Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Danıştay 3. Daire Kararı E.2016/7342 – Sigorta Şirketleri Ba Bildirimi

Danıştay 3. Daire Kararı E.2016/7342

T.C.

DANIŞTAY

Üçüncü Daire

Esas No : 2016/7342

Karar No : 2017/5463

Anahtar Kelimeler : -Sigorta Şirketleri,

-Ba Bildirim Formu,

-Özel Usulsüzlük Cezası

Özeti: Sigorta aracılık şirketlerince, mal ve hizmet alımları olması durumunda Ba formuyla bildirimde bulunulacağı hakkında.

Temyiz Eden: … Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi Karşı Taraf : Üsküdar Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti: Davacı adına, 2007 da 2010 yıllarına ait Ba formlarının elektronik ortamda süresinde verilmemesi nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355’inci maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarına karşı dava açılmıştır. İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 25.11.2011 gün ve E:2011/1456, K:2012/2982 sayılı kararıyla; 2007 yılının Ocak ila Aralık dönemleri için mükerrer olarak kesilen özel usulsüzlük cezasının düzeltme fişiyle terkin edildiğinin görüldüğü, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 355’inci maddesinde, Mükerrer 257’nci madde uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlara özel usulsüzlük cezası kesileceğinin düzenlendiği, maddenin devamında ise ceza kesilebilmesi için süresi içinde bildirimin verilmesi, verilmediği takdirde cezaya muhatap olacaklarının yazıyla ilgililere bildirilmesi gerektiğinin hükme bağlandığı, Ba ve Bs formlarının verilmesi ödeviyle ilgili usul ve esaslara ilişkin düzenleme Resmi Gazete’de yayımlandığından davacıya ayrıca yazılı bildirim yapılmasına gerek bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından uyuşmazlık dönemlerine ait bildirim formlarım süresinde vermediği tartışmasız olan davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak, 5904 sayılı Yasanın 1.8.2009 tarihinden yürürlüğe giren 22’nci maddesiyle, 213 sayılı Kanunun mükerrer 355’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ceza tutarları azaltıldığından ve lehe olan kanun hükümlerinin geçmişe yürüyeceği yolundaki ceza hukukunun genel prensibi idari cezalar için de geçerli olduğundan dava konusu her bir özel usulsüzlük cezasının 1.000 lirayı aşan kısmında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle, özel usulsüzlük cezalarının 1.000 liralık kısmı yönünden dava reddedilmiş, fazlaya ilişkin kısımları kaldırılmış, düzeltme fişiyle terkin edilen özel usulsüzlük cezalan hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı tarafından, Ba formu düzenlenmesini gerektirecek mal ve hizmet alımı bulunmadığı, söz konusu form verilse dahi boş olarak verileceği, verilmemesi de boş olarak verilmesi arasında fark olmadığı, kesilen cezanın ölçülülük ilkesine aykırı olduğu gibi ve hakkaniyete de uygun düşmediği, ortada yapılmış tek tespit varken her dönem için ayrı ayrı ceza kesildiği, Tebliğ hükümlerine dayanılarak ceza kesilmesinin kanunilik ilkesiyle bağdaşmayacağı deri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi : Muharrem ÇOLPAN

Düşüncesi : Sigortacılık faaliyetiyle uğraşan davacı şirketin Ba bildirim formu vermesini gerektirecek alımları bulunduğu yönünde somut bir tespit olmaksızın kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka uygunluk görülmediğinden Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257’nci maddesinin 4’üncü fıkrasında Maliye Bakanlığının, bu Kanunun 149’uncu maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan istenilen bilgiler ile vergi beyannameleri ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, beyanname, bildirim ve bilgilerin aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluğu beyanname, bildirim veya bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konulan itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu belirtilmiştir.

Aynı Kanunun mükerrer 355’inci maddesinin l’inci fıkrasında, bu Kanunun mükerrer 257’nci maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlara maddede üç bent halinde sayılan özel usulsüzlük cezalarının kesileceği belirtilmiş, 2’nci fıkrasında, bu hükmün uygulanması için, bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya defter ve belgelerin süresi içinde ibraz edilmemesi durumunda haklarında Kanunun ceza hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak bildirilmesinin şart olduğu hükme bağlanmış, 2’nci fıkrasına 5904 sayılı Kanunun 22’nci maddesiyle eklenen ve 1.8.2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren cümlesinde de, bu ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde ilgililere ayrıca yazılı bildirimde bulunma şartının aranmayacağı hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Kanunun mükerrer 257’inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak Maliye Bakanlığınca çıkarılan 6.2.2008 gün ve 26779 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 381 sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin beyannameleri elektronik ortamda aylık dönemler halinde vermek zorunda oldukları, tebliğlerle belirlenen tutarın üstünde alış ve satışları olmasa da bilanço usulünde defter tutanların sözü edilen formları verecekleri, ancak ilgili sütunun boş bırakılacağı, Genel Tebliğin “4.9.” bölümünde; bankalar, katılım bankaları, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, menkul kıymet yatırım fon ve ortaklıkları ile sigorta şirketleri yapmış oldukları işlemleri belirli periyotlarla Bakanlığa bildirdiklerinden, hizmet ve satış işlemlerinde düzenledikleri dekont bilgilerini form Bs ile bildirmelerine gerek bulunmadığı, ancak bu kurumların faturalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alımlarını genel esaslar çerçevesinde Ba formu ile bildirmek zorunda oldukları belirtilmiş, aynı yöndeki düzenlemeler 4.2.2010 gün ve 27483 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 396 sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde de yer almıştır.

Davacı şirket adına 2007 ila 2010 yıllarına ait Ba formlarını elektronik ortamda süresinde verilmemesi nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355’inci maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarına karşı dava açılmıştır.

Yukarıdaki yasal düzenlemelerin değerlendirilmesinden, sigorta aracılık şirketlerinin mal ve hizmet alımları varsa bunlara ait bildirimi Ba formu ile yapmaları gerekmekte ise de olayda, davacının Ba formu vermesini gerektirecek mal ve hizmet alışlarının olduğu yönünde davalı idarece herhangi bir tespitin yapılmaması karşısında Ba formlarını verme yükümlülüğünden söz edilemeyeceğinden davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka uygunluk görülmemiş olup Vergi Mahkemesi kararının, özel usulsüzlük cezalarının 1.000 liralık kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 25.11.2011 gün ve E:2011/1456, K2012/2982 sayılı kararının temyize konu hüküm fıkrasının bozulmasına, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, karamı tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde Danıştay nezdinde karamı düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 21.6.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Exit mobile version