Asgari Ücret Uygulaması Nedir? Türkiye’de Nasıl Belirlenir?
Deniz ÇEVİK
Gelir Uzman Yardımcısı
[email protected]
Giriş
Ekonomilerde üretimin yapılmasını sağlayan dört temel üretim faktörü vardır. Bunların ilki doğal kaynaklardır, adı üstünde doğada yer yüzünün altında ve üstünde bulunan tüm varlıklar doğal kaynaklardır. Yer yüzünde bulunan tüm bu kaynakları diğer bir üretim faktörü olan sermayeyle birlikte emek faktörünü de kullanarak bazı riskleri göze alıp üretim yapan faktörü ise girişimcidir. Üretim faktörleri “Doğal Kaynaklar (Toprak), Sermaye (Paranın yanında bireyler tarafından üretilen ve doğada bulunmayan makine, alet, donanım ve binalar gibi fiziki üretim araçları), Emek (İş Gücü) ve Girişimcidir.
Mal ve hizmetin üretilmesinde emek ve girişimci arasındaki ilişki son derece önemlidir. Çünkü emek gücü yani işçi emeğini girişimceye satarak bunun karşılığında girişimciden bir ücret talep etmektedir. Genel teoride işçinin emeğini arz etmesi ve girişimcinin emek talep etmesi sonucu emek piyasası oluşmaktadır. Emek arzının emek talebine eşitlendiği noktada denge ücret ve denge emek miktarı ortaya çıkmaktadır. Fakat emek piyasalarında denge her zaman istikrarlı olmamakta bazen istenmeyen düzeylerde emek istihdamı ya da emek ücreti ortaya çıkmaktadır. Bu noktada dışarından piyasaya müdahale kaçınılmaz olmaktadır.
Hükümetler günümüz ekonomilerinde emek piyasasına müdahale etmekte ve bunu çeşitli politika araçlarıyla doğrudan ve dolaylı yollarla yapmaktadırlar. Bu araçlar arasında doğrudan ve en önemli araçların başında “Asgari Ücret” uygulaması gelmektedir. Politika belirleyicileri asgari ücret politikasıyla emek piyasasına müdahale etmekte ve bir taban ücret belirlemektedir. Asgari ücret uygulamalarının birden fazla amacı vardır. Öncelikle ekonomik açıdan etkinliği sağlamak gelse de günümüzde bir sosyal politika aracı olarak kullanılmaktadır. Asgari ücret ile işçilerin daha yaşanılabilir bir ücret seviyesine çıkmaları ve bu şekilde adil gelir dağılımının sağlanması hedeflenmektedir. Özellikle kalkınmakta olan ülkelerde asgari ücret uygulamaları toplumsal refahın yükseltilmesi açısından son derece önemlidir.
Asgari Ücret Nedir?
Türkiye’de hala yürürlükte olan Asgari Ücret Yönetmeliği‘nin 4. Maddesinde; “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” olarak tanımlanmaktadır. Tanımda da görüldüğü üzere asgari ücret bireyin yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan ve dışarıdan piyasa müdahalesi ile ortaya çıkan bir ücrettir. Asgari ücret, yaşamını emeğinin karşılığı olarak sürdürenler açısından oldukça önemlidir. Öte yandan asgari ücret belirlenirken o yıl ki enflasyon rakamı ve yaşam pahasındaki beklenen artışlar göz önünde bulundurmaktadır. Bireylerin satın alma güçlerindeki kayıplar tanzim edilmektedir.
Sosyal Devlet olmanın en önemli gereklerinin başında toplumsal refahın maksimize edilmesi ve adil bir gelir dağılımının sağlanmasıdır. Sosyal Devlet: ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan, kişi ve toplum arasında denge kuran, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde çalışanları koruyan, işsizliği önleyici ve millî gelirin adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı tedbirler alan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan, hukuka bağlı kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimini uygulayan devlet demektir. Sosyal devlet tanımından da anlaşılacağı üzeri bireyin insan onuruna yaraşır bir hayat yaşaması devletin sorumluluğu altındadır.
Türkiye’de Asgari Ücret ve Temel Sorunları
Asgari ücret, yasa gereği beşer işçi, işveren ve devlet temsilcisi olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonunca belirlenmektedir. Bu komisyonda, en fazla üyeye sahibi olan TÜRK-İŞ işçi tarafını temsil ederken, işveren tarafı adına TİSK bulunmaktadır. Yapılan toplantılar karar aşamasında Bakanlığın belirlediği üyelerden birinin başkanlık ettiği komisyonca, en az 10 üyenin katılımıyla toplanıp, oy çokluğuyla karar vermektedir. Oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın, çoğunluğu sağladığı kabul edilmektedir. Komisyon üyeleri görüşmeler sürecinde asgari ücret beklentilerini belirtmekte ve toplantılar sonucu günlük olarak hesaplanan asgari ücret 30 ile çarpılıp bir aylık asgari ücret rakamı ortaya çıkmaktadır.
Asgari ücret belirlenirken belli başlı kriterler dikkate alınmaktadır. Bunlar: yaşama pahalılığı yani enflasyon rakamı, ülkenin sosyal ve ekonomik yapısı, toplu iş sözleşmelerindeki ücretlerin seyri, ülkedeki işlerin niteliği, işçinin yaşı ve işçinin günlük alması gereken kalori miktarı gibi kriterler dikkate alınmaktadır. Fakat asgari ücret belirlenirken işçinin ailesi dikkate alınmamaktadır.
Türkiye’de asgari ücret konusundaki en büyük sorunlardan bir tanesini asgari ücretin belirlenirken işçinin ailesinin değil sadece kendi ihtiyaçlarının dikkate alınmasıdır. Türkiye’de yürürlükte olan Asgari Ücret Yönetmeliğinde, asgari ücret, “işçilere normal bir çalışma günü karşılığında ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” olarak tanımlanmaktadır. Görüldüğü gibi yönetmelikte asgari ücret tanımlanırken işçinin aile ihtiyaçlarının karşılanması dikkate alınmamış sadece kendisini geçindirmekte olduğu görüşünden hareket edilmiştir. Fakat bu tanımlama son derece yanlış ve oldukça tartışılan bir durumdur. Türkiye’de yaşayan bir anne baba ve iki çocuklu bir aliden sadece babanın asgari ücretli çalıştığı kabul edilirse ortaya son derece adil olmayan bir durum ortaya çıkacaktır.
Diğer önemli bir sorun ise asgari ücrette uygulanan yüksek vergi oranlarıdır. Türkiye’de, tespit edilen asgari ücret, brüt ücreti göstermekte oysa işçinin eline geçen tutar kesintiler nedeniyle çok daha düşük olmaktadır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen brüt asgari ücretten yapılan kesintiler sonucunda, net asgari ücrete ulaşılmaktadır. Türkiye’de uygulanan asgari ücretten SGK Primi, İşsizlik Sigortası Fonu, Gelir Vergisi ve Damga Vergisi kesintileri yapıldıktan sonra net asgari ücret ortaya çıkmaktadır. Öte yandan uygulanan asgari geçim indirimi ile asgari ücretinin bir kısmı vergi dışı bırakılmaktadır.
2018 Yılında Asgari Ücret Ne Kadar Oldu ?
Asgari ücret komisyonundan yapılan açıklama sonucu 2018 yılı asgari ücret %14,2 ‘lık bir zamla:
– Asgari Ücret 2018 Brüt (Aylık): 2.029,50 TL
– Asgari Ücret 2018 Net: 1.603,12 TL
– Asgari Ücret 2018 Brüt (Günlük): 67,65 TL olarak belirlenmiştir.
Brüt asgari ücret üzerinden ise aşağıdaki rakamlar düşülüp AGİ’nin eklenmesiyle:
NET ÜCRET (Asgari Ücret + AGİ Dahil): 1.603,12 TL olmaktadır.
Brüt Ücret |
2.029,50 TL |
Sigorta Primi İşçi Payı (-) |
284,13 TL |
İşsizlik Sigortası Primi İşçi Payı (-) |
20,30 TL |
Gelir Vergisi (-) |
258,76 TL |
Damga Vergisi (-) |
15,40 TL |
Asgari Geçim İndirimi (Bekar ve Çocuksuz) (+) |
152,21 TL |
Sonuç
Asgari ücret uygulaması bugün itibariyle dünya genelinde uygulanan bir ücret politikasıdır. Serbest piyasa ekonomilerinin uygulandığı günümüz ekonomik sistemlerinde dışarıdan bir müdahale ile oluşan bu fiyat temelde serbest piyasa anlayışıyla uyuşmasa da uygulama alanı çok geniştir. Çünkü piyasaların aksak olması ve her zaman optimal fiyatların oluşmaması hem bir iktisat politikası olarak hemde sosyal bir politika aracı olarak asgari ücret uygulamalarına alan yaratmaktadır.
Asgari ücret uygulaması ağırlıklı olarak sosyal bir politika aracı olarak kabul edilmektedir. 1980’li yıllardan itibaren artan liberalizasyon ile birlikte gelir dağılımı bozulmaya devam etmiş ve günümüzde pek çok ekonomide temel sorun olmakla birlikte gelecekte çözüm bekleyen temel sorunlardan biri olmaya devam etmektedir. Asgari ücret uygulamasıyla artan adaletsizlik giderilmeye çalışılmakta işçi sınıfının refahının artırılması hedeflenmektedir. Toplumsal huzurun sağlanması ekonomik büyüme ile refahın eşit dağılımı için bireyin ve ailesinin yaşamını sürdürecek bir asgari ücret belirlenmesi şarttır. Özellikle yüksek enflasyon ortamında yaşayan ve kalkınma aşamasındaki ülkelerin daha adil olmaları gerekmektedir.
Türkiye açısından değerlendirecek olursak; son açıklanan enflasyon oranı yaklaşık olarak %12 iken son çeyrek büyümesi %11 civarındayken verilen %14.2’lik asgari ücret zammının beklentiyi karşılayan bir zam olmadığı aşikârdır. Kasım ayı itibariyle Türkiye’de 4 Kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.567 TL, yoksulluk sınırı 5.105 TL iken son asgari ücret 1.603,12 TL’dir. Yüksek enflasyon ve döviz kuru artışları yaşanırken, asgari ücretlinin düşen satın alma gücü mutlak suretle tanzim edilmelidir. Sosyal Adaletin ve Sosyal Devlet olmanın gereği budur.
Güncel kur itibariyle AB ülkelerindeki asgari ücret rakamlarına bakılınca durum daha net anlaşılacaktır;
– İrlanda 1.563 avro 7.100 TL,
– Malta 736 avro 3,348 TL,
– Yunanstan 684 avro 3.111 TL,
– Almanya 1.498 avro 6.814 TL,
– Britanya 1.397 avro 6.354 TL,
– Estonya 470 avro 2.138 TL,
– Slovenya 805 avro 3.661 TL,
– Türkiye 352 avro 1604 TL’dir.
Kaynakça
- Vergi Uzmanı Ozan BİNGÖL.
- Dr. Adem KORKMAZ, “Bir Sosyal Politika Aracı Olarak Türkiye’de Asgari Ücret: 1951-2003.” Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (7) 2004 / 1 Sf: 53-69
- Burçin YILMAZ ESER, Harun TERZİ, “Türkiye’de Asgari Ücret: Sorunlar Öneriler.”
- Adem ESEN, “Türkiye’de Asgari Ücret Uygulamaları.”