Bakan Elvan GSYH Verilerini Değerlendirdi
2017’nin ilk çeyreğine yüzde 5,2 gibi yüksek bir büyüme oranı ile giriş yapan Türkiye ekonomisi, bu başarısını yılın ikinci çeyreğinde de devam ettirmiş ve yüzde 5,1 büyümüştür. Ayrıca 2016 yılının büyümesi de yüzde 3,2’ye revize edilmiştir.
15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden henüz bir yıl bile geçmeden yaşanan söz konusu artışlar, hükümetimizin darbe girişiminden sonraki süreçte aldığı tedbirlerin zamanlamasının ve etkinliğinin ne kadar yerinde olduğunu ortaya koymuştur. Yüzde 5’i aşan büyüme oranları, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı riskleri ortadan kaldırma ve geleceğe güven verme konusundaki yetkinliğini uluslararası camiaya bir kez daha kanıtlamıştır. Türkiye bu yüksek büyüme hızları ile gelişmekte olan ülkelerden ve OECD ülkelerinden pozitif yönde ayrışmaktadır.
Büyümenin temel kaynaklarına üretim yönünden bakıldığında, büyümeye ikinci çeyrekte hizmetler sektörü 3,2 puan ve sanayi sektöründeki üretim artışları 1,3 puan katkı sunmuştur. Talep yönünden ise; yatırımlar 2,9 puan, özel tüketim 1,9 puan ve net ihracat 1,7 puan katkı sağlamıştır.
2. çeyrek büyümesi, geçmiş dönemlerin aksine kamu nihai tüketim harcamalarından ziyade; sabit sermaye yatırımları, net ihracat, sanayi ve tarım gibi kritik öneme sahip sektörlerin güçlü performansından kaynaklanmıştır. Bu durum önümüzdeki dönemde de güçlü büyümenin sürdürülebilirliği açısından olumlu bir gelişmedir.
İçinde bulunduğumuz süreçte gerek iç gerekse dış koşulların iyileşmesi, Türkiye’nin gerçek potansiyelinin çok daha net bir şekilde ortaya çıkmasına imkan verecektir. Bu çerçevede, üçüncü çeyrekte de ilk iki çeyrekteki büyümeyi aşacak bir büyüme oranı ile uluslararası kuruluşları şaşırtmaya devam edeceğiz.
Halihazırda gerçekleştirdiğimiz ekonomik büyümemizi gelecekte daha da yukarıya taşımak elzemdir. Bu bilinçle katılımcı bir yaklaşımla hazırlayacağımız 11. Kalkınma Planımız, 2023 yılı hedeflerimiz için nihai yol haritamız olacaktır.
Teknolojik ve yöntemsel yenilikler ekonomik süreçleri küresel ölçekte hızlı bir şekilde dönüştürmektedir. Bu dönüşümü yakalayan ülkeler ekonomik büyümelerini çok daha ileri seviyelere taşıyacaktır. Türkiye bu değişim ve dönüşümden geri kalmayacaktır. Ekonomik büyümeyi bir üst patikaya yükseltecek, enflasyon ve işsizlik oranları ile cari açığı azaltacak ve kalkınmaya birçok alanda azami katkı sunacak yenilikleri ülkemize kazandıracağız.
Türkiye ekonomisi güçlüdür ve her geçen gün gücüne güç katmaktadır. Milletimizden aldığımız güçle ülkemizi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokma hedefimizi gerçekleştireceğiz. Bu hedefe emin adımlarla ilerliyoruz.