İzaha Davet mi? Ön Vergi İncelemesi mi?
Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
mba444@mynet.com
İzaha Davet uygulamasının işleyişine ilişkin uygulama 482 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği 25 Temmuz 2017 tarih ve 30134 sayılı resmi gazetede yayınlanmıştır. Yayınlanan tebliğle Maliye Bakanlığı, kendisine verilen yetkiyi kullanarak izaha davetin kapsamı ve izaha davet kapsamına alınan konuları belirlenmiştir.
Bunlar:
- Ba-Bs Bildirim formlarının analizi
- Kredi kartı satış bilgilerinin KDV beyannameleri ile karşılaştırılması
- Yıllık beyannameler ile muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinin karşılaştırılması
- Serbest meslek kazançlarındaki bilgilerin asgari ücret tarifeleri ile karşılaştırılması
- Yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde yapılan indirimlerin oransal kontrolü
- Kâr dağıtımlarında tevkifat yapılıp yapmadığının tespiti
- Geçmiş yıl zararlarının mahsubunun doğruluğu
- İştirak kazançlarının bildirimi
- Kurumlar vergisi kanunu kapsamında istisna uygulamaları
- Örtülü sermaye kullanan mükelleflerin hesapladığı faizler
- Ortaklardan alacaklar için hesaplanması gereken faizler
- Limited şirket ortaklarının ortaklık hakları/hisselerini elden çıkarma kazanç beyanda bulunması
- Gayrimenkul alım/atım bedelinin eksik beyan edenler
- Gayrimenkullere ilişkin değer artışı kazançları
- Gayrimenkul sermaye iratlarını beyan etmeyen veya eksik/hatalı beyan edenler.
- Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullananlar
Yukarıda yer alan konular incelendiğinde ağırlıklı olarak kurumlar vergisi mükelleflerinin ve bilanço usulüne göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinin izaha davet edileceği öne çıkmaktadır.
Tebliğde izaha davet sisteminin amacının; “…Getirilen bu düzenleme ile İdare ve mükellefler arasındaki uyuşmazlıkların azaltılması, İdarenin zamanını daha etkin ve verimli alanlara hasretmesi, olayların gerçek mahiyetinin tespit edilmesine mükelleflerce daha çok katkıda bulunulması ve bu sayede vergiye gönüllü uyumun artırılması amaçlanmaktadır.”
Bu açıklama üzerine vergiye gönüllü uyum konusunda karşımıza çıkan,
- Vergi mükelleflerin vergi yasalarına uygun olarak hareket etmesi mi?
yoksa
- Devletin kamu gücü kullanılarak cebri olarak vergi ödeyecek olanların vergi ödemelerini sağlamak mı?
sorularının cevabı “İzaha davet” sistemi içinde nasıl karşılık bulacaktır.
Uygulamayı mükellef, meslek mensubu ve idare olmak üzere üç ana eksende ele almak gerekir.
Bu nedenle izaha davet uygulamasının işleyişinden çok sebep ve sonuçlarının yaratacağı etkinin üzerinde durmak muhasebe ve vergi tekniği açısından değerlendirmek önem arz ediyor.
“Vergileme ilkeleri ve vergi tekniği” birlikte düşünüldüğünde izaha davet uygulaması yeni bir vergi sistemin oluşmasına yol açacaktır.
Çünkü yapılan yasal düzenleme 213 sayılı Vergi Usul Kanunun; Vergi kanunlarının uygulanması ve ispat başlıklı 3. maddesi başta olmak üzere, 341-344-359-364-365-363-369-371 ve 376 maddelerinin yasalda yer alan şekli dışında farklı yorumlanması ve uygulanmasına neden olacaktır. Uygulamaya girdiği tarihten günümüze kadar “Vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır” hükmü yerine, izaha davet uygulamasıyla vergi kanunları için şimdiye kadar hiç uygulama alanı olmayan “kıyas ve yorum” uygulama alanı bulacaktır.
İzaha davet uygulaması üzerine farklı bir bakış ve değerlendirme
- Vergiye gönüllü uyumda bireysel ve toplumsal davranışın önemi
Vergiye gönüllü uyumu ön plana çıkaran izaha davet uygulamasında mevcut vergi sistematiğinde dünden bugüne mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu etkileyen ve belirleyen; vergi oranları, vergi denetimi, cezaların caydırıcı gücü, vergi ahlakı, vergilerin kullanıldıkları alanlar, gelir dağılımı, vergide adalet, toplumun vergiye sosyal ve kültürel bakışı gibi olumsuz faktörler ortadan kaldırılmadığı “Vergi Affı” gibi bir siyasi gücün (siyasi rüşvet) her zaman etkin bir şekilde kullanıldığı bir dönemde vergiye gönüllü uyum nasıl sağlanabilir.
Vergi ahlakı hiçbir baskı ve zorlama olmaksızın yasal ölçülerde vergi ödemede gönüllülüğü esas almaktadır. Bireylerin vergi ödeme veya ödememe konusundaki davranışlarını belirleyen en etkin faktör psikolojik olarak vergi algısıdır. Bu nedenle vergiye gönüllü uyumda bireysel davranışın topluma yansıması gerçekçi bir sonuç doğurur.
- Ulusal ekonominin gelişmesinde vergi politikası
Vergilendirme politikalarının amacı, kamu giderlerinin karşılanması ve vergide adaleti sağlamaktır.
Günümüzde ise vergi politikası
– Piyasayı sübvanse etmek mi?
– Piyasayı disiplin etmek mi?
Şeklinde bir finansal araç olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Oysaki gelir dağılımının eşitsizliği, vergide adaletin olmadığı bir ekonomide verginin finansal araç olarak kullanılması her zaman vergide gönüllü uyumu olumsuz etkileyecektir.
- Vergi denetim ve inceleme sistemi yeniden şekillenecek
Mevcut sistemde vergi dairesi başkanlıkları ile defterdarlık bünyesinde görev yapan vergi dairesi müdürlerinin, vergi denetim ve koordinasyon birimlerinin görev alanı içinde bulunan birimlerce çok aktif olarak kullanılmayan vergi incelemesi yetkisi, izaha davet uygulamasıyla İzah Değerlendirme Komisyonu tarafından ön vergi incelemesi şeklinde yapılacaktır. Uygulamayla, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı bünyesinde bulunan vergi denetim ve inceleme yetkisi, kısmen de olsa İzah Değerlendirme Komisyonuna devir edilmiş olacaktır. Bu uygulama ile birlikte inceleme veya takdire sevk edilen işlemler için yetki karmaşası yaşanması muhtemeldir.
- İzaha davet uygulamasında izahın değerlendirilmesi?
İzaha davet için mükellef hakkında yetkili merciler tarafından verginin ziyaa uğradığına delalet eden emareler (bilgi, bulgu veya verilerin) bulunduğuna dair izah değerlendirme komisyonunca ön tespitin yapılmış olması gerekiyor. Hiç şüphe yok ki vergi kanunları ve kanunların uygulanmasına ilişkin tebliğ ile diğer mevzuatta yer alan düzenlemelere uygun olarak mükellefin, yapacağı izahı desteklemek amacıyla başta defter ve belgeler olmak üzere Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesi kapsamında (yemin hariç) her türlü delili sunabileceği ifade edilmektedir
İzahın yeterli görülmemesi halinde mükellefin vergi incelemesine ya da takdir komisyonuna sevk edilebileceği belirtilmektedir.
Beyanname üzerinden yapılan indirimler, uygulanan istisnalar, geçmiş yıl zarar mahsubu, ortaklık hakları/hisselerini elden çıkarma ve değer artışı kazançları hepsine yönelik idare tarafından verilen farklı, farklı özelgeler ve farklı yargı kararları varken mükellef tarafından sunulan bilgi ve belgeler üzerinden, izahın yeterli görülmesi/görülmemesi halinde kim neye göre ve nasıl karar verecek? Bu nedenle izah değerlendirme komisyonların mükellef tarafından kendilerine yapılacak olan izahları değerlendirme ölçüsü ve kriterlerinin ne olacağı önem arz etmektedir.
- Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanılması meşru hale gelecektir?
Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma fiilinin işlenmiş olması artık meşru bir zemin bulacaktır. Toplam Mal/Hizmet Alışları üzerinden yapılacak bir oranlama ileride sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanımını meşru bir hak kullanımı şeklinde algılanacaktır.
- 15 günlük süre yeterli olacak mı?
Mükellefçe yapılan izahın komisyonca yeterli bulunmaması halinde bu durum mükellefe bildirileceği ve bu bildirim üzerine, izahın yapıldığı tarihten itibaren 15 gün içinde hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin verilmesi, eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının tamamlanması veya düzeltilmesi istenilmektedir. Bu süre yeterli bir süre değildir. Uygulamada bir sorun yaşanmaması için bu sürenin bu durum mükellefe bildirildiği tarihten itibaren en az 30 gün olarak yeniden belirlenmesi daha sağlıklı bir sonuç sağlayacaktır.
- İzaha davet sisteminde meslek mensubu etkinliği
482 sıra nolu Vergi Usul Kanunun Genel Tebliği gereğince izaha davetin kapsamı ve izaha davet kapsamına alınan konular birlikte değerlendirildiğinde izaha davete dayanak teşkil eden beyanname ve bildirimlerin bizzat meslek mensupları tarafından yerine getirilen iş ve işlemeler olduğu dikkate alındığında, konu vergi mükelleflerinin eksik/hatalı beyanlarının dışında meslek mensuplarının muhasebe kayıtlarını muhasebe sistemi uygulama genel tebliği ile vergi mevzuatına uygun olarak bildirim ve beyanname gönderip göndermediğinin kontrolünün sonuçlarının ele aldığı şeklinde gerçekleşecektir.
Özetle izaha davet uygulamasında ceza mükellefe kesilecek fatura meslek mensubuna çıkacaktır.
Bu sistem yıllardan beri meslek camiasında Mesleki Eğitim ve Bilgi Meslek Unvanı ile Yeterlilik İlkesi, Mesleki Sorumluluk içinde gerekli özen ve titizlik göstererek, yasal düzenlemelere ve ilan olunmuş norm ve standartlara uygun beyanname ve bildirimlerin imzalanması/tasdik edilmesi konusunda her türlü özveride bulunan meslek mensupları ile mesleki ilke ve etiği yok sayarcasına haksız rekabet oluşmasına neden olan meslek mensupları arasında mükelleflerce gerekli tespitin yapılmasına da bir anlamda imkân verecektir.
- İzaha davet uygulamasının sonuçlarının yansıması
İzaha davet uygulamasın kapsamında elde edilen sonuçlara ilişkin verilerin değerlendirilmesi sonrasında amaç kayıt dışını kayıt altına almak ve vergiyi tabana yaymak mı yoksa eksik veya hatalı beyanların düzeltilmesi mi?
– Kredi kartı satış bilgilerinin KDV beyannamesi ile karşılaştırılması=Eksik hasılat,
– BA-BS bilgilerine alım/satım eksik beyan ederek II. sınıftan I. sınıfa geçmeyenler,
– Muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinin karşılaştırılması=Kayıt dışı istihdam,
– Basit usul mükelleflerin kredi kartı satışları ve işçi sayısı, kira tutarı ve emlak değeri,
– GMSİ kira gelirlerinin, emsal bedeli ve emlak değeri karşılaştırılması,
gibi konuların izaha davet sonrası sağlıklı ve doğru bir şekilde analiz edilerek sonuçlarının vergi mevzuatına göre değerlendirilmesi halinde çok kısa bir süre içinde kayıtlı mükellef oranının %2,3’lerden yüzde 5’lere ulaşacağı,
II. sınıf deftere tabi olan mükelleflerin en az 250 bininin I. sınıfa,
770 bin olan basit usul tabi mükellef sayısının da 400 bine kadar düşebileceği bir gerçektir.
Sonuç; Meslek camiası ve iş dünyası tarafından sürekli olarak gündeme getirilen vergi incelemesi veya takdire sevkten önce düzeltme şansı talebi 6728 sayılı kanunda karşılığını buldu ve izaha davet uygulaması vergi mevzuatımızda yerini almış oldu. Yapılan bu düzenleme ile idare ve mükellefler arasındaki inceleme ve denetimlerden kaynaklı ihtilafların azalmasını sağlayacaktır. Uygulama idarenin basit işlemlerden kaynaklı gereksiz zaman kaybını önleyecek, zamanını vergi gelirleri yönünden etkin ve verimli alanlarda olayların gerçek mahiyetinin tespit edilmesine yönelik olarak kullanmasına imkân verecektir.
Ancak; izaha davet uygulaması mükellef lehine görünse de;
- Vergi Usul Kanununun 371’inci maddesinde yer alan pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacak olması,
- 15 gün içerisinde, hiç verilmemiş olan beyannamelerinin verilmesi,
- Eksik veya yanlış beyanının tamamlanması veya düzeltilmesi,
- Hesaplanan vergiler üzerinden, ziyaa uğratılan vergi üzerinden %20 oranında vergi ziyaı cezası kesilmesi,
- Tahakkuk eden ve ödemesi geçmiş bulunan vergilerin, izah zammı ile birlikte aynı sürede ödenmesi,
şartı mükellef açısında izaha davetin beklenen sonuçlarını oluşturmayacaktır. Uygulamada bu konularda mükellefi gönüllü uyuma teşvik edecek düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
Ayrıca izaha davet sisteminde vergiye gönüllü uyum sürecinde, mükelleflerinin yükümlülükleri kadar hakları da olduğu unutulmamalıdır. Vergi idaresi bu düşünceden hareketle mükellefe yaklaşmalıdır.
Ülkemizde son yirmi yıllık dönemde özellikle 4369 sayılı kanunla vergi kanunlarımızda yapılan değişiklikler sonrasında kayıt dışı ekonomi ile mücadelenin yanı sıra vergiyi tabana yayarak vergi yükünün azaltılması ve vergiye gönüllü uyumun sağlanması siyasi iradenin vergi politikasındaki kararlarında etkin olmuştur. Bu nedenle izaha davet uygulamasın kapsamında eksik beyanların tamamlanması, hatalı beyanları düzeltilmesi yoluyla mükellefleri cezalı vergi ödemeye zorlamak yerine, ön tespit ve izaha davet sonrası elde edilen sonuçlara ilişkin verilerin değerlendirilerek kayıt dışı ekonominin kayıt alınması ve verginin tabana yayılmasının sağlanması öncelikli hedef olmalıdır. Bu gerçekleşmediği takdirde izaha davet edilen her kayıtlı mükellef kayıt dışına yönelecektir.
Çünkü, bir ülkede demokrasi ve adaletin sağlanmasının en önemli şartı adil bir vergi sisteminin hâkim kılınması ile mümkündür.