T.C.
Danıştay Başkanlığı
7. Daire
Esas No.: 2016/1295
Karar No.: 2017/5469
Karar tarihi: 02.10.2017
İstemin Özeti : Davacının sahibi olduğu yatın, özel tüketim vergisi ödenmeksizin gemi siciline kayıt ve tescil edildiğinden bahisle, hakkında düzenlenen 18.9.2012 tarih ve 506-1 sıra nolu yoklama fişine istinaden, 2011 yılının Ağustos dönemine ilişkin olarak re’sen tarh edilen özel tüketim vergisine ve kesilen vergi zıyaı cezasına ilişkin işlemi; dosyada mevcut tonilato ve denize elverişlilik belgelerinden, davacı tarafından 2011 yılında imal ve inşa ettirilen ” X1 ” isimli deniz taşıtının 31,77 metre boyunda, 214 Gros tonilatoluk (64 net tonilato) olduğundan bu haliyle de 18 Gros tonilatoyu aşması, denizde seyretmeye mahsus olması, yat ve diğer eğlence ve spor tekneleri niteliğinde olmadığının anlaşılması karşısında; 4760 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı Listede G.T.İ.P. numaraları yer alan ve tanımları yapılan eşya kapsamına girmediği gerekçesiyle iptal eden Muğla Vergi Mahkemesinin 14.5.2013 gün ve E:2012/1101; K:2013/357 sayılı kararının; davacı adına tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …………….. ‘in Düşüncesi : Takdir komisyonunca takdir olunan veya vergi inceleme raporuyla belirlenmiş bir matrah ya da matrah farkına dayanmaksızın, sırf yoklama fişine dayanarak yapılan re’sen tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığından, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle verilen mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmediğinden temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacının sahibi olduğu yatın, özel tüketim vergisi ödenmeksizin gemi siciline kayıt ve tescil edildiğinden bahisle, hakkında düzenlenen 18.9.2012 tarih ve 506-1 sıra nolu yoklama fişine istinaden, 2011 yılının Ağustos dönemine ilişkin olarak re’sen tarh edilen özel tüketim vergisi ve kesilen vergi zıyaı cezasına ilişkin işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Türk vergi sisteminde asıl olan verginin, mükellef tarafından belli dönemlerde beyan edilen matrah üzerinden hesaplanmasıdır. Mükellef beyanının doğru yapılmadığı, eksik yapıldığı veya süresi içerisinde yapılmadığı hallerde ise 213 sayılı Vergi Usul Kanununda öngörülen tarh yöntemleri kullanılmak suretiyle noksan ödenen veya hiç ödenmeyen vergi, Vergi İdaresince tamamlatılır. Bu tarh yöntemlerinden biri de re’sen vergi tarhı yöntemidir.
213 sayılı Kanunun tarh ve tahakkuk usulünü düzenleyen ikinci kısmında yer alan re’sen vergi tarhı başlıklı 30’uncu maddesinin birinci fıkrasında; “Re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde, takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkı re’sen takdir olunmuş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm uyarınca, re’sen vergi tarhını, vergi alacağının yetkililerce re’sen takdir olunan matrah veya matrah farkı üzerinden vergi nispeti uygulanmak suretiyle hesaplanması olarak tanımlamak mümkündür. Vergi İdaresince re’sen vergi tarh olunabilmesi için, öncelikle, re’sen takdir olunmuş bir matrah veya matrah farkının varlığı gereklidir. Başka bir anlatımla, Vergi İdaresince re’sen yapılan vergi tarhının hukuken geçerli olabilmesi için, tarhiyatın, 213 sayılı Kanunun 74’üncü maddesi uyarınca matrah takdiri yapmakla görevli bulunan takdir komisyonunca takdir olunan ya da 135’inci maddesi uyarınca vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından düzenlenen inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah farkına dayandırılmış olması gerekmektedir.
Bu itibarla, takdir komisyonunca takdir olunan veya vergi inceleme raporuyla belirlenmiş bir matrah ya da matrah farkına dayanmaksızın, sırf yoklama fişine dayanarak yapılan re’sen tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığından, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle verilen mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine, kararın tebliğ tarihini izleyen on beş (15) gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 2.10.2017gününde oybirliği ile karar verildi.