Katar’a Uygulanan Yaptırımlar
Deniz ÇEVİK
Gelir Uzman Yrd.
denzcvk@gmail.com
Suudi Arabistan Katar’ı Orta Doğu’da Terörizme destek vermekle suçluyor ve Doha yönetiminin Suriye’de adını “Şam’ın Fethi Cephesi” olarak değiştiren Nusra ve İŞİD’i desteklediğini iddia ediyor. Mısırın dile getirdiği suçlama ise Katar’ın Suudi Arabistan ve Mısır’ın terör örgütü olarak gördüğü Müslüman Kardeşleri (İhvan) hem siyasi hem de finansal olarak desteklemesi. Bahreyn’in diplomatik ilişkilerini kesme gerekçesi ise Katar’ın İran destekli silahlı gruplara destek vermesi.
Katar ile diplomatik ilişkilerin kopması siyasi sorunların yanında pek çok ekonomik sorunu da beraber getirmesi kaçınılmazdır. Katar yüz ölçümü ve nüfus olarak küçük bir ülke olmasına karşın, sahip olduğu zengin yer altı kaynakları (petrol, doğal gaz), yeraltı zenginliğinden kaynaklanan yüksek gelirle birlikte artan doğrudan yatırımlar, inşaat sektörünün gelişmesiyle birlikte yüksek gökdelenler, 2022 Dünya kupasının burada düzenlenecek olması ve inşaatı süren 8 stadyum ve Orta Doğuda önemli finans merkezi olmasıyla oldukça önemli bir ekonomidir.
Özellikle Katar’ın OPEC üyesi olması Katar’a uygulanan yaptırımların küresel ekonomi üzerinde etkileri çok daha etkili olacaktır. Fakat Katar’a yaptırım uygulayan ülkelerin yaptıkları açıklama ile OPEC anlaşmasına sadık kalacaklarını belirtmeleri ve Katar’dan gelen ılımlı adımlar petrol fiyatları noktasında beklenen olumsuz durumunun kısa vadede gerçekleşmeyeceği gerçeğini ortaya koydu.
Her ne kadar OPEC anlaşmasına sadık kalacaklarını belirtseler de yaptırımların başladığı ilk andan itibaren petrol fiyatları sert bir yükseliş gösterdi. Brent petrolün varil fiyatı %2’ye yakın yükselerek 50 dolar seviyesinin üzerine çıktı. Katar’ın diğer önemli yer altı kaynağı olan doğal gazda ise dünya rezervlerini %14 sahiptir ve Rusya ve İran’dan sonra bu noktada üçüncü sırada yer almaktadır. Katar ürettiği sıvılaştırılmış doğal gazı (LNG) bölgedeki limanları kullanarak ihraç etmektedir. Yaptırımlar sonucu sevkiyatların gerçekleşemeyeceği endişesi, enerji piyasalarında tedirginlik yarattı.
Öte yandan Japon Yatırım Bankası, yatırımcıları gönderdiği piyasa notu ile “bölgedeki krizin büyümesi ve Katar’ın OPEC’ten ayrılması durumunda petrol fiyatlarında aşırı artışlar meydana gelebileceği” şeklinde uyardı.
Görüldüğü üzere tarafların krizi daha büyütmesi durumunda OPEC’ten ayrılmalar gerçekleşebilir. Bu noktada OPEC’in amacının ne olduğu ve yaşanan gelişmelerin küresel ekonomi üzerindeki etkilerini konuşmak yerinde olur.
İlişkilerin kesilmesiyle getirilen ambargolar kapsamında sıvı doğal gaz taşıyan Katarlı tankerlerin birçoğu geri çevrilmiştir. Bu noktada ortaya çıkan arz noksanlığını ABD doğal gaz ihracatçılarının karşılamaya başlaması küresel piyasadaki ABD doğal gazını kuvvetlendirebilir. Birçok LNG kargosunun aksine, ABD kaynaklarının belli bölgelere ulaşmasında herhangi bir kısıtlama yoktur. Ülkeler arası gerilimin artması, ABD’nin bol kaynaklarına talebi artırabilir.
Küresel anlamda kriz yaratacak asıl nokta ise petrol fiyatlarında aşırı yükselişlerin ortaya çıkabilme riski. Katar’ın ve krizin diğer taraf ülkelerinin OPEC üyesi olması, krizin buraya yansıması sonucunda küresel ekonomide üretim maliyetlerinde yükselmeler ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bilindiği üzere Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), 10-14 Eylül 1960’da Bağdat Konferansında İran, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Venezuela tarafından kurulan kalıcı bir hükümetler arası kuruluştur. Beş Kurucu Üyeye daha sonra on ülke daha katılmıştır: Katar (1961), Endonezya (1962, üyeliğini 2016 askıya aldı), Libya (1962), Birleşik Arap Emirlikleri (1967), Cezayir (1969), Nijerya (1971), Ekvador (1973), Angola (2007). Gabon (1975) ve Ekvator Ginesi (2017). OPEC’in merkezi ise Viyana’dadır.
OPEC’in amacı, petrol üreticileri için adil ve istikrarlı fiyatların temin edilmesi amacıyla üye ülkeler arasında petrol politikalarını koordine etmek ve birleştirmek; tüketen ülkelere petrolün verimli, ekonomik ve düzenli olarak tedarik edilmesi ve sektöre yatırım yapanlara adil bir sermaye getirisi sunmaktadır. Amacından da anlaşılacağı üzere OPEC petrol fiyatlarının belirleme noktasında önemli bir arz merciidir.
Mevcut tahminlere göre, dünyadaki kanıtlanmış ham petrol rezervlerinin% 80’inden fazlası OPEC üyesi ülkelerde bulunuyor ve OPEC’in petrol rezervlerinin büyük kısmı OPEC toplamının % 65’ini oluşturuyor. OPEC elinde bulunan bu arz miktarı sonucu kartel gibi hareket ederek dünya fiyatlarını etkileyebilmektedir.
Krizin OPEC’e sıçraması durumunda üretimin düşmesi riski ortaya çıkabilir ve bu durumda petrol ve petrol türevlerinde dışa bağımlı ülkeler açısından maliyetlerin artması anlamına gelecektir. Arzdaki düşüş sonucu petrol fiyatları yükselecektir. 1970’li yıllarda yaşanan Arap-İsrail savaşlarında benzer bir durum yaşanmış ve stagflasyon (yüksek enflasyon + yüksek işsizlik) denen hadise meydana gelmişti. 2014 yılından itibaren düşme eğilimine giren petrol fiyatlarının kriz sonrası tekrardan yükselme eğilimine geçmesi muhtemeldir.
Sonuç olarak krizin hem bölgesel hem de küresel anlamda ekonomik açıdan pek çok istikrarsızlığı beraberinde getireceği kaçınılmaz bir gerçektir. Bu noktada taraf devletlerin biran önce uzlaşma masasına oturmaları herkes için en uygun çözüm yolu olacaktır.
Kaynakça:
- http://www.bbc.com/
- http://www.opec.org/opec_web/en/index.htm
- http://www.businessht.com.tr/