Yüzde 5 Vergi İndiriminde Temel Hususlar
Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
I-Giriş
6824 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle Gelir Vergisi Kanununun Mülga Mükerrer 121 İnci Maddesi başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş ve 1/1/2018 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere 8/3/2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Uygulama 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe girecek olup, vergi indiriminin uygulama konusunu sadece “Yıllık Gelir Ve Kurumlar Vergisi Beyannameleri” oluşturmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı, 301 Seri Nolu GVK Genel Tebliği ile uygulamaya ilişkin bazı hususları açıklığa kavuşturmuştur.
Düzenleme değerlendirildiği zaman vergi indirimi imkanının gelir vergisi mükelleflerinden bazı gelir unsuruna sahip mükellefler ile bazı banka ve finans kesiminde faaliyet gösteren kurumlar vergisi mükelleflerini kapsamadığı anlaşılmaktadır.
II-Uygulamanın Temel Unsurları
√ İndirim imkanı ticari, zırai ve mesleki kazancı bulunan Gelir Vergisi Mükellefleri ile bankacılık ve finans kesimindeki bazı kurumlar dışında tüm Kurumlar Vergisi Mükelleflerine tanınmıştır.
√ Mükelleflerin yıllık beyanname vermekle birlikte değer artış kazancı, MSİ, GMSİ, ücret gibi gelir unsurları varsa bunlar dolayısıyla vergi indirimi uygulanmayacaktır.
√ Uygulamada dar veya tam mükellef ayrımı bulunmamaktadır.
√ Azami olarak 1 milyon TL tutarında gelir ve kurumlar vergisinden vergi indirim imkanı bulunmaktadır.
√ %5 indirim imkanı bulunan vergi sadece yıllık beyan üzerinde hesaplanacak, geçici vergilerden bu verginin mahsup imkanı bulunmayacaktır. Aşağıda açıklanacağı üzere mükellefler için red ve iadesi gereken tutarların bir sonraki beyan dönemine kadar olan vergilerden mahsup imkanı olacaktır.
√ Bu vergi yıllık beyannamede hesaplanan gelir veya kurumlar vergisi miktarı üzerinden hesaplanacaktır.
√ Finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları vergi indirim imkanına sahip olamayacaklardır.
√ İndirilecek tutarın ödenmesi gereken vergiden fazla olması durumunda kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde “mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden” mahsup edilebilir. Bu süre içinde mahsup edilemeyen tutarlar red ve iade edilmez (Hak Düşürücü Süre).
√ Beyan üzerine tahakkuk etmeyen diğer vergi borçlarına ise mahsup imkanı yoktur. Bir diğer ifadeyle Motorlu Taşıtlar Vergisi, Emlak Vergisi gibi vergi borçlarının mahsup imkanı bulunmamaktadır.
√ Gelir vergisi mükelleflerinin yararlanacağı indirim tutarı, ticari, zirai veya mesleki faaliyet nedeniyle beyan edilen kazançların toplam gelir vergisi matrahı içerisindeki oranı dikkate alınmak suretiyle hesaplanan gelir vergisi esas alınarak tespit edilir.
- Bu durumda, bulunması halinde zararlı gelir unsurunun kazancın toplamında dikkate alınıp alınmayacağı açık değildir.
- Yalnız, kazanç kavramının zararı da ifade ettiğini belirtmek gerekmektedir.
III-Vergi İndirimi İçin Aranan Ana Şartlar
Vergi indirimi imkanı temelde 4 ana şarta bağlı kılınmıştır:
1. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş (Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz.) ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin kanuni süresinde ödenmiş olması (Her bir beyanname itibarıyla 10 Türk lirasına kadar yapılan eksik ödemeler bu şartın ihlali sayılmaz.),
- Kanuni süresi içerisinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak, kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler vergi indiriminden yararlanılmasına engel teşkil etmeyecektir. Ancak, indirimden yararlanılabilmesi için bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin de kanuni süresi içerisinde ödenmiş olması gerekmektedir.
2. (1) numaralı bentte belirtilen süre içerisinde haklarında Beyana Tabi Vergi Türleri İtibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması (Yapılan tarhiyatların kesinleşmiş yargı kararlarıyla veya 213 sayılı Vergi Usul Kanununun uzlaşma ya da düzeltme hükümlerine göre tamamen ortadan kaldırılmış olması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmaz.),
- Mükelleflerin vergi indiriminden yararlanabilmeleri için, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl içerisinde haklarında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması gerekmektedir. Söz konusu dönemler için haklarında ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunan mükellefler, Tarhiyatın Kesinleşip Kesinleşmediğine Bakılmaksızın, indirimden yararlanamayacaktır.
- Bir diğer ifadeyle, mükelleflerin beyanname yılı ve daha önceki 2 yıla ilişkin beyana tabi vergilerine ilişkin bir ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat varsa kesin olarak indirim hakları bulunmamaktadır. İndirim imkanı tarhiyat kesinleşmiş olmasa dahi bulunmamaktadır.
- Öte yandan, söz konusu dönemlere ilişkin olarak ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatların indirimin hesaplanacağı gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken süreden önce kesinleşmiş yargı kararlarıyla veya Vergi Usul Kanununun uzlaşma ya da düzeltme hükümlerine göre tamamen ortadan kaldırılmış olması ve diğer şartların da sağlanması kaydıyla vergi indiriminden yararlanılması mümkün olacaktır.
- Ancak, yapılan tarhiyatların kesinleşmiş yargı kararları, uzlaşma veya düzeltme hükümleri ile “kısmen” ortadan kaldırılması durumunda ise indirimden yararlanılamayacaktır.
- Fakat, bu tarhiyat hususu yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesinden sonra kesinleşir ve tamamen ortadan kalkarsa, daha sonraki dönemlerde uygulanacak vergi indirimi imkanını etkilemeyecektir.
Kanun düzenlemesine göre beyana tabi yıl ve daha önceki 2 yıl dışında zamanaşımına uğramamış yıllara ilişkin tarhiyatlar ise vergi indirimini etkilemeyecektir. Bu durumda, 2017 yılı beyanları için 2016 ve 2015 yılları dışında diğer yıllara ilişkin tarhiyatlar vergi indirimini kesinlikle etkilemeyecektir.
Fakat, 2017, 2016 veya 2015 yıllarına ilişkin 1-TL tutarındaki tarhiyatın dahi indirim imkanını ortadan kaldırması bize göre ağır bir adaletsizliği gündeme getirecektir.
3. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla vergi aslı (vergi cezaları dâhil) 1.000 Türk lirasının üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması,
- Beyana tabi olmayan vergi borçları dikkate alınmayacaktır.
- Vadesi geçmemiş borçlar dikkate alınmayacaktır.
- Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine beyan üzerine tahakkuk vergi asılları, vergi cezaları, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının toplamı dikkate alınacaktır.
4. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan fiilleri işlediği tespit edilmemesi,
şarttır.
Vergi indirimine ilişkin şartları haiz mükellefler, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinin %5’i oranında vergi indirimi tutarını hesaplayacaktır. Vergi indirimi tutarı, her hal ve takdirde 1 milyon Türk lirasından fazla olamayacak, aşan kısımlar iptal olacaktır.
Bu suretle hesaplanan vergi indirimi tutarı, “öncelikle” bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilebilecektir.
Vergi indirimi tutarının ödenmesi gereken vergiden fazla olması halinde ise kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebilecektir. Beyanname dışındaki vergiler ile diğer amme borçları ile ortaklıklarda ortakların borçlarına mahsup imkanı olmayacaktır.
Bu süre içerisinde mahsup edilemeyen tutarlar red ve iade edilmeyecektir.
Vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin, şartları taşımadığının sonradan tespiti halinde ilgili vergilendirme döneminde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilir. Örneğin, gelir vergisi ikinci taksitinin kanuni süresinde ödenmemesi şart ihlali sayılacak ve mahsup edilen tutar vergi zıyaı cezası olmaksızın tahakkuk ettirilecektir.
İndirimin hesaplandığı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda herhangi bir vergiye ilişkin beyanın gerçek durumu yansıtmadığının, vergi indiriminden yararlanıldıktan sonra tespit edilmesi nedeniyle beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, resen veya idarece tarhiyat yapılması ve bu tarhiyatların kesinleşmesi durumunda, indirim nedeniyle ödenmeyen vergiler vergi ziyaı uygulanmaksızın tarh edilecektir.
Vergi indirimi uygulamasında kesinleşmeden maksat, tarh edilen vergi ile kesilen cezaların idari yargı mercileri nezdinde dava konusu yapılmaması veya dava konusu edilmesi neticesinde tüm olağan kanun yollarının tüketilmesiyle uygun bulunmak suretiyle kesinleşmesidir.
Bu takdirde, indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler açısından zamanaşımı, yapılan tarhiyatın kesinleştiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlayacaktır.
IV-Sonuç
Kanun düzenlemesi ile gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine 1-milyon TL tutarına kadar yıllık gelir veya kurumlar vergisinden vergi indirimi imkanı getirilmiştir. Düzenleme, vergiye uyumlu mükelleflere belli şartlar dahilinde önemli vergi tasarrufu imkanı getirmiştir. Yalnız, beyan yılı dahil önceki 2 yıl için çok düşük tutarda bir tarhiyatın dahi vergi indirimini etkilemesinin önemli olumsuz sonuçlar doğurabileceği düşünülmektedir.
Ayrıca, gelir vergisi mükelleflerinden zararlı gelir unsuruna sahip olan mükelleflerin (vergi potansiyeli yaratmayan sürekli mükellefiyetin/mükellefiyetlerin) hesaplanan vergi üzerinden orantıya dahil olup olmayacakları ayrı bir tartışma konusu olabilecektir.
İlaveten, son beş yıllık zaman aşımı süresi dahilinde 213 sayılı VUK kapsamında herhangi bir yargı kararı beklenmeksizin doğrudan bir tespitle mükellef haklarının zedelenmesinin hukuk devletinin temel ilkelerine aykırı olduğu görüş ve kanaatine sahip olduğumuzu ifade etmek isteriz. Kaldı ki, bu tespit hukuki açıdan kesinleştiğinde zamanaşımı süresi kesinleşme tarihinden itibaren başlayabilecektir.
Bir başka özel husus ise, beyannamenin verildiği tarih itibariyle 1.000-TL gibi çok cüzi bir borcun vergi indirimi imkanını engellemesi yerine, vergi indiriminden yararlanılan tutarın belli oranını aşan borçların dikkate alınmasının daha adil sonuçlar ortaya koyabileceğini ifade ederiz.
Son olarak ise, vergi indirimi hakkına sahip teşvik belgeli mükelleflerimiz için süre sınırı bulunan bu hakkın uygulanmasında öncelik sırasının nasıl ve ne şekilde uygulanacağına dair husustur. Bu konu bazı sorunları da ileriki dönemlerde önümüze getirecektir.