Yönetim Kurulu Üyesi Haciz
Danıştay 9. Daire E. 2014/8458
T.C.
DANIŞTAY
Dokuzuncu Daire
Esas No : 2014/8458
Karar No : 2017/7016
Anahtar Kelimeler : -Anonim Şirket,
-Temsil,
-Yönetim Kurulu
Özeti: Asıl borçlu A.Ş’ne ait vergi borcunun tahsili amacıyla, yönetim kurulu üyesi olan davacıya ait araçlara uygulanan haczin kaldırılması istemiyle açılan davada; dosyada mevcut Ticaret Sicili Gazetesi’nden, yönetim kurulu başkanı olan şahsın, şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı görüldüğünden; şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan davacının taşınmazları üzerine uygulanan haciz işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan: …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
Vekili : Av. …
İstemin Özeti: ……………….. Tekstil Boya San. ve Tic. A.Ş’ne ait kamu alacağının tahsili için kanuni temsilci sıfatıyla davacıya ait üç adet motorlu taşıt üzerine uygulanan haczin kaldırılması istemiyle açılan davanın reddine ilişkin Ankara 4. Vergi Mahkemesinin 10/01/2014 tarih ve E:2013/1023, K2014/37 sayıh kararının; dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istenilmektedir.
Cevabın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi Duygu Dalkıran’ın Düşüncesi: Davacının kanunî temsilci olduğu ileri sürülen dönemde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesinde, “Anonim şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur.” hükmüne yer verilmek suretiyle kural olarak anonim şirketlerin kanunî temsilinin yönetim kuruluna ait olduğu düzenlenmiş, “Vazifelerin âzalar arasındaki taksimi” başlıklı 319. maddesinde, “Esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azalan arasında taksim edilip edilmeyeceği ve taksim edilecekse bunun nasıl yapılacağı tespit olunur. İdare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil salahiyeti verilir. Esas mukavele ile temsil salahiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya bazılarım idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabilmek için umumi heyete veya idare meclisine salahiyet verilebilir. Bu gibi kayıtlar bulunmadığı takdirde 317. madde hükmü tatbik olunur.” kuralına yer verilmek suretiyle, esasen yönetim kuruluna ait olan şirketi temsil ve idare yetkisinin, esas sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına veya esas sözleşmede genel kurula veya yönetim kuruluna verilecek yetki ile yönetim kurulu üyesi olmaları şartıyla murahhas üyelere veya şirkette pay sahibi olmasalar bile müdürlere devredilebileceği kurala bağlanmıştır.
1 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği’nin son halinde de, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 319 ve müteakip maddelerine göre, temsil yetkisi murahhas azalara veya müdür olarak üçüncü kişilere bırakılmamış ise yönetim kurulu üyelerinin kanuni temsilci sıfatım taşıyacakları, buna göre, amme alacağının, anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde, tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi konumundaki yönetim kurulu üyelerinin şahsi mal varlıklarından takip ve tahsili cihetine gidilmeden önce, şirket esas sözleşmesinin ve ticaret sicili kayıtlarının tetkik olunması ve temsil salahiyetinin aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan murahhas bir veya birkaç üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere bırakılmış olup olmadığının tespit edilmesinin gerektiği, şirket esas sözleşmesinde bu şekilde bir görevlendirmeye ilişkin herhangi bir kayıt bulunmaması halinde, 6762 sayılı Kanunun 317. maddesi hükmü göz önüne alınmak suretiyle, yönetimde bulunan tüm üyelerin müşterek ve müteselsil sorumlu olacakları, ifade edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; 28.07.2005 tarih ve 6356 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan, ………………….. Tekstil Boya San. ve Tic. A.Ş’nin 14.07.2005 tarihli genel kurul kararına göre, “3 yıl süre de yönetim kurulu üyeliğine ………………., …………………………, ……………………………..”in seçildiği; aynı tarih ve sayılı gazetede yayımlanan,
21.07.2005 tarihli yönetim kurulu kararına göre de, “yönetim kurulu başkanlığına …’nın, yönetim kurulu başkan yardımcılığına ……………….’in, yönetim kurulu üyeliğine ……………………’in seçildiği ve yönetim kurulu başkanı ……………………….’nın münferiden şirketi temsil ve ilzam etmesine” karar verildiği görülmektedir.
Anonim şirketlerin temsil yetkisinin kural olarak yönetim kuruluna ait olduğu dikkate alındığında, temsil yetkisinin yönetim kurulu başkanına verilmesine ilişkin yönetim kurulu kararının geçerli bir karar olup olmadığının anlaşılabilmesi için, Mahkemece, şirket ana sözleşmesi getirtilerek, sözleşmede yönetim kuruluna temsil işlerinin taksim edilmesi konusunda yetki verilip verilmediğinin incelenmesi, yetki verilmediğinin anlaşılması halinde, davacının da aralarında olduğu yönetim kurulunun; yetki verildiğinin anlaşılması halinde ise, yalnızca yönetim kurulu başkanı …………………………’nın sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir.
Öte yandan, Vergi Mahkemesi tarafından şirket ana sözleşmesinin incelenmesi üzerine, yönetim kurulunun ve dolayısıyla davacının kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu olduğunun anlaşılması halinde, davacının araçlarına haciz konulmadan önce, kamu alacağının şirket nezdinde usulüne uygun kesinleştirildiği, söz konusu borçların, davacının kanuni temsilci olduğu dönemlere ilişkin olduğu ve dava konusu haciz işleminden önce, davacı adına usulüne uygun ödeme emri düzenlendiği hususlarının araştırılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlıkta, ………………….. Tekstil Boya San. ve Tic. A.Ş’ne ait kamu alacağının tahsili için yönetim kurulu üyesi olan davacının üç adet motorlu taşıtı üzerine uygulanan haczin kaldırılması istemiyle açılan davayı;
25.07.2005 tarihinde …………. Teks. Boya San ve Tic A.Ş’nin yönetim kurulu başkanlığına ………………’nın, yönetim kurulu üyeliklerine ise davacı ……………….. ile ………………..’in 3 yıllık süreyle seçildiği, bu durumun 28.07.2005 tarihinde yayımlanan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği, ilanda …………….’nın münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı belirtilmekte ise de, idari yönden yapılabilecek olan görev paylaşımının 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesinin kanuni temsilcilere yüklediği vergisel yükümlülükler bakımından geçerli olamayacağı ve amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağına ilişkin kanun hükmü dikkate alındığında davalı idarece, andan şirketin davacının şirket hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olmasından önceki muhtelif vergi borçlarının şirketten tahsil edilemediğinden bahisle şirket adına kayıtlı mal varlığının araştırılarak borcu karşılayacak yeterli malının bulunmadığının anlaşılması üzerine, yönetim kurulu üyesi ve kanuni temsilci sıfatından dolayı davacı adına kayıtlı araçların haczi yolunda tesis edilen işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesinde “tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıfların ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, maddenin ikinci fıkrasında da birinci fıkrada yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının malvarlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı belirtilmiştir.
Diğer yandan, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemlerde yürürlükte olan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 317. maddesinde anonim şirketlerin, idare meclisi tarafından idare ve temsil olunacağı, 319. maddesinde, esas mukavelelerde idare ve temsil işleri idare meclisi üyeleri arasında paylaştırılabileceği gibi üyelerden birine şirketi temsil yetkisinin verilebileceği, 321. maddesinde ise, temsile yetkili olanların şirketin maksat ve mevzuuna giren her türlü işlemleri şirket adına yapmak hakkına sahip olduğu hükümlerine yer verildikten sonra, 336. maddesinin son fıkrası ile de, temsil yetkisinin idare meclisi üyelerinden birine bırakılması halinde mesuliyetin ilgili imzaya ait olacağı, o işlemden dolayı müteselsil sorumluluğun cari olmayacağı ifade edilmiştir.
Bu hükümlerin değerlendirilmesinden, anonim şirketlerde şirketten tahsil edilemeyen vergi alacağının anonim şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınan yöneticilerin malvarlığından tahsil edilebileceği sonucu ortaya çıkmakta, şirket yönetim kurulu üyesi bulunmakla birlikte şirketi temsile ve ilzama yetkili kılınmayan yöneticilerin şirketin borcu nedeniyle takip edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden ……….. Tekstil Boya San. ve Tic. A.Ş’nin ödenmeyen vergi borçlanma, yönetim kurulu üyesi olan davacıdan tahsili amacıyla davacıya ait üç adet araç üzerine dava konusu haciz işleminin uygulandığı görülmekte ise de, dosyada mevcut Ticaret Sicil Gazetesi suretlerinden, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde yönetim kurulu başkanı ………… ,’nın şirketi temsil ve ilzama münferiden yetkilendirildiği, davacının şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacıma borçlu şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı açık olduğundan, taşınmazları üzerine uygulanan haciz işleminde ve davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Ankara 4. Vergi Mahkemesi’nin 10/01/2014 tarih ve E:2013/1023, K:2014/37 sayılı kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 18/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.