Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Danıştay 4. Daire Kararı E.2013/4011 – Sponsorluk

Danıştay 4. Daire Kararı E.2013/4011

T.C.

DANIŞTAY

Dördüncü Daire

Esas No: 2013/4011

Karar No : 2017/6706

Anahtar Kelimeler: -Reklam,

-Sponsorluk,

-Kurum Kazancı

Özeti: Sponsorluk sözleşmesi gereği yapılan harcamaların gider kaydında, sözleşme içeriğinin dikkate alınması gerektiği hakkında.

Temyiz Eden: Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı Vekili : Av. …

Karşı Taraf : … Giyim Tekstil Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim

Şirketi

Vekili : Av. …

İstemin Özeti: Davacı tarafından, sponsorluk sözleşmeleri gereğince yapılan harcamaların tamamı gider olarak kaydedilerek kurum kazancının eksik beyan edildiğinden bahisle vergi ziyaı cezalı olarak tarh edilen 2010 yılı kurumlar vergisinin kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Eskişehir 1. Vergi Mahkemesinin 20/02/2013 gün ve E:2012/555, K2013/121 sayılı kararıyla; karşılıklı edimlere yer verilerek düzenlenen sponsorluk sözleşmelerinin içeriğinde yer alan ve davacı şirkete ve sözleşmenin diğer taraflarına sağlanan menfaatlerin değerlendirilmesinden, davacı şirketçe sözleşmelerin taraflarına verilen mallar ya da hizmetlerin sosyal amacı öne çıkaran harcamalar olmayıp, ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkisi olan reklam harcamaları olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Cevap verilmemiştir.

Tetkik Hâkimi Uğur Karaca’nın Düşüncesi : Uyuşmazlığa sebep olan sözleşmelerin sponsorluk sözleşmesi olduğu anlaşıldığından tarhiyatı kaldıran Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince işin gereği görüşüldü:

Davacı tarafından, sponsorluk sözleşmeleri gereğince yapılan harcamaların tamamı gider olarak kaydedilerek kurum kazancının eksik beyan edildiğinden bahisle vergi ziyaı cezalı olarak tarh edilen 2010 yılı kurumlar vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davanın kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi karan temyiz edilmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu‘nun “Diğer İndirimler” başlıklı 10. maddesinin 1/b bendinde, “(1) Kurumlar vergisi matrahının tespitinde; kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından sırasıyla aşağıdaki indirimler yapılır: …b) 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun de 17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının sözü edden kanunlar uyarınca tespit edilen amatör spor dallan için tamamı, profesyonel spor dalları için %50’si” hükmüne yer verilmiş, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde ise: “Sponsor olan kurumun adının anılması koşuluyla, resmi spor organizasyonları için yapılan saha, salon veya tesis kira bedelleri, sporcuların iaşe, seyahat ve ikamet giderleri, spor malzemesi bedeli, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün uygun göreceği spor tesisleri için yapılan ayni ve nakdi harcamalar, sporcuların transfer edilmesini sağlayacak bonservis bedelleri, spor müsabakaları sonucuna göre sporculara veya spor adamlarına prim mahiyetinde ayni ve nakdi ödemeler gibi harcamaların sponsorluk harcaması olarak değerlendirileceği, spor sahalarına, sporcuların veya diğer ilgililerin spor giysilerinin ya da spor araç ve gereçlerinin üzerine yazılı veya elektronik sinyaller yardımıyla sanal olarak kurumun tanıtımının yapılmasını sağlayacak amblem, marka, isim ve benzeri işaretler konulması gibi doğrudan ticari fayda sağlayan ve kurumun tanıtımını amaçlayan harcamaların ise reklam harcaması olarak değerlendirileceği belirtilmiştir.

Davacının taraf olduğu sözleşmelerin incelenmesinden; genel olarak davacının yükümlülüğünün, karşı tarafın belirli giyim tedarikini üstlenmek olduğu; karşı tarafın yükümlülüklerinin ise davacının logosunun sözleşmelerde belirtilen alanlarda ve internet sitelerinde yer almasının sağlanması ayrıca sportif organizasyonlara davacı adına bilet temin edilmesi gibi hususlar olduğu anlaşılmıştır.

Bu durumda, söz konusu sözleşmelerin kapsamının sponsorluk veya reklam kavramlarından hangisine ilişkin olduğunun değerlendirilmesi

Reklam, insanları gönüllü olarak belli bir davranışta bulunmaya ikna etmek, belirli bir düşünceye yöneltmek, dikkatlerini bir ürüne, hizmete, fikir ve kuruluşa çekmeye çalışmak, onunla ilgili bilgi vermek, ona ilişkin görüş ve tutumlarını değiştirmelerini veya belirli bir görüşü ya da tutumu benimsemelerini sağlamak amacıyla oluşturulan; iletişim araçlarından yer ya da süre satın almak yoluyla sergilenen ya da başka biçimlerde çoğaltılıp dağıtılan ve bir ücret karşılığı oluşturulduğu belli olan duyurular olarak, sponsorluk ise bir kuruluşun belirlemiş olduğu hedeflere ulaşmak için spor, sanat, kültür ve sosyal olaylar ile çeşitli kişi ve kuruluşlara nakdi veya başka türlü desteklerle yapılan tüm faaliyetlerin planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesi süreçlerini kapsayan taraflar arasında karşılıklı olarak birbirlerine fayda sağlamaya yönelik yapılan yazılı iş antlaşmaları olarak tanımlanabilecektir.

Tanımlardan da anlaşılacağı üzere gerek reklam gerekse de sponsorluk sözleşmelerinin her ikisinde de taraflar arasında karşılıklı edimler mevcut bulunduğundan sözleşmeler bu yönden ele alınarak sınıflandırılamamaktadır, reklam sözleşmelerinde reklamı veren de iletişim aracı sağlayıcısı arasında yer, zaman ve bedel belirlenerek doğrudan bir ürün, hizmet veya marka vb. tanıtılırken, sponsorluk sözleşmelerinde ise sponsora ait ürün, hizmet veya marka vb. tanıtımında desteklenen kurum veya kişinin imaj ve prestijinden de faydalanılmaktadır. Bunun yanı sıra sponsorluk sözleşmelerinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için gerekli olmayan bazı edimler de yer alabilmektedir.

Yukarıda anlatım bulan hususlar bir arada değerlendirildiğinde, davacının söz konusu sözleşmeler nedeniyle elde edeceği faydada desteklenen kurumların imaj ve prestijinden de faydalanılması, karşı tarafların edimleri arasında yer alan ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için gerekli olmayan sportif faaliyetler için bilet temin edilmesi gibi sözleşme maddelerinin bulunması nedeniyle uyuşmazlığa sebep olan sözleşmelerin sponsorluk sözleşmesi olduğu sonucuna varıldığından, dava konusu tarhiyatta hukuka aykırılık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyiz isteminin kabulü de Vergi Mahkemesi kararttım bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay’da kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 09/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Exit mobile version