Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Şirket Yöneticileri ve Muhasebecilerine Mevzuattan Kimi Notlar – 2

Şirket Yöneticileri ve Muhasebecilerine Mevzuattan Kimi Notlar – 2

Emrah AYGÜL
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
emrah.aygul@erisymm.com

1- 2016 Yılı Bağımsız Denetimi İçin Yıl Sonuna Kadar Bağımsız Denetçinizi Seçmeyi Unutmayın!

Bilindiği üzere 19.03.2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile bağımsız denetime tabi olmaya ilişkin kriterler aşağıya çekilmek suretiyle 2016 yılı için bağımsız denetimin kapsamı genişletilmiştir.

Denetime ilişkin AB direktifinde aktif toplam, net satış hasılatı ve çalışan sayısı olmak üzere 3 kriter belirlenmiş olup, geçmiş 2 yılda söz konusu 3 kriterden 2 sini sağlayan şirketler bağımsız denetime tabi olmaktadır.

Bu kapsamda; 19.03.2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararıyla 2016 yılı için bu kriterler aktif toplam 40 milyon TL ve üzeri, net satış hasılatı 80 milyon TL üzeri ve çalışan sayısı 200 kişi ve üzeri olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla 2014 ve 2015 yıllarında söz konusu 3 kriterden herhangi ikisini sağlayan şirketler 2016 yılında bağımsız denetime tabi olacaktır.

Yine Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun 12.05.2016 Tarihli Kurul Kararında denetimin ait olduğu hesap döneminden sonraki dönemlerde yapılan denetçi seçimine dayanılarak imzalanan denetim sözleşmeleri çerçevesinde yapılacak denetimler ile TTK’nın 397 inci maddesinde öngörülen bağımsız denetim zorunluluğunun yerine getirilmiş olamayacağına ve keyfiyetin Başkanlık tarafından kamuoyuna duyurulmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

2- Bağımsız Denetim Kriterlerinden “Aktif Toplamı” Şartı Açısından Bilançonuzda Yanıltıcı Sınıflandırma Var mı?

Bilançoda aktif ve pasif hesapların doğru sınıflandırılması, aktif toplamını ve buna bağlı olarak bağımsız denetime tabi olma durumunu etkilemektedir.

Günümüzde işletmeler vadeli alımlarını genellikle keşide ettikleri çeklerle ödemekte ve kimi işletmelerde verilen çekler çok yüksek tutarlarda olabilmektedir.

Çekler hali hazırdaki mevzuata göre özü itibari ile senetlerden farksızdır. Nitekim 5941 Sayılı Çek Kanununun geçici 3. maddesinde  ” 31/12/2017 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir. ” hükmüne yer verilmiştir. Bu madde uyarınca çek ve senedin farkı kalmamıştır. Muhasebenin temel kavramlarından “özün önceliği” kavramı uyarınca da işlemlerin muhasebeye yansıtılmasında ve onlara ilişkin değerlendirmelerin yapılmasında biçimlerinden çok özlerinin esas alınması gerekmektedir. Yani verilen çekler, bilançonun pasifinde borç senetleri olarak sınıflandırılmalıdır. Hal böyle olunca verilen çekleri “103 Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri” hesabında gösteren işletmelerin aktif toplamı olması gerekenden düşük, yanıltıcı olacaktır.

Aktif toplamını yanıltıcı diğer bir örnek de, 120 Alıcılar hesabında ve 320 Satıcılar hesabındaki ters bakiye veren hesapların, bilançolarda 340 Alınan Avanslar ya da 159 Verilen Sipariş Avansları hesabında gösterilmemesidir.

3- KDV İade Alacakları ÖTV Borçlarına Mahsup Edilemeyecek!

Bilindiği üzere mükellefler, KDV iade alacaklarını; kendilerinin, ortaklık payı ile orantılı olmak üzere adi, kollektif ve adi komandit şirketlerde ortakların (komandit şirketlerde sadece komandite ortakların)  vergi dairelerine olan bütün borçlarına (Devlete ait olup vergi dairelerince takip edilen tüm amme alacaklarına) mahsubu suretiyle iadesini talep edebilmektedirler.

Ancak Katma Değer Vergisi Genel Tebliği Seri No 7 ile yukarıdaki düzenlemelere “4760 sayılı ÖTV Kanunundan doğan borçlar hariç” ibaresi eklendiğinden bundan böyle KDV iade alacakları ÖTV borçlarına mahsup edilemeyecektir.

4- Bilançoların Düzeltilmesi İmkânını Kaçırmayın!

Özellikle kasa ve ortaklardan alacağı (bunlarla ilgili diğer hesaplar da dahil ) olan işletmeler ile kayıtlarında gözükmeyen emtiası bulunan işletmeler için Kasım ayı sonuna kadar, 6736 Sayılı Kanun kapsamında yararlanılabilecek önemli imkanlar bulunmaktadır. Aşağıda bu imkânların bir kısmından kısaca bahsedilmekle beraber, bilançoların düzeltilmesine ilişkin tüm düzenlemeler ve ayrıntılı açıklamalar için 6736 sayılı Yasa ve Yasaya ilişkin Tebliğin incelenmesi önem arz etmektedir.

31.12.2015 Tarihli bilançolarda görülmekle birlikte, işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarları ile bunlarla ilgili diğer hesaplarda yer alan tutarlar, hem vergi yasaları hem de ticaret hukuku açısından önemli sakıncalar içermektedir. Sermaye şirketlerinde normal şartlarda bu tutarların tasfiyesi için tahsilat ya da kar dağıtımı yapılması ve kar dağıtımına bağlı stopaj ile ayrıca kar dağıtımına bağlı ortakların vergilendirilmesi gerekmektedir. Hesabın tasfiye edilmemesi halinde bu tutarların işletme kayıtlarında taşındığı her gün için ortaklardan faiz ve faizin KDV’si istenmelidir. Bu yapılmadığı müddetçe ise sermaye şirketleri olası bir incelemede geçici vergi, kurumlar vergisi, KDV, kâr dağıtım stopajı, ceza ve gecikme faizi riski ile karşılaşılabilecektir. İşletmeler Kasım ayı sonuna kadar 6736 sayılı Kanun kapsamında bu tutarları beyan edip, beyan edilen tutarlar üzerinden %3 oranında hesaplanan verginin, beyanname verme süresi içinde ödenmesi suretiyle eleştiri konusu tutarlardan kurtulabilirler. Unutulmamalıdır ki bu kapsamda beyan, beyan tarihine kadar hesaplar üzerinden faiz hesaplanması yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır.

Yine mükellefler, işletmelerinde mevcut olduğu hâlde kayıtlarında yer almayan emtiaları kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile Kasım ayı sonuna kadar bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler. Beyan edilen; genel orana tabi emtiaların bedeli üzerinden %10 oranı, indirimli orana tabi diğer emtiaların bedeli üzerinden tabi olduğu oranların yarısı esas alınarak katma değer vergisi hesaplanır ve ayrı bir beyanname ile sorumlu sıfatıyla beyan edilerek, beyanname verme süresi içinde ödenir. Emtia üzerinden ödenen vergi genel esaslara göre indirilir. Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi hâlinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez.

Bildirilecek emtia;

– Alım satım işletmelerinde satışa hazır malları,

– İmalatçı işletmelerde ise hammadde, malzeme, yarı mamul ve mamul malları ifade etmektedir.

Aynı şekilde inşaat işletmelerinin (yıllara sari inşaat ve onarım işi, kat karşılığı veya kendi adlarına inşaat yapıp satanlar) varsa inşa edilen ve emtia niteliğindeki taşınmazları (daire, dükkan vb.) ile üretimde kullandıkları demir, çimento, tuğla gibi ilk madde ve malzemelerini veya yarı mamullerini de bildirmeleri mümkündür.

Örneğin bir işletme fiilen var olup, kayıtlarında yer almayan hammaddelerini (ÖTV kapsamındaki bir mal değilse[1]) Yasa kapsamında kayıtlarına alırsa 4 sonuç ortaya çıkacaktır.

– Kayıtlar fiili duruma gelecek, belgesiz mal bulundurmaya ilişkin KDV sorumluluğu[2] ortadan kalkacaktır.

– Kayda alırken KDV ödenecektir. Ancak ödenen KDV 1 no.lu KDV beyannamesinde indirilebileceğinden, nihai bir vergi yükü oluşmayacaktır. İhracatçı firmalar bu malları ihraç ederse, ihraç edilen malların üretiminde kullanırsa KDV’yi iade alabilir.

– Kayda alınan hammaddeler, üretim maliyetini ve dolayısıyla satışların maliyetini artırarak gelir/kurumlar vergisini azaltıcı etki yapacaktır.

– Kayda alınan hammadde tutarı kadar ortaklara vergisiz para çıkışı yapılabilecektir.

5- KDV Vergi Artırımı Şirketinizi KDV Yönünden Korumayabilir!

6736 Sayılı Kanun kapsamındaki hükümlerden faydalanırken işletmelerin mali yapıları önem arz etmektedir.

Örneğin KDV vergi artırımında, artırım yapılan dönemlerden yüklü devreden KDV’si olan ya da artırım yapılan dönemlerde KDV iadesi alan işletmelerde, artırım olası tarhiyatlar için tam bir koruma sağlamamaktadır.

Söz konusu husus 6736 Sayılı Kanuna ilişkin Tebliğde (Seri No:1) aşağıdaki şekilde açıklanmıştır.

“-Artırımda bulunulan yılları izleyen dönemlerde yapılacak vergi incelemelerine ilişkin olarak artırımda bulunulan dönemler için “Sonraki Dönemlere Devreden KDV” yönünden vergi incelemesi yapılabilecektir. Bu incelemelerde artırımda bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemeyecek, elde edilen bulgular artırımda bulunulmayan dönemlerdeki tarhiyatlar için kullanılabilecektir.

-Artırımda bulunulan dönemler için iade hakkı doğuran işlemlerden ya da ihraç kaydıyla teslimlerden doğan iade ve terkin taleplerine ilişkin olarak vergi incelemesi yapılabilecektir. İnceleme sonunda artırımda bulunulan dönemler için terkin ve iade işlemleri ile sınırlı olmak üzere tarhiyat yapılabilecektir.”

 

6- Sat-Kirala-Geri Al İşlemlerine İlişkin Kurumlar Vergisi Kanunu ve KDV Kanununda Önemli Değişiklikler Yapıldı !

6728 Sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerden öne çıkanlar aşağıda belirtilmiştir.

— 2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere 9/8/2016 tarihinde yürürlüğe giren Kurumlar Vergisi Kanunun 5/1-j maddesi uyarınca, her türlü taşınır ve taşınmaz malların 6361 sayılı Kanun kapsamında geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla, kurumlar tarafından finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarına satışından doğan kazançlar ve bu kurumlarca söz konusu varlıkların devralındığı kuruma kira süresi sonunda devrinden doğan kazançlar kurumlar vergisinden istisnadır. (Önceden yalnızca taşınmaz mallar istisna kapsamındaydı.)

— Yine aynı madde uyarınca (2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere) istisnadan yararlanan satış kazancı, kiracı tarafından pasifte özel bir fon hesabında tutulur ve özel fon hesabında tutulan bu tutar sadece kiracı tarafından bu varlıklar için ayrılacak amortismanların (bu varlıkların kiralayan kurumlara devrinden önce kiracıdaki net bilanço aktif değerine isabet eden amortismanlar hariç) itfasında kullanılır. (Önceden amortisman ile ilgili bir kısıtlama yer almıyordu.)

— Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesinde yapılan değişiklik uyarınca ise Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla, kurumlar tarafından finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarına veya 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine devredilen taşınmazların kiracı ya da kaynak kuruluş tarafından üçüncü kişilere satışında, aktifte bulundurma sürelerinin hesabında, bu taşınmazların finansal kiralama şirketi, katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankaları ile varlık kiralama şirketinin aktifinde bulunduğu süreler de dikkate alınacaktır.

3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının 6728 sayılı Kanun ile değişik (y) bendi uyarınca, 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında, finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarınca bizzat kiracıdan satın alınıp geri kiralanan her türlü taşınır ve taşınmazlara uygulanmak üzere ve kiralamaya konu kıymetin mülkiyetinin sözleşme süresi sonunda kiracıya devredilecek olması koşulu ile kiralamaya konu taşınır ve taşınmazların kiralayana satılması, satan kişilere kiralanması ve devri işlemi KDV’den istisna edilmiştir. (Önceden yalnızca taşınmaz mallar istisna kapsamındaydı.) Taşınırların sahibinden satın alıp bizzat sahibine geri kiralaması işlemlerinde istisna, söz konusu değişikliğin Resmî Gazetede yayımlandığı tarihten (9/8/2016) sonra yapılan sözleşmelerde uygulanacaktır.

— KDV istisnası kapsamındaki işlemlere ilişkin olarak her türlü taşınır ve taşınmazların kiracıları tarafından finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarına devrinde, kiracılarca istisnaya konu taşınır ve taşınmazların iktisabında yüklenilen KDV’nin indiriminde; devrin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla telafi edilen kısım için herhangi bir düzeltme yapılmayacaktır. (Değişiklik öncesinde Gelir İdaresinin görüşü düzeltme yapılması şeklindeydi).

7- İndirimli Kurumlar Vergisine Yeniden Değerleme İmkânı Getirildi !

6745 Sayılı Kanunun 66. maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinin ikinci fıkrasına, birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Yatırımın tamamlanması şartıyla, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle yararlanılan kısmı hariç olmak üzere kalan yatırıma katkı tutarı, yatırımın tamamlandığı hesap dönemini izleyen yıllarda Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre bu yıllar için belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak dikkate alınır.”

8- 6736 Sayılı Kanun Kapsamında SGK Prim ve İPC Borçlarına İlişkin Yapılandırma Kapsamı Genişletildi !

6736 Sayılı Kanunun 8/4. Maddesi uyarınca 30/6/2016 tarihine kadar (bu tarih dâhil) işlenen fiillere ilişkin olup bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce kesinleştiği hâlde Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan idari para cezaları yapılandırılabilmekte iken, 4.10.2016 Tarih ve 2016-22 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genelgesi uyarınca 6736 sayılı Kanun kapsamında 31/10/2016 tarihine kadar (bu tarih dahil) yeniden yapılandırma başvurusunda bulunan işverenlerin/işyerlerinin 2016/Haziran ve önceki aylara ait olup Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle ödenmemiş olan;

– SGK ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının denetim elemanlarının raporlarından,

– Diğer kamu kurum ve kuruluşlarından alınan bilgi/belgelerden,

– Mahkeme kararlarından,

kaynaklanan prim borçlarının en geç 31/12/2016 tarihine kadar tahakkuk etmiş; idari para cezalarının ise 31/12/2016 tarihine kadar tebliğ edilmiş olması şartıyla yapılandırma kapsamında değerlendirilecektir.

9- Sözleşmeler Üzerinden Damga Vergisi Hesaplarken Dikkat!

6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile sözleşmeler üzerinden damga vergisi hesaplanmasında mükellefler lehine önemli düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemelerden önemli görülenler aşağıda belirtilmiştir.

9.8.2016 tarihinden itibaren düzenlenen sözleşmelerde;

– Nispi vergiye tabi kağıtlarda sadece tek nüsha üzerinden damga vergisi hesaplanacaktır.

– Aynı kâğıtta asıl akit ve işlem yanında birden fazla adi kefil ve garantör bulunması durumunda, asıl akit yanında yalnız bir kefalet ve bir garanti taahhüdü için damga vergisi hesaplanacaktır.

– Asıl akit ve işlemle birlikte aynı kağıtta yer verilen pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin yaptırımı olarak belirlenen taahhütlerden damga vergisi alınmayacak, damga vergisi asıl akit konusu işlem üzerinden alınacaktır.

– Azami tutardan vergi alınan sözleşmelere ilişkin olarak, sözleşmenin diğer hükümlerinde değişiklik olmaksızın sadece bedelin artırılmasına dair yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, değişikliğe ilişkin bu kağıt için artan bedel nedeniyle tekrar damga vergisi alınmayacaktır.

– Sigorta sözleşmeleri dışındaki kağıtlarda asıl akit ve işlemle birlikte yer alan belli parayı ihtiva eden sigorta yaptırma taahhütleri ile bireysel emeklilik, gruba bağlı bireysel emeklilik, işveren grup emeklilik sözleşmeleri damga vergisinden istisna olacaktır.

10- Bağ-Kur Primlerini Düzenli Ödeyenler İçin 5 Puan İndirim Geldi!

Bağ-Kur’luların (şirket ortakları, yöneticiler, esnaf-tüccar vb.) beyan ettikleri prime esas kazançları üzerinden hesaplanan %34,5 oranındaki prime, 01.10.2016 tarihinden itibaren 5 puan indirim uygulanacaktır. Prim oranındaki 5 puanlık indirim, prim tutarında %14,5 oranında indirime tekabül etmektedir.

Düzenleme 7.9.2016 Tarih ve 29824 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6745 Sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 62. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 81. maddesinin birinci fıkrasına eklenen aşağıdaki bent ile yapılmıştır.

“j) İsteğe bağlı sigortalılar hariç bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır. Sigortalıların bu prim indiriminden yararlanabilmeleri için primlerin Hazinece karşılanmayan kısmının yasal süresi içinde ödenmesi, Kuruma kendi sigortalılıklarından kaynaklanan prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcunun bulunmaması şarttır. Ancak Kuruma olan prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarını taksitlendiren veya yapılandıran sigortalılar bu taksitlendirme veya yapılandırma işlemleri devam ettiği sürece bu bent hükmünden yararlandırılır. Borçlanma ve ihya kapsamındaki primlerden dolayı bu indirimden yararlanılmaz. Hazinece karşılanan prim tutarları gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz.”

Düzenleme 01.10.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bağ-Kur’lular, her ayın sigorta primini, takip eden ayın sonuna kadar ödemektedir. Buna göre indirim ilk olarak 30.11.2016 tarihine kadar ödenecek Ekim ayı primi için uygulanacaktır.

11- 50’den Az Çalışanı Olan Az Tehlikeli İşyerlerinin İş Yeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı Görevlendirme Zorunluluğuna İlişkin Yürürlük Tarihi Ertelendi!

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun “İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri” başlıklı 6. maddesi ( bu maddede çalışanlar arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirilmesi ve diğer yükümlülükler öngörülmüştür.) ve “İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin desteklenmesi” başlıklı 7. Maddesi, 4857 sayılı İş Kanununun mülga 81 inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1/7/2016 tarihinde yürürlüğe girecekti.

Ancak 7.9.2016 Tarih ve 29824 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6745 Sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 71. maddesi ile  “1/7/2016” tarihi “1/7/2017” şeklinde değiştirilmiştir. Buna göre az tehlikeli sınıfında olup 50’den az çalışanı olan iş yerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme yükümlülüğünün başlama tarihi 1 yıl ertelenerek 1 Temmuz 2017 tarihi olmuştur.

Unutmamak gerekir ki ertelenen yalnızca iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme yükümlülüğüdür. Bunun dışında 6331 sayılı Kanunun diğer yükümlülükleri ile ilgili bir erteleme bulunmamaktadır. Az tehlikeli sınıfında bulunan ve 50’den az çalışanı olan iş yerlerinin de diğer işyerleri gibi  halihazırda risk değerlendirmesi ve acil durum eylem planı yapmak, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerine başlanması gibi yükümlülükleri bulunuyor.

12- 2017 Yılı Başından İtibaren Çalışanlar İşverenlerce Otomatik Olarak Bir Bireysel Emeklilik Planına Dâhil Edilecek ve Ücretlerinden Kesinti Yapılacak!

25.08.2016 Tarih ve 29812 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6740 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununa eklenen Ek 2. madde ile çalışanların  otomatik olarak bir emeklilik planına dâhil edilmesi öngörülmüştür.

Düzenlemede öne çıkan hususlar aşağıda belirtilmiştir.

a.Zorunluluğun Başlama Tarihi ve Kapsama Giren Çalışanlar

–  Zorunluluk uygulaması 01.01.2017 tarihinde başlayacaktır.

-Türk vatandaşı veya 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28.  maddesi[3] kapsamında olup kırk beş yaşını doldurmamış olanlardan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)[4] ve (c)[5] bentlerine göre çalışmaya başlayanlar ile

– 01.01.2017 tarihi itibariyle çalışanlar,

işverenin Kanun hükümlerine göre düzenlediği bir emeklilik sözleşmesiyle emeklilik planına dâhil edilecektir.

Bu düzenlemeye göre örneğin Bağ-kur kapsamındaki şirket ortakları, emekli olanlar, emekli olmayıp 45 yaşını doldurmuş olanlar, yabancı uyruklular kapsama girmeyecektir. Yine Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenecek çalışanlar da kapsam dışında olabilecektir.

b.İşveren Çalışanı İstediği Emeklilik Planına Dahil Edebilir mi?

İşveren, çalışanını ancak otomatik katılım için emeklilik planı düzenleme konusunda Hazine Müsteşarlığınca uygun görülen emeklilik şirketlerinden birinin sunacağı emeklilik planına dâhil edebilir.

c.Bakanlar Kurulu Kapsama Girecek İşyerleri ve Çalışanları Belirleyebilir

Bakanlar Kurulu, yasa uyarınca emeklilik planına dâhil edilecek işyerleri ile çalışanları ve bu kapsamdaki uygulama esaslarını belirlemeye yetkilidir.

ç. Çalışandan Yapılacak Kesinti, Kesintinin Emeklilik Şirketine Aktarılma Şekli ve Zamanı

Çalışan katkı payı, çalışanın 5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesi çerçevesinde belirlenen prime esas kazancının yüzde üçüne karşılık gelen tutardır. Bu oranı iki katına kadar artırmaya, yüzde bire kadar azaltmaya veya katkı payına maktu limit getirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu tutar, en geç çalışanın ücretinin ödeme gününü takip eden iş günü, işveren tarafından emeklilik şirketine aktarılır. İşveren katkı payını zamanında şirkete aktarmaz veya geç aktarırsa çalışanın varsa birikiminde oluşan parasal kaybından sorumludur.

d.Çalışan, İşverenden Ücretinden Daha Yüksek Tutarda Kesinti Talep Edebilir

Çalışan, otomatik katılıma ilişkin emeklilik sözleşmesinde belirlenen tutardan daha yüksek bir tutarda kesinti yapılmasını işverenden talep edebilir.

e.Çalışanın Cayma Hakkı

Çalışan, emeklilik planına dâhil olduğunun kendisine bildirildiği tarihi müteakip iki ay içinde sözleşmeden cayabilir. Cayma hâlinde, ödenen katkı payları, varsa hesabında bulunan yatırım gelirleri ile birlikte on iş günü içinde çalışana iade edilir. Emeklilik şirketi, cayma süresince ödenen katkı paylarının değer kaybetmemesini sağlayacak şekilde fon yönetiminden sorumludur. Cayma hakkını kullanmayan çalışan Hazine Müsteşarlığınca belirlenen hâllerde katkı payı ödemesine ara verilmesini talep edebilir.

f.Çalışanın İşyeri Değiştirmesi Durumu

Bir emeklilik sözleşmesi bulunan çalışanın işyerinin değişmesi hâlinde, yeni işyerinde Yasa kapsamında bir emeklilik planı var ise çalışanın birikimi ve sistemde kazandığı emekliliğe esas süresi yeni işyerindeki emeklilik sözleşmesine aktarılır. Yeni işyerinde emeklilik planının bulunmaması hâlinde çalışan, talep ederse önceki işyerinde düzenlenmiş sözleşme kapsamında katkı payı ödemeye devam edebilir, talep etmezse emeklilik sözleşmesi sonlandırılır. Çalışan bu yöndeki talebini, işyeri değişikliğini izleyen ayın sonuna kadar emeklilik şirketine bildirmek zorundadır.

g.Devlet Katkısı

Çalışan adına bireysel emeklilik hesabına ödenen katkı payları üzerinden  4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununun Ek 1 inci maddesindeki usul ve esaslara göre ayrıca Devlet katkısı sağlanır. Ek 1.  madde uyarınca katılımcı adına bireysel emeklilik hesabına ödenen katkı paylarının yüzde yirmibeşine karşılık gelen tutar, emeklilik şirketleri tarafından emeklilik gözetim merkezine iletilen bilgiler esas alınarak Devlet katkısı olarak emeklilik gözetim merkezince hesaplanır.[6]  Çalışanın cayma hakkını kullanmaması hâlinde, sisteme girişte bir defaya mahsus olmak üzere, ek 1. maddedeki Devlet katkısı hak etme ve ödeme koşuluna tabi olmak kaydıyla, bin Türk lirası tutarında ilave Devlet katkısı sağlanır. Bakanlar Kurulu, bu tutarı yarısına kadar artırmaya veya yarısına kadar azaltmaya yetkilidir. Emeklilik hakkının kullanılması hâlinde, hesabında bulunan birikimi en az on yıllık, yıllık gelir sigortası sözleşmesi kapsamında almayı tercih eden çalışana, birikiminin yüzde beşi karşılığı ek Devlet katkısı ödemesi yapılır.

h.Usul ve Esaslar Hazine Müsteşarlığınca Belirlenecek

Çalışanın işvereni aracılığıyla bir emeklilik planına dâhil olması, işveren tarafından emeklilik şirketi ve plan belirlenmesinde göz önünde bulundurulacak kriterler, katkı paylarının yatırıma yönlendirileceği fonlar, işverenin emeklilik şirketi ile yapacağı sözleşme, cayma hakkı, çalışanın işyerinin değişmesi hâlinde işverenin çalışanı bir emeklilik planına dâhil etmesi, işyeri değişikliğinde birikimin aktarılması, çalışma ilişkisi sona eren çalışanın talebi üzerine ilgili emeklilik planına ödeme yapması, ara verme, sistemden ayrılma, Devlet katkısının ödenmesi ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar Müsteşarlık tarafından belirlenecektir.

13- Şirketlerin Tasfiye Süresi Kısaltıldı!

Türk Ticaret Kanununun 543/2. maddesi uyarınca alacaklılara üçüncü kez yapılan çağrı tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe kalan varlık, alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığına ilişkin mahkeme kararı olmadan, dağıtılamıyordu. 6728 sayılı Kanunun 68 inci maddesi ile bu fıkrada yer alan “bir yıl” ibareleri “altı ay” şeklinde değiştirilmiştir.

14- İşe Giriş Bildirgeleri İşe Giriş Tarihini Takip Eden İlk İş Günü Saat 23.59’a Kadar İptal Edilebilecek!

25.08.2016 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 11. Maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.

“(7) Bu madde kapsamında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı çalıştıran işverenler e-sigorta yoluyla yaptıkları bildirimleri bildirgede belirtilen işe giriş tarihini takip eden ilk iş günü saat 23.59’a kadar e-sigorta yoluyla iptal edebilir.”

[1] Özel tüketim vergisi konusuna giren malları beyan eden ve alış belgelerini ibraz edemeyen mükelleflerin bu malların beyan tarihindeki miktarı ve emsal bedeli üzerinden geçerli olan özel tüketim vergisini beyanname verme süresi içinde ayrı bir beyanname ile beyan ederek aynı süre içinde ödemeleri hâlinde bu mallar bakımından 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası hükmü uygulanmaz.

[2] KDV Kanununun 9 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrasında; fiili ya da kaydî envanter sırasında belgesiz mal bulundurulduğunun tespiti hâlinde, bu alışlar nedeniyle, ziyaa uğratılan KDV’nin, belgesiz mal bulunduran mükelleften aranacağı, bu uygulamaya göre yapılan tarhiyata da vergi ziyaı cezası uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

[3] 28. Madde “Çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden kişilere tanınan haklar”ı düzenlemektedir.

[4] Eski tabir ile “SSK’lılar” – hizmet akdi ile çalışanlar.

[5] Emekli Sandığına tabi olanlar.

[6] Katılımcılardan;

a) En az üç yıl sistemde kalanlar Devlet katkısı hesabındaki tutarın yüzde onbeşine,

b) En az altı yıl sistemde kalanlar Devlet katkısı hesabındaki tutarın yüzde otuzbeşine,

c) En az on yıl sistemde kalanlar Devlet katkısı hesabındaki tutarın yüzde altmışına,

hak kazanır. Bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat veya malûliyet nedeniyle ayrılanlar Devlet katkısı hesabındaki tutarın tamamına hak kazanır.

Exit mobile version