geçme zorunluluğu bulunmaktadır.”

Açıklamalardan mukteza isteyen Şirket açısından gayrimenkul satışının arızi bir işlem olduğu anlaşılmaktadır. Aksi durumda satış tutarının “600 Yurtiçi Satışlar” hesabında izleneceği ve mukteza talebine gerek olmayacağı malumdur.

Özelgeye katılmamakla birlikte, uygulamada tartışılmasında yarar olduğunu ve İdarenin özelgeyi ivedi şekilde gözden geçirmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

2- Hisse Senedi Satışlarınızda Hisse Basım Tarihlerine Dikkat Ediniz!

Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80. maddesi uyarınca ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan (gerçek kişilere ait ve ticari kazanç niteliği taşımayan) kazançlar vergiden istisnadır. Bu istisna için hisse senedinin basılı olması gerekmektedir. Peki bu istisna şartı olan iki yıllık süre (iktisap tarihi) hangi tarihten başlar?

Bizim de katıldığımız görüşe göre yeni basılmış hisse senedinin edinim tarihi olarak bunların düzenlenme tarihi değil,  hisse edinim (kuruluş tarihi, hisse satın alım tarihi gibi) tarihlerinin dikkate alınması gerekir. Bu görüşümüzü destekleyen uygulamalar mevcuttur. Aşağıda destekleyici uygulamaları öngören özelgeler örnek olarak belirtilmiştir.

Nevi değişikliği uygulaması:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu açısından şirketlerde nev’i değişikliği devir hükmünde olduğundan limited şirketinizin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında anonim şirkete dönüşmesi halinde, limited şirket ortağı olan iki ortağınıza verilecek anonim şirkete ait hisse senetlerinin ilk iktisap tarihi olarak söz konusu iki ortağınızın limited şirketinizin sermayesine iştirak ettikleri tarihin dikkate alınması gerekmektedir.” (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 20.07.2011 Tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK mük.80-1027 sayılı özelgesi.)

Kısmi bölünme uygulaması:

“…şirketinizce Kurumlar Vergisi Kanununda belirtilen şartlara uygun olarak yapılacak kısmi bölünme işlemi sonucunda, bölünen şirketin ortaklarınca, yeni şirketten elde edilecek hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, kısmen bölünen şirketin hisse senetlerinin iktisap edildiği tarihinin esas alınması gerekmektedir.” (Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının 10.11.2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-19-1-699 sayılı özelgesi)

Ancak Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının 28.2.2017 tarih ve 63676 sayılı özelgesinde farklı bir görüş beyan edilmiştir. İdarenin görüşü iktisap tarihi olarak hisse basım tarihini öne çıkartmaktadır.

Özelge talep eden mükellef, özelge talep formunda ………………. Vergi Dairesi Müdürlüğünün …………. vergi kimlik numaralı mükellefi ……………. Temsilcilik ve Ticaret A.Ş.’nin 1986 yılında kurulduğunu, 31/08/2016 tarihinde ortaklara isabet eden hisse payını temsil etmek üzere hisse senedi bastırıldığını ve söz konusu hisse senetlerinin satılması durumunda hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak ortaklık hisselerinin iktisap tarihi olan 1986 yılının mı yoksa hisse senetlerinin bastırıldığı 31.08.2016 tarihinin mi dikkate alınacağı hususunda tereddüt oluştuğunu belirtilerek konu hakkında görüş talep etmiştir.

Söz konusu Özelgede cevaben aşağıdaki ifadeler yer almaktadır.

“…

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre; 1986 yılında kurulmuş olan söz konusu Şirkette ortaklık payları 31/08/2016 tarihinde hisse senedi çıkarılmak suretiyle hisse senedine bağlanmış olduğundan, tarafınıza ait hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak şirket hisse senetleri üzerinde tasarruf hakkına sahip olduğunuz 31/08/2016 tarihinin esas alınması gerekmektedir.

Dolayısıyla, 31/08/2016 tarihinde iktisap edilen söz konusu hisse senetlerinin iki yıldan fazla süre elde tutulduktan sonra elden çıkarılmasından kazanç doğması durumunda, bu kazançlar değer artışı kazancı olarak dikkate alınmayacak ve vergiye tabi tutulmayacaktır. Sahibi olduğunuz hisse senetlerinin iki yıldan daha az bir süre elde tutularak satılması durumunda ise elde edeceğiniz kazancın değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.”

Benzer görüş, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 21.06.2017 tarih ve 181606 sayılı özelgesinde şu şekilde ifade edilmiştir :”Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, 5/3/2012 tarihinde hisselerini satın alma yoluyla iktisap ettiğiniz … Tic. A.Ş.’deki ortaklık payınız 5/2/2016 tarihinde hisse senedi çıkarılmak suretiyle hisse senedine bağlanmış olduğundan, tarafınıza ait hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak şirket hisse senetleri üzerinde tasarruf hakkına sahip olduğunuz 5/2/2016 tarihinin esas alınması gerekmektedir.”

Uygulayıcıların özelgeleri esas almaları gerekmekle beraber, İdarenin uygulama bütünlüğü açısından özelgeleri ivedi olarak gözden geçirmesi önem arz etmektedir.

Exit mobile version