Halep Maliye Müfettişler ve Tarihi Gerçekler
Muharrem ÖZDEMİR
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
‘Gezdim HALEP’i, Şam’ı
Eyledim ilm-i talep,
Meğer ilim bir hiç imiş,
İllâ Edep İllâ Edep!’
Yunus Emre
23 Aralık 1876 tarihinde kabul edilen Kanun-ı Esasi, ilk anayasamız olarak tarihteki yerini almış ve siyasi hayatta anayasa ile kurulan parlamentolu bir dönem başlamıştır.[1] Sultan Abdülhamid, Meclisi Mebusunda açış nutkunda anayasal çalışmaların önemini vurgulayan bir konuşma yapmıştır:[2]
Cümlenizin malumudur ki, devlet ve milletlerin terakki-i şevket-ü mikneti ancak adalet vasıtasıyla olur; hatta devleti Aliyyemizin evail-i zuhurunda kudret ve kuvvetin aleme münteşir olması emr-i hükümette adaletine ve tebaanın her sınıfının hak ve menfaatine riayet olunmasıyla meydana gelir…..Muhtaç olduğumuz ıslahata medar olacak Kanun ve nizamlar yapılıp tahsili fünün-ü maarif dahi oldukça tevessü eyledi.
Bu reformların başlangıcını oluşturan ve 23 Aralık 1876 tarihinde kabul edilen Kanun-ı Esasi toplam 119 maddeden ibaret olup[3], 40 ıncı maddesinde, “her memuriyetin vezayifi nizamı mahsus ile tayin olunacağından her memur kendü vazifesi Dairesinde mesuldür” hükmü bulunmaktadır. Bu düzenleme ile Maliye Nezareti Heyetinin Teşkilatıyla Vezaifini Şamil Nizamname ile Maliye Nazırlığının temelleri atılmıştır.
Maliye Teftiş Heyeti’nin kurulmasından sonra Müfettişlerin ne şekilde teftiş yapacağı, teftiş sırasında nelere dikkat edileceği hususlarını açıklayan Teftiş-i Muamelat-ı Maliye Nizamnamesi[4] on yedi (17) maddeden oluşmakta olup 09 Eylül 1879 yılında yürürlüğe girmiştir.[5]
26 Ağustos 1879 tarihli Teftişi Muamelatı Maliye Nizamnamesi, Fransa Maliye Teftiş Heyeti mevzuatından mülhem olarak hazırlanmış ve günümüze kadar yürüklükte bulunan 1330 (1914) tarihli nizamnameden çok büyük bir farkı bulunmamaktadır. Bu durum Maliye Vekâleti evrak mahzeninde mevcut ve Müfettişlere ait eski defterlerden anlaşılmaktadır.[6]
Bu defterlere nazaran memleket yedi (7) büyük teftiş dairesine ‘mıntıkaya’ ayrılmış ve her daireye nizamnamede tasrih edildiği gibi bir başmüfettiş ile lüzumu kadar müfettiş ve muavin verilmiştir.
Nizamnamede tespit edilen kadro ise, yedi teftiş dairesine tamamen taksim edilmemiştir. Eylül (1879) tarihinden itibaren tayin ve muhtelif mıntıkalara tevzi edilen Müfettişler,
7 Başmüfettiş,
7 Birinci,
10 İkinci,
12 Üçüncü sınıf Müfettiş ile
18 Muavinden ibarettir. Bu vaziyete göre asli kadrodan 25 adet Müfettişlik mevkuf tutulmuştur.[7]
Teftiş dairelerinin taksimatı ise şu şekilde yapılmıştır.
– İstanbul ve Edirne Vilayetleri,
– Aydın ve Cezairi Bahri Sefit Vilayetleri[8],
– Suriye, HALEP ve Adana Vilayetleri ile Kudüs Mutasarrıflığı,
– Hüdavendiğar[9], Konya ve Ankara Vilayetleri,
– Diyarbekir, Sivas ve Mamuretülaziz Vilayetleri,
– Bağdat, Musul ve Basra Vilayetleri,
– Selanik, Yanya, Kosova ve İşkorda[10]
Söz konusu Üçüncü Daire olarak oluşturulan, ‘Suriye ve Adana ve HALEP Vilâyetleri ile Kudüs Mutasarrıflığı’ mıntıkasında aşağıda unvanları verilen 6 müfettiş ve 3 Müfettiş muavini görevlendirilmiştir.
ÜÇÜNCÜ DAİRE– Suriye ve Adana ve HALEP Vilâyetleri ile Kudüs Mutasarrıflığı
1 Sermüfettiş, Tedkiki Muhasabatı Maliye Komisyonu Azasından Saâdetlû Nushet Efendi
1 Sınıfı Evvel Müfettiş, Babı Âli Arabî Mütercimi Saâdetlû Halil Eyup Efendi
1 Sınıfı Sânî Müfettiş, Suriye Vilâyeti Teftişi Muhasabât Memurlarından Nuri Efendi
1 Sınıfı Sânî Müfettiş, Rüsûmat Emaneti Memurlarından Necip Bey
1 Sınıfı Sâlis Müfettiş, Hüdavendigâr Muhasebeî Vilâyeti Ketebesinden Rıza Efendi
1 Sınıfı Sâlis Müfettiş, Hüdavendigâr Muhasebeî Vilâyeti Ketebesinden Reşit Efendi
3 Muavin
Maliye Müfettişlerinin kadrolarının 1884 yılında daraltılmış ve idarelerinin “Encümeni İdare-i Maliye[11]” adı ile yeni kurulan bir encümene verildiği ve teftiş birimi olarak 16 mıntıkaya ayrıldığı anlaşılmaktadır. Sözü edilen on altı daire “mıntıka” aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir.
1- Dersaâdet Devairi Merkeziyesi,
2- Edirne Vilayeti ile Şehremaneti Mülhâkatı,
3- Aydın ve Cezairi Bahri Sefit Vilâyetleri,
4- Hüdavendigâr ve Karasi Vilâyetleri,
5- Selânik ve Kosova Vilâyetler ile Serfiçe Mutasarrıflığı,
6- Manastır ve Yanya ve Işkodra Vilâyetleri,
7- Suriye Vilâyeti ile Kudüs Mutasarrıflığı,
8- Adana ve HALEP Vilâyetleri ile Zor Mutasarrıflığı,
9- Sivas ve Kastomonî Vilâyetleri,
10- Konya ve Ankara Vilâyetleri,
11- Erzurum ve Trabzon Vilâyetleri,
12- Diyarbekir ve Dersim Vilâyetleri,
13- Mamuretülâziz, Bitlis, Van ve Hakkâri Vilâyetleri,
14- Bağdad, Basra ve Musul Vilâyetleri,
15- Trablusgarp ve Bingazi Vilâyetleri,
16- Yemen ve Hicaz Vilâyetleri
Her daireye bir müfettiş ve bir de müfettiş muavini tayin olunmuş ve sene sonunda da kura çekilmek sureti ile müfettişlerin daireleri değiştirilmiştir. Müfettişlere 60, müfettiş muavinlerine ise 25 lira maaş tahsis edilmiş ve o devirde Teftiş Heyetine umumi maaş seviyesine göre çok ehemmiyetli bir mevki verilmiştir. Dâhiliye Vekâleti birinci sınıf Kaymakamın 1933 yılında 55 lira maaş aldığı düşünüldüğünde[12] 1884 yılında Maliye Müfettişinin 60 lira maaş alması müfettişe verilen ehemmiyetin en bariz göstergesidir.
1887 yılından itibaren, Maliye müfettişlerinin seçim ve tayinleri ve müfettişlerle yapılacak yazışma “Meclis-i Maliye[13]” tarafından yürütülmeye ve bu dairelere mıntıkalara 1 Temmuz 1887 tarihinden itibaren Müfettişler gönderilmeye başlanmıştır. Buna göre, yeni teftiş daireleri ise şu şekilde belirlenmiştir.
1. Devairi Merkeziye ve Şehremaneti Mülhakatıyla Edirne Vilâyeti,
2. Hüdavendigâr, Aydın, Karasi, Cezairi Bahri Sefit Vilâyetleri,
3. Selânik, Kosova, Manastır, Yanya Vilâyetler ile Serfiçe Mutasarraflığı,
4. Suriye, Adana, HALEP Vilâyetler ile Kudüs ve Zor Mutasarraflıkları,
5. Kastamoni, Sivas, Ankara, Konya Vilâyetleri,
6. Trabzon, Erzurum, Bitlis, Dersim, Mamuratülâziz, Van Vilâyetleri,
7. Diyarbekir, Musul, Bağdat, Basra Vilâyetleri,
8. Hicaz, Yemen, Trablusgarp, Bingazi Vilâyetleri.
Maliye Müfettişlerinin başarılı çalışmaları zaman zaman takdir toplarken başta HALEP mebusu Mehmet Bahaeddin Bey olmak üzere bazı mebusların ağır ithamları ise bu çalışmalara gölge düşürmüştür. Mebusların en tepkili olduğu konulardan birisi de, Maliye Müfettişlerinin işlevselliği üzerinedir. Maliye bürokratlarının üzerinde haylice emek verdiği ve bütçe kaleminde önemli yer ayrılan maliye müfettişlerinin hal ve hareketleri Meclisi Mebusan’daki görüşmelerde eleştireye konu edilmiştir. Söz konusu sistemin Abdülhamid döneminde denendiğini ve hiçbir sonuç alınamadığını dile getiren mebuslar, bu tasarruf döneminde yaklaşık elli kişilik bir müfettiş heyetinin savurganlıkla aynı anlama geleceğini ifade etmişlerdir. Maliye müfettişlerine verilen harcırah ve yevmiyelerin diğer Nezaret müfettişleri ile kıyaslandığında yüksek olarak kabul edilebileceğini ifade etmişlerdir. Bunun aksini düşünenler ise, teftiş alanlarında dönen para hacmi ve maliye denetiminin önemini de hesaba katıldığında müfettişlere ödenen paraların makul karşılanabileceği savunmuşlardır.
Maliye Nazırı Cavit Bey’e göre ise[14], Müfettişler üzerinden mali sistem oldukça disipline edildiği ve hâlihazırda 50 olan müfettiş sayısının iddia edildiğinin aksine fazla olmadığını ve yakın bir tarihte müfettiş sayısının 65-70 civarına çıkarılması gerektiğini belirtmiştir.
Konu ile yakından ilgilenen Maliye Nazırı Cavit Bey sözlerine devam ederek Müfettişlerin yetiştirilmesi, seçim ve tayin yönetmelikleri ve örnek raporları noktalarında meclisi bilgilendirmiş ve ithamlara cevap vermiştir. Bu kişilerin Fransa’da eğitildiği ve çok çetin bir sınav ve kurs maratonundan sonra göreve başlatıldıklarını ve en küçük kusurları bulunduğunda da görevlerine son verildiğini açıklamıştır. Son bir buçuk yıl içerisinde 640 maliye dairesinin teftişten geçirildiğini ve bu teftişler sonucunda, Defterdar, Muhasebeci ve Mal müdürlerinin cezaya çarptırıldıklarını açıklamıştır. Bunun yanında;
Beş kişinin azledildiğini,
Dokuz kişinin işten el çektirildiğini,
Bir memurun maaşına el konulduğunu,
İki memurun kıdeminin düşürüldüğünü,
Birisinin emekliye ayrıldığı ve bir kısmına da uyarı cezasının verildiğini belirtmiştir.
Mekteb-i Âliye mezunu olup Fransa’da uzmanlık eğitimi alan Müfettişlerin çok sert çalışma prensipleri altında hizmet verdiğini hatırlatan Cavit Bey, en küçük bir müsamahada müfettişlere görevden azil kadar çok ağır cezalar verildiğinin özellikle altını çizmiştir.
Maliye Müfettişliğinin konumu, gerek diğer nezaret personeli ile ilişkisi bakımından gerekse de nezaretin en önemli harcama kalemlerinden birini oluşturması bakımından gündemde kalmaya devam etmiştir. Müfettişler, talimatname gereğince teftiş bölgesindeki tüm daireler üzerinde denetim hakkına sahiptir ve Müfettişler de bu kural doğrultusunda hareket etmeye çalışsa da olaylar her zaman kâğıt üstündeki gibi gelişmiyordu. Örneğin, Teberiya kazasında yapılan teftiş sonucunda Tapu kâtibi Bekir Bey ve Mal müdürü muavini Zekeriya Efendi’ler hakkında hazineyi zarara soktukları gerekçesiyle kanuni işlem yapılmasına karar verilmiş ancak Kaza Kaymakamı’nın müfettişlere kolaylık değil tam tersine zorluk çıkarıp bir takım bilgileri vermekten kaçınması, Dâhiliye ve Maliye Nezaretleri arasında yazışmalara yol açacak bir sorunun doğmasına neden olmuştur.[15]
Maliye Müfettişliğinin kuruluşunun ardından daha bir buçuk yıl geçmeden Meclisi Mebusan’da Müfettişlerin görevlerini suiistimal ettiği, Defterdarın evinde kalındığı gibi gerekçelerle tenkid edilmişlerdir[16]. Maliye Nazırı Cavit Bey ise, müfettişlerin ekseriya mekâtibi âliye mezunlarından ve devâiri hesabiyyei devlette bir müddet istihdam edilmiş kimselerden gayet güç bir müsabaka ile intihap edildiklerini ve bunların Fransa’da müfettişlerle birlikte bir sene tatbikat yaptıktan sonra, memlekete avdet edildiklerinden bahsetmiştir. Ardından bu eğitimi tamamlayanların muavin sıfatıyla bulunarak badehu işe ve rapor tanzimine başlayarak vazifelerini cidden hüsnü ifa ettiklerinden bahsetmiştir ve yine onları savunmuştur.
23 Haziran 1328 (1912) Meclisi Mebusan’da[17] yine hararetli bir şekilde tartışma ortamı vardır. Konu malum olduğu üzere Maliye Müfettişleridir. HALEP Mebusu Mehmet Bahaeddin Bey, Maliye Müfettiş ve muavinleri hakkında bazı mütalaatta bulunmak ister. Mebusa göre, Halep’te üç müfettiş vardır. ‘Bu üç müfettiş, tahsildarların hesabatını birkaç defa tetkik neticesinde bir ihtilasları tebeyyün etmediği halde, muahharan bunlar, 1200 kusur lirayı ihtilas ederek kaçarlar. Kaçtıktan sonra Maliye Müfettişleri hesabata bakarlar, ihtilas ettikleri anlaşılır. Bunları Humus’ta tutarlar. Merkez-i Vilâyete getirirler, yine orada memûrîn-i mâliyyenin ehemmiyet vermemeleri üzerine salıverirler. Bunlar tekrar kaçarlar, ikinci defa Beyrut vilâyetinde tutarlar. Tekrar mahfuzen Halep’e getirirler. Üç maliye müfettişi bir Meclis-i Vilâyette bulunduğu halde üç tahsildarın böyle bir meblağ-ı azîmi ihtilas ederek kaçmaları, bu maliye müfettişlerinin adem-i vücutlarını, yani vücutlarının lüzumu olmadığını delalettir. Bunun için müfettişlerin lağvını veyahut muktedir, vazifeşinas, bihakkın müdekkik Müfettişler tayinini teklif eder.
Buna karşılık HAMA mebusu Halit el-Berazi Efendi, Müfettişlerle muavinlerinin adem-i lüzumundan bahsedilmesine karşı gelerek bilakis vücutlarının elzem olduğunu savunur. Ancak o da Müfettişlerin hal ve hareketlerinden rahatsızlığını dile getirmekten geri kalamayarak düşüncelerini şu sözlerle ifade eder: ‘Malûm-u âlînizdir ki irtikâp yalnız rüşvet almaktan ibaret değildir. İstikametle beraber müstakim-ül’- ahlâk vel’etvâr bulunmak elzemdir. Maatteessüf Maliye Müfettişlerinden bazısı-ki, bittabi hepsine teşmil edemem- aralarında muhterem zevat vardır, bu hasâilden azadedirler. Gittikleri mahallerde işret ve sefâhatla meşgul oluyorlar. İçlerinden birisi birtakım halatta bulunuyor ki, Heyete-i Aliyyeniz huzurunda sarâhatan söylemekten hayâ ederim. Maazâlik, şimdilik bu husus hakkında yalnız Nazır Beyin nazar-ı dikkatlerini celbederim ve isterlerse kendilerine şifahen söylerim.’
TRABZON Mebusu Servet Bey de, Maliye Müfettişlerinin fazla yevmiye aldıklarından bahisle bu tartışmaya dâhil olur. Bizde yalnız Maliye Nezaretindeki’ Müfettişler sair Devair Müfettişlerinden fazla bir hakka maliktirler. Hele Maarif Nezâreti nazar-ı dikkate alınınca, bu hak, Maliye Nezaretinde tezâuf ediyor. Zira Maarif Nezaretinin müfettişleri ne harcırah alırlar, ne de yevmiye alırlar. Maaşlarını sarfederek vazife-i teftişiyyelerini ifa ederler. Hâlbuki sair nezaretlerin müfettişleri harcırah alıyorlar. Meselâ Maliye Nezaretinin müfettişleri hem harcırah alırlar, hem de yevmiye alırlar. Bendeniz Maliye Nezaretine intihap edilen müfettişlerin vukuf-u ilmîlerine itiraz etmeyeceğim. Çünkü o müfettişlerin nasıl intihap edildiklerini pek âlâ biliyorum. Hakikaten iyi bir imtihan geçiriyorlar. Bu memuriyete malûmat ve evsaf-ı lâzimeyi hâiz adamlar intihap ediliyorlar, onu da takdir ediyorum. Onun için bendeniz Maliye Müfettişlerinin harcırahlarına itiraz etmeyeceğim; fakat yevmiyelerine itiraz edeceğim. Nazır Beyefendi ya harcırahlarını veyahut yevmiyelerini tenzil etsin yahut bendenizi ikna etsinler.
NİĞDE Mebusu Muhittin Efendi de Maliye Müfettişlerinden çok fayda elde edilemediğinden dert yanmakta ve sözlerine şöyle devam etmektedir: ‘Maliye Müfettişlerine verilen maaş nispetinde kendilerinden fayda görüldüğüne kail olanlardan değilim. Zira memûrîn-i maliyye’den vazifesini suiistimal edenler gerekse emvâl-i maliyyeyi ihtilas edenlerin yüzde doksan beşi, ahalinin vuku bulan ihbarı ve telgrafla vuku bulan ısrarları üzerine taayyün ediyor. Şimdi biz, bu kadar Maliye Müfettişlerini tayin ettik, kendilerine bol bol maaşlar, harcırahlar tahsis ettik, ahali yine bakıyor kî, emval-i devlet mahvoluyor, pâymâl oluyor. Maliyeye müracaat ediliyor fayda çıkmıyor. Sonra, Mutasarrıf ve Kaymakam tahkikat-ı arnika icra ediyor. Emvâl-i devletin heder edildiğini kanunen ve delâil-i muknia, evrâk-ı sübûti’yye ile ispat ediyor. Bu halde neden dolayı müfettişe maaş veriliyor?’
ISPARTA Mebusu Eşref Efendi de, müfettişlerin yaptığı işlerden şimdiye kadar ne semere hâsıl oldu diyerek aynı şekilde muzdarip olanlardan bir diğer mebustur. Bizim memlekette bir vukuat oldu, tahkikat icra edildi, evrakı geldi, o evraka Nezaret inanmadı, bir kat daha tahkikat icra etti. Mademki, müfettişin tahkikatına inanılmayacaktır, o halde arkadaşımızın buyurduğu gibi bu parayı buradan tayyedelim.
HALEP Mebusu Mehmet Bahaeddin Bey, Halep Defterdarı ile onu teftişe giden Maliye Müfettişi arasındaki samimiyetten rahatsızlığını dile getirmiştir. Halep Defterdarı hakkında tahkikat icra etmek için Halep’e gönderilen Maliye Müfettişi, Defterdar’ın hanesinde kalmış, orada yemek yemiş ve kendileri bunun üzerine hemen haber alıp azletmişler. Bu müfettiş, Defterdar hakkında tahkikat icra edeceği halde, Halep Defterdarı ile gece yarılarına kadar hembezm olmuştur.
İPEK Mebusu İbrahim Efendi de, hepsine hak vererek konuyu tek bir cümle ile özetlemiştir: ‘Ya adam akıllı Müfettiş tayin etsinler veyahut bu Müfettişleri büsbütün lağvetsinler.’
Maliye Nazırı Mehmet Cavit Bey ise bütün bu itirazlara müdahale eder. Maliye Nezaretindeki Hey’et-i Teftîşiyye, birkaç kere bu meclis huzurunda arz etmekle müftehir olduğum gibi, memleketimizde teşekkül eden ve numune ittihaz olunmaya lâyık olan Hey’et-i Teftîşiyyenîn biri ve belki de birincisidir. Maliye Heyet-i Teftişiyyesinin evvelâ intihabı, saniyen tahsili, salisen terfi ve terâkkisi, rabian inzibatı, hepsi tanzim ve müesses kavanine mübtenidir. Bunun haricinde bir şey yapılmaz ve yapılmamıştır ve ileride de yapılmayacaktır.
Heyet-i Teftişiyyeye dâhil olabilmek için evvelâ Memalik-i Osmaniyye Mekâtib-i Âliyesinde ikmal-i tahsil etmiş olmak gerekir. Bunlar arasında bir müsabaka imtihanı icra olunuyor ve çok defa vâki oluyor ki, 60 ilâ 70 talip meyanından ancak 7 ilâ 8 kişi intihap edilir ki, bu da intihaptaki dikkatin, itinanın derecesini size göstermek için kifayet eder zannederim. Bu suretle intihap olunan 8 ilâ 10 memur Avrupa’ya izam olunuyor. Doğrudan doğruya Fransız müfettişleriyle, Fransa Devletinin Devair-i resmiyyesini bir sene tamamen teftiş ederler. Onlar tarafından istihkakları tayin ve iktidarları tasdik edildikten ve doğrudan doğruya bir Daire-i Maliye’yi teftiş edip de rapor vermeye iktidarları teslim ve tasdik olunduktan sonra buraya ellerindeki notlarıyla gelirler. Burada yine Müfettişler maiyyetinde Müfettiş muavinliği ile istihdam edilirler ki bazılarının üç Müfettiş mevcuttur dedikleri ondan neş’et ediyor. Ser müfettişlerin maiyyetinde veyahut birinci derecedeki müfettişler maiyyetinde tecrübe, meleke ve mümarese görmek” üzere gönderilmiş kimselerdir. İktidarları tasdik edildikten sonra müfettişliğe geçerler ve Maliye Müfettişi unvanını taşımaya başlarlar. Bunların intihapları böyle mükemmel bir usule tabi olduğu ve bu usul haricinde bir muamele bugüne kadar hiçbir fert hakkında yapılmadığı gibi, terfileri ve terakkileri de, yine bir – iki kere bu mecliste arz ettiğim gibi, bir nizamnameye merbuttur. O nizamname mucibince Müfettişlerin kaç senede terfi edecekleri ve ne kadar maaş alacaklarını ve ne surette tezayüt edeceği, harcırahları hep o nizamname ile tayin ve takdir edilmiştir. Müfettişlerin harcırahlarının, diğer müfettişlerin harcırahlarına nisbetle ziyade olması, ahvalin başka bir usul olmasındandır. Müfettişlere, gidecekleri yerlerde yalnız hakikî vapur veyahut şimendifer ücreti verilir. Kat’edecekleri mesafe karada, denizde olsun, saatına on kuruş verilir. Asıl aldıkları harcırah budur. Bunun haricinde sınıflarına göre birer yevmiye alırlar. İşte müfettişler hakkında iltizam edilen ve üç seneden beri cereyan eden ahval bundan ibarettir. Yevmiyeleri ihtimal ki, biraz ziyadedir. Fakat müfettişlerin müstakil bir memur oldukları için, gittikleri yerlerde daima birinci derecede otellerde bulunmaları lâzım. Hülasa, Maliye Müfettişleri, hiç kimseye muhtaç olmamak ve her suretle fikirlerinde, reylerinde müstakil olmak için, onların alacağı biraz fazla harcırah istiksar etmeyiniz. Maliye Müfettişleri, bilâ-istisna, bütün Devair-i maliyye-i devleti ve merkez-i saltanatta da bütün devair ve nezaretleri tetkik ve teftiş etmek vazifeleriyle mükelleftirler. Katiyyen müfettişler üzerinde kimsenin tesir ve selâhiyyeti yoktur.
[1] https://anayasa.tbmm.gov.tr/1876.aspx
[2] https://www.tbmm.gov.tr/kultursanat/yayinlar/yayin001/001_00_006.pdf
[3] Kabul Tarihi: 7 Zilhicce 1293 (23 Aralık 1876). http://www.anayasa.gen.tr/1876ke.htm
[4] H 23 Ramazan 1296, R 29 Ağustos 1295, M 10 Eylül 1879
[5] Prof.Dr Ahmet TABAKOĞLU, Arş Görevlisi Okan Çağlar TAŞDİREK: Osmanlı’da Mali Denetimin Kurumsal Gelişimi. Maliye Teftiş Kurulunu’nun Kuruluşu. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/yead/article/viewFile/5000169517/5000152979
[6] Maliye Vekâleti Teftiş Heyeti’nin kuruluşu, vazife, salahiyet ve kadrosuna ait malumat ve mevzuatı muhtevi Dergi. Damga Matbaası. 1939
[7] http://39www.mmd.org.tr/sidebar/Maliye-mufettisleri/baslangictan-gunumuze-Maliye-mufettisleri
[8] Cezayir-i Bahr-i Sefid Eyaleti, Ege Denizi’ndeki On iki Ada’nın oluşturduğu Osmanlı eyaletine verilen addır. Eyalet 16. yüzyılda kurulmuştur. 17. yüzyılda Kavala, Kocaeli ve Manisa bu eyalete bağlı sancaklar idi. 1784 yılında Kıbrıs Eyaleti de Cezayir-i Bahr-i Sefid Eyaleti’ne dahil olmuştur. 1867 yılında Cezayir-i Bahr-i Sefid Eyaleti kaldırılmış yerine Cezayir-i Bahr-i Sefid Vilayeti kurulmuştur. http://www.wikiwand.com/tr
[9] Hüdavendigâr Vilâyeti ya da Bursa Vilayeti, 1867 yılında kurulan Osmanlı vilâyeti. İlk kurulduğunda; Kütahya, Bursa, Karesi, Karahisar-ı Sâhib, Kocaili sancaklarından oluşmaktaydı. 1922’de”Hüdavendigâr Vilayeti”, Bursa, Çanakkale, Afyon, Kütahya, Balıkesir, Sakarya ve Bilecik olarak yedi şehre ayrılmıştı. https://tr.wikipedia.org
[10] Arnavutluk cumhuriyetinin en eski yerleşim merkezlerinden biridir. https://tr.wikipedia.org
[11] Mehmet AKMAN. Maliye Nezareti’nde encümen-i idare-i Maliyenin tertip ve heyet-i teftişiyyenin iadeten tesisi hakkında irade. 22 Şewal1301/ 14.08.1884. http://ktp.isam.org.tr.
[12] 20.05.1933 tarih ve 2197 sayılı Bazı vilayetlerin ilgası ve bazılarının birleştirilmesi hakkında Kanun.
[13] Erkal TURAL. II. Meşrutiyet Döneminde Devletin Restorasyon Bağlamında 1909 Teşkilat ve Tensikat Kanunu. acikerisim.deu.edu.tr. Meclis-i Maliye gibi kalabalık birimlerin sayıca azalmasına neden olurken Maliye Müfettişliği gibi Abdülhamid Dönemi’nde bir türlü hakettiği konuma kavuşamamış birimlerin de giderek silikleşmesine yol açmıştı. Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmani, 1324, 62. sene, der-saadet, 1322, ss. 406-429; Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmani, 1325, 63. sene, der-saadet, 1322, ss. 400-423; Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmani, 1326, 64. sene, der-saadet, 1323, ss. 400-409.
[14] Lozan Barış Antlaşması’nı imzalayan Türkiye delegasyonunda üye olarak bulundu. Cumhuriyet rejimi sırasında yönetime muhalif bir tutum takındı. Atatürk’e yapılan İzmir Suikastı sonrasında suikast girişiminin bir parçası olmakla suçlandı. İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı. 26 Ağustos 1926 tarihinde Ankara’da idam edildi. http://www.biyografi.net/kisiayrinti.
[15] Erkal TURAL. A.g.e.
[16] Meclisi Mebusan Zabıt Ceridesi. 26 Şubat 1326 (1910) Cumartesi.
[17] Meclisi Mebusan Zabıt Ceridesi. Yirmiyedinci İnikad. Devre:2, Cilt:2 İçtima Senesi:1 https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK