Son Dönemlerde Alınan Vergi Yargısı Kararları – I
Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir, Bağımsız Denetçi,
E. Hesap Uzmanı
cakmakciali@taxauditingymm.com
“Kanunlar, Büyük Sineklerin Geçtiği Ve Küçüklerinin Yakalandığı Örümcek Ağlarıdır.”
Honoré de Balzac
Son Dönemlerde Alınan Vergi Yargısı Kararları – II
Son Dönemlerde Alınan Vergi Yargısı Kararları – III
Son Dönemlerde Alınan Vergi Yargısı Kararları – IV
I-Giriş:
Vergi, çok basit ve yalın haliyle devletin ve/ya da devletten vergilendirme yetkisi alan diğer kamu idarelerinin kamu harcamalarını karşılamak amacıyla kanuna dayanarak ve usûlüne uygun olarak, gerçek ve tüzel kişilerden, hukukî cebir altında, karşılıksız olarak ve geri vermemek üzere aldıkları paralar olarak kamu maliyesi içinde ifade edilen bir terminolojidir.
Devlet ya da daha genel anlamda idare ile kişiler arasında vergilendirmeden doğan ilişkilere “vergi hukuku ilişkisi” denilmekte, İdare ile mükellef arasında ortaya çıkan uyuşmazlıklar geneli itibariyle verginin tarh ve/ya da tahsil edilmesi aşamalarında yapılan işlemler ile ceza kesme işlemlerinden kaynaklanmaktadır.
Tarh aşamasına ilişkin uyuşmazlıklar, vergi tarhı ve/ya da ceza kesme işlemlerinde ortaya çıkan hesap ve/ya da vergilendirme hataları ile bu işlemlerin ilgiliye tebliği gibi hususlarda; tahsil aşamasına ilişkin uyuşmazlıklar ise, teminat istenmesi, tahakkuka ve/ya da ihtiyatî tahakkuka dayanan ihtiyatî haciz uygulanması, ödeme emri, haciz ve malların paraya çevrilmesi, tecil ve terkin taleplerinin reddi konularında ortaya çıkmaktadır
Vergi hukuku mükellef ile idarenin sorunlarının oldukça fazla yaşandığı kamu hukuku alanlarından biri olarak mütalaa edilmektedir. Gerçekten de özellikle İdare tarafından yapılan gerek usul, gerekse maddi vergi hataları mükellefleri yargı sürecine sürüklemektedir.
Mükellefler açısından bu hukuki sorunların özellikle usul kanununda önemli çözüm safhaları sunulsa da, çoğu zaman bu çözüm yolları yeterli ve sağlıklı sonuçlar doğurmamaktadır. Kanun düzenlemeleri, mükelleflere önemli haklar sunmakla beraber önemli düzeyde ağır yükümlülükler de getirmektedir. Özellikle bu yükümlülüklerin ihlali ise vergi ihtilafı yaratmaktadır.
Vergi Yargısı vergi uyuşmazlıklarını çözmek, çözümlemek, mükellef ile devlet arasındaki çıkar dengesini kamu yararına uygun şekilde kurmak, vergi yönetimini denetlemek ve içtihat yaratmak, hukuki güvenliğin teminatı olmak gibi temel bazı misyonları üstlenmektedir. Her ne kadar bazı eleştirileri bünyesinde taşısa da, hukuk devletinin temel ilkeleri kapsamında “mükellef hakları” ciddi şekilde adı geçen yargı alanında önemli sonuçlara vaka kararlara gebe kalmaktadır.
Vergi davalarının konusunu çoğu zaman İdare tarafından yapılan işlemler oluşturmakla birlikte bu işlemlerin “Kesin Ve Yürütülmesi Zorunlu” bir işlem mahiyetinde olması özel önem taşımaktadır. Bir diğer ifadeyle, yapılan bir işlemin dava konusu edilebilmesi için “icrai” nitelikte olması gerekir. İdarenin kendi iç işleyişine ilişkin “hazırlayıcı işlemler” dava konusu edilmez.
Beyan üzerine tarh edilen vergilere karşı dava açılamaz, ancak beyannameye ihtirazı kayıt koyarak dava hakkı saklı tutulabilir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun beşinci kitabı ‘Vergi Davaları’ başlığını taşımakta olup, 377’nci maddesi uyarınca mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler, haklarında idarece tarh edilen vergiler ve kesilen cezalara karşı 2576 sayılı ‘Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 6’ncı maddesinde yer alan uyuşmazlıkları çözümlemekle görevli vergi mahkemelerinde dava açabilmektedirler. Ayrıca, vergi dairesi tadilat ve takdir komisyonlarınca tahmin ve takdir olunan matrahlara karşı da vergi mahkemelerinde dava açılabilmektedir.
Aşağıdaki çalışmada yüzlerce yargı kararları tarafımızca incelenmiş ve belli bir detay bazında sizlere herhangi bir değerlendirme yapmaksızın sunulmaktadır. Yargı kararlarına konu işlem, eylem veya konuları incelerken ve değerlendirirken, bu vakalara ilişkin “olayların olduğu döneme ilişkin yasal mevzuatı” özel olarak dikkate almanızı önemle önermekteyiz.
Keza, yargı kararlarına konu işlem, eylem veya hukuki olguları sorgularken olayların koşullarını da “somut olay bazında” değerlendirmeniz gerekmektedir.
Yargı kararları, sizlere yargı içtihatlarının nasıl geliştiğini gösterdiği gibi, savunma mekanizmaları ve haklarımız hakkında belli referans noktaları sağlamakta; karar almakta karşılaşılabilecek olası riskleri ve sonuçlarını göstermektedir.
II-Son Dönemlerde Alınmış Yargı Kararları:
1-Danıştay 3. Daire,
Esas No: 2012/997
Karar No: 2015/3175
Kanuni Temsilcilik Sıfatı Sona Eren Kişi İçin Müteselsil Sorumluluk Olmayacağı
- Limited Şirket Ortağının Hissesini Satmış Olmasına Ve Kanuni Temsilcilik Görevini De Tescil Ve İlan Ettirerek Görevi Son Bulmasına Karşın, Daha Sonraki Dönemde Defter Ve Belge İbraz Etmeme Fiillerinden Dolayı Vergi Mahkemesi VUK 10. Maddeye Göre Temsil Yetkisi Sona Eren Kanuni Temsilcinin Sorumlu Olmayacağına Hükmetmiştir.
- Buna Karşın, AATUHK’nın Mükerrer 35/5. Maddesine Göre İse Amme Alacağının Doğduğu Zamanlarda Kanuni Temsilci Olan Kişinin Takip İşlemine Tabi Olmasına Yasal Engel Olmadığına Hükmedilmiştir.
- Kendisine Ödeme Emri Tebliğ Edilen Davacı Temyize Gitmiştir.
- Defter Ve Belge İbrazına İlişkin Yazı Kanuni Temsilcilik Sıfatının Son Bulduğu Dönemden Sonra Tebliğ Edildiği Tespit Edilmektedir.
- VUK 10’a Göre Sorumluluk Kanuni Temsilcilik Sıfatının Tescil İle Kazanıldığı Ve Kaybedildiği Dönemdeki Vergilendirme Görevleri İçin Geçerli Olduğu Belirtilmiştir.
- Kanuni Temsilcilik Sıfatına Haiz Ortak Veya Ortaklar Tescil Edilip Yayımlanıncaya Kadar Sorumlu Olacaklardır. Bu Açıdan Ortak/Kanuni Temsilci Sorumlu Olmadığından Mahkeme Kararı Onanmaktadır.
- Anayasa Mahkemesi, 2014/144 Esas Sayılı (RG Tarihi; 03.04.2015) Kararıyla AATUHK’nın Mükerrer 35. Maddesinin 5. Bendini İptal Etmiştir. (Amme Alacağının Doğduğu Ve Ödenmesi Gerektiği Zamanlarda Kanuni Temsilci Veya Teşekkülü İdare Edenlerin Farklı Şahıslar Olması Halinde Bundan Her İkisinin Müteselsil Sorumlu Olacağına Dair Kural)
- Dolayısıyla, İptal Edilmiş Bir Hukuk Kuralını Mevcut Duruma Uygulamak Ve Kanuni Temsilciyi Sorumlu Tutmak Hukuka Uygun Olmadığından “İptali” Gerekmektedir.
2-Danıştay 4. Daire,
Esas No: 2012/6717
Karar No: 2015/86
İşi Bırakmış Addedilen Mükellef Hakkında Beyanname Vermeme Nedeniyle Özel Usulsüzlük Cezası Kesilemez.
- Davacı, İşi Bırakmasına Rağmen Vergi Dairesine Bildirimde Bulunmamıştır.
- İdare, 2009 Yılı Beyanlarını Elektronik Ortamda İletmediği Gerekçesiyle Özel Usulsüzlük Cezaları Düzenlemiştir.
- İstanbul 10. Vergi Mahkemesi, Mükellefiyeti Devam Ettiği Görülen Davacının Yükümlülüğünü Yerine Getirmediği Gerekçesiyle Cezayı Azaltarak İşlemi Tasdik Etmiştir. Her İki Taraf Temyize Gitmiştir.
- Danıştay 4. Daire, VUK 160. Maddede Bilinen Adreslerinde Bulunamayan Ve Başkaca Adreste Faaliyette Bulunduğu Tespit Edilemeyen Mükelleflerin Vergi Dairesince Resen Terk İşlemi Uygulayacağının Açık Olduğuna Karar Vermiştir.
- Davacı Adına Yapılan 2005, 2008 Ve 2009 Yıllarındaki Yoklamalarda Bilinen Adreslerinde Bulunamadığının Tespit Edildiği Anlaşılmaktadır.
- Bu Durumda, Mükellefiyetin Resen Terk Edilmesi Nedeniyle Elektronik Ortamda Beyanname Vermeme Nedeniyle Kesilen Ceza Yasaya Uygun Olmadığından “İptal” Edilmesi Gerekmektedir.
3-Danıştay 3. Daire,
Esas No: 2013/5121
Karar No: 2014/283
Yargı Kararının Geç Uygulanması
- Mükellef Koda Alınmasına Karşın Davayı Kazanmış Ve İdari İşlemi “İptal” Ettirmiştir.
- Mükellef, Yargı Kararının Geç Uygulanması Nedeniyle İdareye Maddi Ve Manevi Tazminat Davaları Açmıştır.
- Mükellef Koda Alınmasının İptalinden “15 Ay Sonra” Koddan İdare Tarafından Çıkartılmıştır.
- Davacı, Zararı İspatlayıcı Belge Olarak Sadece Koda Alınmadan Önceki Ciro İle Sonraki Dönem Cirolarını Gösteren Delilleri Bulundurmaktadır.
- İstanbul 4. Vergi Mahkemesi “Sadece Bu Delillerin Zararı İspata Yetmediğini”, Zararın/Ciro Kaybının Başka Nedenlerle De Gerçekleşmiş Olabileceği Savlarıyla Davayı Red Etmiştir.
- 2577-İYUK’un 28/3üncü Bendinde Danıştay Bölge İdare İdare Ve Vergi Mahkemeleri Kararlarına Göre İşlem Tesis Edilmeyen Durumlarda İdare Mahkemesi Veya Danıştay Ta Maddi Ve Manevi Tazminat Davaları Açılabileceğine Değinilmiştir.
- Anayasanın 2. Maddesi “Hukuk Devletini” Tanımlarken İdarenin Mahkeme Kararlarını “Aynen” Ve “Gecikmeksizin” Uygulayacağını Ve Bu İşlemin “Kararın İdareye Tebliğinden İtibaren 30 Günden” Fazla Olamayacağını Hüküm Altına Almaktadır.
- İYUK 28. Maddeye Göre Kararlar İdareye Tebliğden İtibaren 30 Gün İçinde İşlem Yapmak Zorundadır.
- Kamu Hizmetinin Yürütülmesi Esnasında Hukuk Kurallarına Uyulmaması İdarenin “Ağır Hizmet Kusuru” İşlediğini Göstermektedir.
- Danıştay: Maddi Tazminat Yönünden Temyiz Talebi Red Olmuş, Manevi Tazminat Yönünden Kabulü Gerekmektedir.
4-VDDK,
Esas No: 2015/414
Karar No: 2015/304
VDDK,
Esas : 2013/377
Karar : 2014/200
Tasfiyesi Tamamlanan Şirketin Dava Ehliyeti Yoktur.
- İstanbul 10. Vergi Mahkemesi, “Münfesih” Şirket Adına Düzenlenen KDV Ceza İhbarnamesi Üzerine 2013 Yılında “Tescil İle Hukuki Varlığı Sona Eren Şirketin” Haklara Sahip Olmasının Mümkün Olmadığına, Ayrıca Borçlu Kılınmasının Ve Temsilinin Mümkün Olmadığına Karar Vermiştir.
- Mahkeme, Tasfiye Öncesi Dönem Dahi Olsa, Şirket Adına Vergi Tarh Ve Ceza Kesme İşlemi Yapılamayacağını, Hukuki Sonuç Doğurmayacağını, Hukuki Sonuç Doğurmayan Ve Hukuk Düzeninde Varlık Kazanmayan İşlemin Herhangi Bir Kişinin Menfaatini İhlal Edemeyeceğini Belirtmiştir.
- Dolayısıyla Tasfiye Memuru Tarafından Şirkete Temsilen Dava Açılması Ehliyet Yönünden Mümkün Değildir.
- Esasa İlişkin Karar Verilmesi İse Bu Nedenle Olanaksızdır.
- Tasfiye Edilerek Hukuki Varlığı Sona Eren Şirketin Dava Ehliyeti Ve Medeni Haklarını Kullanma İmkanı Yoktur.
- Yargı Yerlerinde Temsil Edilebilmesi Mümkün Değildir.
- VDDK, Vergi Mahkemesinin Israr Kararının Yerinde Olduğuna Karar Vermiştir.
5-VDDK,
Esas No: 2015/408
Karar No: 2015/323
Davacının Gayrimenkulüne Haciz Konulması “Haciz Kaydı Bulunduğu Sürece” Mülkiyet Hakkından Faydalanmayı Engellediğinden İdareden Haczin İptaline İlişkin Daha Önce (İlk Haciz İşleminde) Dava Açılmaması Dava Açmayı Engellemez.
- Davacı Maliki Olduğu Taşınmaz Üzerine 2006 Yılında İdare Tarafından Haciz Konduğunu Öğrendikten Sonra 2011 Yılında Dilekçe İle Başvuru Yaparak Haczin Kaldırılmasını Talep Etmiştir.
- İdare Cevap Vermediğinden Davacı Red Olmuş Sayarak Zamanında Dava Açmıştır.
- İstanbul 4. Vergi Mahkemesi, Olayda Vergilendirme Hatası Yoktur, 2006 Yılında Öğrenilen Hacize Karşı Yasal Süresinde Başvuru Yapılmadığından Süre Nedeniyle Red Etmiştir.
- Danıştay 9. Dairesi, Davacının Kartal Sulh Mahkemesinin 2004 Yılında Kesinleşen Kararı İle Babasının Mirasını Kayıtsız Şartsız Red Ettiğini, Bu Nedenle Borçtan Sorumlu Olmayan Davacının Talebine Cevap Verilmemesini Vergilendirme Hatası Olarak Değerlendirmiştir.
- Vergi Mahkemesi Israr Kararı İse Bozulmuştur.
6-Danıştay 4. Daire,
Esas No: 2014/1910
Karar No: 2015/63
Davacı Vergi Borçlarının Zamanaşımına Uğradığını İddia Ederek Terkini Talep Etmesine Karşın, “Tüm Vergi Borçlarının” Terkin Edilmesine İlişkin Talebin Reddine Dava Açılamaz.
- Davacı Kanuni Temsilci Olduğu Şirketten Kaynaklı Tüm Vergi Borçlarının 6183 Sayılı Kanun Kapsamında Terkin Olduğunu İddia Ederek Talepte Bulunmasına Karşın Talep Davalı İdare Tarafından Red Edilmiştir.
- İstanbul 8. Vergi Mahkemesi, Ret İşleminin Hukuka Aykırılığına İlişkin İstemin;
– 2577 Sayılı Kanun Kapsamında Bir Dava Niteliğinde Olmadığından Esasın İncelenme İmkanının Olmadığı,
– Şirkette Hangi Dönemlerde Kanuni Temsilci Veya Ortak Olunduğunun Bilinmediği,
– Hangi Dönem Ve Tür Vergi İçin Talebin Yapıldığının Bilinmediği,
– 6183 Sayılı Kanun Kapsamında Hangi Aşamada Olunduğu Bilinmediği Gibi “Bütün Vergi Borçları” Gibi Muğlak Bir İfadeyle Yapılan Başvurunun Reddinin “Kesin Ve Yürütülmesi Zorunlu” Bir İşlem Olmadığı Gerekçesiyle Davayı Red Etmiştir.
Danıştay İse Kararı Onamıştır.
7-Danıştay 9. Daire,
Esas No: 2016/2470
Karar No: 2016/2889
YMM’nin Vergi İncelemesinden Kaynaklı Yetkileri Kanun Kapsamında Bulunmadığından Müteselsil Sorumlu Olamayacaklarına Dair Karar.
- YMM’lerin Karşıt İncelemelerle İlgili Olarak VUK Kapsamında Defter Ve Belge İbrazı İsteme Yetkileri Bulunmamaktadır.
- Yönetmeliklerle Verilen Bu Yetki Vergi İnceleme Amacı Görmemektedir.
- Bu Yetki Kanuna Aykırı Şekilde Yönetmelik İle Genişletilemez.
- Kanunda YMM’lere Karşıt İnceleme İle Araştırma Görev Ve Yetkisi Veren Veya Buna Benzer Hüküm Bulunmamaktadır.
- Kanun 3. Kişiler Nezdinde Vergi İncelemesi Yetkisi Vermediği Gibi, Yönetmelik Hükümleri İle Bu Tarzda Bir Yetki Verilemez.
- Ortaktan Alacaklara Faiz Tahakkuk Ettirmeyen Şirket İçin YMM’nin Vergi Zıyaı Nedeniyle Sorumlu Tutulabileceği, Sorumluluğun Tebliğle Genişletilemeyeceği Ve İnceleme Yetkisi Verilemeyeceği Açıktır.
- YMM’nin Faiz Tahakkuk Ettirmeyerek Örtülü Kazanç Dağıtımından Fiilen Sorumlu Tutulmaları Mümkün Olmadığından Ödeme Emrinin İptali Gerekmektedir.
8-Aydın Vergi Mahkemesi,
Esas No : 2016/471
Karar No: 2016/637
Yapı Kooperatifinde “Yapı Ruhsatının” Münhasıran Yapı Kooperatifi Adına Olması Gerekirken Bu Şart Gerçekleşmediğinden, KDVK Geçici 15. Maddesine Göre İstisna Kapsamında İşlem Yapılmış Olan Taahhüt İşleri Nedeniyle Takdir Komisyonu Kararı İle %1 Yerine %18 KDV Uygulanması Hatalıdır.
- 29/07/1998 Öncesi Bina İnşaat Ruhsatı Almış İnşaatlere İlişkin Olarak Yapı Konut Kooperatiflerine Verilen İnşaat Taahhüt İşleri KDV Den İstisnadır.
- Bu Tarihten Sonra Alınan Ruhsatlara Verilen İnşaat Taahhüt İşleri İse %1 KDV Oranına Tabidir.
- Bunun İçin, “Yapı Ruhsatının” “Münhasıran” Yapı Kooperatifi Adına Düzenlenmesi Gerekmektedir.
- Olayda, Bu Şart Gerçekleşmediğinden Geçici Takdir Komisyonu Kararıyla Beyannameye %1 KDV İle Dahil Edilen Ancak Tarhiyat Esnasında %18 Uygulanan Tarhiyat İşleminin İptali İstenmektedir.
- Takdir Komisyonu Servet, Matrah Takdiri Görevine Haiz Olup Vergi Kanunlarındaki Fiyat, Ücret Gibi Unsurları Belirleme Yetkisi Olan Birimin KDV Oranını Belirleme Yetkisi Olmadığı Gibi, KDV Oranı Özel Bir Şarta Da Bağlanmamıştır.
- Dava Vergi Mahkemesinde Kabul Edilmiştir.
9-Danıştay 7. Daire,
Esas No: 2012/39
Karar No: 2015/4594
Faktoring Faiz Gelirinin Dönemsellik İlkesine Göre Beyannameye Dahil Edilerek Tahakkuk Ettikçe BSMV’ye Tabi Olması Gerekmektedir.
- Davacı, Faktoring Hizmet Bedeli Olan “Faizleri” İşlemin Gerçekleştiği Yıl Değil De, İşleme İlişkin Faturaları Ay Ay Düzenledikçe BSMV Beyanına Dahil Etmiştir.
- Vergi İnceleme Raporu İle İşlem Konusuna İlişkin Faizin Tamamının İşlemin Gerçekleştiği Dönemde Faturalandırılarak Beyan Edilmesi Gerektiği Sonucuna Varılmıştır.
- Davacı Faizleri Peşin İskonto Yöntemi İle Faiz Oranı Ve Vadesine Göre Sonraki Aylarda Tahakkuk Ettikçe 500-Faktoring Kısa Vadeli Faiz Geliri Hesabına Aktarmıştır.
- Danıştay Davalı İdarenin Temyiz Talebini Mahkeme İle Aynı Gerekçelerle Red Etmiştir.
10-Danıştay 3. Daire,
Esas No: 2013/1584
Karar No: 2014/4726
Bir Uygulamaya Yön Veren “Yargı İçtihadının” Değiştirilmesi Neticesinde Oluşan Vergi Kaybı İçin VUK 369 Kapsamında Yanılma Hali Olması Nedeniyle Gecikme Faizi İşletilemez.
- Dava Konusu, Davacı Tarafından 87.03-GTİP Numaralı Araçlara Uygulanması Gereken ÖTV Oranlarının Yanlış Uygulanmasına İstinaden İkmalen Tarh Edilen ÖTV’nin Gecikme Faizi İçin Açılmıştır.
- Davacı, Uzlaşmamış Olup, Daha Sonra Süresinde Uzlaşma Talebinde Bulunmasına Karşın Gecikme Faizinin Yanılma Hali Kapsamında Olduğu Gerekçesiyle İhtirazi Kayıtla Ödeme Yapmıştır.
- Davacı, Danıştay 7. Dairesi’nin İlgili Oran Konusunda Yürütmeyi Durdurma Kararı Ve Nihayetinde VDDK Kararı İle Bu Bahsi Geçen Kararının Bozulmasından Kaynaklı Olduğunu İddia Etmiştir.
- Vergi Mahkemesine Göre, Bir Hükmün Uygulanma Tarzına İlişkin İçtihadın Değişmiş Olması Durumunda Vergi Zıyaı Cezası Kesilemeyeceği Ve Gecikme Faizi Hesaplanamayacağı Kuralı Yargı Mercilerince Belli Bir Kurala İstinaden Verilen Karara İlişkin Mükelleflerce İşlem Tesis Edildikten Sonra Değiştirilmesi Halinde De Uygulanır.
- Gecikme Faizi Uygulandığı Dönemlerde Yanılma Hükmü Mevcuttur Ve Mükellef Lehine Düzenleme İçerdiğinden Bu Durum İçtihat Değişikliği Olarak Değerlendirilmektedir.
- Danıştay Davalı İdarenin Temyiz İstemini Red Etmiştir.